Çok Bulutlu 2.2ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
TRT Haber 06.10.2021 12:00

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yasama yılı bitmeden yeni anayasayı neticeye ulaştırabiliriz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Diğer partilerin anayasa teklifleriyle kendi hazırlıklarımızı uzlaştırabilirsek, yasama yılı bitmeden Meclis bünyesinde bu işi neticeye ulaştırabiliriz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yasama yılı bitmeden yeni anayasayı neticeye ulaştırabiliriz
[Fotoğraf: AA]

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle;

Yaklaşık 2,5 aylık aranın ardından bir kez daha burada gazi Meclisimizin çatısı altında sizlerle birlikte olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Meclisimizin 27. dönem 5. yasama yılı çok daha verimli bir çalışma dönemi olarak geçecektir. Geçtiğimiz yasama döneminde gerçekten çok çalıştınız, çok önemli faaliyetler gerçekleştirdiniz. Yaz aylarında şehirlerinizde teşkilatlarımızla birlikte yürüttüğünüz çalışmaları da yakından takip ettim. İnşallah bundan sonra hem Meclis'te hem de şehirlerinizde aynı gayretle yolunuza devam edeceğinize inanıyorum. Şimdiden her birinize Genel Kurul, komisyon ve grup çalışmalarına yapacağınız katkılar için şükranlarımı sunuyorum. Milli iradenin tecelligahı olan bu kurumda görev alan milletvekillerimiz aynı zamanda halkımızla yönetim organları arasındaki irtibatı icra etmektedir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişkileri netleştirirken, uyumu da en üst noktaya çıkardık. Bugün burada Cumhurbaşkanı ve ülkenin en büyük partisinin Genel Başkanı sıfatıyla bulunmam bile yeni yönetim sisteminin başarısının ifadesidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yasama yılı bitmeden yeni anayasayı neticeye ulaştırabiliriz

"İnşallah bu Meclis, Türkiye'nin milli iradenin temsilcileri eliyle yapılan ilk anayasasını hayata geçirme şerefine de nail olacaktır"

Bu Meclis, Cumhuriyetimizi kurmuştur. Ülkemizi çok partili siyasi hayata geçirmiştir. Her darbe döneminin ardından milli iradeyi yeniden ayağa kaldırmıştır. Demokratik ve ekonomik kalkınma hamlelerine destek olmuştur. Yeni yönetim sistemimizi inşa etmiştir. Maziden atiye kurduğumuz demokrasi ve kalkınma köprüsünün adeta kilit taşı olan Meclisimiz, kurucu ve devrimci vasfıyla hem kazanımlarımıza sahip çıkmakta hem de ufkumuzu aydınlatmaktadır. İnşallah bu Meclis, Türkiye'nin milli iradenin temsilcileri eliyle yapılan ilk anayasasını hayata geçirme şerefine de nail olacaktır. Biz, Türkiye'nin gündemine getirdiğimiz, ülkemizin ilk sivil anayasasını hazırlama teklifimizde gerçekten samimiyiz. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak kendi hazırlıklarımızı yapıyoruz.


 

 

"Uzlaşı olursa yasama yılı bitmeden bu işi neticeye ulaştırabiliriz"

Meclis'teki diğer partilerden de kendi hazırlıklarını en kısa sürede kamuoyuyla paylaşmalarını bekliyoruz. Şayet diğer partilerin anayasa teklifleri ile kendi hazırlıklarımızı uzlaştırabilirsek yasama yılı bitmeden Meclis bünyesinde bu işi neticeye ulaştırabiliriz. Tabii bunun için öncelikle diğer partilerin anayasa tekliflerini kamuoyuna açıklamaları gerekiyor. Uzlaşma sağlanamaması durumunda ise siyasi partiler olarak zaten yaklaşmakta olan 2023 seçimlerinde hep birlikte milletin terazisine çıkarız. Milletimizin sandıktaki kararı da başımız gözümüz üstünedir. Hiç şüphesiz burada temel belirleyici, ülkemizin yönetim sistemi ile ilgili farklı görüşlerin nasıl bir araya getirilebileceğidir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle uyumu en üst noktaya çıkardık. Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemiyle elde edilen avantajların ne kadar önemli olduğunu salgın döneminde gördük. Gelişmiş ülkeler dahil pek çok devlet, halen süren nice siyasi, ekonomik, sosyal sancılarla kıvranırken, biz sağlıktan sanayiye her alanda kendimizi pozitif yönde ayrıştırmayı başardık.

