Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri Töreni'nde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri Töreni'nde, bu yılki ödüllerin tarih ve sosyal bilimler alanında Prof. Dr. Mehmet İpşirli, sinema alanında Türker İnanoğlu, müzik alanında Erol Sayan, sanat ve fotoğraf alanında İzzet Keribar, vefa ödülü alanında ise Mehmet Akif Ersoy adına torunu Selma Argon'a verileceğini belirtti.
"Kültür, bir milletin bağımsızlığının sembollerinden biridir"
Ödül kazanan kişileri tebrik eden Erdoğan, ayrıca Türkiye'nin maziden atiye uzanan büyük yolculuğuna kendi alanlarında katkı yaptıkları için şükranlarını sundu.
Cumhurbaşkanlığı ödüllerini, devletin ve milletin kültür sanat insanlarına teşekkürünün, takdirinin bir nişanesi olarak verildiğine işaret eden Erdoğan, "Marifet iltifata tabidir. Bize göre kültür, tıpkı toprak, bayrak, ordu, para gibi bir milletin bağımsızlığının sembollerinden biridir." diye konuştu.
Dünyanın en güçlü ülkelerine bakıldığında ordularından ziyade, kültürel iktidarıyla bu konuma geldiklerine değinen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Günümüzde kültür endüstrisi öyle bir seviyeye geldi ki, dünyada girmediği, ulaşmadığı, tesir etmediği yer kalmadı. Sinemadan müziğe, giyimden teknolojiye ve mimariye kadar her alanda bu etkiyi görüyoruz. İşte bu gerçek bizi kültür sanat politikalarımıza dört elle sarılmaya itiyor. Geçtiğimiz 16 yılda demokraside ve ekonomide çok büyük devrimlere imza atan Türkiye, maalesef eğitim ve kültür sanat politikalarında arzu ettiğimiz mesafeyi kat edememiştir.
Esasen bu alandaki gelişmelerin, diğer yatırımlar gibi sadece devlet projeleriyle, kamu imkanlarıyla sağlanabilmesi işin tabiatına da uygun değildir. Millet olarak topyekun bir mücadeleyle ülkemizi kültür, sanatta ileriye taşıyabiliriz, çünkü bu faaliyetler sonuç itibariyle bireysel çabaya, üretkenliğe dayalıdır. Devlete düşen görev, bireylerin bu gayreti ortaya koyabilecekleri iklimi tesis etmektir. İnşallah yeni dönemde bu doğrultuda çok daha büyük adımları hep birlikte atacağız."
"Medeniyet esasta bir inşa faaliyetidir"
Türkiye'nin son bir asrının siyasi ve sosyal alanların yanında kültür sanat bakımından da çok büyük kırılmaları yaşadığını aktaran Erdoğan, "Bu süreçte dilimiz öylesine büyük bir değişime uğramıştır ki dedeler torunlarıyla sağlıklı iletişim kuramaz hale gelmiştir. Aynı şekilde müzik zevkimizde çok ciddi değişmeler yaşanmıştır. Giyim kuşamdan yeme içmeye kadar her alanda bu sıkıntının emarelerine şahit oluyoruz. Kültür sanat dünyamızın kuraklığının en başta gelen sebeplerinden biri de budur." değerlendirmesinde bulundu.
"Yitik, kaybedildiği yerde aranır" atasözüne atıfta bulunan Erdoğan, "Bize düşen görev, medeniyetimizin üç tasavvurunu; kalbiselimi, zevkiselimi, aklıselimi kendi tarihimizde kendi geçmişimizde aramak, bulmak, yeniden yorumlamak ve geleceğe taşımaktır. Kalbi selimle kalplerimizi, zevki selimle gönüllerimizi, aklı selimle zihnimizi yeniden doyuracak, zenginleştireceğiz." dedi.
