5-6 Kasım'daki Türk Devletleri Teşkilatı Devlet Başkanları 11. Zirvesi'ne katılmak üzere Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'e giden Erdoğan, "Türk Dünyasının Güçlendirilmesi: Ekonomik Entegrasyon, Sürdürülebilir Kalkınma, Dijital Gelecek ve Herkes İçin Güvenlik" temasıyla düzenlenen zirvede yaptığı konuşmada, "Gazze başta olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarında yaşanan soykırımın durdurulması noktasında uluslararası toplum kötü bir sınav veriyor." dedi.
Uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından sorumlu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin toplanıp karar alamadığını belirten Erdoğan, "Daha doğrusu almak istemiyor. Netanyahu hükümetinin ırkçı zihniyeti, Gazze'deki mezalimin gölgesinde Batı Şeria'da Filistinlileri yerlerinden etmeye ve ilk kıblemiz olan Mescid-i Aksa'nın statüsünü değiştirmeye niyetleniyor." ifadelerini kullandı.
Gazze'de 50 bine yakın masum insanın saldırılarda hayatını kaybettiğini aktaran Erdoğan, "Türkiye olarak bu vahşeti, bu insanlık dışı katliamları kabul etmiyoruz. İsrail'i durdurmak ve 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletini esas alan kalıcı barışı tesis etmek için ikili ve çok taraflı platformlarda elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Türk dünyasının da kararlı bir duruş sergilemesi gerektiğini düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Bişkek'teki temaslarından sonraki durağı Macaristan oldu.
Başkent Budapeşte'de 6-7 Kasım'da düzenlenen 5. Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi'ne iştirak eden Erdoğan, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılım sürecine ilişkin, "Hakkaniyetli bir genişleme politikasının Birliğin en önemli jeopolitik aracı olduğu açıktır. Türkiye gibi kıtanın refahı ve güvenliğine önemli katkılar sunan bir aday ülkenin katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur." diye konuştu.
Avrupa Siyasi Topluluğu'nu, kıtaya yönelik ortak tehditleri samimi bir ortamda ele aldıkları bir platform olarak gördüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin, civar bölgelerle yakın kültürel bağları, güçlü ordusu, köklü devlet tecrübesi, ilkeli dış politikası ve yetişmiş insan kaynağıyla bir istikrar adası vazifesi görmeye devam edeceğini söyledi.
Avrupa coğrafyasındaki Rusya-Ukrayna savaşının üçüncü yılını geride bıraktığını anımsatan Erdoğan, yol açtığı yıkım ve sivil zayiat bakımından Ukrayna'daki savaştan çok daha büyük bir insanlık trajedisinin Orta Doğu'da yaşandığını vurguladı.
Gazze'de süren soykırımın tüm insanlığın ortak utancı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Buna son dönemde Batı Şeria ve Lübnan'a gerçekleştirilen gayriahlaki ve gayrihukuki saldırılar da eklenmiştir. Şunu vicdan sahibi herkes görüyor, kabul ve ikrar ediyor, 50 bine yaklaşan can kaybı dikkate alındığında ateşkesin ivedilikle sağlanması, kesintisiz ve yeterli miktarda insani yardımın bölgeye ulaşması için İsrail'e her boyutta baskı yapılması elzemdir. İsrail'in saldırganlığına kayıtsız şartsız destek verenler, işlenen suçların da ortağı haline geldiklerini bilmelidirler." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 ve 12 Kasım'da Suudi Arabistan ve Azerbaycan'a resmi ziyaretlerde bulundu.
Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da 11 Kasım'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi'nde konuşan Erdoğan, Netanyahu hükümetinin bir yandan İran'a yönelik askeri gerilimi tırmandırırken diğer yandan Lübnan'a saldırılarını sürdürdüğünü hatırlattı.
İsrail'in, insani yardımların dahi Gazze'ye ulaştırılmasına tahammül edemediğini vurgulayan Erdoğan, "İsrail'in amacı Gazze'ye yerleşmek, Doğu Kudüs dahil olmak üzere Batı Şeria'daki Filistin varlığını yok etmek ve nihayetinde ilhak etmektir. Adım adım buraya doğru bir gidiş söz konusudur. Buna engel olmalıyız. Bir avuç Batılı ülke, İsrail'e askeri, siyasi, ekonomik ve moral açıdan her türlü desteği verirken Müslüman ülkelerin tepki göstermekte yetersiz kalması, maalesef sahadaki durumun bu noktaya gelmesine yol açmıştır." dedi.
Erdoğan, zirvenin ardından aynı gün 2024 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çevre Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı'na (COP29) iştirak etmek üzere Azerbaycan'ın başkenti Bakü'ye geçti.
COP29 Dünya Liderleri İklim Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, İsrail'in Filistin ve Lübnan'ı hedef alan hukuk, ahlak ve vicdan dışı saldırıları devam ettirdiğini hatırlatan Erdoğan, "Mevcut hükümet maalesef çocuk, kadın ve yaşlı demeden insanları katletmeyi, büyük bir çevre kıyımına yol açmayı sürdürüyor. İsrail saldırıları nedeniyle toprağa ve yer altı sularına sızan kimyasallar Gazzeli çocukların geleceğini şimdiden karanlığa bürümüştür. Bu ağır insani ve çevre felaketine sebep olanların, uluslararası mahkemelerde bunun hesabını vermeleri gerektiğini düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.
COP 29 sonrasında Erdoğan, 18-19 Kasım'da Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde gerçekleştirilen G20'nin 19. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'ne katıldı.
Zirve kapsamında "Sosyal Kapsayıcılık ile Açlık ve Yoksullukla Mücadele" oturumunda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Özellikle Gazze'de kıtlık riski uluslararası sınıflandırmalara göre 'felaket' düzeyine ulaşmıştır. Gazze nüfusunun yüzde 96'sı, diğer bir ifadeyle 2 milyondan fazla insan sağlıklı gıda ve suya erişemiyor. Artan saldırılar ve yaklaşan kış mevsimiyle, Gazze halkının şartları günden güne kötüleşiyor. Türkiye olarak, bölgeye 86 bin tondan fazla yardımda bulunduk, Lübnan'a yardımlarımız ise 1300 tonu aştı. Gazze'de yaşanan insani felaket karşısında bir kez daha derhal ve kalıcı ateşkesin sağlanması çağrısında bulunuyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca katıldığı zirvelerde devlet ve hükümet başkanlarıyla baş başa ve heyetler arası görüşmeler de gerçekleştirdi.
Katar Emiri El Sani ve Senegal Cumhurbaşkanı Faye'yi Ankara'da, Irak Başbakanı Sudani'yi İstanbul'da ağırladı.Yeniden Amerika Birleşik Devletleri'nin başkanlığına seçilen Trump ile telefonla konuşarak tebrik etti.