Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Meclis tören alanında, TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın eski ve bu dönem görev yapan milletvekilleri için düzenlenen iftar programına katıldı.
Burada konuşan Erdoğan, 2003 Mart ayı ile 2014 Ağustos ayı arasında 11 yılı aşkın bir süre mensubu olmaktan şeref duyduğum TBMM'de, milletvekilleriyle olmaktan dolayı memnuniyet duyduğunu söyledi.
Siyasi hayatı boyunca milli iradenin tecelligahı olan TBMM'nin gücünü ve itibarını yükseltmek için çalıştıklarını, bundan sonra da aynı şekilde devam edeceklerini belirten Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminde TBMM'yi hedef alanların bu binayla birlikte doğrudan milletin iradesini hatta milletin bizatihi kendisini bombaladıklarını ifade etti.
Erdoğan, 15 Temmuz gecesi dışarıda milletin, Meclis binasında da milletvekillerinin şanlı bir direniş sergilediğine dikkati çekti.
27 Mayıs 1960'ta ve 12 Eylül 1980'de kapısına kilit vurulan, 12 Mart 1971 ve 28 Şubat 1997'de adeta devre dışı bırakılan bu kurumun, 15 Temmuz'da kapısına dayanan darbecilere teslim olmadığını vurgulayan Erdoğan, Genel Kurul Salonu'nda bir araya gelen ve "Yapacağımız şey burada ölmektir" diyen milletvekillerinin her birini bir kez daha saygıyla selamladığını kaydetti.
Erdoğan, tepelerine bomba yağdırılırken dahi "bomba da atsanız buradayız, sizi yargının önüne çıkaracağız, millete hesap vermenizi sağlayacağız." diyerek zorbalara karşı demokrasi çizgisinden ayrılmadan duruşlarını ortaya koyan başta TBMM Başkanı Kahraman olmak üzere tüm milletvekillerine şükranlarını sundu.
"FETÖ denen bu ihanet çetesi ve arkasındaki güçlere" işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Bu alçaklığı yaptılar da ne oldu? İşte TBMM dimdik ayakta. İşte milletvekillerimiz ülkesine hizmet mesaisine devam ediyor. İşte Cumhurbaşkanlığı Külliyesi faaliyetlerini sürdürüyor. Özel Harekat çok daha farklı bir şekilde dirilerek ayağa kalkıyor. Özel kuvvetler, emniyet müdürlüğümüz hakeza öyle, İstanbul'umuz da aynı şekilde. Ordumuz, istihbarat teşkilatımız hepsi de vazifelerini çok daha başarılı, kararlı bir şekilde yürütüyor. İşte milletimiz her zamankinden çok daha farklı bir şekilde kenetlenmiş halde geleceğine umutla bakıyor.
Peki o FETÖ'cü hainlere ne oldu? Hepsi de cezaevlerinin demir parmaklıkları arkasında günlerini geçiriyor, mahkemelerde hesap veriyor. Siz bakmayın onların mahkemelerde oynadıkları tiyatroya. Günler, aylar, yıllar gelip geçecek ama o bekledikleri bahar hiç gelmeyecek. Kulaklarına fısıldanan haberlerin, rüyaların, mesajların, sözlerin, vaatlerin hepsinin de birer yalandan, hezeyandan ibaret olduğunu çok geçmeden anlayacaklar. Bir süre sonra yanlarında ne o avukatlar ne el altından sağlanan destekler ne kendilerini gaza getiren o güruh kalacak. Hepsini de tek tek takip ediyor, vakti saati gelince de gereğini yerine getiriyoruz."
"Kanun yapma tekeli Meclisin yetkisine veriliyor"
Gazi Meclisi hürmetle selamlayan Erdoğan, Türkiye tarihinin en önemli yönetim reformunun, 16 Nisan'daki halk oylamasında milletin teveccühüyle kabul edilen anayasa değişikliğiyle yapıldığını söyledi.
Erdoğan, bu reformun en önemli özelliğinin yasama ve yürütme arasındaki çizgiyi netleştirmesi olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Ülkemizin yönetim pratiğinde hükümeti kuran siyasi kadro, aynı zamanda Mecliste de çoğunluğa sahip olduğu için yasama ile yürütme çok fazla iç içe geçiyor, bundan da en fazla Meclis zarar görüyordu. Meclisin, Bakanlar Kurulunda hazırlanan ve Meclise sevk edilen tasarıların onay merci durumuna düşmesi milletvekillerimizin çalışma şevkini de kırıyordu.
Yeni sistemde artık ne Bakanlar Kurulunun ne de bütçe dışında cumhurbaşkanının Meclise kanun tasarısı gönderme yetkisi bulunmuyor. Tüm kanunlar milletvekillerimiz tarafından hazırlanacak, görüşülecek, tartışılacak, oylanacak ve yürürlüğe girecek. Bir başka ifadeyle, bu sistemde kanun yapma tekeli sadece kağıt üzerinde değil, fiilen de Meclisin yetkisine veriliyor."
Bunların aksini söyleyenler olduğunu ancak dürüst davranmadıklarını dile getiren Erdoğan, kanunların cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin üzerinde bulunduğu için Meclisin hiçbir konuda devre dışı kalmasının asla söz konusu olmayacağının altını çizdi.
"Demokrasimizi güçlendirecek tüm teklifleri tartışmalıyız"
Erdoğan, cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin aynı gün ama farklı listelerde yapılacağı için milletin iradesini dilediği gibi sandığa yansıtma imkanı bulacağını vurguladı.
Milletvekili sayısının 600'e çıkarılmasının temsil tabanını genişleteceğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Önümüzdeki süreçte hem yeni sisteme hazırlık mahiyetindeki uyum yasalarının çıkartılması hem de seçim kanununda köklü değişiklikler yapılması gerekiyor. Milletvekilleriyle seçmenleri arasındaki ilişkiyi güçlendirmek için dar veya daraltılmış seçim bölgesi alternatifleri başta olmak üzere demokrasimizi güçlendirecek tüm teklifleri tartışmalıyız.
Seçmenleriyle yüz yüze ilişki kuracak milletvekillerinin Meclisteki hareket alanlarının buna göre genişlemesi gerekiyor. Dolayısıyla anayasa değişikliğiyle ilk adımını attığımız yönetim reformunu bu değişikliklerle tamamlamaya ihtiyacımız var. Öncelikle de Meclis İçtüzüğünden başlamasında fayda görüyorum. Dün de ifade ettim, artık Meclis kapanmadan şu dönemde bana göre içtüzüğü parlamentonun halletmesinde çok büyük faydalar var. Çok ciddi zaman ve enerji kaybına yol açan içtüzüğünü değiştirmeden diğer düzenlemeleri yapmamız bir hayli zor olacaktır."
Erdoğan, bu konunun şu veya bu parti meselesi olmadığını belirterek, milletin ve onun temsil makamı olan Meclisin itibarını, kapasitesini ve verimini arttırmak için bu adımları atmak mecburiyetinde olduklarını anlattı.
Aksi takdirde hesabın millete verileceğine işaret eden Erdoğan, "Cumhurbaşkanı ve iktidar partisinin genel başkanı olarak bu çerçevede atılacak tüm adımları, başlatılacak tüm ilişkileri destekleyeceğimi özellikle belirtmek isterim. Parlamento çatısı altında görev yapan tüm milletvekillerimizin de aynı hassasiyeti göstereceklerine inanıyorum." dedi.
Erdoğan, konuşmasını herkesin ramazan ayının hayırlı geçmesini dileyerek sonlandırdı.