Tarihimizin en köklü yönetim reformunda üçüncü yılımızı tamamlarken geriye dönüp baktığımızda 'Evet, gerçekten iyi bir iş yaptık' diyebiliyoruz. Eksikler, aksaklıklar, düzeltilmesi gereken hususlar yok mudur? Elbette vardır. Hepsinin de farkındayız, hatta bu doğrultuda yaptığımız kapsamlı çalışmalar da elimizde mevcuttur. Bunların hepsi de çok basit dokunuşlarla, küçük revizyonlarla düzeltilebilecek tali meselelerdir. Yeni anayasa süreci başarılı bir şekilde neticelenirse devamında bu sorunlar zaten kendi mecrasında çözülür. Böyle bir imkanın olmaması halinde ise seçim sonrasına kadar ortaya çıkacak tecrübeye ve birikime göre biz Cumhur İttifakı çatısı altında kendi düzenlemelerimizi hayata geçirme yoluna gideriz.

"Yeni bir yol taahhüt ediyoruz"

Milletimize her hal ve şart altında 2023 sonrası için büyük ve güçlü Türkiye hedefimiz doğrultusunda daha kolay ve hızlı ilerlememizi sağlayacak yeni bir yol taahhüt ediyoruz. Türkiye'nin en devrimci, en yenilikçi, en reformcu, en vizyoner partisi olarak Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle işte bu yol haritası istikametinde ülkemizi önce 2023'e sonra da 2053'e taşıyacağız. TBMM'nin yeni yasama yılı açılış konuşmamda diğer pek çok hususla birlikte ekonomi ile de kapsamlı bir değerlendirme yapmıştım. Demokrasi ve kalkınma hamlelerimizin ekonomimize etkisi IMF borcumuzdan kurtulmuş olmamızdır. Eski Türkiye'yi hatırlayanlar bu başarıyı çok iyi bilecekler. Baskıların, zulümlerin Türkiye'sinden bölgesinin ve dünyanın en güçlü ülkelerinden biri haline gelmesini unutamayız.

"İlk 4 maddeyi değiştirme fikri CHP'nin mi, Kılıçdaroğlu'nun mu?"

Mesela biz 'Yeni anayasa' diyoruz, birileri de çıkıyor 'Gerekirse ilk dört maddeyi de değiştiririz' diyerek hemen PKK güdümündeki siyasi yapıya göz kırpmaya çalışıyor. Bakıyorsun ittifakın bir diğer kanadı, o da aynı şeyleri söylüyor. Buradan söylüyorum, acaba Anayasa'nın ilk 4 maddesini değiştirme fikri CHP'nin ve dolayısıyla tüm CHP'lilerin iradesi midir? Yoksa Kılıçdaroğlu'nun kişisel fikri midir? Eğer bu CHP'nin kurumsal iradesiyse ortada ülkemiz açısından çok vahim bir sorun var demektir. Çünkü bu durumda CHP Anayasa gibi temel bir konudan başlayarak tümüyle HDP'nin vesayetine girmiş demektir. Yok eğer bu Kılıçdaroğlu'nun kendi görüşüyse bu durumda da partisinin politikalarından farklı ajandaya sahip bir siyasetçiyle karşı karşıyayız demektir.

"Tarih hesap soracaktır"

Biliyorsunuz bugün 6-8 Ekim olaylarının 7'inci yıl dönümü. Kandil'deki PKK elebaşlarının çağrısı üzerine HDP'nin o dönemki yöneticileri Suriye'deki olayları bahane ederek yandaşlarını sokaklara salmış onlarca masum insanın kanını dökmüştür. Gördükleri her sakallıyı, kendilerinden olmayan herkesi linç eden bu gözü dönmüş alçakların Yasin Börü başta olmak üzere pek çok masum insanı nasıl vahşice katlettiğini daha dün gibi biliyoruz. Okulları, yurtları otobüsleri evleri, sokakları ateşe veren azgın güruhu harekete geçirenler bugün cezaevinde ellerindeki kanın hesabını veriyor.

