Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Son günlerde yaşanan birtakım gelişmeler, faturası her ne kadar hükümetimize ve şahsımıza kesiliyor olsa da aslında yargının kendi iç tartışmalarının ürünüdür. Adalet Şurası'nın hem teoride hem de uygulamada bu sorunların çözümü konusunda yol gösterici müzakerelere zemin teşkil ettiğine inanıyorum." dedi.
Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, geçen hafta Hırvatistan Cumhurbaşkanı Kolinda Grabar Kitarovic'in Türkiye'yi ziyaret ettiğini, Adalet Şurası'nda akademisyenlerle ve yargı mensuplarıyla bir araya gelindiğini hatırlatarak, "Son günlerde yaşanan birtakım gelişmeler, faturası her ne kadar hükümetimize ve şahsımıza kesiliyor olsa da aslında yargının kendi iç tartışmalarının ürünüdür. Adalet Şurası'nın hem teoride hem de uygulamada bu sorunların çözümü konusunda yol gösterici müzakerelere zemin teşkil ettiğine inanıyorum." diye konuştu.
İdareciler günü vesilesiyle bir araya geldikleri kaymakamlarla da hem kendi sıkıntılarını görüşme hem de ülkeyle ilgili fikir teatisinde bulunma imkanı elde ettiklerini anlatan Erdoğan, milletvekilleri ile gruplar halinde bir araya gelerek parti ve ülke meselelerini istişare etme geleneğini sürdürdüklerini söyledi.
"Katıldığım kongre sayısı 19 oldu"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhtarlarla başlatılan toplantı serisinin Türkiye demokrasisinde yeni bir açılıma vesile olduğunu dile getirerek, geçen hafta muhtarlarla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 43'üncü defa bir araya geldiklerini anımsattı.
Marmara Üniversitesinin kuruluşunun 100. yılı dolayısıyla katıldığı toplantıda mezun olduğu okulu bir kez daha ziyaret etme ve görüşlerini akademisyenlerle paylaşma fırsatı bulduğunu belirten Erdoğan, geçen hafta sonu ise Elazığ, Bingöl, Tokat ve Yozgat illerinde kongrelere katıldığını kaydetti.
Gittiği her ilde vatandaşlardan çok coşkulu ve samimi bir hüsnükabul gördüklerini anlatan Erdoğan, "Kongre salonlarının dışında içeridekilerden kat ve kat fazla kalabalığın sadece bizi karşılamak için bekliyor olması gerçekten şahsımı çok çok mutlu etti. Hava muhalefeti sebebiyle gecikmeyle ulaşabildiğimiz Yozgat'ta dahi soğuğa ve yağışa rağmen büyük bir heyecanla, sağ olsun bizleri beklediler. Buradan bir kez daha bizi muhabbetle bağrına basan tüm vatandaşlarıma teşekkür ediyorum. Böylece şahsen katıldığım kongre sayımız 19'u buldu." diye konuştu.
"Her bir arkadaşımdan aynısını bekliyorum"
Erdoğan, bu hafta sonu da Kütahya ve Uşak kongrelerine, Bursa'da da kadın kolları kongresine katılacağını bildirerek, şubat ayı itibariyle büyükşehirlerdeki kongrelere hız vereceklerini açıkladı.
Kongrelerde şahit oldukları havanın seçime kadar daha da güçlendirilerek sürdürülmesi gerektiğinin altını çizen Erdoğan, AK Parti'nin bugüne kadarki tüm başarılarının arkasında genel başkanından, teşkilatlarına, milletvekillerinden, belediye başkanlarına kadar tüm mensuplarıyla özellikle sıkı çalışma ve ter dökmenin varlığına işaret etti.
