Katar Merkezli El-Cezire Televizyonunda iki bölüm halinde yayınlanacak bir programın ilk bölümünde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, düşünce ve siyasi hayatının yanı sıra 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisini "laik", "İslamcı" ya da "muhafazakar" terimlerinden hangisiyle tanımladığı yönündeki soruyu şöyle yanıtladı:
"Ben her şeyden önce Müslümanım. Bu işin ilk adımı ama Müslüman Recep Tayyip Erdoğan'ın hayatında sürekli değişimler söz konusu. Okudukça, yaşadıkça ve hayatı tecrübe ettikçe pek çok şeyin değiştiğini görüyorsunuz. Bu değişim sırasında siz olduğunuz yerde kalırsanız kaybedersiniz. Bu nedenle kendinizi geliştirmeniz gerek. Biz de bunu başardık."
Erdoğan, AK Parti'nin demokrasi ve laikliğin tanımını yeniden yaptığını dile getirdi.
Bu iki kavramla ilgili değişimlere işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Demokrasinin tanımını yeniden yaptık ve dünyaya Müslüman nasıl siyaset yaparmış gösterdik. Laikliğin de tanımını yeniden yaptık. Laikliğin bir zamanlar Türkiye'de anlaşıldığı gibi olmadığını söyledik. Laiklik, dini ve fikri her grubun kendi istediği şekilde yaşaması ve devletin tüm bu inançları güvence altına almasıdır. Yolumuzu baştan böyle çizdik." diye konuştu.
Darbe girişimi sırasında yaşadıkları
Erdoğan, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında yaşadıklarını da anlattı.
O gece konakladığı yerin sahibinin, botuyla bir Yunan ya da Türk adasına gitme teklifini reddettiğini aktaran Erdoğan, "Bu topraklarda doğdum ve burada öleceğim. Başka bir yere gitmeyi düşünmüyorum. 'Lider taşın arkasına saklanırsa millet dağın arkasına saklanır' anlayışıyla hareket ettim. Lider her zaman meydanlarda olmalıdır ki halk da peşinden gitsin." ifadelerini kullandı.
Programda Erdoğan'a, 15 Temmuz gecesinde, 1990'lı yıllarda bir süre cezaevinde kaldığını hatırlayarak o günleri yeniden yaşamaktan korkup korkmadığı sorusu yöneltildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, o gece tek bir şey düşündüğüne değinerek, şöyle devam etti:
"Halkı meydanlara çağırırsam havaalanına gelecekler. Halk meydanlara inecek. Halkımla buluşmam lazım dedim. Öncelikle kaldığım yerden helikopterle havaalanına geçtim, oradan da uçağa bindik. İki yer vardı ya İstanbul ya da Ankara. Son 5 dakikaya kadar pilot da nereye gideceğimizi bilmiyordu. 5 dakika kala İstanbul'a dedim. Havaalanına indiğimizde pistte 10 bin, dışarıda ise 20 bin kişi bizi bekliyordu. Bu insanlar liderlerini bekliyordu."
Darbe girişimi haberini öncelikle eniştesinden öğrendiğini hatırlatan Erdoğan, daha sonra yanında bulunan eşi Emine Erdoğan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, kızları, torunları ve özel kalem müdürü ile durum değerlendirmesi yaptıklarını belirtti.
Erdoğan, bir televizyon kanalının kendisiyle gerçekleştirdiği görüşmede halkı sokağa inmeye davet ettiğini, İstanbul'a gidince de onlarla bir araya geldiklerini ve krizi yönettiklerini, 16 saat sonra sonuca ulaştıklarını kaydetti.
"Hazreti Muhammed'in sünneti yol haritam"
Siyasi hayatına Necmettin Erbakan ile başladıklarını ve belli bir noktaya geldikten sonra ondan ayrılıp AK Parti'yi kurduklarını anımsatan Erdoğan, Hazreti Muhammed'in ve onun sünnetinin kendisinin yol haritası olduğunu, bu sünneti yaşamaya çalıştıkça hatalardan uzaklaştığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sahip olduğu güçlü hitabet yeteneği ve edebiyata ilgisinin İmam Hatip Lisesinde okurken başladığını, Mevlana Celaleddin Rumi, Mehmet Akif Ersoy ve Necip Fazıl Kısakürek gibi isimlerden etkilendiğini aktardı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevindeyken okuduğu bir şiir yüzünden hapis cezasına çarptırılmasıyla ilgili olarak ise Erdoğan, o dönemin yönetiminin düşünce özgürlüğüne tahammül edemediğini sözlerine ekledi. AA