Kılıçdaroğlu da aynı dönemde masumların kanlarının hesabını sormak yerine PKK ve HDP'nin sokağa saldığı azgın güruha 'Hükümet bütün bu sorunları başımıza açan kendisi değilmiş gibi şimdi de misliyle vereceği cezalarla halkı sindirmeye çalışmaktadır.' diyerek bunlara arka çıkmıştır. CHP'nin kimi milletvekillerinin kimi parti yöneticilerinin sergiledikleri rezillikleri saymıyorum bile... Tek parti dönemindeki faşist uygulamaları zaten başlı başına yüz karası olan CHP'nin 28 Şubat'tan 6-8 Ekim olaylarına, Suriye meselesinden Akdeniz'deki gelişmelere kadar yakın tarihimizin her kritik meselesinde nasıl ülkenin ve milletin karşısında saf tuttuğunu unutamayız.

"HDP Milet İttifakı'ndaki gizli ortaklık hakkını kullanarak bu hanımefendiyi veto etmiştir"

Tarih, CHP gibi Cumhuriyet'in en eski partisini, HDP gibi bir terör örgütü kuklası emrine verenlerden elbette hesap soracaktır. Tabi bir de CHP'nin başını çektiği ittifakın diğer ortağı olan parti ve onun başındaki hanımefendi var. CHP bir yandan ittifakın bir türlü adı konmayan partisi HDP'yi bir yandan resmi ortağı bu partiyi idare etmek için adeta kırk takla atıyor. HDP'nin Millet İttifakı'nın ortağı olduğu gerek bu partinin yöneticilerinin beyanlarıyla, gerekse CHP'nin belediyelerindeki uygulamalarıyla inkarı mümkün olmayan bir gerçek ortaya çıkmıştır. İyi Partinin bu gerçeğe kör sağır kalarak kendi konumunu koruma çabası artık sürdürülebilir değildir. Bu partinin başındaki hanımefendinin cumhurbaşkanlığından vazgeçip başbakanlığa talip olması da esasen bu trajikomik görüntüyle ilgilidir. HDP tarafı hanımefendinin cumhurbaşkanlığı adaylığını asla kabul etmeyeceğini zaten açıklamıştır. Yani bir anlamda HDP Milet İttifakı'ndaki gizli ortaklık hakkını kullanarak bu hanımefendiyi veto etmiştir.

"Lafa gelince vatan millet edebiyatıyla mangalda kül bırakmayanların terör örgütünün güdümünde siyaset yapar duruma düşmesi büyük bir acizliktir"

Türkiye Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yönetiliyor. Ve sistemin devam edeceği gün gibi aşikarken hayali bir makama talip olunmasının gerisinde bu vetonun bu dayatmanın sineye çekilmesi vardır. Lafa gelince vatan millet edebiyatıyla mangalda kül bırakmayanların terör örgütünün güdümünde siyaset yapar duruma düşmesi büyük bir acizliktir, Allah kimseyi böyle bir duruma düşünmesin.

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in "28 Şubat kararlarına ben imza attım. Hepsine de gönülden inanıyorum. Uygulanması gerektiğine de gönülden inanıyorum" sözünü unutmadık. "Başörtüsüne uzanan eli kırarım diyen bendim" sözüyle sergilediği tutarsızlığı milletimiz gördü. İnsanda ilke ve omurga olmayınca işte böyle her devirde ne söylemesi gerekiyorsa onu ağzından saçmaktan geri kalmaz. Bize en ağır ifadelerle saldıran herkes gibi bunların da gerisi envai çeşit rezilliklerle doludur.

"Türkiye'yi yönetmek için aday olduklarını açık yüreklikle çıkıp ilan etmekten korkanlara, bu ülke emanet edilemez"