Genel Başkan olarak Türkiye'yi bir baştan bir başa adım adım gezerek, her fırsatta vatandaşlarla kucaklaşarak, ülke ve dünya gündemiyle ile ilgili görüşlerini paylaşarak vazifesini icra ettiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Her bir arkadaşımdan aynısını bekliyorum. Türkiye'nin çevresinde yaşananlar ve içeride kurulan her gün yeni bir yüzüyle karşılaştığımız tuzaklar yükümüzü daha da artırıyor. AK Parti olarak ülkemizi ve milletimizi bu sıkıntılardan kurtarmakla ve hedeflerine ulaştırmakla hep birlikte mükellefiz. Milletimiz kara kaşımıza, kara gözümüze meftun olduğu için değil, bu konudaki samimiyetimize ve becerimize güvendiği için ülkenin yönetimini bize emanet etti, ediyor. Gecemizi gündüzümüze katarak, tüm gücümüzü ve birikimimizi ortaya koyarak milletimize layık olacak bir yönetimi sergilemek mecburiyetindeyiz. Bu kutlu mücadelenin fevkine varamamış, ehemmiyetini anlayamamış, önemini idrak edememiş hiç kimsenin AK Parti çatısı altında yeri olamaz. Biz başka partiler gibi vaktimizi ve enerjimizi koltuk kavgalarıyla geçiremeyiz. Bizim verdiğimiz mücadele ikbal değil, istiklal ve istikbal mücadelesidir. Omuzlarımızdaki davanın büyüklüğü hepimizin fedakarlık yapmasını gerektiriyor. Üstadın dediği gibi, biz ancak bu yolu, 'kim var' denildiğinde, sağına ve soluna bakınmadan 'ben varım' diyebilen dava ahlakına sahip kadrolarla yürüyebiliriz."
Erdoğan, Türkiye'nin, çok yönlü ve çok aktörlü bir terör meselesi bulunduğunu, bölgede yaşanan insani krizlerden kaynaklanan sıkıntıları olduğunu belirtti. Erdoğan, Türkiye'nin küresel düzeyde bir tehdit haline dönüşen ayrımcılık, ırkçılık, Türk ve İslam düşmanlığı gibi sorunları olduğunu aktararak, "Bütün bunların üzerine Türkiye'nin bir de ana muhalefet sorunu vardır. " ifadesini kullandı.
"Cebinde keklik olarak gördüğü yüzde 25'lik oy"
Erdoğan, dünyanın her yerinde ana muhalefet partilerinin, ülkenin yönetimine aday olduklarının bilinciyle proje ürettiklerini, program geliştirdiklerini, adeta gölge hükümet gibi çalıştığını anlattı. Erdoğan, Türkiye'deki ana muhalefetin ise cebinde keklik olarak gördüğü yüzde 25'lik oyunun üzerine en küçük bir ilave yapmaya gerek görmediği gibi tam tersine kendini sürekli marjinalize etmenin gayreti içinde olduğunu bildirdi.
Bu partinin başındaki zatın hezeyanlarını kimi zaman üzüntüyle kimi zaman yüzleri kızarak takip ettiklerini vurgulayan Erdoğan, "Şimdi İstanbul'a bir il başkanı seçmişler ki tam bir facia. Elbette demokrasiye saygımız var. Bu kişi madem ki kongre salonundan çıkmıştır öyleyse CHP'nin il başkanıdır. Ona diyecek sözüm yok. Ama bu il başkanının geçmişine baktığımızda bizim bir şey söylememize gerek kalmıyor, kendi söyledikleri zaten her şeyi anlatıyor." diye konuştu.
"Gazi Mustafa Kemal'in kurduğu parti ne hallere geldi"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması sırasında sinevizyon ekranından CHP İl Başkanlığına seçilen Canan Kaftancıoğlu'nun attığı twettler ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yan yana görüntüsü de yansıtıldı. Erdoğan, "Bu tweetlerde neler yok ki...Yüzünde poşuyla polisimize taş atmaya varıncaya kadar, görüntülerden tutun attığı tweetlere varıncaya kadar nasıl birisi? Her şey bir tarafa da Gazi Mustafa Kemal'in kurduğu parti ne hallere geldi, kimlerin eline kaldı?" diye sordu.
Kaftancıoğlu'nun, "Ermeni soykırımı" diyerek tarihi ve milleti aşağıladığını, "Devlet katil değil, seri katil" açıklamasıyla terör eylemlerinde güvenlik güçlerine saldırırken hayatını kaybedenlerin suçunu devlete attığına işaret eden Erdoğan, "Gezi olayları sırasında çekilen ve kendisine atfedilen, o yüzünde maske, elinde taş güvenlik güçlerimize saldırırken çekilmiş, eylemci resmi ona ait değilse bile bu vandallığa sahip çıktığını ispat ediyor. Diğer paylaşımlarından Gezi olayları sırasında insanları, 'Ananı da al haydi Taksim'e' diyerek tahrik etmek dahil provokasyonların her yerinde bu kişinin bizzat bulunduğu anlaşılıyor." ifadesini kullandı.
