Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Mart Tıp Bayramı etkinliğinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle;
Hekimlerimizin ve tüm sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramını şahsım milletim adına tebrik ediyorum. Salgın döneminde sağlık sistemimizin ayakta tutulması için gece gündüz gayret gösteren hekimlerimiz ile sağlık çalışanlarımızın tamamına şükranlarımı sunuyorum. Aynı şekilde yerli aşımız TURKOVAC'ın geliştirilmesi başta olmak üzere ülkemizi uluslararası alanda öne çıkaran pek çok başarıya imza atan hekimlerimizi araştırmacılarımızı tebrik ediyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hekimlerimizin ve tüm sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramı’nı şahsım ve milletim adına tebrik ediyorum. Salgın döneminde gece gündüz gayret gösteren hekimlerimiz ile sağlık çalışanlarımızın tamamına şükranlarımı sunuyorum.https://t.co/n4icepqdmX pic.twitter.com/hVNonWnag1
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) March 14, 2022
Bizim kültürümüzde her işin başı sağlıktır. Öyle ki ülkemizde hekim, doktor, tabip temalı binlerce türkü, binlerce deyim vardır. Devrinin en büyük fatihi, en kudretli hükümdarı olan Kanuni Sultan Süleyman'ın dünyadaki en büyük mutluluğu bir nefes sıhhat olarak tarif etmesi boşa değildir.
"Ülkemizi küresel sağlık sistemi içinde mümkün olan en iyi yere getirmek istiyoruz"
Dünya Sağlık Örgütü ise sağlık kavramını fiziksel ruhsal ve sosyal açıdan tam bir iyilik hali olarak tanımlıyor. Tabi bu yaklaşım aynı zamanda sağlık hizmetlerini dünyanın en büyük sektörlerinden biri haline de getirmiştir. Bilginin ve verinin en önemli değer haline geldiği bir dönemde sağlık sektörü bu yönüyle giderek güçlenmektedir. Ülkemizi küresel sağlık sistemi içinde mümkün olan en iyi yere getirmek istiyoruz. Elbette sağlık denince akla ilk gelen hekimdir. Bilindiği gibi hekim ve hakim kavramları aynı kökten geliyor. Bu iki kavramın ortak özelliği ilmi hikmette mütahassıs bu tür kişileri ifade etmesidir. Hakimliğin ve hekimliğin binlerce yıldır en muteber meslekler olmasının gerisinde bu meslekleri icra edenlere atfedilen hikmet kavramı yatıyor. Nitekim bugünkü tıp ve eczacılık alanlarını kapsayan hekimlik mesleği insanların sağlığını muhafaza yanında onların yanlış bilginin ve cehaletin yol açtığı hastalıklardan da korumak anlamında kullanılmıştır.
"Hekimlik mesleği hikmet dediğimiz en üst seviye bilginin içinde değerlendiriliyor"
Milletimizin Kur'an-ı Kerim'deki lokman kıssasını ölümden gayrı her derde deva bulan hekimlikle irtibatlandırması bu mesleği icra edenlerin ne derece muteber bir konuma yerleştirdiklerini göstermektedir. Hz. İdris'in de insanların hastalıklarına bulduğu çareler ve kullandığı yöntemlerle mesleği hekimlik oyan tıp ilmi ile mücehhez peygamber olduğu kabul edilmektedir. Doktor ile eş anlamlı kullanılan tabip kelimesi ise işinin ehli olma hakiki bilgi ile ve beceri ile donanma halini tanımlamaktadır. Buna karşılık batı dillerindeki doktor kavramı insanın fiziksel unsurlara dayalı hastalıkları ile ilgilenen kişilerin uzmanlığı ile sınırlıdır. Görüldüğü gibi bizim medeniyetimizde ve kültürümüzde hekimlik mesleği hikmet dediğimiz en üst seviye bilginin içinde değerlendiriliyor. Buradan hareketle özellikle çok çok kıymetlidir. Böyle olduğu için de batı toplumlarında hekimler ile dini değerlerin temsilcileri genellikle çatışma halindeyken bizim medeniyetimizde hizmetlerini beraberce yürütmüşlerdir.
