Hafif Kar Yağışlı 0.6ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
TRT Haber 07.04.2021 11:30

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yaz aylarında projenin temelini atacağız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kanal İstanbul Projesi'nin etaplar halinde yapılacak ihalesine çok yakında çıkılacağını, yaz aylarında da temelinin atılacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yaz aylarında projenin temelini atacağız

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM'deki Grup Toplantısı'nda konuşuyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

Cumhur İttifakı ve AK Parti olarak, ülkeye ve millete Meclis çatısı altında verdiğimiz hizmetleri, inşallah bu yeni ekibimizle çok daha güçlü bir şekilde devam ettireceğiz. Meclis gündemi zaten yoğundu. Mevcut kanun hazırlıkları ve görüşmelerinin yanı sıra, pek çok yeni konu, komisyonlarda ve Genel Kurul’da bizleri bekliyor. Yeni anayasa hazırlıkları sürecinde de ilerleyen dönemde Meclisimize ve dolayısıyla grubumuza önemli görevler düşecektir.

"Meclis’in ve ülkenin lokomotifi sizler olacaksınız"

AK Parti Grubunun, tüm bu zorlu çalışmaları başarıyla yürüterek, Türkiye'yi 2023 hedeflerine adım adım yaklaştıracağına inanıyorum. Her bir milletvekilimiz, kendi şehrinin temsili yanında, yasama faaliyetlerine de en aktif şekilde katılarak, bu yükü paylaşacaktır. Her dönemde olduğu gibi bugün de Meclis’in ve ülkenin lokomotifi sizler olacaksınız.

Kongremizde temel çerçevesini ortaya koyduğumuz 2023’e kadarki yol haritamızın hayata geçirilmesini, hem Meclis’te hem illerimizde sizlerle birlikte sağlayacağız.

Geçtiğimiz 19 yıldaki eserlerimizi ve hizmetlerimizi, yeni dönemin başlangıcı olarak görüyoruz. Türkiye’nin 19 yıl önceki halini, yaşı 35-40’ın altındaki vatandaşlarımız pek hatırlamaz.

"Yasaklar ve zulüm arenası haline getirilmiş bir ülke devraldık"

Hükümete geldiğimizde demokrasinden kalkınmaya kadar her alanda yokluk, yoksulluk, yasaklar ve zulüm arenası haline getirilmiş bir ülke devraldık. Eski Türkiye ile bugünkü Türkiye'nin mukayesesini her fırsatta milletimizle paylaşmamız gerekiyor.

AK Parti iktidara geldiğinde CHP Genel Başkanı herhalde ellilerinin başındaydı. Kendisinden 20 yıl öncesinin Türkiye'si ile bugünün Türkiye'sini elini vicdanına koyarak karşılaştırmasını istiyoruz. Gittiği yollar aynı yollar mı, gördüğü yollar aynı yollar mı, gördüğü binalar aynı binalar mı, aldığı hizmetler aynı hizmetler mi, ülkenin vizyonu aynı mı?

"İzmir'e neler yaptı bu iktidar"

Bir günden bir güne bu zatın ağzından memlekete şöyle iyi bir şey de yapıldı sözünü duymadık.

Tam tersine CHP Genel Başkanı, tüm konuşmalarında yarısı yalan, yarısı yanlış bir sürü iddia ortaya atıyor. Kendisi İzmir milletvekili. İzmir'e bir bak ya. İzmir'e neler yaptı bu iktidar. Çevre illerle, uzak illerle başta İstanbul olmak üzere, Ankara olmak üzere buralara ne gibi bağlantılar yapıldı? Ne gibi yatırımlarla İzmir buralara bağlandı? CHP'nin geçmişinden bugüne İzmir'e yapılmış en ufak bir yatırım var mı ya?

"Darbecinin emeklisi, muvazzafı olmayacağını bilmeyecek kadar cahil"

Öyle ki bir grup emekli amiralin buram buram darbe iması kokan açıklamalarını ekonomiyle ilgilendirerek gündem saptırma olarak aklamaya çalışacak kadar şirazesinden koptu. Darbecinin emeklisi, muvazzafı olmayacağını bilmeyecek kadar bunlar cahil. Yoksa bu bir sinsilik mi? Orasının takdirini milletimize bırakıyorum. Bununla da kalmayıp bizi herkesi terörist, herkesi darbeci ilan etmekle suçluyorlar. Tabii kendileri teröristlerle al takke ver külah ilişkisi içerisinde oldukları için teröriste terörist dememizden rahatsız oluyorlar.

 


 

Çünkü bakıyorlar ki Gabar çökertildi, Cudi çökertildi, Tendürek çökertildi, Bestler Deresi çökertildi. Bütün bunları gördükçe rahatsız oluyorlar. Daha da ileri giderek, çıkmış bunlardan bir tanesi Suriye sınırında bazı yerleşik durumlar olabilir, bu çok daha isabetli olur diyecek kadar şirazesini kaybetmiştir. Kim bu? Bu da sözcüleri.

"Darbeciye darbeci dememizden de huzursuzluk duyuyorlar"

Kendileri tüm hayatları boyunca iktidarı darbe ve vesayet gölgesinde aradıkları için darbeciye darbeci dememizden de huzursuzluk duyuyorlar. Teröristle, darbecilerle mücadelemizi ekonomiyle ilişkilendirerek kendi akıllarınca bir taşla iki kuş vurmanın hesabını yapıyorlar. Hem terörist ve darbecileri aklıyorlar hem de ekonomi üzerinden milletimizin özellikle de gençlerimizin umudunu kırarak ülkemizi güven ve istikrar yerine kaos iklimine yönlendirmeye çalışıyorlar.

"Bu emekli generallerin merkezinde CHP’nin kendisi vardır"

Türkiye daha 15 Temmuz acısının yaralarını saramamışken, bir grup emekli askerin aslı astarı olmayan meseleler üzerinden milli iradeyi, ülkenin seçilmiş yönetimini tehdit etmelerini küçümseyen, darbecinin ta kendisidir. Çok açık, net söylüyorum, şu anda bu emekli generallerin merkezinde CHP’nin kendisi vardır. Bu 104’ün içerisinde şu anda CHP üyesi olanlar vardır. İncelemeler devam ediyor. Kim bilir daha ne kadar çıkacak.

Hadi 15 Temmuz'da Bay Kemal, tankların arasından sıvışıp, milletin sokakta verdiği mücadeleyi rahat koltuklarında kahve içerek televizyonda seyretmiş olabilirsin. Bu senin korkaklığındır. Bundan sonra yemezler, bundan sonra yutmazlar. Bundan sonra hesabını bu işin çok ağır vereceksiniz. Siz kaçacaksınız, biz kovalayacağız. Zira darbe heveslilerini bu derece hararetli bir şekilde savunmanıza asla millet müsaade etmez, biz de müsaade etmeyiz. Demek ki mesele korkaklık, mesele yüreksizlik, mesele geçmişten utanmak değilmiş.

"Bu zata diyet olarak darbecilerin sözcülüğü vazifesinin tevdi edildiği anlaşılıyor"

Oturduğu koltuğa mide bulandırıcı bir kaset kumpasıyla getirilen bu zata diyet olarak darbecilerin sözcülüğü vazifesinin tevdi edildiği anlaşılıyor. Aksi takdirde akıl ve izan sahibi hiçbir siyasetçi, doğrudan kendi varlığını hedef alan anti-demokratik bir girişim karısında böyle bir girişim karşısında böyle bir tavır içine giremez. Kendi iktidarını ülkenin ve milletin felaketinde gören bu habis zihniyeti en az teröristler ve darbeciler kadar tehlikeli görüyoruz.

