Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın selam ve muhabbetlerini katılımcılara ileten Oktay, Türk milletinin tarihinde savunma alanındaki özgün tasarım ve üretimleriyle başarılara imza attığını belirtti.
Osmanlı'nın geliştirdiği tüfekleri, topları ve savaş gemileriyle birçok önemli savaşta karşı tarafa üstünlük kurduğunu, zaferler kazandığını anımsatan Oktay, 16. yüzyılda Osmanlı'nın Afrika'dan Endonezya'ya, Hindistan'dan Çin'e kadar birçok ülkeye askeri teknoloji transferi ve satışı yaparken, bir taraftan da kadırgalarının deniz savaşlarında destanlar yazdığını vurguladı.
Fuat Oktay, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı döneminde bile zor şartlarda Türkiye'nin askeri teçhizatını üreterek, kendi kendine yettiğinin unutulmaması gerektiğini, Cumhuriyetin kuruluşunu takip eden yıllarda, savunma sanayisi alanında yerli üretim için ciddi gayretler sarf edildiğini ancak sonrasında atılan adımların akamete uğradığını anlattı.
Kendi kurduğu fabrikada uçak üretimine başlayan Nuri Demirağ ve milli savunma sanayisi alanındaki ilk özel sektör temsilcisi Nuri Killigil'in mühimmat ve silah fabrikası girişiminin bu alanda atılan ilk adımlar olduğunu belirten Oktay, rahmetli 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal döneminde başlayan savunma sanayisi atılımlarının güçlü altyapılar oluşturmakla birlikte hemen akabinde var olan istikrarsızlık ortamı sebebiyle planlanan şekilde sonuçlanamadığını kaydetti.
Oktay, tarihten alınan güç ve kararlılıkla 2002 sonrası savunma sanayisinde tam bağımsızlık doğrultusunda çok büyük ilerleme sağlandığını aktardı.
“İHA'ları uçuramadığımız günleri unutmadık, unutmayacağız”
Türkiye'nin bölgesel ve küresel konumu sebebiyle teknolojinin yalnızca kullanıcısı olmasının mümkün görülmediğini belirten Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Günümüzde kendi teknolojilerini, özellikle de savunma sistemlerini üretemeyen ülkeler, küresel güçlerin açık hedefi olmaktadır. Teknolojik ihtiyaçlar, başka ülkelerden tedarik edilirse en ihtiyaç duyulan zamanda, o sistemleri kullanamama riskiyle karşı karşıya kalınabileceğinin bilincindeyiz.
Geçmişte satın aldığımız İHA'ları uçuramadığımız günleri unutmadık, unutmayacağız. Kıbrıs Harekatı sırasında uygulanan ambargo da dün gibi hafızalarımızdadır. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, ülkemizin savunma ve güvenlik ihtiyaçlarının yerli ve milli imkanlarla karşılanmasına çok önem veriyor teknolojik bağımsızlığımızı sağlamak için gece gündüz çalışıyoruz.
Ülkemizin savunma sanayisinde sadece kendi kendine yeten bir ülke değil, dost ve müttefik ülkelerin de ihtiyaçlarına cevap verebilen bir ülke olmasını hedeflemekteyiz. Bu çerçevede kamu ve özel sektörde girişimlerimizi sürdürüyor, çok boyutlu teşvik ve yatırımlarımızı çeşitlendiriyoruz."
Oktay, savunma sanayi ihtiyaçlarını tasarımdan üretime kadar milletin kendi mühendisleri ve büyük ölçüde yerli ve milli kaynaklarla karşıladıklarını vurguladı.
“Milli teknoloji hamlemizi birlikte başarıya ulaştıracağız”
"Savunma sanayisinde ilerlememizde, kaynaklarımızı etkin ve verimli kullanmamız esastır." diyen Oktay, şu ifadeleri kullandı:
"Savunma Sanayii Başkanlığının yeni sistemde, doğrudan cumhurbaşkanlığına bağlanmasının ana sebeplerinden birisi de budur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin getirdiği tüm hız, esneklik ve dinamizmden yararlanmaktır. Yeni sistemle milletimize sunduğumuz katma değeri yüksek teknolojiye sahip milli ürün yelpazemiz çok daha hızla genişleyecektir. Teknoloji üreten bir topluma sizlerle dönüşecek, milli teknoloji hamlemizi birlikte başarıya ulaştıracağız."
