Türk halkı yorgun ve fakirdi. Uzun süren savaşlar sonrası Cumhuriyetle birlikte adeta yeniden diriliş dönemi başladı.
Halk yönetimde söz sahibi olurken, Cumhuriyet'in yaktığı ışıkla birlikte reformlar üst üste geldi.
Büyük bir kalkınma seferberliği başlatıldığını ifade eden TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yusuf Sarınay, "Özellikle Birinci Dünya Savaşı'nda yıkılan ülkede planlı ekonomik modellerle temel sanayi tesislerinin kurulması, Türkiye’nin muasır medeniyet seviyesine çıkması için yapılan radikal köklü inkılaplar, geçmişte ihmal edilen kalkınma hamlelerine de vesile olmuş" dedi.
Türk ekonomisi nefes almaya başladı
Endüstri devrimi ile dünya çapında önemli hamleler yapıldı. Türkiye'ye can verecek fabrikalar kuruldu.
Türk ekonomisi nefes almaya başladı. Ekonomi çarklarının dönmesi için bankalar ve ilk milli sigorta şirketi kuruldu. Yabancıların ellerindeki demiryollarının tamamı satın alındı. Türkiye'nin dört bir yanı demir ağlarla örüldü.
Sultan Abdülmecid'den itibaren yapılan demir yollarının kilometre garantisiyle millileştirildiğini ifade eden İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cezmi Eraslan, Cumhuriyet'in devraldığı yaklaşık 3 bin 300 kilometrelik bir demir yolu olduğunu, Atatürk döneminde de bunun iki misline çıkarıldığını söyledi.
Cumhuriyet ile birlikte toprak reformunun da gerçekleşmesiyle, tarım ekonomiye can kattı.
Ülkede milli eğitim seferberliği başlatıldı
Askeri başarıyı ekonomik başarılarla taçlandırmak adına çok ciddi girişimlerde bulunulduğunu belirten Eraslan, bütçenin neredeyse yüzde 30'unu oluşturan Aşar Vergisinin kaldırıldığını söyledi.
Yabancıların elindeki limanlar, tersaneler satın alındı, yetmedi yenileri yapıldı.
Ülkede milli eğitim seferberliği başlatıldı. En önemli hamlelerden bir tanesinin kız çocuklarının eğitilmesini ve kendilerini geliştirmesinin sağlanması olduğunu kaydeden Eraslan, şu ifadeleri kullandı:
"Cumhuriyet öncesi okuryazar kesim zaten son derece zayıftır. 28 yılında, 27 sayımına baktığınız zaman yüzde 5, yüzde 6'lık bir okur yazardan bahsedilir. Hem okur hem yazar değil çünkü genelde okurlar ama yazamazlar insanlarımız. 12 yılda 1940 sayımında kızlarda yüzde 16, erkeklerde yüzde 24’tür, yani ortalaması yüzde 20 ye çıkan bir okur yazar oranı söz konusudur."
Türkiye'nin dünya ile entegrasyonu sağlandı
Haklar ve özgürlükler de ihmal edilmedi. 1930'da belediyelerde 1934 ise genel seçimlerde Avrupa'dan da önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı.
Tarihi ve dili korumak için kurumlar kuruldu. Türkiye'nin dünya ile entegrasyonu sağlandı. Milletlerarası saat, takvim, ölçü ve rakamlar kullanılmaya başlandı. Kısa sürede genç Türkiye Cumhuriyeti, yepyeni kurum ve kuruluşlarıyla dünyada hak ettiği yeri aldı
Haber: Hüseyin Günay
Kamera: Volkan Tay