"Medeniyet, esasta bir inşa faaliyetidir." ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu faaliyetin temeli de ilim ve hikmettir. Şayet bu temel sağlamsa ortaya göz alıcı bir köşk çıkar. Tam tersi temel çürükse elimize sadece yıkık dökük bir gecekondu geçer. Biz, uzunca bir süre ecdadın ihtişamlı medeniyet mirasına sırtımızı dönüp, kendimizi her alanda gecekondulara, kaçak yapılara mahkum ettik. Halbuki bizim tarihimizde ilim ve sanat insanlarının müstesna bir yeri vardır. Kanuni Sultan Süleyman'ın 'Benim zamanında hiçbir şey olmasa bile Baki gibi bir şairin bulunması yeter saadettir' dediği rivayet edilir. Bugün ülkemizin ve genel olarak medeniyet coğrafyamızın yaşadığı sorunlar, ilme, hikmete, tefekküre, gayrete, azme ve tevekküle yeteri kadar sarılmıyor olmamızdan kaynaklanıyor."
"Mehmet Akif Ersoy'un fikir mirası"
Kur'an-ı Kerim'deki bazı ayetlere işaret eden Erdoğan, "Gitmemiz gereken yolu orada gösteriyor. 'Akletmez misiniz, düşünmez misiniz?' Bunlar bizim için çok ciddi uyarılar. Kültür sanat alanındaki kısırlığı aşmak için yapmamız gereken budur. Aklımızı kullanmamız, geçmişten ve bugünden gereken dersleri çıkarmamızdır." diye konuştu.
Bunun için çok kıymetli bir müktesebata sahip olunduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz, bu alanda zenginiz, fakir değiliz. Sadece varisine vefa ödülünü takdim edeceğimiz merhum Mehmet Akif Ersoy'un fikir mirası bile önümüzde yeni yollar açmaya yetecek kadar zenginliktedir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kurtuluş Savaşı'nın ruhunu anlatan İstiklal Marşı'nın, milletin yeniden ayağa kalkışının destanı olan Çanakkale şiiri ve her biri ayrı kıymete sahip mesajlar içeren eserlerinin Mehmet Akif'in ismini tarihe altın harflerle kazıdığını kaydetti.
'İstiklal şairi Ersoy'un ömrünün son günlerini geçirdiği daire müze evine dönüştürülecek'
Mehmet Akif Ersoy'un hayatı ve geride bıraktığı eserlerin başlı başına Türk milletine verilmiş bir ödül olduğunu belirten Erdoğan, törende Ersoy adına varisine takdim edilecek ödülün, sadece milletin istiklal şairine olan vefasının ifadesi olduğunu söyledi.
Devlet olarak, merhum Ersoy'un mirasına sahip çıkma adına önemli bir adım attıklarını dile getiren Erdoğan, "Kültür ve Turizm Bakanlığımız, merhum Mehmet Akif'in Mısır'dan Türkiye'ye döndüğünde İstanbul'un Beyoğlu ilçesinin İstiklal Caddesi'nde bulunan Mısır apartmanının dördüncü katındaki daireyi kamulaştırdı. Milli şairimizin ömrünün son demlerini geçirdiği bu daireyi Mehmet Akif Ersoy Müze Evi'ne dönüştürüyoruz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Milli şairimizin Mısır'dan Türkiye'ye döndüğünde, ömrünün son demlerini geçirdiği İstiklal Caddesi'ndeki dairesini Mehmet Akif Ersoy Müze Evi'ne dönüştürüyoruz.https://t.co/lylF28Di4O pic.twitter.com/3JijA3s6id
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) 19 Aralık 2018
Cumhurbaşkanı Erdoğan, müze evinin ne tür objelerle zenginleştirileceği ve millete nasıl kazandırılacağı konusunda değerlendirmeler ve istişareler yapılacağını aktardı.
Dairenin teslimatının daha yeni yapıldığını belirten Erdoğan, "Bu adımı atalım istiyoruz ve İstanbulumuzun en işlek yerinde İstiklal Caddesi'nde böyle bir müzeye dönüştürmesi çok çok isabetli olacaktır diye de düşünüyoruz. İstiklal Marşı şairimize ait pek çok eser ve şahsi eşyanın da sergileneceği bu müze evinin bilhassa gelecek kuşaklara üstadı daha yakından tanıma ve anlama imkanı vereceğine inanıyorum." ifadesini kullandı.