Oktay, devletin her türlü zorlukla topyekun mücadeleyi başarıyla yürütecek kabiliyete ve geleneğe sahip olduğunu, bu bilinçle, geride kalan 17 yılda savunma sanayisinin "yerlileştirme, millileştirme ve küresel etkinlik" düsturu çerçevesinde büyük bir aşama kaydettiklerini aktardı.
“Ağır Sınıf Taarruz Helikopteri ile yeni bir sayfa açtık”
Askerimizin en basit teçhizatını bile üretemeyen günlerden, tüm parçalarıyla birlikte milli uçağını, insansız hava aracını üretmeye başlayan bir Türkiye'ye gelindiğine işaret eden Oktay, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Savunma sanayisinde yerlilik oranımızı yüzde 15'lerden, yüzde 65'lere kadar çıkardık. Yüzde 65'lere nasıl geldik, sizler çok iyi biliyorsunuz. ATAK helikopterinden edindiğimiz tecrübeyi bir adım öteye taşıyarak, Ağır Sınıf Taarruz Helikopteri ile yeni bir sayfa açtık. Türk mühendisleri tarafından tasarlanan ve üretilen yerli helikopterimiz GÖKBEY test uçuşunu başarıyla gerçekleştirmiş, gururumuz olmuştu.
Geçtiğimiz aylarda TEI'nin yerli ve milli olarak geliştirdiği PD-170 motoruyla insansız hava araçlarımızdan ANKA'nın uçuşu başarıyla gerçekleştirildi. Yakaladığımız bu ivmeyle yerli üretim ve tasarım imkanlarımızı hızla artırarak, Türkiye için çok önemli bir proje olan Milli Muharip Uçak ve ilk milli haberleşme uydumuz TURKSAT 6A gibi nice projeleri gerçekleştireceğimize inanıyorum. Yerli ve milli üretimde yüzde 65'leri yeterli görmüyoruz."
“Milli proje sayımız 600'ün üzerine çıkmıştır”
Oktay, yerli ve milli üretimde yüzde 65'leri yeterli görmediklerini belirtti.
"Savunma teknolojileri alanında yürütülen milli proje sayımız 600'ün üzerine çıkmıştır." ifadesini kullanan Oktay, sadece üretim değil özgün ürün geliştirme ve tasarım alanında da gelinen noktanın, takdire şayan olduğunu söyledi.
Savunma sanayisinde ihracat atılımının Türkiye için çok önemli bir dönüm noktası olduğuna işaret eden Oktay, bu alanda ürünleri ithal eden bir ülkeden artık tasarlayıp, üretip, ihracat yapan bir ülkeye dönüştüklerini, 168 milyar doların üzerine çıkarak rekor kıran ihracat rakamlarının, geçen yıla göre yüzde 5,9 artarak, yükselen ivmesini sürdürdüğünü dile getirdi.
“Daha da yüksek seviyelere ulaştıracağımıza inanıyorum”
Yeni açıklanan dış ticaret verilerine göre dış ticaret açığının ocak ayında yüzde 72,5 azalarak 2,5 milyar dolar olduğunu vurgulayan Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İhracatta şahlanışımızı, 2019 yılında savunma sanayisinin de etkisiyle sürdüreceğiz. 2002 yılında 248 milyon dolar olan savunma ve havacılık ihracatımız 2018'de 8 katın üzerinde büyüyerek yaklaşık 2 milyar 35 milyon dolara ulaşmıştır. Yeterli mi? Asla değil. Sizlerin gayretleriyle daha da yüksek seviyelere ulaştıracağımıza inanıyorum. Milli sinerjinin gelişmesiyle savunma sanayimizi şahlandıran TUSAŞ'ın, Türkiye'nin bugün geldiği noktaya katkısı çok büyüktür. 2002 yılında dünyanın en büyük savunma şirketleri arasında tek bir savunma firmamız bulunmazken, bugün TUSAŞ 64. sıraya yerleşmiştir. Çok daha yukarılara çıkacağız."
