Türkiye'nin bulunduğu coğrafya, 1500'lü yıllardan itibaren farklı zamanlarda 7 ve üstü birçok depremle sarsıldı.
İstanbul'un Türklerin yönetimine geçmesinden sonra karşılaştığı 4 büyük deprem olduğunu belirten Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, 1509'da İstanbul'da meydana gelen depremin 'küçük kıyamet' olarak adlandırıldığını, İstanbul'un 1509'dan sonra yaşadığı ikinci depremin de 1766 yılında meydana geldiğini söyledi.
Türkiye topraklarının tamamına yakını fay hatları üzerinde. Sadece 1939-2018 yılları arasında 7 ve üzeri 14 büyük deprem oldu. Can kayıplarının telafisi yoktu ancak yıkılan şehirler yeniden inşa etti.
Arka arkaya yaşanan Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem milyonlarca insanı etkiledi.
Binlerce bina yıkıldı, yüzyıllardır yaşanan korku bir kez daha göçü tetikledi.
Göç çözüm mü?
Büyük depremler Türkiye coğrafyasının bir gerçeği. Uzmanlara göre tarihte yaşadığı gibi yeniden inşa ve güçlendirme ise en iyi seçenek.
Mevcut binaların ne kadar depreme dayanıklı olup olmadığından endişe duyulduğunu belirten İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Doç. Dr. Beyza Taşkın, "Bunları terk edip gitmek noktasındayız ama her eski bina depremde muhakkak yıkılacaktır diye bir şey yok. Yani olduğumuz yerleri taşımaktan ziyade bulunduğumuz yerleri nasıl iyileştirebiliriz ve depreme dayanıklı bir toplum haline geliriz bence bu sorunun öncelikli olması gerekiyor." dedi.
"İyi bir kentsel dönüşüm uygulamasıyla bina dokusu değişebilir"
Şehirlerin yeniden planlanması afet yönetiminin en önemli parçası. Taşkın, iyi bir kentsel dönüşüm uygulamasıyla bina dokusunun değiştirilebileceğini, mekânsal planlamanın afet riskini yönetmek adına çok çok önemli olduğunu söyledi.