Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin organizasyonuyla Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen 29 Mayıs İstanbul'un Fethi Özel Programı'na katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan buradaki konuşmasına "Ya Rab! Kimsesizlerin kimsesi, gariplerin sığınağı olan bu şehri sen koru. Ya Rab! Bu şehrin fethi için, korunması için asırlardır bir gül bahçesine girercesine toprağa düşen şehitlerimizin şehadetini sen kabul eyle." duasıyla başladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satır başları;
- İstanbul'un fethi bizim için ne kadar sevindirici, ne kadar iftihar verici bir hadiseyse birileri için de o derece bir büyük felaket günüdür. Biz bu şehrin sokaklarına 'zulüm 1453'te başladı' diye yazanları unutmadık. Bizans askerlerinin kostümleriyle polisimizin, jandarmamızın karşısına dikilenleri unutmadık. 15 Temmuz gecesi tankları alkışlayanları, kontrollü darbe diyerek milletin zaferine gölge düşürmeye çalışanları unutmadık. Bayrağımızı görmeye tahammülü bulunmayanları, ezandan rahatsız olanları, pasaportundan utananları unutmadık. Hiç uzağa gitmeye gerek yok 24 Haziran seçimleri sürecinde yaşadıklaırmız bile tek başına bu gerçekleri göstermeye yeterlidir. Bu seçimlerde dış politika vaatlerini, Türkiye'nin ve Türk milletinin çıkarlarına göre değil, Bizans'ın günümüzdeki temsilcileri olarak gördüğü güçlerin taleplerine göre sıralayan partilerle yarıştığımızı biliyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: İstanbul'un fethi bizim için ne kadar sevindirici, ne kadar iftihar verici bir hadiseyse birileri için de o derece bir büyük felaket günüdür. Biz bu şehrin sokaklarına 'Zulüm 1453'te başladı' diye yazanları unutmadık. https://t.co/bUagA0svuS pic.twitter.com/HotkzkSVrS
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) 29 Mayıs 2018
"Erdem, irade ve cesaretle Türkiye'yi şahlandıracağız"
- Türkiye'ye terörle mücadeleden ekonomik şantaja kadar saldıranların ağzıyla dış politika perspektifini kuranlar, İstanbul'un fethini hala hazmedemeyenlerdir. Tüm dünyanın, batı ülkelerinde yükselen İslam düşmanlığından endişe ettiği bir dönemde, seçim beyannamesinin tamamında İslam ifadesini sadece İslami radikalizm kavramıyla geçiren bir parti elbette Fatih'in mirasına sahip çıkmayacaktır. Cumhuriyeti kuran parti olduğunu iddia ettikleri halde, milletimizi bölmek, ülkemizi parçalamak, devletimizi yıkmak için çalışan bölücüleirn payandası haline gelenler Atatürk'ün mirasına da ihanet ediyorlar.
- Darbelerin, cuntaların, vesayetin ülkemize yaşattığı bunca acıya rağmen hala 27 Mayıs darbesini savunabilenler bu ülkenin geçmişi mahvettikleri yetmiyor gibi geleceğine de göz dikmişler gibidir. Biz 16 yıldır işte bunlarla mücadele ederek ülkemizi demokraside ve ekonomide büyüttük. Geliştirdik ve ileriye taşıdık. Bugün de aynı zihniyetle mücadele ediyoruz. Ecdadımızn Fatih'in İstanbul'u fethederken sahip olduğu inanç, kararlılık, azim, vizyon neyse bugün bizim Türkiye'yi 2023 hedeflerine, 2053'e, 2071'e taşıma duruşumuz da aynıdır. İşte bunun için Erdem, irade ve cesaretle Türkiye'yi şahlandıracağız diyoruz. İşte bunun için 'Vakit Türkiye Vakti' diyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Erdem, irade ve cesaretle Türkiye'yi şahlandıracağız. Bunun için 'vakit Türkiye vakti' diyoruz.https://t.co/bUagA0K6Ts pic.twitter.com/8DSMpv4uJR
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) 29 Mayıs 2018
"İstanbul bize ecdadın en kıymetli emanetidir"
- İstanbul bize ecdadın en kıymetli emanetidir. Bu şehirle bağımızı ne kadar muhkem tutarsak, ülkemize verdiğimiz hizmetleri de o denli büyütebiliriz. Kalp durursa diğer organlar da görevleirni yerine getiremez. İstanbul, Türkiye'nin kalbidir. Bunun için İstanbul'un üzerine adeta titrememiz gerekiyor. Sadece yaptığımız hizmetlerle değil, aynı zamanda İstanbullunun gönlünü de kazanarak bu şehre sahip çıkabiliriz.
