Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı.
Toplantıda, salgınla mücadeledeki son durum ele alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantının ardından açıklama yapıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar:
Toplantımızın ilk ve en önemli konusu uzunca bir süredir olduğu gibi koronavirüs salgınındaki gelişmelerdi. Son toplantımızda yeni birtakım tedbirleri hayata geçireceğimizi paylaşmıştık. Vaka sayılarının 30 bine yaklaşması hepimizin çok daha dikkatli ve sabırlı davranması gerektiğini gösteriyor. Salgının olumsuz etkisini azaltmak için insan hareketliliğini en aza indirmeyi amaçlayan bu tedbirler dışında çare bulunmuyor. Vatandaşlarımızın temizlik, maske ve mesafe kurallarına uymalarını bekliyorum.
Aynı şekilde belirlediğimiz salgın tedbirlerine de harfiyen uyulmasını bekliyoruz. Daha önemlisi tüm vatandaşlarımızın, salgın tehdit olmaktan çıkana kadar mecbur kalmadıkça kalabalığa karışmamalarını, evlerinde dahi dikkatli hareket etmelerini istiyoruz. Henüz kesin tedavisi bulunamayan bu salgına karşı en etkili tedbir, kendimizi korumaktır. Kendimiz sağlıklı olsak bile sevdiklerimizin ve diğer insanların sağlığı için üzerimize düşen fedakarlıkları yapmak mecburiyetindeyiz. Mevsim itibarıyla soğuk algınlığı ve gribin de artması sağlık sistemimizin üzerindeki yükü ağırlaştırmıştır. Sağlık çalışanlarımızın canla başla ortaya koydukları gayrete en büyük teşekkürümüz, onlara ilave bir yük getirmemek olacaktır. Hastanelerimizdeki doluluk oranlarını ne kadar aşağıda tutabilirsek, salgınla mücadelede kendimizi o derece güvende hissederiz. Bunun için salgın tehdidinin, en az fiziki güvenlik tehditleri kadar önem kazandığını özellikle söylüyorum. Unutmadan 83 milyon hep birlikte seferberlik ruhu ile hareket etmemiz gerekiyor.
"Vatandaşlarımız herhangi bir ücret ödemeden aşıya erişebilecekler"
Pek çok ülkenin sağlık sisteminin ve altyapısının yetersizliği sebebiyle maruz kaldığı toplumsal kargaşa iklimine bizi de sürüklemek isteyenlerin oyunlarına gelmeyeceğiz. Nice mücadelelerden alnının akıyla çıkan Türkiye, salgın karşısında verdiği mücadeleyi de Allah'ın izniyle mutlaka kazanacaktır. Bu dalganın üstesinden geldiğimizde, inşallah aşı sürecinin de başlamasıyla, kontrolü ve yönetilmesi daha kolay bir mücadele dönemine gireceğiz. Önümüzdeki bahar aylarından itibaren bu küresel sağlık krizini geride bırakmaya başlamış olmayı ümit ediyoruz. Aşı konusunda dünyadaki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. İnsanlar üzerinde kullanılma aşamasına gelen her aşı ile yakından ilgileniyor, gereken bağlantıları derhal kuruyoruz. İlk etapta 50 milyon dozluk bir anlaşma yapmış buluyoruz. En başından beri söylediğimiz gibi vatandaşlarımız herhangi bir ücret ödemeden aşıya erişebileceklerdir. İnşallah önümüzdeki aydan itibaren sağlık çalışanlarından başlayarak bu aşının uygulaması yapılacaktır.
Alınan yeni tedbirler
Hem halkımızın sağlığını en üst düzeyde korumayı hem de üretimi, ticareti, istihdamı, eğitimi, sosyal hayatı sürdürmeyi birlikte sağlayacak yöntemler bulmaya çalışıyoruz. Bu anlayışla toplantımızda ilave tedbirleri istişare ettik.
Yaptığımız kapsamlı değerlendirmeler sonunda hafta içi her gün saat 21.00 ile sabah 05.00 arasında genel sokağa çıkma sınırlaması uygulanacaktır. Bu kısıtlama hafta sonları cuma akşamı 21.00'den pazartesi sabah saat 05.00'e kadar kesintisiz devam edecektir. Yani cumartesi pazar artık evlerimizdeyiz.
#SONDAKİKA
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) November 30, 2020
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hafta içi her gün gece saat 21.00 ile sabah 05.00 arasında genel sokağa çıkma sınırlaması uygulanacaktır. Hafta sonları cuma akşamı 21.00'den pazartesi sabahı 05.00'e kadar kesintisiz devam edecektir. https://t.co/dtVYO2gnil pic.twitter.com/4AElBoxnRP
Üretim, tedarik, lojistik, sağlık, tarım, orman gibi genelgede yer alacak sektörler bu kapsamın dışındadır.
