Cumhurbaşkanı Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü 150. Yıl Programı'nda yaptığı konuşmada, kuruluşundan bugüne Kandilli'nin çalışmalarında emeği geçen ve katkı sağlayanlara teşekkür etti.
"Ecdadın ortaya koyduğu eserler hayranlık verici"
Ecdadın güneşin ve yıldızların sırrını keşfetme hareketlerini takip etme, sistematiğini çözme ve yorumlama konusunda ortaya koyduğu eserlerin hayranlık verici olduğunu belirten Erdoğan, "Semerkant'taki rasathanenin kurucusu Uluğ Bey'in öğrencisi Ali Kuşçu vasıtasıyla bu topraklarda başlatılan çalışmalar, maalesef daha sonraki dönemlerde buram buram cehalet kokan tepkiler sebebiyle durma noktasına gelmiştir. Tophane sırtlarındaki devrin en önemli rasathanelerinden biri olan binanın yıkılışı aslında bu yanlışlardan biridir." dedi.
"Bizim medeniyetimizde evreni gözlemleme konusu çok önemlidir"
Ülkede rasat faaliyetlerini yeniden ayağa kaldıran Sultan Abdülhamid'i rahmetle yadettiklerini ifade eden Erdoğan, "Ancak aynı cehalet bu dönemde de yakamızı bırakmamıştır. Sultan Abdülhamid'in gayretleriyle temin edilen gözlem aletleri, maalesef 31 Mart Vakası sırasında yok edilmiştir. Cumhuriyet döneminde Kandilli Rasathanesi ile kurumsallaştırılan çalışmalar ise işte bugünlere gelmiştir. Halbuki bizim medeniyetimizde evreni gözleme ve yorumlama konusu, çok çok önemlidir. Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de güneşle, ayla, yıldızlarla kainatla ilgili pek çok ayet vardır. Hatta birçok ayette güneş, ay, yıldızlar ve kainat üzerine yemin edildiğini görürüz. Bunların bir kısmı mecazi anlamda olsa da doğrudan rasathanelerde takip ettiğimiz kainattaki o mucizevi işleyişi kastettiği açıktır" ifadelerini kullandı.
"Güneş sistemi daha tam olarak çözülemedi"
Teknolojideki büyük ilerlemeye rağmen hala Güneş Sistemi'nin dahi tam olarak çözülemediğinin altını çizen Erdoğan,"Bunun için de Kur'an-ı Kerim'de geçen Peygamberimizin miracından Kadir Gecesinin hikmetine kadar pek çok mesajı bugün bile layıkıyla anlama ve yorumlama imkanına sahip olmadığımızı düşünüyorum. Dolayısıyla rasat çalışmaları, insanlığın doğuşundan bugüne önemini koruyan bir husustur." dedi.
"Yıkımların etkilerini azaltmak bizim elimizde"
Depremin dünyanın yaradılışından beri insanlığı tehdit eden bir afet olduğuna işaret eden Erdoğan, Kandilli'nin aynı zamanda Türkiye'nin en önemli deprem araştırma merkezi olduğunu kaydetti.
Teknolojinin yardımıya yerkürenin hareketlerinin takip edilmesi suretiyle elde edilen verilere dayalı olarak yapılan tahminlerin, afete hazırlık planlarının en kıymetli yardımcısı olduğuna değinen Erdoğan, Kandilli'nin aynı zamanda Boğaz'daki köprülerden tarihi camiler ve kritik sanayi tesislerine kadar pek çok binanın yapı sağlığını sensörler aracılığıyla takip ettiğini bildirdi.