Her şey bir yana, Türkiye, Türk siyaseti, Türk milleti böyle bir fotoğrafı hak etmiyor. Birbirlerinden hiçbir farkı yok, akşam yalan, sabah yalan. Dün söylediğini bugün inkar eden bir yapı. Gavurun kılıcını çalan bir anlayışla yapılan işin adı muhalefet değil, taammüden bu ülkeye ve bu millete düşmanlıktır. Dünyanın başka hiçbir yerinde böyle bir muhalefet anlayışını göremezsiniz, bulamazsınız. Türkiye'yi yönetmek için aday olduklarını açık yüreklikle çıkıp ilan etmekten korkanlara, bu ülke emanet edilemez. Kafalarında gezdirdikleri 40 tilkinin kuyruğunu birbirine dolaştırdıkları için her gün bir başka tarafa savrulanların, yarın hangi çukura yuvarlanacaklarını kimse bilemez. Evlatlarımızın geleceğini, kendileriyle birlikte ülkeye de aynı savrulmaları yaşatmak isteyen kifayetsizlerin ihtiraslarına kurban edemeyiz. Ülkenin gerçek meseleleri üzerine kafa yormak yerine kendi akıllarınca yumuşak karın olarak gördükleri yerlerde yumruk sallayanlara, bu millet Allah'ın izniyle yüz vermeyecektir. Cehaletle riyakarlığın, tembellikle kibrin karışımı, ülkenin ve milletin felaketinden ikbal devşirmeye çalışan bu kirli muhalefet tarzını ve uygulamalarını reddediyoruz.

"Yalancılığı ve müfteriliği yargı kararıyla da tescil edilmiştir"

CHP ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hemen her konuda, neresinden tutulsa elde kalacak şekilde tel tel dökülüyor. CHP'nin başındaki zatın yalanlarını, yanlışlarını, iftiralarını ortaya sermekten doğrusu biz yorulduk. Ama bu zat aynı ahlaksızlıkları mütemadiyen tekrarlamaktan bir türlü vazgeçmiyor. Hani bir söz vardır; 'Allah'tan korkmaz, kuldan utanmaz' diye. Tam da böyle bir profille karşı karşıyayız. Allah'tan korksa iftira atmaz, kuldan utansa yalan söylemez. Kendisi her ikisini de sürekli yaptığı için rahatlıkla bu sözleri ifade edebiliyoruz.

Dün yine çıkmış Merkez Bankası'nın İstanbul'daki binasından, Man Adası iftirasına, uyuşturucu parası ve rüşvetten kurlara kadar ilgili ilgisiz bakmadan aklına ne gelirse sallamış da sallamış. Söylenenleri alt alta yazınca ortaya gerçeklikten kopmuş, kendi hayal dünyasında yazdığı senaryoları hakikat sanmaya başlamış bir ruh hali çıkıyor. Bay Kemal, eğer uyuşturucu arıyorsan aynaya bak. AK Parti çatısı altında uyuşturucuyla iştigal eden insan bulamazsın, böyle bir iftirayı AK Parti'ye atamazsın. Hayatı boyunca devletten aldığı maaş dışında bir iş yapmamış, yatırım nasıl yapılır, işletme nasıl kurulur, iş nasıl yapılır konusunda en küçük bir fikri olmayan bu zatın zırvalarına tek tek cevap vermeyi zul addediyorum.

Bu iddiaların çoğu mahkemelere taşındı. Bu zatın aleyhinde verilen ve milyonları bulan tazminat cezalarıyla kendisinin yalancılığı ve müfteriliği yargı kararıyla da tescil edilmiştir. Kamudaki tek icraatı başında bulunduğu Sosyal Sigortalar Kurumu'nu batırmak olan birisinin, devletin stratejik kararlarıyla ilgili altı da üstü de boş hezeyanlarını milletimizin takdirine bırakıyoruz.

"Bunların, Türkiye'nin dününde herhangi bir izleri, hizmetleri, eserleri de yoktur"

Kılıçdaroğlu'nun yaptığı işin adının siyasetle, siyasetçilikle ilgisi yoktur. Artık bu zatın yaptığı iş, sorumsuzluğun da ötesine geçerek, ülkeye zarar verecek boyuta ulaşmıştır. Bu kişi artık mili güvenlik sorunu haline dönüşmüştür. Türkiye'de bir iktidar sorunu yoktur ama ciddi bir muhalefet problemiyle karşı karşıya olduğumuz gerçektir. İnşallah 2023, sadece Cumhur İttifakı eliyle büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasının değil, aynı zamanda muhalefetin bu prangadan kurtuluşunun müjdesini alacağımız yıl olacaktır.

Tarlada izi olmayanın, harmanda yüzü olmaz. Bunların, Türkiye'nin dününde herhangi bir izleri, hizmetleri, eserleri de yoktur. Bunların ülkemizin geleceğine dair de dişe dokunur, kayda değer, fikir ve emek ürünü, hesabı kitabı yapılmış hiçbir projeleri mevcut değildir. Daha önemlisi böyle bir niyetleri ve gayretleri de bulunmuyor. Kendilerinin de alenen ifade ettiği yalan, iftira ve çarpıtma siyasetiyle ne bugünümüze bir katkıları olabilir ne de geleceğimize bir faydaları dokunabilir.