Market, bakkal, kasap, manav gibi işletmeler ile eve paket hizmeti veren yerler, belirlenecek saatler çerçevesinde hafta sonu kısıtlamasının dışındadır.
Restoranlar paket servis haricinde hizmet veremeyecektir.
Daha önceki genelgelerde belirtilen istisnalar hariç 65 yaş üstü ve 20 yaş altı toplu taşıma araçlarını kullanamayacak.
Umumi Hıfzıssıhha Kurulları, illerdeki toplu taşıma hizmetlerinde salgının yayılmasına yol açan aksaklıkların tespiti ve giderilmesi amacıyla gereken tedbirleri alacaktır.
AVM'lerde HES kodu şartı
Anasınıfı ve benzeri eğitim kurumlarının faaliyetlerine ara verilecektir.
Milletimizden salgının evlerde bulaşma oranının arttığını göz önünde bulundurarak, tehdit geçene kadar misafir kabulüne ara vermelerini özellikle rica ediyorum. Evlerde gün, mevlit, taziye, yılbaşı kutlaması gibi insanların bir araya geleceği etkinlikler yapılamayacaktır.
Cenaze namazları yakınları dahil en fazla 30 kişi ile kılınacak, nikahlar da yine bu sayıyı geçemeyecektir.
Hamam, sauna, masaj salonu, yüzme havuzu, lunapark gibi yerler faaliyetlerine ara verecektir.
Umumi Hıfzıssıhha Kurulları her alışveriş merkezi ve semt pazarı için aynı anda kabul edebilecekleri müşteri sayısını tek tek belirleyecektir.
Alışveriş merkezlerine girişte HES Kodu uygulamasına geçilecektir.
#SONDAKİKA
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) November 30, 2020
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Alışveriş merkezlerine girişte HES kodu uygulamasına geçilecektir. Kalabalık caddeler ile meydanlara girebilecek kişi sayısı, Umumi Hıfzıssıhha Kurulu kararı ile sınırlanabilecektir.https://t.co/dtVYO2gnil pic.twitter.com/ooTC8PbyWv
Salı akşamından itibaren uygulanmaya başlanacak
Kalabalık caddelere, meydanlara girebilecek kişi sayısı yine Umumi Hıfzıssıhha Kurulları kararıyla sınırlanabilecektir.
Umumi Hıfzıssıhha Kurullarının belirleyeceği zorunlu hizmetler dışındaki kamu kuruluşlarının mesai saatleri 10.00 ile 16.00 arası olarak uygulanabilecektir.
50 kişiden fazla çalışanı olan iş yerlerinde iş yeri hekiminin gözetiminde mevcut iş sağlığı ve güvenliği uzmanı veya belirlenen bir personel tarafından salgın tedbirlerinin uygulaması sıkı bir şekilde denetlenecektir.
Bu hususlarla ilgili detaylar İçişleri Bakanlığının yayınlayacağı genelgede yer alacak ve salı akşamından itibaren uygulanmaya başlanacak.
#SONDAKİKA
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) November 30, 2020
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu hususlarla ilgili detaylar İçişleri Bakanlığı'nın yayımlayacağı genelgede yer alacak ve salı akşamından itibaren uygulanmaya başlayacaktır.https://t.co/dtVYO2gnil pic.twitter.com/X3ucoRiMsb
Sigarayı bırakma çağrısı
Lütfen kapalı mekan, evleriniz, neresi olursa olsun, sigara içmeyi bu dönem içinde kesinlikle bırakın, nargile içmeyi kesinlikle bu süre içerisinde bırakın. Benim sigarayla da nargileyle de işim yok, ben bunları sadece milletimin sağlığı için istiyorum, milletime olan sevgim için istiyorum. Çünkü hepsi de bunların akciğerlerimizi tehdit eden en önemli, zararlı ürünler.