Depremlerin tsunami tehditi de yarattığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Tsunami tehditi Karadeniz'den Akdeniz ve Ege'ye kadar tüm bölgemimiz kapsayacak şekilde izleniyor ve değerlendiriliyor. Bu konuda özellikle AFAD ile iş birliği içinde yürütülen çalışmaların daha da yoğunlaştırılması gerektiğine inanıyorum. Afetleri engellemek insan iradesini aşıyor olabilir ama afetlerin sebep olacağı yıkımların etkilerini azaltmak bizim elimizdedir. Enstitümüzün çocuklarımızdan başlayarak tüm toplumu ve ilgili kuruluşlarımızı afetler konusunda bilinçlendirmek için yürüttüğü faaliyetleri de takdirle takip ediyoruz."
"1999 depreminin acılarını hala unutmuş değiliz"
Deprem konusundaki en zayıf halkanın, sahip olduğu nüfus ve ülke için taşıdığı kritik önem nedeniyle İstanbul olduğunu da aktaran Erdoğan, "Gerek tarihteki örnekleri gerekse de Marmara Denizi'nin dibinde yapılan çalışmalar bu tehlikelerin bizi beklediğini gösteriyor. Marmara Bölgemizde yaşadığımız 1999 depreminin acılarını hala unutmuş değiliz. Bu depremden çıkardığımız dersler ışığında, şehirlerin imarından, binaların inşa standartlarına kadar pek çok konuda, tarihi önemde değişiklikler yaptık" dedi.
"Geçmişte yapılan hatalardan ibret alarak çalışmalarımızı hızlandırmalıyız"
Erdoğan, "Kentsel dönüşüm çalışmalarımızın öncelikle amacı, depreme dayanıksız yerleşim yerlerimizin aslında yeni baştan inşasıdır. Bilimden ve teknolojiden destek alarak bu çalışmaları hızlandırmamız gerektiğine inanıyorum ve bunu biliyoruz. Kaçınılmaz gözüken deprem geldiğinde mümkün olduğu kadar hazırlıklı olmaktan başka çaremiz yoktur. Geçmişte yapılan hatalardan ibret alarak, bu çalışmalarımızı hızlandırmalı ve yaygınlaştırmalıyız. Bu konuda bilim insanlarımızdan daha çok destek bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
"Japonya gibi zirve yapmış ülkelerin seviyesine çıkacağız"
Erdoğan, "Ecdadımızdan aldığımız ilham ve yaşadığımız coğrafyanın hakikatleri ışığında, deprem araştırmaları ve hazırlıkları konusunda Türkiye'yi Japonya gibi bu işte zirve yapmış ülkelerin seviyesine çıkarmakta kararlıyız" diye konuştu.
“Türkiye pek çok tehditle karşı karşıya”
Erdoğan, Türk milletinin sadece semavi ve jeolojik afetlerin tehdidi altında olmadığını, bunun yanında terör örgütlerinin saldırılarından, ekonomik, siyasi, sosyal kaos senaryolarına kadar pek çok tehditle de karşı karşıya olduğunu ifade etti.
Bölgede Suriye ve Irak destekli yeniden tanzim projesinin hayata geçirilmeye çalışıldığını aktaran Erdoğan, "Burada da Türkiye olarak bize görünen o ki ciddi manada bir yük düşecek. Bu projenin ülkemizle ilgili ayaklarının olduğu açık. Tabii bu hesapları yapanlar Türkiye'yi eski Türkiye sanıyorlar. Dışarıdan dayatılan senaryolara teslim olan o Türkiye artık geride kaldı. Bakınız Afrin’de bugün itibariyle etkisiz hale getirilen terörist sayısı 4 bin 250. Bunun yanında Kuzey Irak’ta etkisiz hale getirilen terörist sayısı 346. Bir diğeri de yurtiçinde etkisiz hale getirilen terörist sayısı 236. Şimdi bunların hepsi yoğun bir şekilde devam ediyor. Bugün önünde 2023 hedefleri olan, 2053 ve 2071 vizyonları konusunda kararlı olan bir Türkiye var” dedi.