"Kokan Haliç'i tertemiz hale getirdik"
- Biliyorsunuz bu bölge eskiden Sütlüce Mezbahanesi'ydi. Benim de doğup büyüdüğüm yer bu bölgedir. Belediye Başkanlığımda biz bu mezbahaneyi bir kültür merkezine çevirelim dedik. Çünkü Haliç kokuyordu. Haliç adeta kara parçası haline gelmişti. Dedik bir karar verelim napacağız, önce Haliç'i temizlememeiz lazım burayı de mezbahaneden çıakrıp bir kongre merkezi haline getirelim dedik. Bütün üniversitelerle görüşmemizi yaptık. Alibeyköy'de devasa bir taş ocağı vardı o zaman, dedik ki buradan çıkan bütün o çamuru, batağı oraya taşımamız lazım. Farklı bir teknoloji uyguladık. 9,5 kilometre buradan Alibeyköy'deki o taş ocağı. 5 milyon metreküp burdan çamuru oraya pompaladık ve o taş ocağını doldurduk. Dolduruyoruz ama oradaki balçık kalıyor, kirli su tekrar buraya dönüyor. Şu anda Viaport olan yer varya, işte orası buradan oraya aktarılan çamurlarla dolan yerdir. Çevreci biziz. O bir çevre şaheseri olarak yapıldı. Hem orada çocuklar için eğlence parkları, bir taraftan yeşil alanlar ve Haliç'imizi kurtardık. Artık burada balık avlanıyor ve bu taraftan Boğazdan buraya da suyu aktardık sirküle etmek suretiyle Haliç'i de tertemiz hale getirdik.
"Devraldığımız İstanbul'la bugünkü İstanbul arasında dağlar kadar fark var"
- 1994 yılında Belediye Başkanlığını devraldığımız İstanbul'la bugünkü İstanbul arasında dağlar kadar fark var. Bu bir aşk. Biz İstanbul sevdalısıyız derken bunu kasdettik. Laf ile aşk olmaz ama aşk ile koşan da yorulmaz. Sokaklar çöp dağlarıyla doluydu, hava kirliliği almış başını gidiyordu, musluklardan su akmıyordu. İstanbul'a dağları delerek su getirdik. Olmaz diyorlardı, oldu. Ogün bugün İstanbul'un su sıkıntısı yok. Benzin istasyonları gibi su istasyonları vardı, artık bunlar kalmadı. Bu iş aşk işi. Birileri çıkıp şuna karşıyım buna karşıyım, yahu siz bugüne kadar neye karşı çıkmadınız ki?
"Atatürk Havalimanı'nın olduğu yeri Osmanlı'da olduğu gibi Millet Bahçesi haline getiriyoruz"
- Ana muhalefetin başındaki zat yanılmıyorsam 1991 yılı bir söyleşisi var, Sabiha Gökçen'e karşı. Niye Sabiha Gökçen'e karşı biliyor musunuz? Diyor ki 'bak buraya uçak iniyor mu?' Yav uçak inemyebilir sen buraya uçak indireceksin. Bak bizim iktidarımızda değil bizden önce yapıldı Sabiha Gökçen. Biz iktidara geldiğimizde doğru Sabiha Gökçen'e uçak falan inmiyordu, doğru. Ama uçak inmeyen Sabiha Gökçen'e biz geldikten sonra uçak inmeye başladığı gibi yetmez hale geldi. Yetmez hale geldiği için de yeni pistler yeni terminal binaları yapmaya başladık ey Kılıçdaroğlu. Bu iş öyle durup dururken olmuyo. İş bilenen kılıç kuşananın. Bak Sabiha Gökçen de yetmedi, Atatürk Havalimanı da yetmedi, şimdi dünyanın ilk üçü içerisindeki havalimanını yapıyoruz ve 29 Ekim'de inşallah ilk etabını açıyoruz. Ve buradan vaadimizi de dile getiriyoruz. Şu anki Atatürk Havalimanı'nın olduğu yeri de inşallah Osmanlı'da olduğu gibi Millet Bahçesi haline getiriyoruz.
4 büyük millet bahçesi ve 30 yeşil alan
- Atatürk Havalimanı sahası yanında, Başakşehir, Maslak, Pendik ve Bakırköy'de de 4 tane büyük millet bahçesi kuruyoruz bunları bilmelisiniz. Ayrıca şehrin çeşitli yerlerinde 30 yeşil alan oluşturuyoruz. Başakşehir ve İkitelli'de iki ayrı şehir hastanesi yapıyoruz. Taksim'deki Atatürk Kültür Merkezi'ni biliyorsunuz yıktık, muhteşem bir projeyi hayata geçireceğiz ve Türkiye'nin en büyük opera binasını inşallah oraya kuruyoruz. İstanbul'un şanına yakışır bir eser.
Rami Kışlası kütüphane olacak
- Rami Kışlası'nı kütüphaneye dönüştürüyoruz. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki kütüphanesinin kitap hacmi 5 milyon ama Rami Kütüphanesi'nin kitap hacmi 7 milyon olacak ve bunlar 24 saat vatandaşlara açık olacak. Kuleli Askeri Lisesi'ni de müze olarak şehrimize kazandırıyoruz. Haliç Tersanesi'ni bilim ve teknoloji merkezi haline getiriyoruz. Marmara Denizi'nin çevresini otoyolla kuşatıyoruz. Böylece İstanbul'dan hangi istikamete giderseniz gidin hızlı ve konforlu seyahat imkanına kavuşulacak. 3 katlı Büyük İstanbul Tüneli de yeni dönem projelerimizin arasında bulunuyor. İstanbul'un şehir içi metro hatlarının uzunluğunu bin kilometreye çıkartacağız. Bunun yanında önümüzdeki dönemde daha pek çok yatırımla İstanbul'a hizmet etmeyi sürdüreceğiz. İstanbul'a ne yapsan az. Burası muhteşem, mübarek bir şehir. Manevi zırh olarak gördüğüm Çamlıca Camii'ni de inşallah Kadir gecesinde 10 Haziran'da ibadete açıyoruz.
Kaynak: TRT Haber