"Bunlar, demokrasiyi yurt dışından gelen sinyallerde arar"
Bizi asıl üzen, içeride karşımıza çıkan tuhaf manzaradır. Açık konuşmak gerekirse, Türkiye'de, ekmeğini yiyip vatanına düşmanlık besleyen, havasını soluyup ezanından ve bayrağından nefret eden, sefasını sürüp insanını sevmeyen bir kesim var. Bunlar, zahirde demokrat, insancıl, hoşgörülü gözükür ama hakikatte faşistin, darbecinin, vesayetçinin önde gidenleridir. Bunlar, zahirde çok çalışır gözükür ama esasta hiçbir şey üretmez. Bunlar, çok konuşur ama aslında hiçbir şey söylemez. Bunlar, dünyayı çok bilir gibi davranır ama hiçbir şeyden haberleri yoktur. Bunlar, sürekli bağırır ama hiç dinlemez. Bunlar, yalanda ve iftirada sınır tanımaz ama sıra gerçeklere gelince hemen arkasını döner. Bunlar, demokrasiyi milletin iradesinde değil yurt dışından gelen sinyallerde arar. Bunlar, etrafına kin ve nefret saçmaktan kalbi kurumuş, ruhu kararmış, gözü körleşmiş, dili çatallaşmış bir güruhtur. Ülkemizin ufkunu gölgeleyen, enerjisini emen, vaktini heba eden, havasını kirleten, suyunu bulandıran bu zihniyetin demokrasimize ve kalkınmamıza maliyeti en az yarım asırdır.
Millet her seçimde kendilerine sandıkta hak ettikleri cevabı vermiştir ama onların gündemi ve derdi hep başkadır. Siyaset, toplum ve sandık mühendisliği hesaplarına öyle dalmış durumdalar ki milleti görecek halleri bile yok. Üstelik bunlar milleti hiçe saymakla kalmayıp, ülkenin temel değerlerine ve kurumlarına saldırmayı da adet edindiler. CHP'lilerin sık sık yaptığı, son olarak bir milletvekilinin pervasızca tekrarladığı Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef alan bühtan, bu zihniyetin başlı başına bir milli güvenlik meselesi haline dönüşmekte olduğunun işaretidir. Tek parti diktasının ardından, sırtını ancak vesayete ve darbecilere dayayarak iktidara gelebilen bir partinin, Türk Silahlı Kuvvetleri düşmanlığını gayet iyi anlıyoruz. Onların derdi, ordumuzun, artık darbeyle CHP'ye iktidar yolunu açmak yerine, Türkiye'nin sınırlarını koruma ve sınır ötesi harekatlarını yaparak asli görevini yerine getiriyor olmasıdır. Yüreklerinde Türkiye yerine başka mahfillerin sevgisini taşıyanların, sıfatları milletvekili bile olsa, laf cambazlığıyla bu ülkenin ordusuna bühtan etmesine izin veremeyiz. Bunların sancısı, ülkemize yapılan yatırımın nereden geldiği değil, Türk ordusunun özellikle son 5 yıldır ne yaptığıdır.
"Bu millet, seni asla affetmeyecektir"
Her fırsatta ülkemize husumetlerini gösterenlere karşı tavır almak bir yana, onların safına geçip, onların argümanlarıyla bizi hedef alıyorlar. Yine buldukları her fırsatta Türkiye'yi yabancılara şikayet ediyor, yatırımcılara ülkeye gelmeyin mesajı veriyorlar. Bunların içlerindeki kinin ve nefretin sebebi, ne Borsa İstanbul'dur ne Sakarya'daki fabrikadır. Bunların derdi, gerisindeki kadim medeniyet ve tarih müktesebatıyla bizatihi Türkiye'yledir, Türk milletiyledir, ülkenin hedefleriyledir. Bu kirli zihniyetin sadece istismarını yaptığı demokrasinin, özgürlüğün, çoğulculuğun en samimi savunucusu ve uygulayıcısı biz olduk. Şimdi buradan sesleniyorum: Ey CHP'nin başındaki zat, senin milletvekilin kalkacak, benim Silahlı Kuvvetlerime bu denli hakaret edecek, bu denli edepsizce, alçakça hakaret edecek ve sen bunu kapıya koyamayacaksın. Bak söylüyorum, Mehmetçiğine, askerine bu denli sahip çıkan bu millet, seni asla affetmeyecektir. Bunu bir defa bilesin. Sandıklar da seni affetmeyecektir.