"Söyle bana arkadaşını söyleyeyim sana kim olduğunu"
Erdoğan, Kaftancıoğlu'nun, CHP ile BDP'nin ortak hareket etmesini kutlayan mesajlar yayınladığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Bu konuda tepkiler almış olacak ki hemen CHP'yi BDP ile aynı yola girdi diye eleştiren gerzekler, 'yol doğru yol ona bak sen' diyerek karşı saldırıya geçiyor. PKK'nın güdümündeki BDP'liler ülkemizi kaosa sürüklemek için sokakları kana ve ateşe boğarken bu kişi Kürtler Gezi'de yok, şunu yapmış, bunu yapmış bahane bulma sen, Kobani'de ne yapıyorsun, nasıl davranıyorsun, ona bak diyerek, yapılan ihanete ortak oluyordu. Bu olaylarda ihtiyaç sahiplerine kurban eti dağıtmak için evden çıkan Yasin Börü ve arkadaşları başta olmak üzere 50'nin üzerinde masum insan alçakça şehit edilmişti. 15 Temmuz kahramanlarına etmedik hakaret bırakmıyor, darbe gecesi daha işin rengi dahil henüz tam belli olmamışken 'Alın size nurtopu gibi mağduriyet' diyerek tam da FETÖ'cülerin istediği gibi 15 Temmuz direnişini itibarsızlaştırmaya çalışıyor.
Bu kişi, adını daha sonra 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olarak değiştirdiğimiz 34 vatandaşımızın alçakça şehit edildiği Boğaziçi Köprüsü'nde darbe gecesi yaşanan olayları nasıl anlatıyor biliyor musunuz; bu, CHP'nin nerede bulunduğunun da bir ifadesidir. 'Tedbir getirerek, boğaz keserek mi demokrasi mücadelesi verilir? İnandığınız Allah’ınız, sizin de belanızı versin.' Ey Kılıçdaroğlu, ey Kemal Efendi, söyle bana arkadaşını söyleyeyim sana kim olduğunu. Kiminle yoldasın, ortada işte. 15 Temmuz'la ilgili 'Dinin nasıl afyon olarak kullanılabileceğinin canlı ve acı örneğini yaşadık dün gece' diyerek, Marksist terminoloji ile milletimizin değerlerine saldırdı. Sadece ülkemizin değil dünya tarihinin en şanlı mücadelesini böylesine alçakça ifade eden bir kişinin şu anda ana muhalefet partisi adına İstanbul gibi bir şehrin il başkanı koltuğunda oturması çok düşündürücüdür. Bay Kemal, herhalde sen de bundan sonra çok daha fazla düşüneceksin."
"Kendisi bu naneleri yer de eşi geri kalır mı?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların sadece demokrasiden değil orada ülkesi, bayrağı, milleti, ezanı için hayatını kaybedenlere yaptığı saygısızlığın, insanlıktan da nasiplerini almadıklarının anlaşıldığını belirtti.
Kaftancıoğlu'nun, Türkiye'nin geçen kasımda büyük bir ekonomik saldırının altındayken, doların 4 lira olması için adeta yalvaran mesajlar paylaştığına dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kendisi bu naneleri yerde eşi bundan geri kalır mı? O da adeta övünerek, 7 dakikada çeyrek domuzu nasıl yediğini anlatıyor. Hıza bak, hıza. Milletime olan saygım nedeniyle şahsıma hatta vefat etmiş anacağıma yönelik galiz küfürleri burada zikretmekten hicap duyacağım. Nice seviyesiz mesajları aktarmıyorum bile. Eğer Türkiye'nin siyasi alternatifi bu şahsın İstanbul İl Başkanı olduğu bir CHP ise vay milletimin, ülkemin haline. Bu kafayla CHP, bırakınız iktidara gelmeyi kendi birliğini, bütünlüğünü dahil koruyamaz. İnanıyorum ki CHP'ye gönül veren vatandaşlarım bu açıklamalardan, bu tweetlerden sonra CHP'nin başına İstanbul gibi bir şehirde gelen bu tür her şeyden olumsuz nasiplenmiş kişilerden sonra bu kafanın benzerini artık ruh ikizi oldukları dünün BDP'sinin, bugünün HDP'sinin başına da musallat etmişlerdir. Normal şartlarda Taksim'in arka sokaklarındaki küçük bir büroda faaliyet gösteren marjinal bir derneğin başında olması gereken bu tipleri, oradan alıp siyasi partinin başına koyduğunuzda işte böyle arizi bir durum ortaya çıkıyor."
