MHP Genel Başkanı Bahçeli, Kızılcahamam'da bir otelde düzenlenen Ülkücü Ocakları İl Başkanlarına Yönelik Eğitim Programı öncesinde basın toplantısında bir konuşma yaptı.
Ülkü Ocakları üyelerine her baktığında, onlarla her karşılaştığında henüz söylenmemiş şiirlerin şairlerini, henüz yükselmemiş şaheserlerin mimarlarını, henüz duyulmamış namelerin bestekarlarını, henüz okunmamış kitapların müelliflerini, henüz yazılmamış destanların müfritlerini gördüğünü belirten Bahçeli, "Özellikle bilmenizi istiyorum ki, Türk gençliği istikbal beyannamemizdir. Türk gençliği istiklal bereketimizdir. Türk gençliği irade bedestenimizdir." ifadelerini kullandı.
Milliyetçi-Ülkücü gençliğin, Türk gençliğinin özü, özgüveni, özdeğeri, ölü toprağını silkeleyip atan serdengeçti yüreği olduğunu söyleyen Bahçeli, şöyle devam etti:
"İnsan kaderinin en gizemli yanlarından birisi, bugün attığı adımın kendisini nereye götüreceğini bilmemesidir. Ancak kaderin kavşak noktalarını, kıvrım hatlarını akıl, şuur ve ülkü sahibi dava insanlarının tayin, en azından tahmin edebilmesi mümkündür. Çünkü ne kadar geriye bakılırsa ilerinin daha fazla açıklığa kavuşması bir hayat gerçeğidir. Bihakkın mütalaa edildiği takdirde, geçmişte yaşanarak tecrübe edilmiş hadiseler yekunun geleceğin kuytu köşelerine ışıklar salacağı netlikle görülecektir. Bunun için millet ve tarih şuurunun insan vicdanında kök tutması lazımdır. Bugün olanlar dünün sonucudur. Yarın yaşanacaklar bugünün eseri olacaktır. Kimsenin önüne geçemeyeceği ilahi nizam böyledir. Yaradılışın muhteşem bu gerçeğini kavrayamamış olan insanların ve toplulukların, ömürlerinin kısa, izlerinin silik, varlıklarının geçici olması kaçınılmazdır. Bir yönüyle tarih, yaşamayı becerememiş, hayata tutunamamış, sürekliliğini sağlayamamış sayısız toplumlar için onları acımasızca öğüten bir değirmenin tanımıdır."
Dünya coğrafyasının, ayakta duramamış, varlığını sürdürememiş ve samanalevi gibi parlayıp sönmüş yüzlerce toplumun bugün enkaz ve harabe haline gelmiş kalıntılarıyla dolu olduğunu ifade eden Bahçeli, "Buna karşılık, var oluşa anlam kazandıran, dün, bugün ve yarın arasındaki muazzam terkibin farkına vararak, aldığı miras üzerinde müşterek bir şuur geliştiren, bir kültürü bayrak yapan ve bu bayrağı taşıyacak nesiller yetiştiren toplumlar, tarihin bu hazin işleyişini bertaraf etmeyi başarmışlardır. Bu sonsuz oluş ve arayış bugün de sürmekte, 'milletini arayan abidelerle, abidesini kaybetmiş milletler' için tarihin acımasızlığı bütün şiddeti ile devam etmektedir." dedi.
Türk kültürünün alemdar ve dilaver neferlerinin milliyetçi-ülkücü gençler olduğunu belirten Bahçeli, onların Türk tarihini, Türk istikbaline eklemleyecek tertemiz niyetler olduğunu söyledi.
Ülkü Ocaklarının hakkı, halkı ve hakikati gözeten, iman, ahlak, vatan ve millet sevgisiyle temellenmiş, kaynağını Türk-İslam ülküsünde bulan Türk milliyetçiliği mücadelesinden rahatsızlık duyanların, yalan ve iftira çıtasını yükseltmesinin son derece doğal olduğunu bildiren Bahçeli, "Eğer varlığınızdan birileri ürküyorsa, fitne-fesat okları devamlı üzerinize geliyorsa, baskı ve kuşatma altına alınmak isteniyorsanız, biliniz ki yolunuz doğru, önünüz açıktır. Yeter ki birlik ve bütünlüğünüzü zaafa uğratmayınız. Yeter ki duruşunuzdan, duyuşunuzdan ve dirayetinizden taviz vermeyiniz." ifadelerini kullandı.