Tıp alanında eser veren büyük alimlerimizin hemen hepsinin dini konularda da söz sahibi olmalarının temelinde işte bu hakikat yatıyor. Hekimlik mesleğini ve ilmini beraberce ifade eden tıp kelimesinin günümüzde bu işin eğitimini veren okullarımızda yaşıyor olması da ayrıca önemlidir. Hekim, tabip, doktor kavramları ile ilgili bu kısa hatırlatmaları şunun için yaptım; sizler herhangi bir uğraşın değil insanoğlunun sahip olduğu ve olabileceği bilginin en üst derecesi içinde görülen ulvi bir mesleğin mensuplarısınız. Herhangi bir meslekte hata genellikle maddi kayıp anlamına gelirken hekimlikteki hatanın bedeli doğrudan insan hayatı olabilmektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu ülkenin, hekimlerine hem vefa borcu hem ihtiyacı vardır.https://t.co/n4icepqdmX pic.twitter.com/hVu95UN9Ud
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) March 14, 2022
Bu da hekimlik mesleğinin eğitiminden icrasına her aşamasında bilginin becerinin, ahlakın ve insan merkezli bakışın en üst seviyede tutulmasını mecburi kılmaktadır. Osmanlı'nın en ünlü hekimbaşılar ailesinden gelen bu alanda çok sayıda eser veren Hayrullah Efendi hekim kendi fiillerinde yalan ve dolan kabul etmeyeceği gibi böyle kimselerle de düşüp kalkmamalıdır diyor. Ülkemizin dört bir yanında işte bu şekilde tarif edilen erdemli hekimlerimizin insanı ve insana hizmet etmeyi her şeyin üzerinde tutan hikayelerine rastlamak mümkündür.
Salgın döneminde faaliyete geçirdiğimiz hastanelere isimlerini verdiğimiz Feriha Öz'den Murat Dilmener'e, Niyazi Kurtulmuş'tan Cemil Taşçıoğlu'na kadar tüm hekimlerimiz bu ortak özellikleri ile ön plana çıkmışlardır. Ben bu vesileyle ebediyete uğurladığımız tüm hekimlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
19 Şehir Hastanesi ile biz dünya ile rekabet eder durumdayız. Bunun daha devamı gelecek. Derdimiz şu, istiyoruz ki adeta dünya hastalarını ülkemize göndersin, gelsinler burada inşallah şifa bulsunlar. Türkiye'nin potansiyeli ve imkanları hamdolsun ihtiyacı olan hekim gücünü yetiştirmeye yettiği gibi ülkemiz cazibesi giderek artan küresel bir sağlık merkezi olma yolunda da ilerlemektedir. Salgın döneminde gelişmiş ülkelerin sağlık hizmetleri konusunda ne kadar köhne ne kadar yetersiz ne kadar kırılgan bir alt yapıya sahip olduklarını hep birlikte gördük. Biz ise aynı dönemde hastanelerimizle, hekimlerimizle diğer sağlık personelimizle, araç gerecimizle insanlarımıza en iyi hizmeti verebilecek seviyede olduğumuz ispatladık. Hiç şüphesiz bu başarının gerisinde sağlık sisteminde yaptığımız reformların ve kurduğumuz güçlü alt yapının çok büyük payı vardır.
Seferberlik ruhu ile yaptığımız çalışmalar sayesinde dağınık, verimsiz, yetersiz, niteliksiz sağlık faaliyetleri yerine insanlarımıza layık oldukları hizmetleri verecek bir sistem inşa etmeyi başardık. Binasından cihazına kadar alt yapısını büyük ölçüde iyileştirdiğimiz artık 1 milyon 300 bine yaklaşan personel sayısıyla insan kaynağını da güçlendirdiğimiz sağlık hizmetleri ülkemizin en önemli iftihar alanlarından biridir. Diğer pek çok alan gibi sağlıkta da artık kaliteye odaklanmamız gereken bir seviyeye ulaştık.