Erdoğan, CHP zihniyetinin Türkiye'nin ve milletin geleceğinde söz sahibi olması halinde ülkenin batacağını söyledi.
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nu da eleştiren Erdoğan, "Kemal Kılıçdaroğlu gibi karikatür bir tipin başında bulunduğu partiye de tencere kapak misali her halde böyle bir il başkanı yakışır." değerlendirmesinde bulundu.
"Demokrasimiz adına da çok büyük kayıp"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, bir firmadan alacağını tahsil etmekte yaşadığı sıkıntı sebebiyle Meclisin önünde kendini yakmaya teşebbüs eden bir vatandaşa, "Gidip kendini sarayın önünde yaksaydın, ardından sarayı da yaksaydın" diyebilecek kadar vicdan ve ahlak fukarası olduğunu kaydetti. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şu anda bende, arkadaşlarımda, zaten suça teşvikten başta Bay Kemal hakkında davalarımızı açıyoruz. Lafa bak ya, bu söylenir mi? 'Git kendini sarayın önünde yak ve sarayı da yak.' Bu nasıl bir siyasetçi? Bu nasıl bir ülkede siyaset yapıyor? Bunların bedelini ödeyecekler. 15 Temmuz gecesi hava limanından darbecilerin açtığı yoldan kaçıp, televizyon başında çay, kahve içerek vakit geçiren sonra da çıkıp bu ihanete 'kontrollü darbe' diyebilecek kadar basitleşen bir genel başkanın il başkanı zaten daha başka nasıl olabilir?
Terör örgütlerinin sözcülüğüne soyunmayı, hatta bizzat terör örgütü mensuplarını göreve getirmeyi muhalefet sanan bir zihniyet, CHP'yi ne yapmıştır? Esir almıştır. Yazık, ülkemize de yazık, CHP'ye de yazık. CHP'ye gönül verenler arasında bu seviyesizlikleri, bu çirkinlikleri, bu ihanetleri kabul etmeyen nice insanlar olduğunu biliyorum. Onlara özellikle sesleniyorum; Türkiye'nin ana muhalefet partisinin böyle bir avuç marjinalin elinde heder olması demokrasimiz adına da çok büyük kayıptır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokrasilerde ana muhalefetin çok önemli olduğuna değinerek, ülkenin gidişatından memnun olunmadığı durumlarda bir alternatifin bulunmasının herkes için bir umut, güven kaynağı olduğunu vurguladı. Erdoğan, "Unutulmamalıdır ki siyaset ülkenin ve milletin başına yeni dertler açma işi değil, var olan dertleri çözme işidir. Milletimizin değerlerine, tarihine, kültürüne, hakaret etmek siyaset değildir. Bunun adı olsa olsa 'millet düşmanlığı' olur. Tam tersine milletimiz siyasetçilerden tüm bunlara saygı duyarak, demokraside ve ekonomide ülkeyi daha ileri götürmek için adeta yarışmalarını bekliyor." diye konuştu.