"Salgınla mücadeleyi 84 milyonun sağlığını ilgilendiren bir mesele olarak görüyoruz"

Kılıçdaroğlu dün hızını alamayıp işi salgınla mücadelede en önemli referans kaynağımız olan, ülkemizin kendi alanlarının en yetkin isimlerinden oluşan Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’na saldırmaya kadar vardırdı. Salgınla mücadeleyi siyaset üstü 84 milyonun tamamının sağlığını ilgilendiren milli bir mesele olarak görüyoruz. Bilim Kurulu üyelerimize kadar bugüne kadar verdikleri hizmetler için de ben şahsım, ailem, grubum ve milletim adına kendilerine teşekkür ediyorum.

Bilim Kurulu başta olmak üzere sağlıkta ölen nice kardeşlerimiz oldu. Bunlarla ilgili Bay Kemal, senin bir derdin oldu mu? Kılıçdaroğlu’nun bir dakikalık şov uğruna bilimi ayaklar altına almasının takdirini ben sağlık çalışanlarımıza ve milletimize bırakıyorum. Rabbim ülkemizi bu habis zihniyetin tasallutundan, bu zihniyetin yol açacağı tahribattan, bu zihniyetin sebebiyet vereceği yıkımdan muhafaza eylesin diyorum. Ve bununla da kalmayıp tabii Sağlık Bakanımıza da bindiriyor. Atılacak tırnağı olsan ne ala, değilsin. O kadar zavallısın.

"İstanbul'da ne yapmışsak, şimdi onları sahiplenmeye çalışıyorlar"

Örnek gösterecek bir eseri, iftihar edecek bir hizmet ve dikili bir ağacınız yok. Siyasi hayatınızın tamamı, bizim projelerimizi engellemeye çalışmakla geçmiştir. Yüzsüzlükte ve arsızlıkta öyle tavan yapmış durumdalar ki dün engellemek için çırpındıkları eserleri ve hizmetleri, bugün sanki kendi projeleriymiş gibi sahiplenmekten de geri kalmıyorlar. İstanbul'da ne yapmışsak, şimdi onları sahiplenmeye çalışıyorlar. Bu ne utanmazlıktır, bu ne terbiyeden muaf kalmış bir haldir? CHP'ye gönül veren vatandaşlarımızın, tüm bu olup bitenleri ibretle takip ettiğine, günü geldiğinde de demokrasi ve kalkınma düşmanlarına hak ettikleri cevabı vereceklerine yürekten inanıyorum.

"Ülkemizi büyütme ve güçlendirme mücadelemizi sürdürüyoruz"

En tehlikeli yalan, içine doğruların karıştırıldığı yalandır. CHP Genel Başkanı da doğruluğunu yanlışlığını bilmediğimiz çoğu kurgu olduğu açıkça belli, küçük ve istisnai örnekler üzerinden yanlış, yıkılmış, batmış, bitmiş Türkiye fotoğrafı çizmeye çalışıyor. Türkiye’nin son 8 yıldır kesintisiz yaşadığı saldırılar sebebiyle elbette ödediği bir bedel vardır. Koronavirüs salgının özellikle hizmet sektöründeki olumsuz etkilerini gayet iyi biliyoruz. Bir yandan sınırlarımız içinde ve dışında terör örgütlerinden darbecilere kadar geniş bir cephede mücadele verirken diğer yandan da ülkemizi kalkındırma, büyütme ve güçlendirme mücadelemizi sürdürüyoruz.

"Bunlar, ülkede çıkacak her türlü kaosu, kargaşayı bekler hale gelmiştir"

Çevremize baktığımızda, Türkiye'nin, Kılıçdaroğlu'nun ısrarla göstermeye çalıştığı gibi dizlerinin üstüne çökmüş, yerle yeksan olmuş bir ülke haline gelmesini sabırsızlıkla bekleyenler olduğunu zaten görüyoruz. İşin acı tarafı, düşmanın kılıcıyla kendi ülkesine saldıran profile sahip bir ekibin, ülkenin ikinci büyük partisini adeta işgal etmiş olmasıdır.

Bunlar, Türkiye işgal edilse, keyifle kadeh kaldıracak kadar kendi ülkelerinden nefret eder hale gelmiştir. Bunlar, Türkiye iflas etse, kalkıp göbek atacak kadar kendi halkından nefret eder hale gelmiştir. Bunlar, ülkede çıkacak her türlü kaosu, kargaşayı, krizi, yıkımı dört gözle bekler hale gelmiştir. Bunlar, insanlar hastaneye gidemedikleri için sokakta kıvranarak ölse, iş bulamadıkları için sokakta yatıp kalkmaya başlasa, destek alamadıkları için evlerinde sefalete mahkum olsa, 'Yaşasın bize iktidar yolu açılıyor' diye birbirlerini tebrik edecek hale gelmiştir.

Bunu merhum Ecevit döneminde daktilolar Başbakanlığın önüne atıldığı zaman yapabildiler mi; yapamadılar. O daktilolar niye atıldı acaba? O işsizler ordusu niçin vardı acaba? Bunun bir muhasebesini yap, sana yakışır. Bekledikleri, umdukları, temenni ettikleri görüntüler ortaya çıkmayınca da kendi kendilerini gaza getirerek, yalanlar ve çarpıtmalar üzerine kurulu bir Türkiye fotoğrafı çizmek için yırtınıyorlar.

"Her vatandaşımızın sıkıntısına, bugün de yarın da biz çözüm bulacağız"

Türkiye böyle bir siyaset anlayışını, muhalefet tarzını, rekabet yönetimini hak etmiyor. Bu ülkede tenceresini kaynatmakta zorlanan her vatandaşımızın derdine, 19 yıldır olduğu gibi bugün de yarın da yine biz derman olacağız. Bu ülkede iş bulmakta zorluk çektiği için geleceğine tereddütle bakan her gencimizin, her vatandaşımızın sıkıntısına, 19 yıldır olduğu gibi bugün de yarın da biz çözüm bulacağız. Bu ülkede salgın şartları sebebiyle ekmek teknesini çevirmekte zorlanan her esnafımızın, sanatkarımızın, KOBİ'mizin önünü, 19 yıldır olduğu gibi bugün de yarın da biz açacağız. Bu ülkede tek bir insanımızın bile kendini sahipsiz hissetmemesi için tarihimizin en kapsamlı ve en etkin sosyal destek mekanizmalarını 19 yıldır olduğu gibi bugün de, yarın da biz işleteceğiz.

"Daha fazlasını gerçekleştirecek azme ve hazırlığa sahip tek parti biziz"

Bunları sadece vaat, taahhüt, afaki sözler olarak ifade etmiyoruz. Söylediğimiz her sözün arkasında 19 yıllık bir müktesebat bulunuyor. Türkiye'yi bugüne kadar demokraside ve kalkınmada, Cumhuriyet tarihinin tamamında yapılanların 5 katı, 10 katı hizmetlere nasıl kavuşturduysak, bundan sonra da çok daha fazlasını gerçekleştirecek azme ve hazırlığa sahip tek parti biziz.