Ülkü Ocaklarının kurulduğu ilk günden bu yana pek çok haksız ve hayasız suçlamaya maruz kaldığını belirten Bahçeli, şunları bildirdi:
"Türklük gurur ve şuuruna, İslam ahlak ve faziletine diş bileyen, cephe açan, husumet duyan ne kadar grup, oluşum ve müfteris emel sahibi varsa karalama yarışına girdi. Ülkü Ocaklarında yetişmiş birisi olarak elbette her şeyin tanığıyım. Ancak unutulan bir gerçeği hatırlatmak da bir dava görevimdir. Ülkü Ocakları Türk milletinin aşılamayacak hisarı, yıkılamayacak kale duvarı, teslim alınamayacak kahramanlık timsalidir. Esasen karanlık hedefin odağında, Ülkü Ocaklarından ziyade Türklük ve Türk milleti yer almaktadır. İşgal ve ihanetin tedavülü ve tezahürü maksadıyla yol temizliği yapmak için kollarını sıvayan iç ve dış mihrakları her mevzide karşılayan, alayının uykularını kaçıran, hatta çılgına çeviren Ülkü Ocaklarıdır.
Bu tarihi misyondan huzursuz olanların hepsi Türk düşmanlığının kümesinde toplanmışlardır. Bu cesur ve celadet tavırdan mülhem dertlenen, deliren, şikayet eden ve nem kapan kimler varsa Türkiye Yüzyılı'nı ve Türk Devri'ni kabus gibi tarif ve tevil eden namertlerdir. Derelerin sığ yerlerinde balık avına çıkan pelikan kuşları gibi buldukları leşin etrafında kanat çırpan akbabalar gibi çevremizde pusu kuranlar, sipere yatanlar, akıllarınca zaaf anımızı ve yumuşak karnımızı kollayanlar hüsrana uğramaya gene mahkum olacaktır. Binlerce ülkücü şehidimiz, binlerce ülkücü gazimiz boşuna mücadele vermediler."
Çankaya Marşı'nı öylesine söylemediklerini, iş olsun, zaman dolsun bahanesiyle haykırmadıklarını söyleyen Bahçeli, "Nice feragat ve fedakarlık örneğiyle, vatan ve millet uğruna karşılıksız sevdanın bedelse, bedelini seve seve ödedik. Müsellem bir mücadeleyle milli ve manevi değerlere canlı kalkan olduk. Hiç yılmadık, hiç yüksünmedik, hiç de yolumuzdan dönmedik. Çünkü haklıydık, hakkın izindeydik." dedi.
Bugünlerde Ülkü Ocaklarını kötülemek için kuyruğa girenlere, suç örgütü muamelesi yapanlara, kutlu varlığına gölge düşürmek için çırpınanlara baktıklarında, hepsinin amaç ve arayışını gördüklerini ifade eden Bahçeli, "Küresel ve bölgesel krizleri Türkiye'ye ihraç etmek için yanıp tutuşanların önünde iman ve irade duvarı gibi yükselen, şer odakları şaşkına döndüren Ülkü Ocakları ve Milliyetçi Hareket Partisiyle ilgili estirilen isnat ve ithamların hepsi ayağımızın altındadır. Gelişmeler karşısında ölçüsüz ve öfkeli olmaya gerek yoktur. Akıl, azim, ahlak, anlayış ve sabırla millete hizmet yegane hedefimizdir. Nihayetinde Milliyetçi-Ülkücü Hareket, Cumhur İttifakı'yla birlikte Türk milletinin muazzez umutlarını omuzunda taşımaktadır." ifadelerini kullandı.
Büyük halk ozanı Yunus Emre'nin, 3 bin şiir söylediği ve bunları bir divan haline getirdiğini anımsatan Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:
"Molla Kasım adında bir fıkıh bilgini bir su kenarına oturup bu şiirleri okumaya başlamış. Bunlardan binini okumuş ve şeriata aykırı bularak yakmış. Diğer bin tanesini de aynı sebeple suya atmış. Üçüncü bine başlayınca 'Derviş Yunus bu sözü eğri büğrü söyleme. Seni sigaya çeken bir Molla Kasım gelir' beytiyle karşılaşınca hatasını anlamış ve Yunus'un kerametine inanmış. Fakat ne çare ki elde bin şiir kalmış. Derler ki, şimdi Yunus'un o yakılan bin şiirini gökte kuşlar ve melekler, denize atılan bin tanesini balıklar, kalan bin şiirini de insanlar okuyormuş.
Bu rivayet bize, Molla Kasım'ın sadece zahiri bilgileri edinmiş fakat hakikat bilgisinden yoksun bir din bilgini olduğunu göstermektedir. Bunun sonucu olarak Yunus'un şiirlerine karşı böyle davranmıştır. Ne var ki günün sonunda hatasını anlayarak kalan şiirleri de yakmamıştır. Sizlerin mücadelesi, emin olunuz ki, Yunus'un şiirleri gibi dilden dile söylenecek, bugün tuzak kurup kara kampanya imal edenler, dünya gözüyle, vakti-saati geldiğinde pişmanlıklar içinde hakkınızı teslim etmek durumunda kalacaktır."