Türkiye'de devlete ve millete yapılan saldırıların binde birini Batı'da denemeye kalkın, görün bakın başınıza ne geliyor? Böyle bir durumda ne milletvekili veya gazeteci sıfatı sizi kurtarır ne sivil toplum kuruluşu maskesi tepenize binilmesine engel olur. Mesela, Gezi olaylarında ülkemizi insan haklarından demokrasiye kadar her konuda suçlayanlar, Fransa'da yaşanan vahim görüntüler karşısında üç maymunu oynuyor. Paris cayır cayır yanarken, olayları görüntülemek isteyen basın mensupları polis şiddetine maruz kalırken, Fransız medyasının bunları yayınlamak yerine Türkiye aleyhtarı haberlerin dozunu artırması da bir başka çarpıklıktır. İlköğretim okullarındaki öğrencilerin Peygamber Efendimize hakaret eden karikatürleri eleştirdikleri için saatlerce karakolda sorgulandığı bir ülkeden, başka türlü bir davranış beklemenin beyhude olduğunu da biliyoruz. Burası Fransa başka bir şey göremezsiniz, başka bir şey de beklemeyin. Buna rağmen Fransa'da yaşanan olaylarda hükümetin sergilediği antidemokratik tutum sebebiyle insan hak ve özgürlükleri adına duyduğumuz endişeleri bir kez daha tekrar ediyoruz. Ülkemizde de elbette özgürlük sınırlarının bittiği bir çizgi vardır. Bu çizgi tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet diye ifade ettiğimiz Rabiamızdır.
"Türkiye Varlık Fonu'nun Borsa İstanbul'daki payı yüzde 80,6"
Özellikle son 7 yıldır var güçleriyle saldırdıkları halde Türkiye'ye diz çöktürtemeyenlerin siyasi ve ekonomik tetikçiliğini yapanlar artık bu çizgiyi de geçerek doğrudan temel değerlerimizi hedef alıyorlar.
Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi yollara başvururlarsa vursunlar, hangi alçaklığa tevessül ederlerse etsinler başaramayacaklar. Çünkü bu millet Çanakkale'den 15 Temmuz'a kadar her dönemde 1000 yıllık vatanından asla vazgeçmeyeceğini, bayrağını indirtmeyeceğini, ezanını susturtmayacağını, istiklalinden vazgeçmeyeceğini göstermiştir. Ziya Paşa'nın dediği gibi 'Zalimlere er geç dedirtir Kudret-i Mevla, Tallahi lekad aserekellahü aleyna.' Milletçe Rabbimize olan sarsılmaz imanımız en büyük güç kaynağımızdır. Biz de yardımı sadece Allah'tan, desteği sadece milletimizden bekleyerek, milli iradenin üstünde irade tanımadan yolumuza devam edeceğiz.
Türkiye Varlık Fonu'nun Borsa İstanbul'daki payı yüzde 80,6'dır. Bay Kemal, bunu öğren, bunu bil, bu sana lazım. Yani 1 yıl öncesiyle aynıdır. Katar Yatırım Otoritesi, aralarında Almanya, İngiltere, ABD gibi ülkelerin de bulunduğu 40'tan fazla ülkede 400 milyar dolardan fazla yatırımı bulunan küresel bir kuruluştur. Bu kuruluş dünyanın en büyük borsalarından biri olan Londra Borsası'nın da yüzde 10,3 üne sahiptir ama dünyanın hiçbir ülkesinde bu yatırımlardan dolayı 'Katar bizi ele geçiriyor.' diye zırvalayan kimse çıkmadı. Almanya'nın tapusunu da Katarlılara verin, İngiltere'nin tapusunu da Katarlılara verin diyen de çıkmadı. Ne garipliktir ya, aksine yapılan yatırımdan herkes memnuniyet duydu. Esasen bu tür yatırım ülkemize duyulan güvenin işaretidir. Bundan niye rahatsız oluyorsun? Türkiye'nin 3. çeyrekte yüzde 6,7 büyümesi üretimimizin ve istihdamın güçlenmesi bakımından çok önemlidir. Özellikle ithal etmekte olduğumuz ürünlerin ülkemizde üretimi konusundaki çabalarımızı yoğunlaştıracağız.
"Ülkemize yatırım yapan tek ülke Katar değil"
Ülkemize yatırım yapan tek ülke Katar da değildir. Son 15 yılda ülkemizde doğrudan yatırımı bulunan ülkeler arasında Hollanda birinci sırada yer alıyor. Onu Amerika ve İngiltere takip ediyor. Katar ise 17'nci sıradadır.
Şimdi CHP ve bir kısım medya çıkmış Katar Yatırım Otoritesi Borsa İstanbul'a ortak oldu diye ortalığı birbirine katıyor. Halbuki 2015 yılından 2019 yılına kadar Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Borsa İstanbul'un yüzde 10 ortağıydı. Aynı şekilde 2018 yılına kadar da Amerikalı Nasdaq, Borsa İstanbul'un yüzde 7 ortağıydı. Peki, o zaman niye 'Avrupa Türkiye'yi ele geçiriyor, Amerika Türkiye'yi ele geçiriyor.' diye yaygara koparmadınız. Hiçbir zaman yatırımcının kimliğini sorgulamadık. Bunun rengi nedir, dini nedir, sormadım. Çünkü paranın rengi, dini yoktur, para paradır. 28 Şubat'ta olduğu gibi sermayeyi renklere bölenlerden de olmadık. Borsa İstanbul'a değer katan Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası da olsa Nasdaq da olsa Katar Yatırım Otoritesi de olsa bizim için makbuldür ve teşekküre layıktır ama bu faşist kafa, ülkenin ve milletin hayrına olan böyle bir işte kimliğine bakarak yatırımcı ayrımcılığına gidiyor.