"Onların dönemlerinde Hazinemizin ne durumda olduğunu biliyorsunuz"

Türkiye ekonomisi 2002 yılı öncesi dönemde, yüksek kamu açığı, yüksek enflasyon, zayıf bankacılık sektörü, kırılgan sanayi altyapısı ve yenilikçi faaliyetlerden mahrum bir reel sektöre sahipti. Yanında parti sözcüsü, Hazine'den sorumlu kişiler, ekonomiyi çok iyi bildiğini zannettikleri kişiler var ya, bu kişilerle bir yere gitmez.

Bunlar da her zaman sürekli olarak çamurdan başlarını çıkaramazlar. Onların dönemlerinde Hazinemizin ne durumda olduğunu biliyorsunuz. Ülkemize hakim olan bu dinamikler, siyasi dalgalanmalarla birleşerek, istikrarsız ve sağlıksız ekonomik bir yapıyı besleyip büyütüyordu. Türkiye'nin asırlık kalkınma gayretleri, işte bu sebeple derin yaralar alıyor, bir türlü istediğimiz atılımları gösteremiyorduk.

"Türkiye ekonomisi, şoklara karşı önemli ölçüde dayanıklılık kazanmıştır"

Bugün geldiğimiz noktadaysa, en kısa sürede çözmekte kararlı olduğumuz kimi sıkıntılarımıza rağmen, karşımızda bambaşka bir resim var. Her şeyden önce Türkiye ekonomisi, şoklara karşı önemli ölçüde dayanıklılık kazanmıştır. Küresel çapta meydana gelen krizleri dahi, daha az hasarla ve daha kısa sürede atlatma kabiliyetine kavuşmuştur. Güçlü sanayi altyapımız ve yenilik yapma kabiliyetimizle pek çok gelişmekte olan ülkeyi geride bıraktık, gelişmiş ülkelerle rekabete başladık.

"Milli gelirimizi 717 milyar dolara yükselttik"

Göreve geldiğimizde Türkiye ekonomisi, satın alma gücü paritesine göre dünyada 18’inci sıradayken, artık 13’üncü sırada bulunuyor. Milli gelirimizi, döviz kurundaki ekonomik temeli olmayan dalgalanmalara rağmen, 238 milyar dolardan 3 katlık bir artışla 717 milyar dolara yükselttik.

Sağlanan ekonomik istikrar ve iyileşen yatırım ortamı sayesinde, özel sektör sabit sermaye yatırımlarının milli gelirimize oranı yüzde 14,8’den yüzde 22,6’ya yükseldi. Tüketici enflasyonunu, 2002 yılındaki yüzde 29,7 seviyesinden yüzde 6,2’e geriletmiştik. Son dönemde bir miktar artış gösteren enflasyonu, yeniden tek haneli rakamlara düşürmekte kararlıyız.

Disiplinli maliye politikalarından taviz vermeyerek, bütçenin kalitesini önemli ölçüde iyileştirdik. Merkezi yönetim bütçe açığının milli gelire oranını, 2002’deki yüzde 11,1 seviyesinden, 2020 yılında, hem de salgına rağmen yüzde 3,4’e gerilettik. Bu oran, dünya genelinde geçen sene yüzde 11,8 olarak gerçekleşti.

Aynı şekilde, 2002’de bütçemizden faiz ödemelerine ayrılan pay yüzde 43,2 iken, bu oranı da geçen sene yüzde 11,1’e düşürdük. Bir başka ifadeyle, 2002 yılında toplanan her 100 liralık verginin 87 lirası faize giderken, 2020 yılında bu rakam 16 liraya indi. İnşallah faizleri de tek haneli rakamlara indirerek, bu rakamı çok daha azaltacağız. Bütçede sağladığımız mali disiplin, borçlanma rakamlarına da yansıdı. Avrupa Birliği tanımlı brüt genel yönetim borç stokumuzun milli gelirimize oranı yüzde 71,5 iken, yüzde 39,5 seviyesine geriledi.

"Bankacılık sektörünün döviz pozisyon açığı yok"

Bankacılık sektörüne de özel bir parantez açmak istiyorum. 2002'de bankacılık sektörü, reel sektörü desteklemek bir yana, sağlıksız yapısıyla ekonominin üzerinde ciddi bir yüke dönüşmüştü. Bugün ise bankacılık sektörümüz, finansmana erişimin kesintisiz devamını sağlayarak, büyüme ve kalkınmamızı destekleyen bir konumda bulunuyor. Sektörün 2002 sonunda yüzde 17,5 seviyesinde olan takipteki alacak oranı, bu yılın Şubat ayı itibarıyla yüzde 4 seviyesindedir. Aynı dönemler arasında sektörün öz kaynakları 23,3 milyar liradan 780 milyar liraya yükselmiştir. Bankacılık sektörünün döviz pozisyon açığı olmadığı gibi, yaklaşık 6 milyar dolar fazlası mevcuttur.

"İhracatımız 170 milyar dolar seviyesine çıktı"

Uyguladığımız ürün ve pazar çeşitlendirme politikaları sayesinde, küresel değer zincirlerine önemli ölçüde entegre olduk.

Böylece ihracatımız, 2002 yılındaki 36 milyar dolar seviyesinden 170 milyar dolar seviyesine çıktı. Bir milyar doların üzerinde ihracat yaptığımız ürün sayısını 9'dan 39'a, ihracatçı sayımızı yaklaşık 3 kat artışla 90 bine yükselttik. İhracatımız bu yılın ocak ayında yüzde 2,5, şubat ayında yüzde 9,5'luk, mart ayında yüzde 16,3'lük artış göstererek, yükseliş eğilimini sürdürüyor. Mart ayı, yaklaşık 19 milyar dolarlık ihracat rakamıyla, tüm zamanların rekorunu kırdığımız bir dönem oldu. Bu yılın ilk çeyreğinde ihracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 82'ye ulaşarak, cari açığımızın azaltılmasına önemli bir katkıda bulundu.

Avrupa'dan Çin'e kesintisiz demir yolu ulaşımını başlatarak, dış ticaretimizde yeni ve önemli bir hattı faaliyete geçirdik. Hayata geçirdiğimiz bir düzenlemeyle 17 bin 888 ihracatçımıza hususi damgalı pasaport vererek, yurt dışı seyahatlerini kolaylaştırdık. Son bir yılda ülke genelinde 3 milyon 115 bin esnaf ve sanatkarımıza toplamda 165 milyar lira tutarında faiz indirimli kredi kullandırdık. Bunları Sayın Kılıçdaroğlu takip ediyor mu bilmiyorum. Devamlı 'Çiftçiyi şöyle batırdılar, böyle batırdılar', bunları anlatıyor. Bak resmi rakamlar burada, buna bak. Önce bunları bir öğren. Resmi rakamlarla değil, uçuk saçık rakamlarla konuşmak, bu milleti yalanla aldatmak sana hiçbir şey kazandırmayacak.

"Salgın olmasaydı, turizmde de güçlü canlanmanın devamı gelecekti"

Güven ve istikrar ortamı ülkemize yönelik doğrudan yabancı yatırımları da hızlandırdı. Göreve geldiğimizde doğrudan yabancı yatırım toplamı 18,8 milyar dolar iken, bu rakam 2020 yılı itibarıyla 213,2 milyar dolara ulaştı. Şayet salgın olmasaydı, turizmde de güçlü canlanmanın devamı gelecekti.

Turizm gelirimizi, 2002’deki 12,4 milyar dolar seviyesinden salgın öncesi son sezon alan 2019’da 34,5 milyar dolara yükseltmiştik.