Türk Milletinin tarih boyunca akıl, bilek ve gönül gücüyle ilmik ilmik dokuduğu tüm değerlerin nişanesinin Ülkü Ocakları olduğunu vurgulayan Bahçeli, "İslam medeniyetinin inanç membaından süzülerek damıtılan tüm hazinelerin haznedarı Ülkü Ocaklarıdır. Nereye gideceğini bilmeyen bir gemiye hiçbir rüzgarın yararı dokunamaz. Ülküsü olmayan, ilkesi olmayan, uğruna her türlü fedakarlığı yapacak ülkesi de bulunmayan bir insan veya cemiyetin hayat damarları kupkurudur." ifadelerini kullandı.
Şair Cenap Şehabettin'in "Zirvelerde kartallar da bulunur, yılanlar da. Ancak birisi oraya süzülerek, diğeri ise sürünerek gelmiştir. Önemli olan nereye gelmiş olduğunuzdan çok, nereden ve nasıl geldiğinizdir." ifadelerini anımsatan Bahçeli, şöyle dedi:
"Amaca erişmek için her yolu meşru ve mubah sayanların değerleri nasıl erozyona uğrattığını, nasıl öğütüp erittiğini Türkiye ve dünya sahnesindeki çok sayıda örneğe bakarak söylemek mümkündür. Şükürler olsun ki ne yaptığını bilen, nereye ulaşacağını şuurla kafasında taşıyan, her birisi vatan müdafi olan sizin gibi arkadaşlarımla, Türkiye ve Türk milleti yeni yüzyıla mührünü vuracaktır. Muhteris, mukallit ve mumya zihniyetlerin hayallerinizi çalmasına, heyecanlarınızı kırmasına, hedeflerinizi karartmasına, heveslerinizi kursaklarınızda bırakmanıza müsaade etmeyiniz. Sizler geleceksiniz, gelecek sizlerle gelecek. Aklınızla, inancınızla, vicdanınızla, karakter ve kabiliyetinizle mücadeleyi sürdürdüğünüz sürece, çalışmayı bir hayat felsefesi, okumayı bir varoluş ikramı gördüğünüz müddetçe aşamayacağınız hiçbir engel olmayacaktır. Öyle bir zaman geldiğinde, kim var diye sorulunca, sağına soluna bakmadan fert fert 'ben varım' diyen Türk gençliğiyle ve hülasa sizlerle her zaman gurur duyacağım."
Yazar Peyami Safa'nın "Bir milleti yok etmek isterseniz askeri istilaya lüzum yoktur. Ona tarihini unutturmak, dilini bozmak, dininden soğutmak ve dolayısıyla manevi değerlerini, ahlakını yozlaştırmak kafidir" sözlerine atıfta bulunan Bahçeli, böylesi bir tehdit karşısında Ülkücü Türk gençliğinin güvence olduğunu söyledi.
Salondakilere haklı olduklarında susmamaları gerektiğini öğütleyen Bahçeli, "Yeri geldiğinde çığlığı andıran suskunluğunuzla da taşları yerinden oynatınız. Uyuşukluk ve cehaletin ezmeyeceği ruh yoktur. Millet vicdanında tükenmez bir hazine vardır ki, o da ahlaktaki saflık ve bozulmamışlıktır. Ruhunuzla ebedi, onurunuzla erdemli olmanın yanı sıra, aklınızla ve ahlakınızla da meşale gibi aydınlık saçınız." ifadesini kullandı.
Türk-İslam medeniyetinin kavrayışında aklın üç büyük gücün simgesel değerini teşkil ettiğini belirten Bahçeli, bunların; dağınıklığı birleştiren güç, meselenin özünü kavrayan güç ve nefsin azgınlığını durduran güç olduğunu hatırlattı.
Aklın olmadığı yerde fikrin olmadığı, fikrin olmadığında da mücadelenin anlam ve anlaşılır bir yanı bulunmadığı kaydeden Bahçeli, salondakilere, "Nihayetinde aklı olmayanların bayağı tahriklerine ve bayatlamış tacizlerine boyun eğecek bir baş sizlerde asla olmaz, olamaz, olmayacaktır." diye seslendi.
Tehdidin ne derece büyük, tehlikenin ne kadar yakın, engellerin nasıl olursa olsun taşıdıkları milli sorumluluk şuurunun, heyecanlarını ve öfkelerini bastırmak durumunda olduğu vurgulayan Bahçeli, "Sorunlardan ve suçlamalardan yılmamak, tuzaklardan ve karanlık oyunlardan uzak ve uyanık durmak lazımdır. Hiç kimse bizlere adalet ve hukuk hatırlatması yapacak kadar dürüst, dengeli, tutarlı ve samimi bir maziye ve mizaca sahip değildir. Zira Milliyetçi, Ülkücü Hareket'in veremeyeceği hiçbir hesap da yoktur." ifadesini kullandı.
