Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, İslam Dünyası Yükseköğretim Alanının Oluşturulması Toplantısı'nın açılış oturumunda yaptığı konuşmada, konferansın medeniyet coğrafyasındaki yükseköğretim sorunlarının tartışıldığı, yeni iş birliği imkanlarının geliştirildiği sürecin kapılarını aralayacağına inandığını dile getirerek, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç'a ve ekibine konferansı düzenlemeleri dolayısıyla teşekkür etti.
İslam medeniyetinin özünün kardeşlik, dayanışma, bir duvarı oluşturan tuğlalar gibi kenetlenme olduğunu söyleyen Erdoğan, "Bu açıdan yaklaştığımızda kültürel, siyasi, mezhebi veya etnik farklılıklarımız bizim handikabımız değil en büyük zenginliğimiz, en önemli imkanımızdır." diye konuştu.
Müslümanların ancak kardeş olduğunu belirten Erdoğan, "Sınırların aramıza girmesine, mesafelerin bizi birbirimizden koparmasına asla izin veremeyiz. Buna karşılık son zamanlarda yaşadığımız hadiselerin ortak kimliğimizi aşındırdığı, aramızda yeni duvarlar, bariyerler ördüğü de bir gerçektir." ifadesini kullandı.
Körfez ülkelerine yaptığı ziyareti hatırlatan Erdoğan, gidişinin oradaki bariyerler sebebiyle olduğunu söyledi. Üç kardeş ülkenin düştüğü halin üzüntü yarattığını anlatan Erdoğan, herhangi bir sıkıntı olduğunda bunun diyalog ve istişareyle çözülebileceğini kaydetti.
"Kudüs, tarihi dokusuna yönelik saldırılar karşısında direniyor"
Bir sıkıntı yaşandığında istişare kapısına müracaat edilmesi gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
"Açarız telefonu 'Şurada şöyle bir konu oldu. Neden ne, niçin? Bu sıkıntının altında yatan nedir'. Bunu konuşur ve çözüm yolları ararız. Ama yok çözüm yollarına gitmeyip etrafımıza birilerini de almak suretiyle eğer herhangi bir kardeşimizi köşeye sıkıştırırsak bu kabul edilebilir bir şey değildir. Biz bunları yapmamalıyız, bu bize yakışmıyor. Çünkü bizim her zamankinden daha fazla dayanışmaya, kardeşliğe ihtiyacımız var. Tüm bunların yanında da fikri alışverişe ihtiyacımız var. Şu anda ben karşımdaki topluluğu adeta bunun temel taşları olarak görüyorum. Bu burada kalmamalı, süreklilik arz etmek suretiyle de devam etmeli. İslam dünyasının bugün birlikten ziyade ayrışmalarla, barıştan ziyade çatışmalarla gündemde olması ne kadar acıdır. Kriz, iç savaş kardeş kavgası, teslimiyet politikaları bizi birbirimizden her gün biraz daha uzaklaştırıyor. İşte Suriye, Irak. Ölen kim? Müslüman. Öldüren? İslam kisvesi altındaki müsveddeler. Üstelik de 'La İlahe İllallah' diyor yine öldürüyor. Böyle bir mantıksızlık, böyle bir akli noktada zayiat olabilir mi? Ama bunları yaşıyoruz."
Suriye ve Irak'ta, her bir taşında binlerce yıllık medeniyetin izleri olan şehirlerin enkaz yığını haline geldiğine vurgu yapan Erdoğan, Halep'in, Hama'nın, İdlib'in harabeye çevrildiğini kaydetti.
Musul kütüphanesinin talan edildiğini, Bağdat kütüphanesindeki binlerce el yazması kitabın ya imha edildiğini ya da çalındığını aktaran Erdoğan, bu durumun dayanılmaz olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhteşem mimarileriyle kütüphanelerin, camilerin, külliyelerin bir bir yok olduğunu ve yok edildiğini anlattı.
Barışın sembolu Kudüs'ün Müslüman karakterine, tarihi dokusuna yönelik saldırılar karşısında direnmeye, ayakta kalmaya çalıştığına dikkati çeken Erdoğan, "Müslümanların mevcut güçsüzlüğünden, parçalanmışlığından cesaret alan İsrail yönetimi her gün yeni bir uygulamayla Kudüs'ün İslami karakterini tahribe yelteniyor." dedi.
