Türkiye üç tarafı denizlerle çevrili ve yeraltı kaynakları açısından potansiyeli yüksek bir ülke. Bu potansiyeli ortaya çıkarıp işlemek için gereken teknolojiye de sahip. Milli enerji politikası ile Mavi Vatan’ın dört bir yanında sismik araştırmalar yapılıyor, sondaj gemileriyle yeraltı kaynakları tespit edildikten sonra işlenmek üzere hatlar oluşturuluyor.
Oldukça zahmetli olan bu süreç nasıl işliyor? Münhasır ekonomik bölgemizdeki yeraltı kaynakları nasıl tespit ediliyor, çıkarılıyor ve naklediliyor?
Petrol ve doğal gaz nasıl oluşuyor?
Milyonlarca yıldır deniz dibinde yaşayan canlıların kalıntıları, akarsular aracılığıyla taşınan kum ve kil birikintilerinin deniz tabanına çökmesi sonucu yüksek basınç ve sıcaklık altında sıkışır. Bu kalıntılar zamanla mikroorganizmaların da etkisiyle değişim geçirerek petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtlarını oluşturur.
İlk Adım Sismik Araştırma
Sismik araştırmalar, yer altına ses dalgaları yollayarak bu ses dalgalarının yerin altındaki jeolojik yapılardan yansımalarının kaydedilmesi işlemi. Araştırmaların sonucunda, hidrokarbon içerebileceği değerlendirilen jeolojik yapılar tespit edilerek, tahmini rezerv büyüklüğü hesaplanıyor. Böylece su altının olası yeraltı içerikleri belirleniyor.
Denizlerde yapılan araştırmalarda sismik araştırma gemileri önemli rol üsleniyor. Zira araştırmaların büyük çoğunluğu bu gemiler üzerinden yapılıyor. Gemiler, arkalarında bulunan kablolar vasıtasıyla ses dalgaları oluşturuyor, bu dalgalar adeta deniz tabanının bir röntgenini çekerek gemideki alıcılara iletiyor. Bu işlemle deniz tabanının iki ya da üç boyutlu sismik modellemeleri çıkarılıyor. Mühendisler, yazılımlarla jeolojik yapıların olası içeriğini ve boyutunu belirliyor. Ortaya çıkan sonuçlar petrol veya doğal gaz içeriğinin rezervinin saptanmasını sağlıyor.
Türkiye, daha önce hizmet alımı şeklinde gerçekleştirdiği bu araştırmaları, filosuna eklediği Barbaros Hayreddin Paşa ve MTA Oruç Reis adlı sismik araştırma gemileriyle yürütüyor.
Barbaros Hayreddin Paşa
Barbaros Hayreddin Paşa, 2012’nin sonunda Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) filosuna katıldı. 4 bin 711 ton ağırlığında, 84 metre uzunluğunda ve 21,6 metre genişliğindeki gemi, iki ve üç boyutlu sismik araştırma yapabiliyor. Denizin 8 bin metre altındaki jeolojik yapıları inceleyebiliyor. Mavi Vatan’ın dört bir yanında görev yapan gemide bir de helikopter pisti bulunuyor.
MTA Oruç Reis
Oruç Reis’in inşasına 2012’de tamamen yerli imkanlarla başlandı. 86 metre uzunluğunda ve 22 metre genişliğinde olan gemi, 2017’de faaliyete girdi. Barbaros Hayreddin Paşa’da olduğu gibi iki ve üç boyutlu sismik araştırma yapabilen Oruç Reis, deniz tabanından itibaren 15 bin metre derinlikteki jeolojik yapıları görüntüleyebiliyor. Gemide bulunan modern uzaktan kumandalı su altı aracıyla 1500 metre derinlikteki deniz tabanı ayrıntılı bir şekilde izlenebiliyor. Gemide ayrıca, deniz suyu ve tabanından numune alınarak ölçüm ve analizler hızlı bir şekilde yapılabiliyor.
Keşfin can alıcı noktası: Sondaj
Gemilerin keşfettiği hidrokarbona ulaşmak için sondaj çalışmaları yürütülüyor. Belirlenen noktada istenilen derinliğe güvenle inebilmek için önce bir kuyu planı hazırlanıyor. Planlama aşaması sonrasında suyun derinliğine göre bir sondaj platformu ile sondaja başlanıyor. Sondaj operasyonu sırasında petrol veya doğal gaza rastlanırsa belirlenen sahada hidrokarbon varlığı kanıtlanmış oluyor.
Sondaj gemileri
Sismik araştırmalar ile tespit edilen hidrokarbon varlığına ulaşmak için sondaj gemilerinin açacağı kuyulara ihtiyaç duyuluyor. 100-500 metre derinlikteki denizlerde sondaj platformları kullanılabilirken, 300 ile 3500 metre derinliklerde sondaj gemileri faaliyet yürütüyor. Bu gemiler üzerinde sondaj platformu ve geminin sabit kalmasını sağlayan aktif konumlama sistemi bulunuyor. Böylece gemi; gelgitlere, dalgalara ve fırtınalara karşı sabitliğini koruyabiliyor. Türkiye’nin Fatih, Yavuz, Kanuni ve Abdülhamid Han isimli dört sondaj gemisi bulunuyor:
Karadeniz gazının “Fatihi”: Fatih Sondaj Gemisi
2011 yılında Güney Kore’de inşa edilen Türkiye’nin ilk sondaj gemisi Fatih, 2017 yılında TPAO envanterine katıldı. İstanbul’un fethinin 567. yıl dönümü olan 29 Mayıs 2020’de Karadeniz’deki ilk milli sondajı gerçekleştirmek üzere Haydarpaşa Limanı’ndan yola çıktı. 20 Temmuz 2020’de Zonguldak açıklarındaki Tuna-1 lokasyonunda 3 bin 500, 4 bin metre derinlik hedefiyle Karadeniz’deki ilk milli derin deniz sondajına başladı. 229 metre uzunluğa, 36 metre genişliğe sahip olan gemi 51 bin 283 groston ağırlığında. 12 bin 200 metre derinlikte dahi sondaj yapabilme kabiliyetine sahip olan Fatih sondaj gemisi, altıncı nesil teknolojiyle donatılmış durumda. Gemi kendi sınıfında dünyanın en yüksek teknolojisine sahip beş gemisi arasında yer alıyor.
