Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Boğaziçi Üniversiteliler Derneğinin 14. Genel Kurulunda, pek çok yakın çalışma arkadaşının mezun olduğu Boğaziçi Üniversitesiyle ilgili her konuyu uzun zamandır yakından takip ettiğini ve destek verdiğini anlattı.
İş dünyasında da güçlü bir yeri olan üniversitenin daha iyi yere gelmesi için mezunlara görev düştüğünü ve dünyanın her yerinde köklü üniversitelerin en büyük maddi, manevi destekçilerinin, o üniversitelerin mezunlarının kurduğu sivil toplum kuruluşları olduğunu belirten Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesinde de böyle bir geleneğin yaşatılmasından memnuniyet duyduğunu ifade etti.
Erdoğan, üniversite yönetiminin de mezunlarla ve onları temsil eden sivil toplum kuruluşlarıyla yakın ilişki içinde bulunmasının faydalı olduğunu vurgulayarak, "Bu büyük birlikteliğin ve işbirliğinin sağlayacağı güç, kamunun tüm imkanlarının üzerinde bir sinerji ortaya çıkaracaktır. Büyük iddiaların sahibi Boğaziçi'ne de işte böyle örnek bir yaklaşıma liderlik etmek yakışır, yaraşır." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Zihnini ve yüreğini ABD’de yaşayan bir şarlatana adayan mankurtlardan bilim adamı da olmaz, Müslüman da olmaz.https://t.co/GODNobYRqJ pic.twitter.com/g9xNE1vBI3
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) 7 Ocak 2018
"Türkiye, pek çok evladını zihnen kaybetmiştir"
Boğaziçi Üniversitesinin halen Türkiye'nin en prestijli, en önemli yüksek öğretim kurumlarından biri olduğunu dile getiren Erdoğan, "Bununla birlikte Boğaziçi Üniversitemizin bizim gönlümüzden geçen konuma ulaşamadığını da belirtmek durumdayım." dedi.
Erdoğan, "Çünkü bu üniversitemiz, biraz önce Mevlana Hazretleri'ne atıfla ifade ettiğim hususta açıkçası biraz zayıf kalmıştır. Bu ülke ve bu milletin değerlerine yaslanamadığı için küresel bir marka haline gelme çabalarında da hedeflerine tam manasıyla ulaşamamıştır. Üniversitemizin temelinin yabancı bir eğitim öğretim kurumuna dayanıyor olması bu zemine oturmasına asla mani değildir. İstenmesi halinde 1971'de zaten başlamış olan bu dönüşümü çok rahatlıkla rahatlıkla ilerletmek mümkündür. Çok seslilik ile kendi ülkesine ve milletine yabancılık arasında çizgiyi doğru çizmeden de bunu başaramayız. Batı ülkelerindeki üniversiteler, soruyorum, çok sesli değil mi? Peki bunlardan hangisinin sürekli kendi devletine, kendi halkının değerlerine karşı faaliyet yürüttüğünü duydunuz, gördünüz. Böyle bir şey var mı?" değerlendirmesini yaptı.