Kendilerine "sözde doğruluk dersi" vermeye cüret edenlerin önce kendilerine bakması gerektiğini kaydeden Bahçeli, şöyle devam etti:
"Bize ikide bir parmak sallayanlar haddini ve hududunu bilmek mecburiyetindedir. Adalet ne diyorsa bağlıyız ve saygılıyız. 6-8 Ekim olayları münasebetiyle 37 kişiyi katleden teröristleri alkışlayıp pervasızca destek açıklaması yapanların sosyal medya yalanlarından ve sokak ağzından istifadeyle müfterilik yapması, ahlaklı ve edepli bir tutum değildir. Ne Milliyetçi Hareket Partisi ne de Ülkü Ocakları onun bunun kum torbası olamaz. Aksine tevessül edip teşne olanların alınlarını karışlamak, akıllarını başlarından almak, boş kafalarına da külah geçirmek bizim için çocuk oyuncağıdır. Kendini aşma iradesi taşımadan, bedel ödemeyi göze almadan, fikrinin ardında durma becerisi göstermeden, inançlarını savunma kararlığına sahip olmadan dava adamlığı mertebesine ulaşmak, bugüne kadarki tecrübelerimizle söylersek, ham bir hayaldir."
Ülkü Ocakları'nın Türk milletinin mutena sevdalısı olduğunu dile getiren Bahçeli, "Ülkü Ocakları zoru görünce saklananların harcı değildir. Ülkü Ocakları, dünyevi çıkarlara boyun eğmiş kifayetsiz muhterislerin, makam ve para tutkusuna yenik düşerek kök ve kimlik mutasyonuna uğramış kibir odaklarının hamaset sığınağı değildir. Ülkücülük bir insan hayatının bütününü kesintisiz şekilde kapsaması gereken, ömür çizgisinin farklı dönemlerinde herhangi bir kopuş ve sapmaya bütünüyle kapalı olan bir inanç ve irfan halidir." şeklinde konuştu.
Ülkü Ocakları'nın fikir ve düşünce yapılarında hayat boyunca taşıyacakları bir mensubiyet kıvancı olduğunu dile getiren Bahçeli, "Bu kıvançtan nasibini alamayanlar için Ülkü Ocakları’nın bir gençlik macerası görülmesi, bir zaman aralığında tesadüfen bulunulmuş bir yer gibi takdimi gafillik olduğu kadar gerzekliktir." değerlendirmesinde bulundu.
Milliyetçiliğin binlerce yıldır var oluşu sağlayan ruhun adı olduğuna dikkati çeken Bahçeli, milliyetçiliğin aynı zamanda vatanı emperyalizmden kurtaran misyonun adı olduğunu belirtti.
Milliyetçiliğin, devleti kuran şuurun adı olduğuna değinen Bahçeli, "Dün, kimsenin milliyetçi görünmek istemediği dönemlerde milliyetçi idik ve vardık. Bugün, herkesin milliyetçi olduğunu iddia ettiği dönemde de varız ve buradayız. Yarın, gidişata göre renk değiştirerek girecekleri şekil belli olmayan siyaset palyaçoları yokken de, biz yine var olacağız ve yine burada bulunacağız." ifadelerini kullandı.
Nihai hedeflerinin bir hiyerarşi içinde ele alınması ve yol haritasının ortaya konulması gerektiğini anlatan Bahçeli, "Türkiye'yi yeni yüzyılda muasır ve müreffeh seviyelere çıkaracak güç sizdedir. Türk milletine giydirilmek istenen kefeni yırtarak yıkım ve ihanet şebekesini hayal kırıklığına uğratacak, mahvı perişan edecek şuur sizin fikrinizdedir." diye konuştu.
Ülkü Ocakları ve mensuplarının ihtiyaç olan her anda ortaya çıkarak bayrağı yükselttiğini vurgulayan Bahçeli, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
"Çok çalışmalıyız, geleceğin süper güç Türkiye'sinin hazırlığını mutlaka yapmalıyız. Dün geçti, lazım gelen dersler çıkarıldı. Önümüze bakacağız, bozguncuların ayak oyunlarına itibar etmeyeceğiz, karanlık senaryoları yırtıp atacağız, tehditleri zamanında okuyup kaynağında etkisiz hale getirmek için saflarımızı sıkı tutacağız ve birbirimize canla başla sahip çıkacağız."