"Neredeyse her 3 kamu çalışanından birinin sağlık alanında görev yaptığı bir personel dağılımına sahibiz"
Elbette her alanda olduğu gibi sağlıkta da hala sıkıntılarımız vardır, eksiklerimiz mevcuttur, çözüm bekleyen sorunlar bulunmaktadır. Ülke olarak bir süredir kesintisiz şekilde yaşadığımız saldırılar verdiğimiz kritik mücadeleler ister istemez önceliklerimizi değiştirdi. Buna rağmen milletimize sunduğumuz hizmetlerin çıtasını sürekli yükseltecek çalışmaları asla ihmal etmedik etmiyoruz. Hekimlerimizin de işlerini çalışma ortamlarının alt yapısını geliştirerek yardımcı personel sayısını artırarak hep kolaylaştırmanın gayreti içinde olduk. Ülkemiz hastanelerindeki araç gereçler hem sayı hem nitelik bakımından dünyada eşine az rastlanır seviyededir. Neredeyse her 3 kamu çalışanından birinin sağlık alanında görev yaptığı bir personel dağılımına sahibiz. Biz ülkemizin büyük fedakarlıklar ve sabırla yetiştirdiği her bir hekiminden azami derecede istifade edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Tıpkı siyasette tıpkı iş dünyasında tıpkı diğer pek çok alanda olduğu gibi. Sağlık sektöründe de gözü ve gönlü kendi ülkesinde kalmak yerine dışarıya kayan kişiler olabilir. Bu anlayışla hareket edenlerin de çok uzak olmayan bir gelecekte istikametlerini yeniden kendi ülkelerine çevireceklerinden şüphe duymuyorum.
Çünkü dünyada bizim kadar büyük potansiyeli olan dolayısıyla her meslekten insana bizim kadar parlak gelecek vaad eden pek az ülke vardır. Önüne serilen imkanlar ne olursa olsun tercihini kamuda veya özel sektörde kendi halkına hizmet etme yönünde kullanan tüm hekimlerimize şahsım milletim adına özellikle şükranlarımı sunuyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında işlenen kasten yaralama suçu CMK kapsamında kataloğa dahil ediliyor.https://t.co/n4icepqdmX pic.twitter.com/nBP23lMqtB
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) March 14, 2022
"Suça verilen ceza sağlık hizmetleri söz konusu olduğunda artırılıyor"
Bugüne kadar gösterdiğimiz çabalara rağmen halen çözüme kavuşturulamamış hususlarda hekimlerimizin beklentilerini biliyoruz. Bir süredir beklentileri mümkün olan en üst düzeyde karşılayacak bir paketin hazırlıklarını yürütüyoruz. Bugün burada sizlerle bu paketin ana hatlarını paylaşmak istiyorum. İlk müjdemiz sağlık çalışanlarına yapılan saldırılarla ilgili sıkıntıları kati olarak çözecek bir düzenleme ile ilgilidir. Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu CMK kapsamında katolağa dahil ediliyor. Böylece bu tür suçlar konusunda izlenecek yol uygulayıcı hakimler ve savcılar bakımından görünür hale getiriliyor. Bu düzenleme ile kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi suçuna verilen ceza sağlık hizmetleri söz konusu olduğunda artırılıyor.
"Mesleki Sorumluluk Kurulu oluşturuyoruz"
İkinci müjde olarak sağlık çalışanları ilgili bir Mesleki Sorumluluk Kurulu oluşturuyoruz. Tüm sağlık mensuplarının mesleklerinin icrası kapsamında yaptıkları muayene, teşhis ve tedaviye ilişkin tıbbi işlem ve uygulamalar nedeniyle ceza soruşturması açılabilmesi bu kurulun iznine bağlı olacaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sağlık çalışanları ilgili bir mesleki sorumluluk kurulu oluşturuyoruz. Tüm sağlık mensuplarının tıbbi işlem ve uygulamalar nedeniyle ceza soruşturması açılabilmesi bu kurulun iznine bağlı olacaktır.https://t.co/n4icepqdmX pic.twitter.com/MwXUZTTRsO
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) March 14, 2022
Kamu kurum ve kuruluşları ile devlet üniversitelerinde görev yapan sağlık personeline idare tarafından ödenen tazminatın rücu edilip ettirilmeyeceğine de bu kurul karar verecek. Rücu da ancak kasıt durumunda yapılabilecek. Mesleki sorumluluk kurulu kararlarından dolayı idari ve mali açıdan mesul tutulamayacak. Böylece sağlık çalışanlarımızın bu iki önemli sorununu kökten çözüyoruz.