"Asıl mesele, zihin olarak nerede durduğunuzdur"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sorbonne'daki doktorasını birincilikle tamamladıktan sonra mezuniyet töreninde isteği sorulduğunda Nurettin Topçu'nun, üniversitenin giriş ve çıkış kulelerine Türk bayrağı asılmasını talep ettiğini ifade ederek, "Mesele bu, ruh bu. Dünyanın en iyi üniversitelerinden eğitim görmekle yerli ve milli duruş sahibi olmak, asla birbirinin zıttı değildir." dedi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Çünkü asıl mesele, fiziken nerede olduğunuzdan ziyade zihin olarak nerede durduğunuz meselesidir. Merhum istiklal şairimiz Mehmet Akif'in, Asım'ın nesli hayali ile Tevfik Fikret'in Batı'ya eğitime gidip papaz olarak hayatını sürdüren oğlu Haluk'un nesli arasındaki farkı asla unutmamalıyız. Türkiye, son 200 yılda bu dengeyi doğru şekilde kuramadığı için yurtdışına gönderdiği veya içeride aynı anlayışla yetiştirdiği pek çok evladını fiziken değil ama zihnen kaybetmiştir. Sıkıntımız bu. Boğaziçi Üniversitemizin, derneğimizin katkılarıyla maziden atiye kuracağı güçlü köprüyle bu bakımdan da kısa sürede ülkemiz ve dünya akademi hayatında hak ettiği yeri alacağına inanıyorum. Bu doğrultuda atacağınız her adımda Cumhurbaşkanı olarak daima yanınızda yer alacağımı özellikle belirtmek istiyorum. Açık konuşmayı severim. Çünkü kesinlikle gizli hafıza kaydım yoktur. İster yerli ister yabancı ne olursa olsun, ister içeride ister dışarıda açık konuşmak. Bakınız hep söylenir; eğitim-öğretim özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, bunlar hep konuşulur. Konuşulması güzel de acaba uygulamaya gelindiği zaman, diyelim ki Boğaziçi Üniversitesi, buradaki hocalarımız, bu işe nereye kadar acaba şöyle pergellerini açıyorlar? Burası çok önemli. Çünkü belli bir fikrin savunucusu olanlara kapıyı aç, belli bir fikrin savunucusu değilse ona kapıyı kapa. Bu mu özgürlük? Çünkü eğitim öğretim kurumlarının bu noktada bir defa kefeni yırtması lazım. Ehliyet, liyakat kimdeyse onun girmesi lazım, önünün de kapatılmaması lazım."
"Kendisini Amerika'da yaşayan bir şarlatana adayanlardan hiçbir şey olmaz"
Selçuklu'yu yıkılışa götüren haşhaşi dalgasının bir yanıyla cehalet, bir yanıyla vahşet koktuğunu anlatan Erdoğan, bugün de Türkiye'nin benzer saldırılarla karşı karşıya olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ ihanet çetesinin, etkisine aldığı insanların zihinlerini örgüte karşı kayıtsız şartsız bir itaat duygusuyla çökertirken gerektiğinde 15 Temmuz'da olduğu gibi en acımasız vahşetlere de yöneltebildiğini vurguladı.
Erdoğan, "Ülkesine, milletine ve insanlığa hizmet etmek yerine zihnini ve yüreğini Amerika'da yaşayan bir şarlatana adayan mankurtlardan bilim adamı da olmaz Müslüman da olmaz." ifadesini kullandı.
"Bu, İslami bir yöntem değildir"
Erdoğan, defalarca yapılan bu uyarının önemine işaret ederek, bunların boşuna sorulmadığını kaydetti.
Erdoğan, "Birileri gelip karşınıza sen düşünme, sen akıl etme, sen muhakeme yapma sen sadece söyleneni yerine getir, gerisine karışma diyorsa bilin ki orada bir şeytanlık vardır. Şu anda Pensilvanya olayı böyle değil mi? Orada bir murakabe var mı? Orada hakikaten bir değerlendirme, sorgulama böyle bir şey var mı? Ne diyor oraya tabi olanlar? 'O dediyse doğrudur.' Burada hocalarım var beni bağışlasınlar, bir tane profesör müsveddesi var, aynen twettinde şu ifadeyi kullanıyor, Pensilvanya için, 'O bize şah damarından daha yakındır' diyor. Profesör ha... Allah'ın ayetinde bize şah damarından yakın olan sadece Allah'tır, Allah'tan başkası yoktur." ifadelerini kullandı.
Bu ifadenin "Allah'a ortak koşmak" olduğunu kaydeden Erdoğan, "Sen bunu nasıl söylersin, o kim? Şarlatanın teki. Sen nasıl bu ifadeyi böyle kullanırsın. Bu İslami bir yöntem değildir, bu İslami bir kavrayış değildir. Bilimsel bir yöntem de hiç değildir. Uzun süredir işte bu şekilde inancımıza ters, fıtratımıza ters, ilmimize ters bir dayatmayla karşı karşıyayız. Hamdolsun, milletimiz tarihinden tevarüs ettiği irfanıyla, sezgisiyle bu çarpıklığın farkına varmıştır. Artık her yerde her mahfilde, her dost sohbetinde bu sorgulamaların yapıldığını görüyorum, duyuyorum. Bundan ayrıca mutluyum." diye konuştu.