Oktay, TUSAŞ'ın, 1984'ten bu yana havacılık ve uzay sanayisi sistemlerinin geliştirilmesi, modernizasyonu ve üretimi faaliyetlerini yürüttüğünü, Türkiye'nin önde gelen teknoloji merkezlerinden biri olduğunu ifade etti.
“2023'te milli uçağımızı hangardan çıkaracağız”
TUSAŞ'ın, uçak, helikopter, insansız hava aracı ve uzay sistemleri gibi ülkenin milli teknoloji hamlesi açısından en stratejik projelerini gerçekleştirmesinin, herkes için gurur kaynağı olduğunu belirten Oktay, şu bilgileri verdi:
"Coğrafi kısıtlama olmaksızın, dünya üzerinde herhangi bir bölgeden yüksek çözünürlüklü görüntü elde edilmesini sağlayan uydumuz GÖKTÜRK 1 ve TUSAŞ tarafından üretilen ilk milli gözlem uydumuz GÖKTÜRK 2, uzaya fırlatılarak adımızı uzaya yazdırmıştır. Ülkemizin bütünlüğüne kasteden PKK/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütleriyle mücadelede güvenlik güçlerimizin kullandığı ATAK helikopteri ve İnsansız Hava Aracı Sistemi ANKA gibi iftihar vesilesi ürünlerimiz var. Milli Muharip Uçak Projesi'nin tamamlanmasıyla ülkemiz, ABD, Rusya ve Çin'den sonra beşinci nesil bir muharip uçağı üretebilen ülkeler arasında yer alacaktır. Üstelik bu konuda uzak bir gelecekten de bahsetmiyoruz. 2023'te milli uçağımızı hangardan çıkaracağız ve 2026'da göklerde görmek nasip olacak. 2031'de envantere alıyoruz."
Oktay, Savunma Sanayii Başkanlığı ile TUSAŞ arasında imzalanan, ATAK helikopterinde elde edilen tecrübelerin bir üst seviyeye taşındığı "Ağır Sınıf Taarruz Helikopteri" sözleşmesinin de hayırlı olmasını diledi.
“AR-GE çalışmalarını yaygınlaştırmanızı bekliyorum”
Şimşek ve Turna isimli hedef uçak sistemlerinin de TSK'nin hava savunma birliklerinin eğitim ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamaya başladığını anlatan Oktay, şunları kaydetti:
"TUSAŞ'ın, yerli üretime ve yan sanayimizin gelişiminde KOBİ'ler dahil özel sektöre verdiği destek de takdire şayandır. Tasarlayıp ürettiğimiz ürünlere dair alt sistemleri oluşturmak, alt sektörleri geliştirmek zorundayız. Yerli ve milli projelerimizin beşeri sermayemizi güçlendiriyor olması, mühendislerimizin başarı hikayeleri yazması, Türkiye'nin yükselişini hızlandıracaktır. 2053 ve 2071 vizyonlarımız ve milli teknoloji hamlemiz doğrultusunda, en temel önceliğimiz, milli tasarım ve üretimi yapacak nitelikli personelin yetişmesi olmalıdır.
Eğitimde atılan adımlarla, tekno girişim destekleriyle ve AR-GE çalışmaları teşvikleri ile gençlerimizin en iyi şekilde yetişmesi ve üretmesini destekliyoruz. Bu doğrultuda sizleri hali hazırda sürdürmekte olduğunuz üniversite-sanayi iş birliği faaliyetlerinizi daha da geliştirmeye davet ediyorum. Yürütmekte olduğunuz stajyer mühendis programını beğeniyle takip ediyorum. Bunun gibi genç mühendislerimize yönelik programların yanı sıra teknolojiye katma değer sağlayacak AR-GE çalışmalarını yaygınlaştırmanızı bekliyorum.
İş hacminizi büyüterek paydaş ve iştiraklerinizin sayısını artıracağınıza ve ürün yelpazenizi daha da genişleteceğinize yürekten inanıyorum. İnşallah savunma sanayisi ürünleri için dışarıya hiçbir bağımlılığımızın kalmadığı günler gelecek."
Oktay, Türkiye'nin milli teknoloji hamlesi doğrultusunda, ülkeyi 2053 ve 2071 hedeflerine taşıyacak vizyon sahibi yöneticilerin, tüm teşvik ve desteklerle bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yanlarında olacaklarını sözlerine ekledi.
Kaynak: AA