Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı, "Pandemi Sonrası Dünyada Uluslararası Düzen ve Değişen Dinamikler" başlığıyla 4'üncüsü gerçekleştirilen TRT World Forum 2020'de,"Türk Dış Politikası: Değişen Dünya Düzeninde Gelenek, Jeopolitik ve İdeoloji" başlıklı oturumda konuştu.
'Dünyada jeopolitik dengeler de değişiyor'
Son dönemde dünya genelinde keskin bir dönüşüm ve değişim yaşadığının altını çizen Kaymakcı," Bu nedenle ekonomik ve siyasi anlamda ciddi kırılmalar yaşanıyor. Ayrıca dünyada jeopolitik dengeler de değişiyor. Bütün bunlar yalnız Türkiye için değil, tüm dünya için endişe verici gelişmeler" dedi.
'Dünya her geçen gün daha da karmaşık bir yöne doğru gidiyor'
Büyükelçi Kaymakcı, bu değişim ve dönüşümü şu sözlerle değerlendirdi:
" Öncelik bir sağlık krizinden çok daha ciddi bir kriz olan yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgını ile karşı karşıyayız. Bu ciddi sorun hayatlarımızı, iletişimimizi ve ekonomilerimizi etkiliyor. Bunun dışında son yıllarda dünyanın birçok bölgesinde terör saldırılarına şahit oluyoruz. İklim değişikliği ve eşitsizlik de diğer büyük problemlerimiz arasında. Ayrıca yönetimsel problemler yaşanıyor ve seçim sonuçlarını beklemek de problemleri çözmüyor. Öte yandan bu yönetimsel problemler nedeniyle popülizm ve aşırı sağ hızla yükseliyor. Dünya her geçen gün daha da karmaşık bir yöne doğru gidiyor. Bence demokrasilerimizde bazı güncellemelere ihtiyacımız var."
"Ne yazık ki Avrupa'dan gereken desteği görmekte sorunlarla karşılıyoruz"
Türkiye'nin son derece güçlü bir diplomatik geleneğe ve geniş diplomatik ilişkiler ağına sahip olduğunu belirten Kaymakcı, ülkenin jeopolitik olarak doğu ile batı arasındaki eşsiz konumuna da vurgu yaptı.
Kaymakcı, Türkiye'nin diplomasi geleneği ve jeopolitik konumuyla Avrupa'nın bir parçası olduğunu vurgulayarak, " Ne yazık ki Avrupa'dan gereken desteği görmekte sorunlarla karşılıyoruz. Örneğin bazı AB üyesi ülkeler Türkiye'nin Birliğe üyeliğini veto edebiliyor. Bazı üye ülkeler AB'yi dar görüşlü bir milletçilik oyunu olarak görüyorlar" diye konuştu.
Türkiye'nin son dönemde proaktif bir dış politika benimsediğini hatırlatan Kaymakcı, Avrupa'nın Türkiye'yi destek olmamakta diretmesi durumunda, Türkiye'nin başka alternatiflere yönelebileceğini aktardı.
Kaymakcı, Türkiye'nin her zaman "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesiyle hareket ettiğinin altını çizerek, girişimci ve barış yanlısı bir dış politika izlediğini, 4 milyondan fazla Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yaptığını, pandemi sırasında da 155'ten fazla ülke ve 9 uluslararası organizasyona yardım eli uzattığını açıkladı.
"Türkiye'nin AB'ye üyeliği her iki tarafın da çıkarına olur"
Kaymakcı Türk dış politikasının stratejik hedefinin Avrupa Birliği'ne üyelik olduğunu belirterek, "Türkiye'nin AB'ye üyeliği her iki tarafın da çıkarına olur. Bu bir kazan-kazan durumudur. Sorunlarımızı kendi aramızda çözebiliriz" dedi.
"Türkiye olarak müzakere ve diyaloğa açığız"
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de yaşanan meseleleri çözme konusunda Avrupa ile ortak hareket etmeye istekli olduğuna değinen Kaymakcı, şunları söyledi:
"Biz bu konuda AB'den pozitif bir dış politika ajandası görmek istiyoruz. Ekim ayındaki Avrupa Konseyi kararları Yunanistan ve Güney Kıbrıs Yönetimi'nin taleplerini karşılama şartı güdüyordu. Bunu tabii ki kabul edemeyiz. Hepinizin bildiği gibi Yunanistan ve Güney Kıbrıs'tan sorunların çözülmesi adına bir işaret bekliyoruz. Kıbrıs'ta Annan Planı'nı reddettiklerine şahitsiniz. Ege ve Akdeniz'de küçücük adaların veya kayalıkların, ana kıta ile aynı haklara sahip olamayacağını hepiniz biliyorsunuz. Biz Türkiye olarak sorunların çözülmesi adına müzakere ve diyaloğa açığız, ancak Yunanistan diyaloğa başlamayı dahi şartlara bağlıyor. Eğer AB bütün bunları görmezden gelip, aynı çizgide ilerlemeye devam ederse, bunun sonuçlarına hepimiz katlanırız."
Oturuma, Kaymakcı'nın yanı sıra ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi ve Kahire Amerikan Üniversitesi Rektörü Francis Joseph Ricciardone, Jacques Delors Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyesi Joachim Bitterlich ve Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'nın (SETA) Genel Koordinatörü Burhanettin Duran da katıldı.