Halen turizm sektörümüz ümit verici bir rezervasyon talebiyle karşı karşıyadır. Ülkemizde ve bölgemizde, salgın belirli bir seviyenin altına düştüğünde, eskisinden çok daha güçlü bir turizm hareketliliğine sahip olacağımız görülüyor.

"Kendisini yalancı ve provokatör ilan etmekten başka çaremiz kalmıyor"

Dün Kılıçdaroğlu kürsüde bir rakam vererek, esnaf ve sanatkarlarımızı bize karşı kışkırtmaya çalıştı. Bu adamın ne denli yalancı olduğunu bilmeniz bakımından bu rakam çok önemli. Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz yıl 99 bin 588 esnafımızın terkin yaptığını, yani işini terk ettiğini söyledi. Peki, hakikati ifade ediyor mu? Hayır. Çünkü aynı dönemde 365 bin 533 esnaf da tescil yaptırmış, yani işe başlama bildiriminde bulunmuştur. Ya Kılıçdaroğlu, sen ne zaman doğru konuşacaksın? Rakamlar ortada. Bunlar, kişisel değil ama seninkiler kişisel. Ama ben, şu anda Ticaret Bakanlığı resmi rakamları üzerinden bu rakamları veriyorum. Esnafımızın derdini, sıkıntısını, beklentisini dile getirmek başka şeydir, rakamları eğip bükerek yalan söylemek, kışkırtıcılık yapmak başka şeydir. Şayet bu zat, her iki rakamı birlikte telaffuz etmiş olsa, saygı duyardık, maliyeci ya. Ama birini söyleyip, diğerini gizleyince, kendisini yalancı ve provokatör ilan etmekten başka çaremiz kalmıyor.

"Türkiye ekonomisi, daha nice büyük başarı hikayelerine imza atacaktır"

Makroekonomik göstergelerde geldiğimiz nokta elbette önemli bir başarıya işaret ediyor. Ancak biz bunu yeterli görmüyoruz. Türkiye ekonomisi, taşıdığı potansiyelle daha nice büyük başarı hikayelerine imza atacaktır. Bir süre önce açıkladığımız ekonomi reform paketi, makro göstergelerden yapısal politikalara varıncaya kadar bu başarı hikayesini daha yükseğe çıkartacak unsurlar içeriyor. Sanayiciden esnafa, iş adamından işçiye, öğrenciden emekliye kadar her kesime yönelik somut politikalarımızı içeren reform paketlerimizi, açıkladığımız takvime uygun şekilde hayata geçireceğiz.

"Eğitime ayrılan bütçeyi, 212 milyar liraya yükselttik"

Kasım 2002 seçimlerinin ardından ülkenin yönetimini devraldığımızda, milletimize Türkiye’yi eğitim, sağlık, adalet ve güvenlik üzerinde kalkındıracağımızın sözünü vermiştik. Hamdolsun, bu başlıklarla birlikte her alanda ülkemizi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkartacak icraatlar gerçekleştirdik.

Eğitime ayrılan bütçeyi, 20 kattan fazla artırarak, yükseköğrenimle birlikte 212 milyar liraya yükselttik. Okullarımızdaki derslik sayısını 2002 yılından bugüne 343 binden 600 bine çıkardık. Yine okullarımızdaki laboratuvar sayısını 22 binden 55 bine; kütüphane sayısını 14 binden 29 bine; dijital kütüphane sayısını 3 binin üzerine, spor salonu sayısını ise 2 bin 791’den 11 bin 749’a ulaştırdık.

Son 18 yılda toplam 693 bin öğretmenimizin atamasını gerçekleştirerek bu alandaki eksikleri önemli ölçüde tamamladık. Eğitimi, bilimsel bir anlayışla 4+4+4 şeklinde kademelere bölerek zorunlu eğitimi 12 yıla çıkardık.

"43 ülkede 338 okul, 1 üniversite, 1 eğitim merkezi ve 41 yurtla eğitim-öğretim veriyoruz"

Üniversiteye girişteki okul katkı puanlarını, yıllardır bir istismar aracı olarak kullanılan üniversite harçlarını kaldırdık, üniversiteye girişteki katsayı farklılıklarını giderdik.

Maarif Vakfı'mız kanalıyla bugün 43 ülkede 338 okul, 1 üniversite, 1 eğitim merkezi ve 41 yurtla eğitim-öğretim veriyoruz. Hükümete geldiğimizde 76 olan üniversite sayımız bugün 207'ye, akademik personel sayımız 70 binden 178 binin üzerine ve 1,5 milyon olan üniversite öğrencisi sayımız da 8 milyonun üzerine çıktı. Bugün dünyanın birçok farklı ülkesinden 200 bin öğrenci ülkemiz üniversitelerinde öğrenim görüyor. Gençlik merkezlerimizin sayısını 9'dan 364'e çıkartarak, ülkemizin her köşesinde bu hizmetin verilebilmesini sağladık.

"Yurt yatak kapasitemizi 182 binden 700 bine ulaştırdık"

Yükseköğrenim yurt yatak kapasitemizi 182 binden 700 bine ulaştırdık. Kredi veya burs ödemelerinin aylık tutarını; gençlere sesleniyorum; 'Sizi maddi noktada biz destekleyeceğiz, biz güçlendireceğiz.' diyor Bay Kemal, biz göreve geldiğimizde üniversite öğrencilerine verilen burs 45 liracıktı, şimdi ise 650 lira. Yüksek lisans öğrencilerinde 1300 liraya, doktora öğrencilerinde 1950 liraya çıkardık. Bunu biz yaptık. Siz zaten bu makamlara gelecek de değilsiniz. Gelseniz de zaten bu tür destekleri verecek niyetiniz asla yok. Geçmişte olmadı ki şimdi olsun.

"54 günde Atatürk Havalimanı'ndaki acil durum hastanesini yaptık"

Sağlıkta, hastane yatak sayımızı 164 binden 253 binin üzerine, nitelikli yatak sayımızı 19 binden 162 bine, sağlık çalışanı sayımızı 378 binden 1 milyon 177 bine yükselttik.

Bunlar da yapar mı? Yapar. Bunlar ne yapar? İşte Adana'da pazar yerini, 'hastane' hatta 'sahra' da demiyorlar, edepten yoksun olmayalım diye. Diyorlar ki 'Bak, işte biz hastane yaptık.' Senin ona hiçbir zaman gücün yetmez. O, bizim şanımızdandır.

Biz 54 günde Atatürk Havalimanı'ndaki acil durum hastanesini yaptık. Aynı şekilde Sancaktepe'de yine 45 günde bir diğer acil durum hastanesini yaptık. Niye buraları seçtik? Uçak geldi, buraya insin ve buradan da 5 dakikada hastaneye geçsin. Sancaktepe'ye uçak insin, 5 dakikada hemen oradan hastaneye geçsin.

Bunların içinde oda sayısı ve ameliyathaneler, her birinde 18 ameliyathane var. Tamamen modern tıp aletleriyle dayalı, döşeli bu hastaneleri yapmak suretiyle dünyaya örnek olduk. Arnavutluk gördü. Bizden bunu aynen istedi. Arnavutluk'a söz verdik.

Bir müteahhidimizi görevlendirdik. 48 günde müteahhidimiz Arnavutluk'ta acil durum hastanesini yaptı ve Başbakan, teşekkür için Sağlık Bakanı'mızı aradı ve teşekkür etti. Görüldüğü gibi biz sadece kendi kendimize yeten değiliz. Aynı zamanda bize kim ulaşıyorsa biz de onlara ulaşmanın hep gayreti içinde olduk. Bundan sonra da aynı şekilde bu yola devam edeceğiz.

