Türk ekonomisinin gelecekteki muhtemel araçlarından biri olan dijital para için ilk adım atıldı. Merkez Bankası, ASELSAN, HAVELSAN ve TÜBİTAK-BİLGEM ile ikili mutabakat zabıtlarının imzalandığını duyurdu.
Bu haber ajanslara düştüğünde özellikle sosyal medyada Türkiye’nin sanki kendi milli kripto parasını hayata geçiriyor gibi bazı paylaşımlar yapıldı. Aslına bakarsanız durum pek de öyle değil.
Ekonomist Şant Manukyan ile Merkez Bankası’nın açıklamasının hemen ardından bir telefon görüşmesi gerçekleştirdik. Dijital Türk lirası ne anlama geliyor, biz vatandaşlar bundan nasıl etkileneceğiz, süreç gelecekte nereye evirilebilir gibi sorular sorduk. Ancak cevaplara geçmeden önce konuyla ilgili genel bir çerçeve çizmek istiyoruz.
Dijital para ile kripto para aynı mı?
Bu sorunun yanıtı kesinlikle hayır… İkisi de farklı yaklaşımları temsil ediyor. Bugüne kadar kripto tarafı çokça yazıldığı için biz biraz daha merkez bankalarının dijital para işine eğilelim. Merkez bankaları buna neden ihtiyaç duyuyor sorusu önemli… Çok detaya girmeden şunu söylemekte fayda var, merkez bankaları için para arzı ve ödeme sistemleri üzerindeki kontrollerini kaybetmek olabilecek en kötü senaryolardan biri.
Kripto paralar devlet otoritesi ya da merkez bankası kontrolü dışında işlediği için geleneksel finans sistemi için tehdit durumuna dönüşüyor. Çünkü devletler ya da merkez bankaları tarafından kontrol edilemeyen piyasada otorite kurumların gücü azalıyor. Merkez bankaları bu durumu dijital para ile aşmaya çalışıyor.
Kredi kartı ve banka kartlarındaki dijital para mı?
Çok kısa olarak bir soruya daha yanıt verelim ve hemen Şant Manukyan’ın görüşlerine geçelim… Merkez Bankası’nın açıklamasının ardından bir kesim ‘Zaten kredi kartında ve banka kartında bu kullanılıyordu’ dese de pek öyle sayılmaz. Ticari bankalar, merkez bankalarının basmış olduğu paraları kendi hesaplarına yükleyerek bunu gerçekleştiriyordu.
Dijital Türk lirasında farklı bir teknoloji görebiliriz
Ekonomist Şant Manukyan da bu gelişmenin ‘milli kripto para üretilecek’ teziyle ele alınmaması gerektiği görüşünde. “Bu adım daha ziyade teknolojik altyapının test edilmesi ya da kontrol edilmesi süreci olarak görülebilir” diyor.
Sonrasında ilginç bir örnek veriyor Manukyan. Çin’de geçtiğimiz yıl Bekarlar Günü’nde kimi noktalarda blokzincir teknolojisinin (blockchain) yetersiz olduğu görülmüş. Sistem çok sayıda işlemin üstesinden gelememiş.
Bu olay üzerinden yola çıkarak Merkez Bankası’nın çıkarmayı planladığı dijital Türk lirasının sahip olacağı muhtemel teknolojiye atıfta bulunuyor Manukyan ve “Blockchain çok popüler diye herkes onu kullanacak gibi bir durum yok. Türkiye farklı bir teknoloji de seçebilir bu konuda. Bu fazda önceliğin kullanımdan ziyade teknoloji testi olacağını düşünüyorum” şeklinde konuşuyor.
Kağıt parayla yaşayacak bir sistem olabilir
Peki dijital paranın gelmesi kağıt ya da madeni paranın tedavülden kalkması, tüm ödeme sistemlerinin bir anda değişmesi anlamına mı geliyor?
Manukyan, teknoljinin beraberinde getirdiği yeniliklere karşı koymanın çok zor olduğunu belirtiyor ve şöyle devam ediyor:
“Nasıl ki geçmişte teknoloji geliştikçe ödeme sistemlerinin ve paranın kullanımının da değiştiğini gördüysek yine benzer bir süreçten geçiyoruz. Sadece Türkiye değil dünyanın farklı ülkelerinin merkez bankalarının da bu konuda çalıştığını biliyoruz.