“Harekete geçirmedikleri ihanet çetesi bırakmadılar”
Özellikle son 4-5 yıldır Türkiye'nin yaşadığı her önemli hadisenin aslında bir imtihan anlamı taşıdığını anlatan Erdoğan, "Hamdolsun bu imtihanların hepsini de başarıyla verdik. Ne sokakları kaosa sürüklemek isteyenlere teslim olduk ne milletimizi terör örgütlerinin insafına terk ettik ne de sınırlarımızın dışından yönelen tehditlere boyun eğdik. Ülkemizi içeriden çökertme çabaları için kullanmadık araç, harekete geçirmedikleri ihanet çetesi bırakmadılar” ifadelerini kullandı.
“FETÖ’nün ülkemize yapmadığı alçaklık kalmadı”
“FETÖ’nün 17-25 Aralık, az önce Mustafa hocanın söylediği şey, işte bizi Haşhaşilere kadar götürüyor” diyen Erdoğan, “Onlar da bunu yapıyordu. Benzer bir şeyi de bunlar yapıyor. FETÖ'nün 17-25 Aralık kumpasından 15 Temmuz darbe girişimine kadar ülkemize yapmadığı alçaklık kalmadı. Şimdi yurtdışında bulundukları her yerde aynı ihaneti sürdürüyorlar” diye konuştu.
“Enselerinden tutup ülkemize getiriyoruz”
Erdoğan, “Neyse ki teker teker enselerinden tutup ülkemize getiriyor, yargının karşısına çıkartıyoruz. Şu ana kadar 80 tanesini değişik ülkelerden topladık ve ülkemize getirdik. Kaçmanın, firar etmenin, inlerde gizlenmenin adaletten kurtulmak manasına gelmediğini onlara gösteriyoruz. Aynı şekilde bölücü terör örgütünün 6-8 Ekim olaylarıyla başlattığı ve çukur eylemleriyle tırmandırdığı sınır ötesinde farklı isimlerle devam ettirdiği ihanetlerle de bu arada mücadele ettik. Güney sınırlarımız boyunca çekilmeye çalışılan terör hattını yaptığımız operasyonlarla pek çok yerinden kırdık” dedi.
"Türkiye, siyasi ve ekonomik saldırılara da maruz kaldı"
Suriye ve Afrin'deki gelişmelere de değinen Erdoğan, şunları söyledi:
"Dost bildiklerimize bakıyoruz. Örneğin, NATO'da Fransa ile beraberiz ama o kadar ilginç ki bakıyorsunuz o gördüğünüz dev tünellerin bütün betonu meşhur Lafarge denilen Fransız firmasından temin edilerek, bu tüneller yapılıyor. Yoksa böyle taşıma suyla olacak şeyler değil. Oradan betonlar veriliyor. Silaha bakıyorsunuz, sağ olsun stratejik ortak Amerika, 5 bin tır bölgeye silah gönderiyor, mühimmat gönderiyor, 2 bin kargo uçağıyla gönderiyor. Bunların rakamlarını, her şeyini kendilerine veriyorsun, söylüyorsun. Onlar bize hala 'Bunun teröristlerle alakası yok. DEAŞ ile mücadele biter bitmez, biz bunların seri numarasını aldık, bunları tekrar teslim alacağız.' diyorlar. Kendilerine tabii bir gerçeği hatırlatıyoruz . Diyoruz ki 'Bakın Sayın Bush döneminde de Bush bunları aynen söylemişti. Kuzey Irak'ta terörle mücadele biter bitmez, seri numaralarını aldık, biz bunları toplayacağız.' diye. Daha sonra biz Irak'a girdik ve teröristlerle verdiğimiz mücadelede bu silahları toplarken baktık ki bunlar bize dost görünenlerin onlara verdiği silahlar. Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız ve ülkemizin üzerinde oynanan oyun da bu... Bütün bu FETÖ ve bunların arkasında olan yerler belli, bunları gayet iyi biliyoruz."