"Bu millet senin cemaziyelevvelini çok iyi biliyor"

Ambulans başına düşen nüfus sayısı 107 binlerden 14 binlere indi. Ambulansları alışılmış ambulanslar olarak değil. Dağlar var; kar, tipi, bora var. Normal ambulanslarla, oralarda problemleri çözmek mümkün değildi. Neleri getirdik? Oralara da paletli ambulansları getirdik. Bugün Erzurum'un her bir köşesine o paletli ambulanslarla ulaşmamız mümkün. Onlarla da kalmadık. Yine aynı şekilde helikopter ambulanslarımızı, ambulans uçaklarımızı devreye soktuk.

Bu millet bunları görüyor muydu? Bu ülkede CHP'nin iktidar olduğu dönemler yok muydu? Bunlar aklınıza gelmedi mi? O zaman dünyada ambulanslar yok muydu? Uçak ambulanslar, palet ambulanslar yok muydu? Siz neredeydiniz? Sizin aklınız yok muydu?

Ben, anacığım rahatsızlandığı zaman bugün Şehir Hastanesi olarak kurduğumuz Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Hastanesi, o zaman Okmeydanı SSK Hastanesi'ydi. Sabah namazından sonra oraya gider, oradan numarayı alır. O numarayla daha sonra anacığımla orada muayeneye giderdik. Onu da geç, aynı hastanede, benim bir dava arkadaşımın eşi rahmetli oldu.

Ekranları başında bizi izleyen milletime sesleniyorum; eşini maalesef doğum esnasında; çocuk rahmetli, hanımı rahmetli... 'Ödeme yapılmadı.' diye vermediler. Ne yapıyorlar? Rehin alıyorlar. Bunları biz bu ülkede yaşadık. Kimlerin iktidarıydı? Bay Kemal, senin SSK Genel Müdürü olduğun dönemdi. Sen bu ülkede bunları yapmış bir adamsın.

Bu millet senin cemaziyelevvelini çok iyi biliyor. Bunları bütün dava arkadaşlarım, tek tek dolaşarak bu millete anlatmalıdır. Çünkü hafıza-i beşer nisyan ile maluldür. Gerekirse belgelerle bunları anlatacağız. Bunların ne olduğunu, nerede, neleri, nasıl yaptıklarını anlatacağız. Anlatalım ki milletimiz gerçekleri öğrensin.

Hastanelerde 2002'de 58 olan MR sayısı, bugün 940'a, 323 olan bilgisayarlı tomografi sayısı 1251'e ulaştı.

"1 milyon 770 bin insanımıza evde sağlık hizmeti veriyoruz"

Artık sağlık hizmetlerini ihtiyacı olan vatandaşlarımızın ayağına götürüyor, toplam 1 milyon 770 bin insanımıza evde sağlık hizmeti veriyoruz. Sağlıkta çıtayı gelişmiş ülkelerin bile üzerine çıkartarak, toplamda 22 bin 604 yatak kapasiteli 17 şehir hastanemizi milletimizin hizmetine sunduk.

Hesap soruyor, 'Bunları açıklayın.' Eser ortada. Şehir hastanelerimizi gezmek, görmek istiyorsan, gidersin, görürsün ve neyin ne olduğunu beğenmediğin Sağlık Bakanı'mız sana anlatır. Öyle diyor ya. Git, gez, gör.

"Laboratuvar sayımız 73 iken, salgın döneminde bu sayıyı 461'e yükselttik"

Halen 9 şehir hastanesinin inşasının; 3'ünün ihalesi, 3'ünün de proje çalışmaları sürüyor. Sadece salgın döneminde 16 bin 159 yataklı sağlık tesisinin inşaatını tamamlayıp, milletimizin hizmetine verdik. Yerli ventilatörü geliştirip seri üretime geçerek, kendi ihtiyacımızı karşılama yanında 20 ülkeye de ihraç ettik. Salgın öncesinde test yapabilen laboratuvar sayımız 73 iken, salgın döneminde bu sayıyı 461'e yükselttik." ifadelerini kullandı.

"Spor kulübü sayımız 6 binden 19 bine ulaştı"

Sporda; atletizm pisti sayımızı 12’den 56’ya, yarı veya tam olimpik havuz sayımızı 46’dan 278’e, toplam spor tesisi sayımızı ise 1575’den 3 bin 907’e çıkardık. Bugüne kadar 32 stadyumun yapımını tamamladık, 10 tanesinin inşası, 4 tanesinin de proje ve ihale çalışmaları devam ediyor. Faal sporcu sayımız 206 binden 3 milyon 623 bine, spor kulübü sayımız 6 binden 19 bine ulaştı.

"411 milyar liranın üzerinde sosyal yardım yaptık"

Sosyal hizmetlerde, 2002 yılında 2 milyar lira olan sosyal yardım tutarı, geçtiğimiz yıl 69 milyar lira olarak gerçekleşti. Son 18 yılda toplamda 411 milyar liranın üzerinde sosyal yardım yaptık. Engelli maaşlarını 2002 yılındaki 24 lira seviyesinden 914 liraya, yaşlı maaşını yine 24 liradan 763 liraya çıkardık. Kamudaki engelli istihdamını 2002 yılındaki 5 bin 777 seviyesinden 58 binin üzerine yükselttik. Asgari ücreti 2002 yılında 184 liradan aldık, bugün 2 bin 825 lira olarak uyguluyoruz. Daha önce 66 liradan başlayan en düşük emekli maaşını 1500 liraya çıkarttık.

Emeklilere bayramlarda 1000'er lira ikramiye vermeye başladık. Vatandaşlarının neredeyse tamamını genel sağlık sigortası şemsiyesi altına alan ve herkese birinci sınıf sağlık hizmeti sunan tek ülkeyiz. Dünyanın herhangi bir ülkesinde sağlık sorunu yaşayan vatandaşlarımız, bu farkı çok iyi bilmekte ve her seferinde bize teşekkür etmektedir.

"Toplam adalet personel sayımız da 61 binden 168 binin üzerine çıktı"

Adalet sisteminin daha iyi hizmet verebilmesi için yargıda insan kaynakları kapasitesini güçlendirdik. İktidara geldiğimizde 9 bin 349 olan hâkim-savcı sayısı bugün 21 bin 630’a ve toplam adalet personel sayımız da 61 binden 168 binin üzerine çıktı. Son 18 yılda toplam 275 adalet hizmet binası inşa ederek hem yargı mensuplarımızın çalışma şartlarını düzelttik hem de vatandaşlarımızın hizmet alma standartlarını iyileştirdik.

Mahkeme kararlarındaki hataları asgariye indirmek ve temyiz sürecindeki yığılmayı önlemek için 15 yerde Bölge Adliye Mahkemesi, 8 yerde Bölge İdare Mahkemesi kurduk. Böylece Yargıtay ve Danıştay'ın iş yükünü azaltırken, uyuşmazlıkların daha hızlı ve etkin çözümüne imkan sağlayarak, vatandaşlarımızın hukuki güvencesini yükselttik.