 

"Çukurlardan geçemiyoruz nerede belediye?"

Ülkemizde herhangi bir bireyin ve kesimin hak, hukuk, özgürlük talebi mi var, çözümü biz üreteceğiz. Dün demokrasi ve kalkınma hamlelerimizle Türkiye'ye her alanda nasıl çağ atlattıysak yarın da büyük ve güçlü Türkiye'yi yine biz inşaa edeceğiz. Ülkemizi tarihimizde ilk defa sivil bir anayasaya kavuşturma girişimimiz bile bu konuda bizim önümüze kimsenin geçemediğinin işaretidir. Türkiye'nin herhangi bir yerinde yol, su, elektrik, hastane, okul, spor tesisi, viyadükler, herhangi bir altyapı, üstyapı eksiği mi var; o yatırımı biz yaptık, biz yapıyoruz, biz yapacağız. Nerede bir dikili taşınız var. Ankara, İstanbul büyükşehir belediyelerini kazandınız. Asfaltlarını yenileyemiyorsunuz, asfaltlarını. Çukurlardan geçemiyoruz. Nerede belediye? Sular akmıyor, her taraf susuz. Hani belediye? Niye suları akar hale getiremiyorsunuz? Siz dertli değilsiniz ama biz dertliyiz. Bu ülkenin, bizim hizmetlerimizin, eserlerimizin izi olmayan tek bir karış dahi toprağı yoktur.

İstanbul’da 72 katlı Merkez Bankası binası yapıldı. Çıkmış açıklama yapıyor: 'Ben geldiğimde orayı öğrenci yurdu haline dönüştüreceğim.' Ya bu adama ne dersiniz? Dedim ya, bu, tababet ilminin iştigal alanına giriyor. Biz bunu yaptık ve Merkez Bankasını da oraya taşıyoruz, taşıyacağız. Senin gücün ona yetmez. Aklı erse, New York’ta yaptığımız Türkevi'ni de yurt yapma kararı olarak açıklayabilir. O da 36 kat. Bunları neresinden tutup nasıl anlatalım?

Ülkemizde kadınlarımızın herhangi bir sorunları veya beklentileri ile ilgili mücadelesi mi var, öncüsü biz olduk, biz olacağız. Bu alanda yaptığımız tarihi reformları sürdürmenin yanında yıllardır kadın hakları savunuculuğu kisvesinin altına saklanan, kendi içlerindeki taciz, tecavüz, hırsızlık, bütün bu iğrençliklerin üstünü örtmeye kalkanların gerçek yüzlerini de ifşa edeceğiz.

"Bu ülkenin her karış toprağına aşkla bağlıyız"

Şimdi bir Teknofest kuşağını inşa ediyoruz. Teknofest başta olmak üzere gençlerimiz ile bir araya geldiğimiz her platformda aslında onları en iyi bizim anladığımızı, taleplerini en doğru cevapları bizim verebildiğimizi görüyoruz. Roketten yapay zeka yazılımlarına, yenilenebilir enerji sistemlerinden sağlık endüstrisi araçlarına kadar her alanda, gençlerimizle çok daha yakın ve sıkı bir yoldaşlık yapıyoruz ve yapacağız. Velhasıl Türkiye’nin geçtiğimiz 20 yılına nasıl damgamızı vurmuş, Cumhuriyet tarihinin tamamında yapılanların katbekat fazlasını nasıl gerçekleştirmişsek, bundan sonra da aynı şekilde AK Parti'nin eser ve hizmet siyaseti bayrağını zirvede tutmayı sürdüreceğiz. Ülkemizin 81 vilayetinin ve 84 milyon vatandaşımızın tamamını kucaklayarak hiçbir konuyu eksik, hiçbir meseleyi çözümsüz bırakmadan gece gündüz çalışıyoruz ve çalışacağız. Çünkü biz bu ülkenin her karış toprağına aşkla bağlıyız.

