Türkiye’nin güneydoğusu sabah saatlerinde şiddetli bir depremle sarsıldı. Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan 7,7 büyüklüğündeki depremden birçok il etkilendi.
Kahramanmaraş, Malatya, Gaziantep, Hatay, Adana, Kilis, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Osmaniye’de yıkıma sebep olan deprem, yerin 7 kilometre derinliğinde meydana geldi.
Bu yıkıcı deprem sonrası pek çok kavram yeniden gündemde... “Depremin şiddeti ve büyüklüğü aynı kavramlar mı?” sorusu da bunlardan biri. Sıkça karıştırılan bu kavramların ne anlama geldiğini sizler için derledik.
Depremin büyüklüğü nasıl hesaplanıyor?
AFAD tarafından açıklanan 7,7 rakamı depremin büyüklüğünü ifade ediyor. Bu deprem sırasında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsü olarak tanımlanıyor.
Depremin büyüklüğü ile ilgili ilk ölçümleme sistemi Amerikalı sismologlar Charles Richter ve Beno Gutenberg tarafından 1935’te geliştirildi. Richter ölçeğine göre tabiri de buradan geliyor. Bu sisteme göre deprem sırasında açığa çıkan enerjinin ölçüsü ise magnitüd olarak tanımlanıyor.
Depremin şiddeti neye göre belirleniyor?
Peki depremin şiddeti ne anlama geliyor? Herhangi bir derinlikte olan depremin, yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü anlamına geliyor. Yani depremin yapılar, doğa ve insanlar üzerindeki etkilerinin ölçüsü depremin şiddeti olarak ifade ediliyor.
Bu şiddet, uzun yıllar boyunca diğer depremler göz önüne alınarak hazırlanan şiddet cetveline göre değerlendiriliyor. Bir deprem meydana geldiğinde o bölgede meydana gelen etkiler gözleniyor. Ardından bu etkiler, şiddet cetvelinde hangi dereceye uygunsa o şekilde sınıflandırılıyor. Deprem şiddet cetvellerinde, şiddetler romen rakamıyla gösteriliyor.
“Mercalli Cetveli (MM)” ve “Medvedev-Sponheur-Karnik (MSK)” günümüzde kullanılan başlıca şiddet cetvelleri. Bu cetvellere göre şiddeti “V” ve daha küçük olan depremler, genellikle yapılarda hasar meydana getirmiyorlar. Ve insanların depremi hissetme şekline göre bir değerlendirmeye tabii oluyor. “VI-XII” arasındaki şiddetler ise, depremlerin yapılarda meydana getirdiği hasar ve kırılma, yarılma, heyelan gibi bulgulara dayanılarak değerlendiriliyor.
Bir deprem meydana geldiğinde, sismoloji merkezleri tarafından açıklanan değerlere göre sadece büyüklüğü ifade edilebiliyor. Şiddeti ise deprem sonrası, etkilenen bölgelerdeki yarattığı sonuçlara göre belirleniyor.