"Yapacağından değil ya kendilerine özel kalem memuru atayacakmış"

İçişlerinde; yerel yönetim mevzuatlarında yaptığımız düzenlemelerle, mahalli idare sistemini güçlendirdik, mahalli idareleri daha demokratik, şeffaf, katılımcı ve hesap verebilir bir yapıya kavuşturarak, vatandaşlarımıza daha iyi hizmet verebilmelerini temin ettik.

Yapacağından değil ya kendilerine özel kalem memuru atayacakmış. Bunu söylüyor. Bay Kemal, biz muhtar maaşlarını 97 liradan aldık, 2 bin 445 liraya çıkarmak ve SGK primlerini ödemek suretiyle mali haklarını güçlendirdik. Milleti niye aldatıyorsun? Yapacağından değil. Siz bu süreçlerden geçtiniz. Bu süreçleri yaşadığınız zaman niçin bu tür imkanları sağlamadınız?

"Muhtarların taleplerinin merkezi olarak takibine imkan sağladık"

İçişleri Bakanlığımız bünyesinde kurduğumuz Muhtar Bilgi Sistemi ile muhtarların taleplerinin merkezi olarak takibine imkan sağladık. Geçmişte muhtarların mühürlerini toplatarak tüm muhtarlıkların kapısına kilit vurmaya kalkanların, bugün yaptıkları muhtar edebiyatının ne kadar sahte olduğunu ise söylemeye bile gerek duymuyorum.

Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı ile vatandaşlarımızı, ülke topraklarının her karışında huzur ve güven içinde yaşamasını temin ediyoruz. Gece-gündüz demeden görevlerini fedakarca yürüten kahraman güvenlik güçlerimizin her birine şükranlarımızı sunuyoruz.

"Ülkemizi güneyden kuşatmayı hedef alan terör koridorunu paramparça ettik"

Milli savunmada; sınır ötesi harekâtlarımızla, DEAŞ ve PKK-YPG gibi terör örgütlerini çökerterek, ülkemizi güneyden kuşatmayı hedef alan terör koridorunu paramparça ettik.

Sınırlarımızda huzuru, güveni ve dirliği hâkim kılmak için tüm gücümüzle mücadelemizi sürdürüyoruz.

Buradan Genelkurmay Başkanından erine kadar, karasıyla, deniziyle, havasıyla, özel kuvvetleriyle ve diğer tüm birimleriyle, kahraman ordumuzun tüm mensuplarına sevgilerimi, saygılarımı, şükranlarımı gönderiyorum. Mavi vatanını korumak için aylardır denizlerde bayrağımızı dalgalandıran, hak ve menfaatlerimize göz dikenlere göz açtırmayan denizcilerimizi ayrıca selamlıyorum. Milletimizle birlikte biz de tüm kalbimizle, darbecilerden temizlenen Türk Silahlı Kuvvetlerimizin yanındayız, yanında olmayı sürdüreceğiz. Rabb'ime, bana böyle bir ordunun 'başkomutanı' sıfatını bahşettiği için binlerce kez hamdüsenalar ediyorum.

Tabii, bu emekli amiraller falan, onlar bu işin dışında. Onları karıştırmayalım, o da bize leke olur. Bu emekli amiraller, ne yazık ki talimatı kendi başkomutanları Kılıçdaroğlu'ndan alıyor. Zaten orada onun imzası var. İmzayı atan o. Önce onu temize çıkarması lazım. Temizlenmesi lazım. Temizlenmedikten sonra kendini kurtaramaz. 15 Temmuz gecesi ne yaptın yaptın, kaçtın, Bakırköy'e gittin. Ama şimdi kaçacaksın, kovalayacağız.

"Ulaştırma en çok yatırım yaptığımız alanların başında geliyor"             

Ulaştırma en çok yatırım yaptığımız alanların başında geliyor. İktidara geldiğimiz günden bugüne ulaştırma projelerine toplam 932 milyar lira tutarında yatırım yaptık.

Bölünmüş yol uzunluğumuzu 6 bin 100 kilometreden 28 bin 200 kilometreye, otoyol uzunluğumuzu 1714 kilometreden 3 bin 523 kilometreye çıkardık.

Kara yolu tünel sayımız 83'ten 438 adete, kara yolu tünel uzunluğumuzu 50 kilometreden 595 kilometreye, köprü ve viyadük uzunluğumuzu 311 kilometreden 701 kilometreye yükselttik. Ama bu arada Osman Gazi, Yavuz Sultan Selim, Nissibi köprüleriyle, Avrasya, Ilgaz, Erkenek, Cankurtaran, Sabuncubeli, Ovit tünelleriyle birlikte nice dev eserleri inşa ederek, milletimizin istifadesine sunduk.

Yine İstanbul-Bursa-İzmir Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu, Menemen-Aliağa-Çandarlı Otoyolu, Ankara- Niğde Otoyolu, ülkemize kazandırdığımız eserler arasındadır. Bir başka gurur abidesi projemiz olan Çanakkale 1915 Boğaz Köprüsü'nün de yer aldığı Kınalı-Tekirdağ Çanakkale-Savaştepe Otoyolu'nun yapımı devam ediyor. Bay Kemal kıskanma, çalış senin de olur. Buna böyle bakacaksın.

Demir yollarında, toplam bin 213 kilometre uzunluğunda hızlı tren ağı inşa ettik. Mevcut altyapımızın tamamına yakınını ifade eden 11 bin 590 kilometre uzunluğundaki demir yollarımızı baştan sona yeniledik. İzmir'de İzban'ı, Ankara'da Başkentray'ı, İstanbul'da Gebze-Halkalı Banliyö Hattı'nı, çeşitli şehirlerimizde pek çok metro projesini tamamlayıp hizmete sunduk.

Havalimanı sayımızı 26'dan 56'ya çıkardık. Dünyanın en büyükleri arasında yer alan İstanbul Havalimanının yıllık 90 milyon yolcu kapasiteli ilk etabını hizmete açtık. Yurt dışı uçuş noktamızı 60’dan 329’a, uçulan ülke sayısını 50’den 126’ya çıkardık. Salgın sonrası, hava taşımacılığı alanındaki ataklarımızı, inşallah hızlandırarak sürdüreceğiz.

Denizcilikte, tersane sayımızı 37’den 83’e, yat bağlama kapasitemizi 8 bin 500’den 18 bin 545’e yükselttik. Filyos ve Rize-İyidere Limanı ile Haliç, Tekirdağ ve Datça Yat Limanlarının yapımları sürüyor.

İnternet altyapısını adeta sıfırdan kurarak, 2002 yılında 3 bin olan geniş bant abone sayısını 85 milyona ve 23,3 milyon olan mobil telefon abone sayısını 84 milyona çıkardıklarını aktaran Erdoğan, yaklaşık 54 milyona ulaşan e-devlet kullanıcısıyla, pek çok kamu hizmetinin internet üzerinden etkin bir şekilde verildiğini anlattı.

İnternet altyapısını adeta sıfırdan kurarak, 2002 yılında 3 bin olan geniş bant abone sayısını 85 milyona ve 23,3 milyon olan mobil telefon abone sayısını 84 milyona çıkardık. Yaklaşık 54 milyona ulaşan e-devlet kullanıcısıyla, pek çok kamu hizmetini internet üzerinden etkin bir şekilde veriyoruz.

"Yakında, 1 milyonuncu konutumuzun anahtar teslim törenini gerçekleştireceğiz"

Çevreyi korumak için, daha önce sadece 145 olan atık su arıtma tesisi sayısını 8 kat artışla 1.170’e, yüzde 35 olan atık su arıtma hizmeti verilen belediye nüfusu oranını ise yüzde 89’a çıkardık.