Tabii bunların niyeti hiçbir zaman Türkiye'nin çıkarlarını savunmak olmadı. Salgını istismar ederken de yatırımlara karşı çıkarken de bunlar milleti düşünmediler. Tek gayeleri ülkeye yatırım gelmesini engelleyerek, milletin sıkıntıya düşmesini sağlamaktır. Ülkesinin felaketinden kendine iktidar çıkarmaya çalışanları bu millet affetmeyecektir.
Sırf kendisi gibi düşünmüyor, kendisini desteklemiyor diye öğretmeninden işçisine, hakiminden polisine, esnafından iş adamına kadar herkese hakaret etmeyi siyaset sananı bu millet affetmez. Bize ilim öğreten öğretmenlerimize hakaret edeni bu millet affetmez. Türkiye bunlara rağmen son 18 yılda Cumhuriyet tarihinin tamamında yapılanların 5 kat, 10 kat fazlası hizmete hamdolsun kavuşmuştur. İnşallah bunlara rağmen de 2023 hedeflerine ulaşacak, 2053 vizyonunu hayata geçirecektir.
"Türkiye'de ilk dev opera binamızı Ankara'mıza kazandıracağız"
Türkiye'de ilk dev opera binamızı Ankara'mıza kazandırmış olacağız. Tabii ki bu töreni bütün şu andaki COVID şartlarını dikkate alarak çok çok az sayıda katılımla yapacağız. Normalde 2 bini aşkın davetlinin gelebileceği bir yer olmasına rağmen biz bunu 300 kişilik katılımla bunu yapacağız. Bütün derdimiz bu yatırımlar bir kenarda kalmasın.
Biz bir taraftan yatırımları açalım, bir taraftan yolumuza devam edelim ve yine hafta sonu telekonferans sistemiyle Türkiye'nin değişik yerlerinde bitirdiğimiz otoyolların, viyadüklerin, bütün bunların da açılışlarını yapacağız ve benim vatandaşım, benim halkım, nerede hangi iller birbirine bağlanıyor, otoyollarda nasıl birbirine bağlanıyor, bunları da izlesinler istiyoruz. Bu hastalık bizi engelleyemeyecek. Biz yolumuza devam edeceğiz. İnşallah bütün tedbirlerimizi, başta hastanelerimiz olmak üzere, aşı noktasında attığımız adımlar olmak üzere, bütün bu tedbirleri alıyoruz ve işte görüldüğü gibi bu akşam açıkladım hafta sonu cuma akşamından başlamak üzere cumartesi, pazar evlerimizdeyiz, dışarı çıkmıyoruz ve evlerimizde de kontrolü elden bırakmıyoruz, buna mecburuz. Bunlar keyfi değildir ama lütfen evinizde de yok sigaraymış, yok nargileymiş aman ha bunları da içmeyin. Kendim için değil sadece ben vatandaşım için bunları sizlerden istiyorum ve camlarınızı da açık tutmayı ihmal etmeyin.
"1-2 ay içinde aşılarımız inşallah geliyor"
Dikkatli olmamız lazım ve bu konuda da atacağımız adımlarla alacağımız tedbirlerle şimdi şurada 1 ay, 2 ay içinde aşılarımız inşallah geliyor ve bunları da ücretsiz olarak biz tüm halkımıza dağıtımını yapacağız. Şimdi bütün bunlar için bize bir şey lazım, lazım olan tek şey şu; hep beraber, birlik lazım, beraberlik lazım, kardeşlik lazım. Ne diyor şair; 'Birbirimize kardeşim derken neden su içiyor gibiyiz. Birbirimize kardeşim derken neden türkü söylüyor gibiyiz. Birbirimize kardeşim derken neden doyuyor gibiyiz.' Evet su içer gibi, türkü söyler gibi, doyar gibi birbirine kardeşim diyen 83 milyonluk bir Türkiye hayali ile yolumuza devam edeceğiz.
Karşı karşıya bulunduğumuz kuraklık tehlikesine dikkat çekmek istiyorum. Son 18 yılda inşa edip hizmete açtığımız 585 baraj sayesinde şu ana kadar kuraklığın etkilerinin günlük hayata yansımasının önüne geçtik.