Yardımcı doçentlik konusu
Yardımcı doçentliğin kaldırılmasını YÖK Başkanı Saraç'tan ve rektörlerden rica ettiğini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Ülkemdeki rektörlerimizden de ricam var. YÖK Başkan'ımız ile de bunu konuşuyorum. Allah aşkına şu yardımcı doçentlik olayı nedir? Şunu bir gözden geçirin. Yardımcı doçentlikle ön kesiyoruz. Dünyanın kaç yerinde acaba yardımcı doçentlik var? Ben araştırdığım yerlerde doğrusu böyle bir mekanizma pek görmüyorum. Bunu birileri birilerini oyalamak için yapmışlar. Bu, gerçekten ilmiye sınıfına bir paravan, engel oluşturuyor. Bunu aşmamız lazım ve aşacağımıza inanıyorum. Türkiye'nin Yükseköğretim Sistemi, 184 üniversitesindeki 7,3 milyon öğrencisi, 75 bini doktoralı olmak üzere 150 bin akademisyeni ile güçlü bir yapıya sahip. YÖK'ün ülkemizin bu bilgi ve birikimini İslam ülkelerindeki yükseköğretim sistemleriyle paylaşması gerektiğini de düşünüyorum."
"En zeki öğrenciler batılı eğitim kurumlarına kaptırılıyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın en iyi ilk 500 üniversitesi arasında İslam ülkelerinden bir avuç kurumunun bulunduğuna dikkati çekerek, İslam toplumlarının, en zeki öğrencilerini ve en parlak beyinlerini batılı eğitim kurumlarına kaptırdığını söyledi.
Gençlerin kendi ülkelerinden, kendi üniversitelerinde parlak bir gelecek göremedikleri için giderek artan bir oranda batıya yöneldiklerini ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Üstelik bunun için batı ülkelerine çok ciddi paralar da aktarıyoruz. Bu öğrencilerin akademik çalışmalarını bitirdikten sonra doğal olarak kendi ülkelerine dönmelerini, kendi insanlarına hizmet etmelerini bekliyoruz. Ancak çoğu zaman okullarını bitirenler ana vatanlarına dönmüyor, eğitim aldıkları yerlerde kalıyorlar. Bu durumda alıştıkları hayat standardından vazgeçememe gibi sebepler mutlaka etkilidir. Ancak devleti yönetenler olarak bizlerin, üniversitelerimizin en tepelerindeki isimler olarak da sizlerin, gençlerimizi kendimizden uzaklaştıran asıl sebepler üzerinde düşünmesi gerekir diye düşünüyorum. İlmi ve fikir hayatımızın çölleşmesine yol açan bu beyin göçünü önleyecek tedbirleri bir an önce hayata geçirmeliyiz."
Erdoğan, "Mescide gittiğinde zikir meclisinden önce ilim meclisine oturmuş bir Peygamber'in ümmeti olarak, İslam dünyasının yükselişini inşallah üniversitelerden başlatacağımıza inanıyorum." dedi.
"Metal dedektörlerin kaldırılmasından memnunuz"
Konuşmasında İsrail hükümetinin Mescid-i Aksa'daki uygulamalarına da değinen Erdoğan, şunları kaydetti:
"İsrail'in Müslümanları rencide eden metal dedektör uygulamasından geri adım atması gerilimin azaltılması noktasında doğru bir adım olmuştur. Tabii ki bundan memnuniyetimiz söz konusudur ama arzumuz, yeterli midir, değildir. Cuma namazlarına gelen Müslümanlara o kapıların kapanmasına tahammül etmemiz mümkün değildir. Kaldı ki sadece Filistin'de yaşayanların geldiği bir mabet değildir Mescid-i Aksa.Tüm dünya Müslümanlarının geldiği bir mabettir. Bunun kapısı dünya Müslümanlarına kapatılamaz. İsrail Kudüs'le ilgili yerleşik teamüllere, hukuka ve insan haklarına saygılı davranmalıdır."
İsrail yönetimine seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eğer bu dünyada barış içinde yaşamak istiyorsanız, başkalarını tehdit etmek yerine kendisini ve bölgeyi ateş çemberine sokabilecek politikalardan kaçınmak gerekiyor." dedi.