TOKİ kanalıyla, yatırım değeri toplam 180 milyar lira olan 1 milyonu aşkın konut ürettik. Yakında inşallah, 1 milyonuncu konutumuzun anahtar teslim törenini gerçekleştireceğiz. Geçtiğimiz 9 yılda ülkemizde 2,5 milyon konutun dönüşümünü tamamladık, halihazırda 300 bin binadaki dönüşüm çalışmaları sürüyor. Şu anda 44 ilimizde 79 tarihi kent merkezimizi yeniliyor, 30'dan fazla sanayi alanımızı şehir dışına taşıyor, il merkezlerimize şehir otoparkları yapıyoruz. Ülke genelinde 45 ayrı projede 7 bin tarım köy konutunun yapımını tamamladık.

"Ekonomimize 17 milyar lira katkı sağladık"

Halen 78 ilde 52 milyon metrekarelik alanda 291 millet bahçesi kurarak, şehirlerimize nefes aldırdık. Bugüne kadar 57 millet bahçesini tamamladık, bunlardan 35'ini hizmete aldık, 22'sinin açılışını da yakında yapacağız.

Sıfır Atık Projesi ile sadece 3 yılda, 315 milyon kilovatsaat enerji, 345 milyon metreküp su ve 50 milyon varil petrolden tasarruf ettik. Geri dönüştürdüğümüz 17 milyon ton kullanılabilir atıkla ekonomimize 17 milyar lira katkı sağladık, tam 209 milyon ağacımızı kurtardık.

"Sadece bu yıl, çiftçimize 24 milyar liralık destek vereceğiz"

Tarımsal hasılamızı, 37 milyar liradan 333 milyar liraya ulaştırdık. Tarım ürünleri ihracatımızı 2002 yılındaki 3,7 milyar dolar seviyesinden 19 milyar dolar sınırına getirdik. Sadece bu yıl, çiftçimize 24 milyar liralık destek vereceğiz. Son 18 yılda çiftçilerimize 160 milyar liraya yakın tarımsal destek ödemesi yaptık. Bizden önce toplam 450 bin hektar alanda arazi toplulaştırması yapılmışken, biz 8,2 milyon hektar alanda toplulaştırma çalışmaları gerçekleştirdik.

Ovalarımızı koruma altına alarak, tarım faaliyetlerinin geleceğini güvenceye bağladık. Orman varlığımızı 20,8 milyon hektardan 22,9 milyon hektara, korunan alan sayımızı 175'ten 616'ya, tabiat parkı sayımızı 16'dan 250'ye yükselttik. Aynı şekilde baraj sayımızı 276'dan 600 ilaveyle 876'ya, HES sayımızı 97'den 590 ilaveyle 687'ye, içme suyu tesisi sayımızı 84'den 262 ilaveyle 346'ya, sulama tesisi sayımızı bin 764'den bin 457 ilaveyle 3 bin 221'e ulaştırdık. Son 18 yılda inşa ettiğimiz 262 adet yeni tesisle 45 milyon kişinin içme suyu ihtiyacını uzun vadeli olarak karşıladık. Daha önce 31 adet olan meteoroloji gözlem sistemi sayısını 2 bin 47'ye yükselterek, bu alanda da önemli bir atılım gerçekleştirdik.

"Temsilcilik ağımızı genişleterek, 163'ten 251'e çıkardık"

Dünyanın dört bir yanındaki varlığımızı artırmak, ay yıldızlı bayrağımızı her yerde dalgalandırmak için temsilcilik ağımızı genişleterek, 163'ten 251'e çıkardık. Suriye'den Libya'ya, Doğu Akdeniz'den Ege'ye, Kıbrıs'tan Karabağ'a kadar her kriz alanında kalıcı çözüm bulunması için hem sahada, hem de masada aktif şekilde çalışıyoruz. Komşumuz Suriye'nin, toprak bütünlüğü ve milli birliği temelinde bir barış, güven, istikrar iklimine kavuşması için her türlü gayreti göstermeyi sürdürüyoruz.

Libya ile imzaladığımız güvenlik ve askeri iş birliği ile deniz yetki alanları mutabakatlarıyla, her iki ülkenin Akdeniz'deki doğal kaynaklar üzerinde var olan haklarını garanti altına aldık. Azerbaycan topraklarının bir kısmı ile Dağlık Karabağ'da 30 yıldır süren işgali sona erdirmek için mücadele eden kardeşlerimizin yanında yer alarak, kazandıkları zafere destek olduk. Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, İran, Orta Asya ülkeleri, Arap dünyası gibi yakın ilişki içinde olduğumuz yerler başta olmak üzere, herkesle hak ve adalet zemininde ilişkilerimizi geliştirme kararlılığı içindeyiz.

"Teşvik belgesi adedi, bir önceki yıla göre yüzde 86 artışla 10 bin 505'e çıktı"

Sanayide, üretimde çarkların kesintisiz çalışması için her türlü gayreti gösteriyoruz. Salgın döneminde, girişimcilerimizin ve emekçilerimizin gayretleriyle, belirsizliği hızla atlatarak üretimini artıran nadir ülkelerden biri olduk. Bu başarının etkisi, imalat sanayi istihdamında da ortaya çıkmaya başladı.

Toplam imalat sanayi istihdamı, Ocak 2021 itibarıyla, bir önceki yılın aynı ayına göre 346 bin ilaveyle yüzde 9,2 oranında artış gösterdi.

Yatırım tarafında ise 2020 yılında düzenlediğimiz teşvik belgesi adedi, bir önceki yıla göre yüzde 86 artışla 10 bin 505'e çıktı. Bu yatırımlarla öngörülen sabit yatırım tutarı 238 milyar lira, istihdam da 305 bin kişidir. Ülkemizde hala devletin fabrika yapmasını bekleyenler var. Halbuki günümüzde devletler, fabrikaların üzerine inşa edileceği altyapıyı hazırlar, finansman ihtiyacı duyanlara kaynak desteğinde bulunur, ürünleri pazara ulaştıracak yolları inşa eder. Kısaca devlet, yatırım ortamını hazırlar, girişimci de yatırımını yapar.

Geçtiğimiz yıl, 12 yeni organize sanayi bölgesine tüzel kişilik kazandırarak, ülkemizdeki organize sanayi bölgesi sayısını 325'e çıkardık. Artık ülkemizde organize sanayi bölgesi olmayan şehir kalmamıştır. Salgın döneminde sadece organize sanayi bölgelerinde bin 93 yeni fabrikanın faaliyete geçmesiyle buralardaki istihdam 98 bin kişi artmıştır. Bu yıl ise sanayi üretiminden elektrik tüketimine kadar her alanda çok daha güzel gelişmelerin işaretlerini görmeye başladık. Yatırım iştahındaki artış da mart ayında düzenlediğimiz ve tüm zamanların rekoru olan bin 257 adet yatırıma teşvik belgesiyle devam ediyor.