"CHP'nin 2019 hazırlığı da işte bu"
AK Parti'nin hizmet yarışında iddialı olduğunu, 16 yıldır her seçimden yükselerek, büyüyerek çıktığını, CHP'nin de nal toplayarak AK Parti'nin ardından geldiğini ifade eden Erdoğan, "Allah'ın izniyle bu konuda bileğimizi bükecek bir rakip tanımıyoruz. Ama konu CHP'nin başındaki zatın ve onun il başkanının yaptığı gibi hakarete, küfre, seviyesizliğe geldiğinde maalesef orada pek de iddia sahibi değiliz. Çünkü bizim anamızdan, babamızdan aldığımız bir terbiye var. Çünkü bizim hocalarımızdan, öğretmenlerimizden, büyüklerimizden tevarüs ettiğimiz bir ahlak çerçevemiz, edep anlayışımız var. Bu kişilerin seviyesine inmeye bizim yetiştiğimiz gelenek izin vermez. Her hususta olduğu gibi burada da takdiri en büyük hakim olarak gördüğümüz milletimize bırakıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'yi 2019 yılına Kanal İstanbul gibi, üçüncü havalimanı gibi, büyümede, üretimde, istihdamda, ihracatta ve turizmde elde edilen güzel sonuçlar gibi müjdelerle hazırladıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Anlaşılan o ki CHP'nin 2019 hazırlığı da işte bu. Herkes kendine yakışanı yapıyor ve yapmaya devam edecek. CHP'de yaşananlar, ülkemizin güney sınırlarında maruz kaldığı tehditten bağımsız değildir. Türkiye'yi güney sınırları boyunca kurmak istedikleri bir terör koridoruyla kuşatmayı hedef alan projenin içerdeki bir başka kolu da CHP eliyle içeride siyaseti kuşatmaktır. Milletimiz Gezi olaylarından beri böyle bir kuşatmaya izin vermeyeceğini göstermiştir. Sınırlarımız boyunca terörist ordusu kurmaya çalışanlara, vaktimizi ve enerjimizi içeriye hapsederek destek olmaya çalışanların oyunlarına gelmeyeceğiz. Milletimize yapılan hiçbir hakareti elbette cevapsız bırakmayacağız ama kimseye de hak ettiğinden fazla zaman ayırmayacağız."
"Ey NATO ne tür bir tavır aldınız?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO'ya da serzenişleri olduğunu belirterek, "Ey NATO, siz ortaklarınızdan birine herhangi bir sınır tecavüzünde, tacizinde bulunanlara karşı tavır almakla da mükellefsiniz. Peki şu ana kadar siz, ne tür bir tavır aldınız? Bunu kendilerine duyurduk, duyuruyoruz. Şu anda da Belçika'daki toplantıda Genelkurmay Başkanımız, kendileriyle bu konuları da görüşüyorlar, görüşecekler." dedi.
Erdoğan, yapılacak çok işleri bulunduğunu, Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak gibi davaları olduğunu, 2023 hedefleri, 2053 ve 2071 vizyonları için çalışacaklarını söyledi.
Erdoğan, eğitimde 15 yılda 270 bin derslik, 110 yeni üniversite açtıklarını, ileriki dönemde hem çok daha fazlasını yapacaklarını hem de kaliteyi yükselteceklerini söyledi. Sağlıkta bin 156 hastanenin üzerine 3 bin 500 hastane daha ilave ettiklerini, hastaneleri en modern araç ve gereçlerle donattıklarını anlatan Erdoğan, sağlık çalışanların sayısını 378 binden 900 bine çıkardıklarını belirtti.
Spor tesislerinin sayısını bin 575'ten 3 bin 481'e yükselttiklerini, şehirleri modern stadyumlarla donattıklarını anlatan Erdoğan, lisanslı sporcu sayısının da 278 binden 7 milyon 600 bine ulaştığını söyledi. Toplu konutta 43 binden 860 bine, ulaşımda bölünmüş yol uzunluğunun 15 senede 25 bin 380 kilometreye çıktığını aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tünellerimizin uzunluğu 50 kilometreyken bunu da 365 kilometreye yükselttik. Ülkemizi yüksek hızlı tren yoluyla tanıştırdık. Havalimanlarımızın sayısını 26'dan aldık, 55'e, yurt dışı uçuş noktası sayısını da 60'dan 296'ya çıkardık. Barajlarımızın sayısını 276'dan 727'ye, HES'lerimizin sayısını 105'ten 615'e, orman varlığımızı 21 milyon hektardan 22,3 milyon hektara yükselttik. Sosyal yardımları yıllık 2 milyar liradan 38 milyar liraya çıkartarak ülkemizde hiç kimsenin aç ve açıkta kalmamasını sağladığımız gibi son 7 yılda Suriye ve Irak'tan gelen 4,5 milyon sığınmacıya kucak açtık, kapılarımızı açtık ve onların her türlü bakımını şu anda biz üstlendik."