"Fabrika görsen başka bir şey zannedersin"

Utanmadan, sıkılmadan 'Bu iktidar fabrika filan açmadı, açmıyor.' diyor. Daha geçenlerde ben 26 tane fabrikanın açılışı yaptım. Şimdi bu hafta Adana’da yine fabrika açılışları yapacağım bay Kemal. Senin aklın bu işlere ermez. Bir dikili ağacın yok. Bu işler bizim. Sen zaten fabrika görsen başka bir şey zannedersin. Biz bu milletin her ferdini gönülden sevdik, gönülden seviyoruz. Çünkü biz koskoca bir medeniyetin ve koskoca bir coğrafyanın tek umuduyuz. Göreve geldiğimizde savunmada yüzde 20 karşılayabiliyorduk ama şimdi yüzde 80’e yürüdük. Yüzde 20’den yüzde 80’e. Biz İHA'yı üretemez, alamazken, şimdi İHA'yı da SİHA'yı da Akıncı'yı da hem üretebilir hem de ihraç edebilir hale geldik. Bunun için siyaseti, günü kurtarmak değil maziden atiye kurduğumuz o köprüyü güçlendirmek için yapıyoruz. Bunun için attığımız her adımı, tarihimizin ve kültürümüzün üzerimize yüklediği sorumluluk bilinciyle atıyoruz. Bunun için geleceğe kendimizin değil bizden sonraki tüm nesillerin istikbali olarak bakıyoruz. Rabb'imden bu kutlu yolda bizleri mahcup etmemesini, çıktığımız seferi zaferle neticelendirmesini diliyoruz."


 

"Türkiye, dünyanın açık ara en fazla yüksek öğretim öğrenci yurdu kapasitesine sahip ülkesidir"

Türkiye'nin yol aldığı bir alan da üniversite kapasitesiyle, yurduyla, kredisiyle ve tüm unsurlarıyla yüksek öğretimdir. Ekranları başında bizi izleyen milletime, gençliğe özellikle seslenmek istiyorum; Türkiye, dünyanın açık ara en fazla yüksek öğretim öğrenci yurdu kapasitesine sahip ülkesidir. Türkiye'de 724 bin kamu ve 300 bin özel sektörü ile toplamda 1 milyonun üzerinde yurt kapasitesi varken İngiltere'de 550 bin, Fransa'da 365 bin, İspanya'da 91 bindir. Kredi Yurtlar Kurumumuz bugünkü 724 bin yatak kapasitesine 180 bin gibi bir yerden gelmiştir. Bizden önceki dönemde 180 bin, şimdi ise 724 bin. Yetmez, halen süren yatırımlarla birkaç yıl içinde bu rakama 110 bin kapasite daha ilave edeceğiz. Sadece yatak kapasitesini artırmakla kalmadık yurtlarımızın donanımını da otel konforunda yükselttik. Eskiden 30-40 kişilik koğuşlarda kalan öğrencilerimiz artık 3-4 kişilik, içinde yatağı, dolabı, çalışma masası, banyosu, tuvaleti, interneti olan odalarda hayatlarını sürdürüyorlar. Dolayısıyla ülkemizdeki yurtlar iftihar vesilesi bir düzeydedir. Bir senede ben bu sorunu çözmezsem siyaseti bırakırım diyor. Sen bunu ilk defa söylemiyorsun ki çok söyledin bunu. 

"Üniversitesi olmayan ilimiz yok"

Öğrenci yurtlarında çıkan karmaşanın sebebi, geçen yıl ile bu yılın başvurularının üst üste binmesinin yol açtığı yoğunluktur. Bir kaç il dışında başvuran öğrenciler yurtlara yerleştirilmiştir. açıkta kalanlarla ilgili çalışmalar sürüyor. Açıkta kalan öğrencilerimizle ilgili çözüm çalışmalarımız, yatırımlarımız devam ediyor. Göreve geldiğimizde öğrencilerimize 45 liracık burs veriliyordu. Şimdi 650 lira. Gençlerimize aylık 570 lira da beslenme yardımı yapıyoruz bursun dışında. Hiç bir evladımızın maddi imkansızlık nedeniyle üniversite eğitiminden mahrum kalmaması için talep eden her öğrencimize burs veya kredi veriyoruz. 76 üniversiteden devraldık. Şimdi 200 küsür üniversitemiz var. Yani üniversitesi olmayan il yok. Üniversitelerle biz bir şeyi hallettik. Hakkari'deki evladımız oradan çıkıp İstanbul'a, Ankara'ya gelmesin, üniversiteyi onun ayağına götürelim istedik. Bunu başardık. Şırnak'a götürdük. Kalkıp da 'oradan çık İstanbul'a gel' demedik. Yani ilim tahsilini biz konutlarının, anne babasının olduğu yere taşıdık. Ayrıca, yaklaşık 1,5 milyon öğrencimize yüksek lisans düzeyinde 1300 lira, doktora düzeyinde ise 1950 liralık kredi veya burs ödemesi yapıyoruz. Bir zamanlar üniversiteler açılırken bir numaralı tartışma sorunu harç sorunuydu. Ülkemizi bu sancıdan biz kurtardık. Harç diye bir şey ortada artık yok.