“Türkiye tarihinin en büyük, en kalabalık mitingini yaptık”
Türkiye'nin dışarıdan tezgahlanan ama içeride de destekçileri olan daha başka siyasi ve ekonomik saldırılara da maruz kaldığına değinen Erdoğan, "Milletimizle bir olduk ve hepsinin de üstesinden geldik. Tabii bu süreçte güzel şeyler de oldu. Mesela 15 Temmuz darbe girişimi milletimizin gösterdiği büyük kahramanlık sayesinde başarısızlığa uğradı. Bu girişimin ardından 7 Ağustos 2016 tarihinde İstanbul Yenikapı Meydanı'nda milyonlarca vatandaşımızın katılımıyla Türkiye tarihinin en büyük, en kalabalık mitingini yaptık. Milletimizin demokrasisine ve şehitlerine sahip çıkışının sembolü olan bu miting siyasi tarihimizde de yepyeni bir dönemin kapısını açmıştır." değerlendirmesini yaptı.
“Milletimiz kendi tercihiyle yönetim değişikliği yapmıştır”
Bu sayede 16 Nisan 2017 tarihinde gerçekleştirilen halk oylamasında milli irade tarafından tasdiklenen yönetim sistemi değişikliğinin gerçekleştirildiğini hatırlatan Erdoğan, "200 yıla yaklaşan demokrasi serüvenimizde tarihimizde ilk defa milletimizin kendi tercihiyle böyle kapsamlı bir yönetim değişikliği yapılmıştır. Cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne kadar ilk defa millet iradesinin böylesine güçlü şekilde hissedildiği bir reformu hayata geçirerek demokrasimizin rüşdünü de ispatlamış olduk." ifadelerini kullandı.
"Seçim süresinin beklenmesinden yana olmuştuk"
Milli irade tarafından tasdiklenen yönetim değişikliğini 16 Nisan'da hayata geçirdik. 16 Nisan'da gerçekleşen referandum ile kabul edilen yönetim sistemi 3 Kasım 2019'da hayata geçecekti. Biz siyasi hayatımız boyunca seçim süresinin beklenmesinden yana olmuştuk. Türkiye'nin normal gündemiyle geçmesiyle bir sorun olmayacağını düşünüyorduk. Sıkıntılar bize, ülkemize bir bedel ödetecek diye bu adımı atalım dedik.
Öyle bir ana muhalefetimiz var ki sağ olsun, onlar da ikide bir 'hodri meydan' dedi. Madem bu kadar 'hodri meydan' diyorsunuz, 'buyurun meydan' demek durumunda kaldık.
"Bu koltuğun hırslısı olsak, 1,5 yıl daha devam edebilirdik"
Cumhurbaşkanı olarak benim şu anda önümde 1,5 yılım daha var. Yani bu makamın, bu koltuğun hırslısı konumunda olsak, 1,5 yıl daha devam edebilirdik. Böyle bir hırsın içinde değil ama yaptığımız bütün bu hesaplar neticesinde bu sıkıntılar bizim ülkemize, milletimize bir bedel ödeteceği endişesiyle dedik ki bu adımı atalım.
"Ülkemizin içinden geçtiği dönem hızlı karar vermemizi gerektiriyor"
Bulunduğumuz coğrafya ve ülkemizin içinden geçtiği dönemin hassasiyeti, hızlı kararlar vermemizi ve bunları dirayetle uygulamamızı gerektiriyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçmemizin gerisinde de en çok bu ihtiyaç var.
"Ülkemizle ilgili senaryoları altüst ettik"
Erken seçim kararı her ne kadar bizim arzumuzla ortaya çıkmamış bulunsa da yeni yönetim sisteminin bir an önce devreye girmesini sağlayacak olması bakımından çok ama çok isabetli. Bu kararla aynı zamanda ülkemizle ilgili senaryoları altüst ettik. 24 Haziran'da seçim yapma kararını bir çeşit depreme hazırlık faaliyeti olarak görüyorum.
Kaynak: AA