"Maaş ödeme sistemlerinde iyileştirmeler sağlıyoruz"
Üçüncü müjdemiz sağlık çalışanlarımızın ücret düzenlemesiyle ilgilidir. Sağlık çalışanlarımızın maaş ödeme sistemlerinde ve mali haklarında önemli iyileştirmeler sağlıyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sağlık çalışanlarımızın maaş ödeme sistemlerinde ve mali haklarında önemli iyileştirmeler sağlıyoruz.https://t.co/n4icepqdmX pic.twitter.com/FnCVtFptZU
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) March 14, 2022
Bu kapsamda öncelikle sağlık personelinin sabit ek ödemeleri merkezi yönetim bütçesine alınarak aylıklarının tek bir bordro ile ödenmesi temin edilecek. Bu uygulama üniversite hastaneleri içinde hayata geçirilecektir. Sağlık Bakanlığı döner sermaye dağıtım sistemi döner sermayeden ödeme yapılmayan hastane kalmayacak şekilde etkinleştirilecektir. Merkezi yönetim bütçesinden performans ödemeleri için ilave kaynak aktarılarak sağlık personelinin döner sermayeden alacakları ek ödemelerde artış yapılacaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hekimlerimizin bordroya tabii ücretleri emekli olduktan sonraki maaş kayıplarını da telafi edecek şekilde düzenlenecektir. Aile hekimlerimizin temel ücretlerinde de artış yapılacaktır.https://t.co/n4icepqdmX pic.twitter.com/Yoz4lrF5xc
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) March 14, 2022
"İyileştirmeler emeklilere de yansıyacak"
Dördüncü müjdemiz sağlık çalışanlarımızın ücretlerinde yaptığımız bu iyileştirmelerin emeklilerine de yansıyacak olmasıdır. Hekimlerimizin bordroya tabi ücretleri emekli olduktan sonraki maaş kayıplarını da telafi edecek şekilde düzenlenecektir. Hemşireler başta olmak üzere lisans mezunu sağlık çalışanlarının 3600 ek gösterde kapsamına alınacağını tekrar hatırlatmak istiyorum. Bu çalışma yapılırken hekim emeklilerinin maaşları da yeniden ele alınacaktır.
"Aile hekimlerinin temel ücretlerinde artış yapılacak"
Beşinci müjdemiz de aile hekimlerimizdir. Aile hekimlerimizin temel ücretlerinde artış yapılacaktır. Bu düzenlemelerimizin hekimlerimiz ile tüm sağlık çalışanlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.
Bundan yaklaşık 20 yıl önce hukümete geldiğimizde ülkemizi eğitim, sağlık, güvenlik ve adalet üzerinde yükselteceğimizi biliyorsunuz söylemiştik. Geriye dönüp baktığımızda eser ve hizmet siyaseti ile bu başlıklar başta olmak üzere her konuda tarihi reformlara imza attığımızı görüyoruz. Şimdi cuma günü bakınız Çanakkale Köprüsü'nün inşallah açılışını yapacağız. Bu köprü ile yıllar yılı feribotların çalışmadığı Çanakkale'de şimdi artık bu bir efsane oluyor. 6 dakikada bu köprüden inşallah Asya'dan Avrupa'ya geçme fırsatını bulacığız. 2,5 milyar euroya mal olan bu köprü ile biz geleceğe inşallah bir miras bırakıyoruz. Zaten bizler de öldüğümüzde inanıyorum ki bu köprülerle bu deniz altından geçen Marmaray ile Avrasya Tüneli ile bunlarla anılacağız.
Derdimiz ne biliyor musunuz. Derdimiz Türkiye dünyaya çok farklı bir miras bıraksın. Türkiye modernizmin, medeniyetin en güzel örneklerini işte bu eserlerle eğitimi, sağlığı, ulaşımı, adaleti, tarımı, emniyeti, uluslararası diplomasideki başarısı ile göstersin. Böylece Türkiye kurduğumuz bu güçlü alt yapının sağladığı avantajı da kullanarak sahip olduğu büyük medeniyet ve devlet birikiminin üzerinde yeni bir yükseliş sürecine girmiştir. Dünyanın özellikle de gelişmiş ülkelerin küresel sağlık, finans, yönetim, güvenlik krizleri ile kıvrandığı dönemde biz üretimimiz, istihdamımız, ihracatımız ve büyümemiz ile hedeflerimize doğru ilerliyoruz.