Açıklamaları bütüncül bir şekilde ele alırsak, kağıt parayla birlikte yaşayacak bir sistem gibi görünüyor dijital paralar. Hemen kağıt para kalkacak, dijital merkez bankası parası devreye girecek, tüm ödeme yöntemleri değişecek diye bir şey yok…
Peki nerkez bankaları neden bu işe giriyor? Kripto paraların getirdiği bir rekabet var. Bu rekabet, kontrol edilmesi zor bir alan doğurdu. Merkez bankaları da bu rakibe karşı daha iyi ve daha güvenilir bir sistemle cevap vermek istiyor.”
Yeni dönemi göz ardı edemezsiniz
Şant Manukyan ile sohbetimizi Merkez Bankası ve dijital Türk lirası üzerinden Türkiye ve kripto paralar tarafına getiriyoruz…
“Türkiye’de de kripto paralarla ödemelerin yapıldığı bir gelecek çok mu uzakta?” diye soruyoruz… Her şeyden önce bunun bir ödeme sistemi olduğunun artık kabul edilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Ancak burada bir parantez açıyor ve bunun ‘Bitcoin’ için geçerli olmadığını söylüyor. “Onun geldiği fiyat ve kullanıcıların alışkanlıklarına baktığımızda bir ödeme sisteminden daha farklı yer edindi” gerekçesini paylaşıyor.
Bu nedenle kastettiği daha stabil olan coin’lermiş. Zaten Amerikan Merkez Bankası’nın da asıl çekindiği kısmın Bitcoin değil stabil coin’ler olduğunu öğreniyoruz. Türkiye’nin de elbet bu sistemi bir şekilde kabul etmek durumunda kalacağını aksi halde kabul edilmeyen bu varlıkların tamamen spekülatif görülmesinin yanı sıra teknolojinin de yeterince kullanılamaması gibi sonuçlar doğuracağına değiniyor Şant Manukyan.
Türkiye dijital bir parayı resmi para birimi kabul eder mi?
El Salvador’un Bitcoin’i resmi para birimi olarak kabul etmesi, dünya genelinde çok sayıda ülkenin benzer bir adım için ön çalışmalar yapması bizi Türkiye’nin de durumuna götürüyor…
Ekonomist Manukyan’a göre El Salvador, Türkiye için doğru bir örnek değil. Türkiye’nin büyük ve gelişmiş bir ekonomi olduğunun altını çiziyor. El Salvador’un kendi para birimi dahi olmayan, dolar kullanan ve bu nedenle FED’e bağlı para politikası yürüten bir ülke olduğundan bahsediyor.
Dolayısıyla Türkiye’nin böyle bir adım atmasını ihtimal dahilinde görmüyor ancak “Para birimi olarak kabul etmek ayrı bir şey, ödeme sistemlerinde kullanmak ya da var olan sistemlere entegre etmek ayrı bir şey” dedikten sonra sözlerini şöyle tamamlıyor:
“İleride belki merkez bankalarının, özel şirketlerin ve merkeziyetsiz sistemlerin çekişmesini görebiliriz. Eğer bu üç farklı grup arasında bir sorun olursa işler nasıl ilerleyecek şimdilik bilmiyoruz. Birlikte hareket edebilecekler mi, yoksa bir sürtüşme mi yaşanacak ve regülasyonlarla mı bu iş çözülecek kestirmek zor.
Son bir parantez açıp dijital para biriminin hangi ülkelerde merkez bankalarının elini rahatlatacağı konusuna da değinmek gerek…
Enflasyonun olmadığı, deflasyon riski olan ülkelerde para politikası aslında dijital merkez bankası parası olması halinde daha kolay uygulanabilir. Daha doğrusu eksi faiz uygulaması çok daha net bir şekilde hayata geçirilebilir. Ben gelişmiş ülkelerdeki testleri bu pencereden görüyor ve gelecek dönemdeki para politikalarına yönelik de olduğunu düşünüyorum.”