"Toplumla barışık sanat ve edebiyat insanları ayakta kalmayı başarmış"
Erdoğan, "Mehmet Akif'in bize tuttuğu ışığı yeteri kadar değerlendirebildiğimizde onun aziz hatırasını hakkıyla yad etmiş olabiliriz. Ancak ülkemizde veya ülkemize baktığımızda gördüğümüz şudur, Türkiye'nin yeni Mehmet Akiflere, Ahmet Hamdi Tanpınarlara, Necip Fazıllara, Nazım Hikmetlere, Arif Nihat Asyalara, Kemal Tahirlere ihtiyacı bulunuyor. Aynı şekilde müzikte yeni Dede Efendiler, Itriler, Hacı Arif Beyler, Aşık Veyseller, Muzaffer Sarısözenler, Neşet Ertaşlar yetiştirmeden özgürlüğümüzü koruyamayız." diye konuştu.
Mimar Sinan gibi kendi alanında asırlarca devam edecek, ekoller oluşturacak mimarların yetiştirilmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, Mimar Sinan'ın ömrüne 800'e yakın projeyi sığdırdığını söyledi.
Erdoğan, gelecek sürecin, Türkiye ve millet için kültür, sanat alanındaki kişilerle yeni bir yükseliş dönemine dönüşeceğine inandığını dile getirdi.
Kültür ve sanatın tabiatı gereği sivil, özgür ve vesayet kabul etmeyecek bir karakterde olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Tek tipçiliği, tek sesliliği dayatan totaliter rejimlerde sanatın layıkıyla neşvünema bulması bu sebeple pek mümkün olmaz. Aynı şekilde toplumların kutsallarını inançlarını, bunları küçümseyen, hafife alan, tahfif eden yahut ideolojik siparişlere göre köreltmeye çalışan kişinin yaptığı işin adı, kültür veya sanat değildir. Esasen bu tarz işlere tevessül edenlerin isimleri ve eserleri tarihin tozlu raflarında kaybolup gitmiştir. Buna karşılık içinden çıktığı toplumla barışık sanat ve edebiyat insanları isimleri ve eserleriyle asırlarca ayakta kalmayı başarmışlardır. Dünya ve Türk klasikleri bu anlayışın örnekleriyle doludur."
Türkiye'nin bir yandan geçmişteki değerlerine sahip çıkarken, diğer yandan da bunların izinde yeni kültür ve sanat insanları yetiştirmek mecburiyetinde olduğunu dile getiren Erdoğan, küresel düzeyde dolaşıma girecek eserler üretecek kültür ve sanat insanlarının yanında bulunmanın en baştaki görevleri olduğunu kaydetti.
"Türkiye'nin 2053 ve 2071 vizyonunun önemli bir ayağı, kültür sanat başlığı"
Erdoğan, her fırsatta kültür ve sanat insanlarıyla birlikte olmaya önem verdiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bazı çevrelerin hüsnüniyet ürünü bu gayretimize dahi tahammül edemediklerini üzüntüyle takip ediyoruz. Ülkemizin en büyük sorunu kendi toplumunu, ülkesini küçümseyen bir grubun uzunca bir süre kültür sanat dünyamızı adeta esir almasıdır. Hamdolsun bu esaret yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Özellikle gençlerimiz arasında geleceğimiz adına bize ümit veren güçlü bir kıpırdanışın, arayışın, sorgulamanın giderek yükseldiğini görüyoruz. Türkiye'nin 2053 ve 2071 vizyonunun önemli bir ayağını da kültür sanat başlığı oluşturacaktır. Bugün dünyanın neresine gidersek gidelim televizyonun düğmesine dokunduğumuzda karşımıza mutlaka ülkemizde yapılmış bir televizyon dizisi çıkıyor. Bunlar da bizi mutlu ediyor. Demek ki çalıştığımızda, emek verdiğimizde, mücadele ettiğimizde, televizyon gibi rekabetin çok üst düzey olduğu bir alanda netice elde edebiliyoruz. Aynı başarıları diğer alanlarda göstermememiz için hiçbir sebep göremiyorum."
Erdoğan, 2018 Yılı Kültür Sanat Büyük Ödüllerini takdim ettikleri hocaları ve üstatları kutladı. Vefa ödülünün verildiği Mehmet Akif Ersoy'u rahmet ve şükranla yad eden Erdoğan, kültür, sanat politikaları kurulunun eserleri arasında Divan-ı Hümayun'un da yayınlanması fırsatının bulunmasını temenni etti.
Kaynak: AA