Aktif konumlandırma teknolojisi ile altı metre yüksekliğindeki dalga boyunda dahi sabit kalarak sondaj işlemine devam edebiliyor. Fatih gemisinin Karadeniz’de yaptığı keşif, Türkiye tarihinin en büyük doğal gaz keşfi olma özelliğine sahip.
Yavuz Sondaj Gemisi
2018’de TPAO envanterine katılan Yavuz sondaj gemisi, Fatih gibi 6. nesil ultra derin deniz teknolojisine sahip bir gemi. 230 metre uzunluğunda ve 36 metre genişliğinde. Gemi çift sondaj kulesine sahip olması özelliğiyle hem asıl hem yardımcı işlerin eş zamanlı olarak yapılmasına imkân sağlıyor.
Kanuni Sondaj Gemisi
Türkiye’nin üçüncü sondaj gemisi olan Kanuni 2020 yılında filoya katıldı. 2012 yılında inşa edilen gemi 227 metre uzunluğunda ve 42 metre genişliğinde.
Abdülhamid Han Sondaj Gemisi
Türkiye’nin Mavi Vatan’daki dördüncü sondaj gemisi olan Abdülhamid Han, hem teknik donanımı hem fiziksel özellikleriyle filonun en güçlüsü. 238 metre uzunluğa ve 42 metre genişliğe sahip olan geminin kule yüksekliği 104 metre. Yedinci nesil teknolojiyle donatılan gemi, 12 bin 200 metreye kadar sondaj yapabilme yeteneğine sahip. Mersin Limanı’nda bulunan gemide ekipmanların yerleştirilmesi, teknik işlemler ve sertifikalandırma çalışmaları devam ediyor.
Rezerv büyüklüğü nasıl anlaşılıyor?
Hidrokarbon kaynağı, öncelikle bir takım testlere tabi tutuluyor. Kaynaktan belirli bir süre akış yaptırılarak yer altındaki basınç değişimleri tespit ediliyor. Rezerv konusunda en doğru veriyi alabilmek için tespit kuyuları açılıyor. Elde edilen bilgiler doğrultusunda gerçekçi rezerv tahmini -petrolse milyon varil, doğal gazsa milyar metreküp cinsinden- hazırlanıp tüm rezervin üretilebilmesi için gereken kuyu adedi belirleniyor.
Rezerv karaya nasıl iletiliyor?
Keşfedilen rezerv alanına göre; su derinliği, kazılması gereken kuyu sayısı, hidrokarbon tipi ve rezerv büyüklüğü gibi faktörler göz önünde bulundurularak üretim planı hazırlanıyor. Rezervin sağlayacağı ekonomik büyüklüğün maliyete göre hesabı yapıldıktan sonra rezerv işletilmeye başlanıyor.
Üretim platformunun kurulması
Tespit edilen rezervin özelliklerine göre uygun bir üretim platformunun hazırlanmasıyla çıkarma işlemi başlıyor. Karaya yakın noktalarda platformlar deniz tabanına sabitlenirken, uzak noktalarda yüzer üretim platformları kuruluyor. Kuyular bu üretim platformlarına bağlanıyor. Çıkarılan kaynak, karaya uzaklık durumuna göre, boru hattı ya da tankerler aracılığıyla taşınıyor.
Türkiye’nin doğal gaz serüveni
Karadeniz’deki ilk milli derin deniz sondajını gerçekleştiren Fatih sondaj gemisi, Sakarya Gaz Sahası Tuna-1 kuyusunda 320 milyar metreküp doğal gaz rezervi keşfetti. Bu gaz keşfi, 2020’nin derin denizlerdeki en büyük keşfi, tüm gaz keşifleri arasında ise ikinci en büyük keşif olarak tarihe geçti. Daha sonra keşfedilen 85 milyar metreküp gaz ile birlikte toplam rezerv miktarı 405 milyar metreküpe ulaştı.
Fatih sondaj gemisi Sakarya Gaz Sahası’nın ardından yeni keşifler için Kuzey Sakarya Gaz Sahası’nda yer alan Amasra-1 kuyusunda sondaj işlemi gerçekleştirdi. Bu yeni doğal gaz keşfi 135 milyar metreküp olarak kayıtlara geçti. Böylece toplam keşfedilen doğal gaz rezervi miktarı 540 milyar metreküpe ulaştı.
Karadeniz'de suyun 2 bin 200 metre altında çalışmalar sürüyor. 2022 sonuna kadar boru döşeme işi tamamlanacak. Yapılan planlamalara göre Fatih’in bulduğu doğal gaz 2023’te kullanılmaya başlanacak.