Marmaray, Ankara-İstanbul, Ankara-Konya, Ankara-Eskişehir hızlı tren hatlarını, Bakü-Tiflis-Kars demir yolunu, Avrasya Tüneli'ni, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü ve Kuzey Marmara otoyolunu, Osmangazi Köprüsü'nü, İstanbul-İzmir otoyolunu, ülkenin dört bir kenarındaki tünelleri, köprüleri hizmete açtıklarını söyleyen Erdoğan, nice tünellerin, projelerin inşasının da sürdüğünü, millete verdikleri hizmet sözünü layıkıyla yerine getirmek için çalışmaya devam edeceklerini vurguladı.
"Suriye'deki diğer terör yuvalarını da dağıtacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, komşu ülkelerdeki sorunlara değinerek, "Dün Irak'ta oynanan oyunu bozduk, Suriye'de oynanan oyunun kalbine Fırat Kalkanı ile adeta bir hançer sapladık. İnşallah yarın öbür gün, kısa bir süre içinde Afrin ve Münbiç'ten başlayarak Suriye'deki diğer terör yuvalarını da birer birer dağıtacağız. Buna ne müttefikimiz gibi gözüküp de bizi sırtımızdan vurmaya kalkanlar engel olabilir ne de siyasetçi görünümlü marjinal terör destekçileri mani olabilir. Hala bizim rabiamızın anlamını kavrayamayanlar ve bu uğurda neler yapabileceğimizi göremeyenlerin olduğu anlaşılıyor." ifadelerini kullandı.
"Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" derken bir slogan tekrarlanmadığına işaret eden Erdoğan, bu ifadeyle maziden atiye kurulan köprüyü hatırlattıklarını belirtti. 80 milyonun tek millet olduğunu anlatan Erdoğan, "Biz, yaratılanı Yaradan'dan ötürü sevdik, bizde ayrımcılık yok. Tek bayrak dedik, bizim bayrağımıza eş bayrak, bu ülkede görmedik, görmüyoruz. Tek vatan dedik, 780 bin kilometrekareyle bizi evelallah bölemeyecekler ve Türkiye Cumhuriyeti devletinden başka biz bu ülkede devlet tanımıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"Hasta muamelesi yapanlar 15 Temmuz gecesine baksın"
Grup toplantısında Erdoğan'a "Tayyip amca" diye seslenen bir çocuk, "Zulmü alkışlayamam" şiirini okudu. Şiiri sonuna kadar dinleyen Erdoğan, "Allah nazardan saklasın, maşallah. İnşallah işte geleceğin siyasetçileri yetişiyor." ifadesini kullandı.
"Osmanlı'ya yaptıkları gibi bize de 'hasta adam' muamelesi çekmek isteyenler varsa açsınlar 15 Temmuz gecesinin görüntülerini tekrar tekrar seyretsinler. Orada hasta bir millet, hasta bir devlet mi var yoksa erkeğiyle, kadınıyla, genciyle, yaşlısıyla kıyama kalkmış koskoca bir millet ve arkasında dualarıyla onları destekleyen yüz milyonlarca kardeşi mi var, iyi baksınlar." diyen Erdoğan, grup toplantısının hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Taşeron işçilere kadro düzenlemesi
AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının ardından basına kapalı bölüme geçildi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, bu bölümde, milletvekillerine, taşeron işçilere kadro düzenlemesi hakkında bilgi verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşması sırasında "Tayyip dede" diye bağıran 5 yaşındaki Doruk Ali Büyükyeğen'e el salladı.
Recep Tayyip Erdoğan'a, konuşurken "Tayyip amca" diye seslenen ve "Zulmü alkışlayamam" şiirini okuyan çocuk, Erdoğan'ın konuşmasının ardından kürsüye geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, çocuğa oyuncak hediye etti ve onunla hatıra fotoğrafı çektirdi.
Partililerin yoğun sevgi gösterisi altında Grup Toplantı Salonu'ndan çıkan Erdoğan, TBMM İdare Amiri ve AK Parti Hatay Milletvekili Orhan Karasayar'ın makamında AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı ve Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop'un da aralarında bulunduğu bazı parti yöneticileri ile bir süre görüştü.
Erdoğan, Balıkesir'den gelen muhtarlarla hatıra fotoğrafı da çektirdi.
Kaynak: AA/TRT Haber