 

"Biz üniversitelerimizi terör kılıklılara bırakamayız"

Güzel iklimi zehirlemek isteyen bazı kişiler, olmadık yollara başvurmaktan ve olmadık işlere kalkışmaktan çekinmiyor. Kendi hocalarına bile saygısı olmayan bu tipleri biz öğrenci olarak kabul etmiyoruz. Avrupa'da, Amerika'da bu tiplerin hiçbirini bir gün bile üniversitede barındırmazlar. Bizde ise sırf hükümete sıkıntı çıkartıyorlar diye bu saygısız, sevgisiz, kötü niyetli, adeta terörist tiplere arka çıkılıyor. İnşallah bu sorunları da kendi mecrası içinde hiç kimsenin hakkına, hukukuna halel getirmeden ama kötü niyetlilere de meydanı bırakmadan en kısa sürede çözeceğiz. Biz, üniversitelerimizi terör kılıklılara bırakamayız. Çok açık, net söylüyorum. Öğrenci ilim, irfan, hikmet için gelecek. Bunun dışında asla. Biz, bu tür gençleri hocalarımıza teslim etmek suretiyle bu adımları atalım istiyoruz.

Geçtiğimiz 19 yılda kurduğumuz güçlü altyapı üzerinden ülkemizi yeni küresel yönetim sisteminin en üstünde konumlandıracak adımları birer birer atarak yolumuza devam edeceğiz. Newyork'ta, BM'nin karşısında 36 katlı dev Türkevi binamızı inşa ettik ve orada bu yıl ilk görüşmelerimizi en güzel şekilde yaptık, toplantılarımızı yaptık. Türkiye'ye, Türk milletine yakışır böyle bir eseri ülkemize kazandırmanın bahtiyarlığı içindeyiz. Sanayi Devrimi'ni kaçıran, bilgi ve teknoloji devriminin sonuna ancak yetişebilen Türkiye'yi, yeni dönemin parlayan yıldızı yapmak için hep birlikte mücadele edeceğiz. Yürütmede Cumhurbaşkanı olarak biz, yasamada Cumhur İttifakı'nın lokomotifliğinde Meclisimiz, bağımsız ve tarafsız yargımız, siyaseti ve sivil toplumuyla ülkenin tüm dinamikleri, hep birlikte bu hedefe ulaşacağız.

"Tarihimizin en büyük küresel fırsatı vardır"

Gerektiğinde canı pahasına girdiğimiz her mücadelede yanımızda olan milletimize şükran borcumuzu sadece ona daha çok hizmet ederek ödeyebiliriz. Ülkemizin yaşadığı hadiselerin çoğu kendi iç dinamiklerinin ürünüydü. Şimdiyse önümüzde belki tarihimizin en büyük küresel fırsatı vardır. Bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirebilmenin yolu ise birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize, özellikle de istikrar ve güven iklimine sıkı sıkıya sarılmamızdan geçiyor. Allah'ın izni ve milletimizin desteğiyle, önce 2023 hedeflerimize ulaşacağımıza, ardından gençlerimize 2053 vizyonumuzu, yani TEKNOFEST kuşağını bırakacağımıza, emanet edeceğimizden şüphe duymuyorum. Hep birlikte çok çalışır, milletimizin gönlünü kazanır, desteğini alırsak inşallah 2023'te bir kez daha ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstleniriz. Böylece dünyada eşine az rastlanır bir süreklilik içinde tarihimizin en büyük demokrasi ve kalkınma hamlesini kesintisiz sürdürme imkanı bulabiliriz.

Sıradaki Haber
İhtiyaç sahibi çocukların eğitimine 186 milyon lira kaynak
Yükleniyor lütfen bekleyiniz