Üretim tarafındaki bu başarının, salgın tedbirlerinin sürdüğü ve turizm sektörünün büyük oranda kapalı olduğu bir dönemde gerçekleştiğini özellikle belirtmek istiyorum. Türk sanayisinin böyle zorlu bir dönemde ortaya koyduğu bu performans yabancı yatırımcıların da dikkatini cezbediyor. Birçok uluslararası şirket diğer ülkelerdeki üretimlerine ara verirken, Türkiye'de vardiya artırdı. Ford-Otosan'ın 2 milyar euroluk ilave yatırım kararı, teknoloji devleri Xiaomi ve OPPO'nun akıllı telefon üretimi yatırımları bu dönemde gerçekleşti. Dünyada ilk olan ve 10 dakikada market ürünleri teslimat modeli fikri ile kurulan GETİR'in 2,6 milyar dolarlık değerlemeye ulaşması da girişimcilerimizin iftihar tablosuna örnektir.

"Savunma sanayisindeki başarılar hız kesmeden sürüyor"

Savunma sanayisindeki başarılarımız da hız kesmeden sürüyor. Bu alanda 2002 yılında bütçesi 5,5 milyar olan 62 proje yürütülürken, bugün bu sayı 75 milyar dolarlık bütçeye sahip 750 projeyi geride bıraktı. SİHA'larımızdan zırhlı araçlarımıza, güdümlü mühimmatlarımızdan roketlerimize kadar her alanda gıptayla takip edilen ürünlere sahibiz. İnşallah savunma sanayisinde, kendi yeni nesil savaş uçağımızın geliştirilmesi ve üretimi başta olmak üzere, çok daha büyük başarılar bizi bekliyor.

Enerji alanında, toplam kurulu gücümüzü 31 bin 846 megavattan 96 bin 271 megavata yükselttik. TANAP ve TürkAkım gibi önemli bölgesel enerji projelerini tamamladık. Karadeniz'deki Sakarya Havzası'nda, Fatih Sondaj Gemimiz ile kazılan Tuna-1 kuyusunda 405 milyar metreküp doğal gaz rezervi keşfettik. Akkuyu Nükleer Santrali'mizin inşası devam ediyor, inşallah ilk reaktörde üretim 2023'te başlıyor.

Kültür alanında, dünya mirası listesinde olan varlık ve alanların sayısını 9'dan 18'e, kültür merkezi sayısını da 42'den 118'e yükselttik. Bakanlar Kurulu Kararlı, Türk kazılarının sayısını 57'den 118'e, yurt dışından getirilen eser sayısını 2 bin 525'ten 4 bin 854'e, restore edilen eser sayısını ise 46'dan 5 bin 450'ye çıkardık.

"Salgına rağmen 16 milyon turist ağırladık"

Türkiye'ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı, 2019 yılında 52 milyon sınırına, turizm geliri de 12,4 milyar dolardan 34,5 milyar dolara dayandı Geçtiğimiz yıl, salgına rağmen 16 milyon turist ağırladık ve 12,1 milyar dolar turizm geliri elde ettik.

"Yeni Atatürk Kültür Merkezi'ni, 29 Ekim'de hizmete açıyoruz"

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası yeni binası, Resim ve Heykel Müzesi, İstanbul Sinema Müzesi gibi yeni değerleri Türkiye'nin kültür-sanatına kazandırdık. Taksim Meydanı'ndaki yeni Atatürk Kültür Merkezi'ni, inşallah 29 Ekim'de hizmete açıyoruz. Yine Taksim Meydanı'nda hamdolsun muhteşem bir camiyi de ramazanın son cumasında, Müslümanların hizmetine alacağız. Yine aynı şekilde, Kadir Gecesi'nde, Zonguldak'ta sahilde Uzun Mehmet Camii bitiyor. Uzun Mehmet Camii'ni de orada Müslümanların hizmetine alacağız.

 


 

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumlar vasıtasıyla, dünyanın dört bir köşesinde Türkiye'nin milli ve insani vasıflarını sergileyen faaliyetler yürüttük.

Her başlığı birkaç cümleyle ifade etmemize rağmen, 19 yıllık icraatımızı özetlememiz dahi oldukça uzun sürdü. Milletimden, 19 yıl öncesinin Türkiye'si ile bugünün Türkiye'sini her alanda mukayese ederek, kimin laf ve istismar siyaseti, kimin de eser ve hizmet siyaseti yaptığını takdir etmesini istiyorum. 'Kamil odur ki, koya dünyada bir eser / Eseri olmayanın yerinde yeller eser.'

"Kanal İstanbul ile ilgili hazırlıklarımızı büyük ölçüde tamamladık"

Ülkemizin 81 vilayetinin her köşesinde hayata geçirdiğimiz eserlerimizle, hizmetlerimizle, tamamladığımız yatırımlarımızla, yapacağımız projelerimizle milletimizin huzurundayız. Tarih, eseri olanları eserleriyle değerlendirecek, eseri olmayanları da yıllarca bu ülkenin ve milletin vaktini, enerjisini, heyecanını heba ettiği için mahkum edecektir. Madem söz eserden açıldı, buradan milletime bir de müjde vermek istiyorum.

Türkiye'nin en büyük ve en stratejik altyapı projesi olan Kanal İstanbul ile ilgili hazırlıklarımızı büyük ölçüde tamamladık. Projenin ÇED raporu, 56 kurum ve kuruluşun, 200'den fazla bilim insanının, medyanın ve vatandaşlarımızın katkılarıyla tamamlandı. Kanalın iki yakasında kurulacak toplam 500 bin nüfuslu şehir, aynı zamanda İstanbul'un depreme hazırlık sürecini de hızlandıracaktır. Bu proje, aynı zamanda İstanbul'a kazandırdığımız yeni havalimanı, köprü, otoyol, metro hatları gibi ulaşım ağlarıyla da bütünlük arz edecektir. Dünya ticaretinin yüzde 90'ının deniz yolu ile gerçekleştirilmesi, boğazlarımızın da en önemli deniz ticaret yollarından biri niteliğini taşıması, Kanal İstanbul Projesi'nin önemini artırıyor. Karadeniz'de, hem biz hem de kıyısı olan diğer ülkeler sürekli yeni ve büyük limanlar yapıyor. Bu durum, boğazlardaki gemi trafiğinin gelecekte azalmak bir yana, daha da artacağına işaret ediyor.

İstanbul Boğazı’ndan 1930’lu yıllarda 3 bin gemi geçerken, bugün bu rakam 40 binin üzerindedir. Buna karşılık Panama kanalından yılda 13 bin, Süveyş kanalından 17 bin civarında gemi geçişi yaşanmaktadır. Tabii diğer kanallardan elde edilen gelirleri telaffuz bile etmiyorum. Halbuki İstanbul Boğazı'nın emniyetli gemi geçiş kapasitesi 25 bindir. Yani şartları zorlayarak boğazlardaki gemi trafiğini yürütüyoruz. İnşa edeceğimiz 45 kilometre uzunluğa, 21 metre derinliğe, 275 metre taban genişliğine, en dar yerinde 360 metre su yüzeyi genişliğine sahip Kanal İstanbul, bölge için yeni bir nefes borusu olacaktır. İsteseniz de istemeseniz de biz Kanal İstanbul'a başlıyoruz, yapacağız ve milletimizin emrine amade edeceğiz.

 


 

"Yaz aylarında da temelini atıyoruz"

İnşallah bu önemli projenin, etaplar halinde yapılacak ihalesine çok yakında çıkıyor, yaz aylarında da temelini atıyoruz. Epeyce bir gecikmeyle de olsa inşasına başlayacağımız Kanal İstanbul'un, şimdiden ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Projenin bugünkü aşamasına gelmesinde emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.

Sıradaki Haber
Muhafız alayı davasında karar açıklandı
Yükleniyor lütfen bekleyiniz