"Biz bu ülkede 85 milyonuyla tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet dedik ve bu yola öyle yürüdük"
Son olarak Ukrayna'da yaşanan trajedi demokrasi ve alt yapı yanında güvenlikten ekonomiye tüm alanlarda kendi ayakları üzerinde duramayan bir ülkenin her an felaketle yüzleşebileceğini hepimize tekrar hatırlatmıştır. Ülkemizi nice siyasi ve ekonomik tuzaklardan, terör tehditlerinden, gizli açık ambargolardan, uluslararası kumpaslardan ve kaos denemelerinden kurtarırken aynı zamanda içeride de ciddi bir mücadele verdik. Bu süreçte çoğu da kendi irademiz ve kontrolümüz dışındaki gelişmeler üzerinden yürütülen kampanyalarla enerjimiz heba edilmek istendi. Bir dönem laiklik tartışmalarıyla bir dönem köken üzerinden fitne çıkarmak gayreti ile toplumumuz bölünmek istendi. Fakat biz bu ülkede 85 milyonuyla tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet dedik ve bu yola öyle yürüdük. İnşallah bizi bölemeyecekler. Çünkü biz bir olacağız iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız hep birlikte Türkiye olarak yolumuza devam edeceğiz.
"Son 3-4 yıldır da ekonomimizin önünü kesme heveslerini boşa çıkarmakla uğraşıyoruz"
Bir dönem PKK ve DEAŞ terör örgütlerinin kanlı saldırılarıyla bir dönem FETÖ'nün darbe girişimleriyle ülkemize diz çöktürülmek istendi. Bir dönem de bölgemizdeki renkli devrimleri ülkemize taşıma gayretiyle Türkiye'ye istikamet verilmek istendi. Son 3-4 yıldır da ekonomimizin önünü kesme heveslerini boşa çıkarmakla uğraşıyoruz. Hamdolsun millemizle birlikte siyasi ve ekonomik bağımsızlığımızı hedef alan bu senaryoların hepsini de yıktık attık. Bununla kalmadık ülkemizin tüm imkanlarını asırlara sari demokrasi ve kalkınma eksiklerimizin tamamlanmasına hasrederek Türkiye'yi bölgesel ve küresel bir güç haline getirdik. Her ne kadar bazıları bu hakikatleri görmek istemiyorsa da ülkemiz artık dünyanın en üst ligine yükselmiştir. Şimdi bu ligin de zirvesinde yer almanın mücadelesini veriyoruz. Sizler beyaz gömlekliler olarak bunun en önde giden temsilcilerisiniz.
Türkiye'nin elde ettiği kazanımların da savuşturduğu saldırıların da bölgesel ve küresel bir güç haline gelme yolunda katettiği mesafenin de sırrı milletimizin birliğidir, beraberliğidir, kardeşliğidir. Biz birbirimizi para pul makam mevki için değil sadece ve sadece Allah için sevdiğimiz sürece güçlüyüz. Ülke ve millet olarak son 2 asırdır Cumhuriyetimizin kuruluşundan sonra yakaladığımız bu en büyük fırsatı mutlaka değerlendirmek mecburiyetindeyiz. Çocuklarımıza bırakacağımız en büyük miras olarak gördüğümüz büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasını tamamlayana kadar hiç birimize durmak, duraksamak, tereddüt etmek, küsmek, hele hele pes etmek yoktur. Aksi takdirde bizi tarih de affetmez, millet de affetmez, evlatlarımız da affetmez geçmiş şu toprağın altındaki büyüklerimiz de affetmez. Hikmet sırrının yolcusu hekimlerimizden kendi alanlarındaki gayretleri ve başarıları yanında işte bu büyük davanın da öncüsü, sancaktarı, lokomotifi olmalarını bekliyoruz.
Bu öyle büyük bir misyon, öyle büyük bir dava, öyle büyük bir sorumluluktur ki yükünü de kazancını da şan ve şerefini de hiç bir maddi unsurla tarif etmek mümkün değildir. Bir kez daha 14 Mart Tıp Bayramınızı tebrik ediyorum. İlminizle, amelinizle, gayretinizle insanlığa yaptığınız hizmetler için sizlere şükranlarımı sunuyorum.