Bakanlıktan konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, AP'nin tavsiye niteliğindeki 2019-2020 Yılı Türkiye Raporu'nun kabul edildiği hatırlatılarak, şu ifadelere yer verildi:
"Tavsiye kararının kabul edilmesi mümkün değildir"
"Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin, AB’ye üyelik perspektifi temelinde olumlu bir gündem çerçevesinde yeniden canlandırılmasına yönelik çaba harcandığı bir dönemde, tek taraflı ve nesnellikten uzak olan sözkonusu tavsiye kararının kabul edilmesi mümkün değildir."
"Ön yargılı bu yazımı reddediyoruz"
"İnsan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü, yönetim yapımıza ve siyasi partilere ilişkin gerçek dışı iddialar içeren, ülkemizin etkin, çözüm odaklı, insani ve girişimci dış politikasını tehdit olarak gören, Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konularında tamamen haksız, yanlı Yunan ve Rum tezlerini yansıtan ve 1915 olaylarına ilişkin tek taraflı tutarsız Ermeni anlatılarına dayanan ön yargılı bu yazımı reddediyoruz."
"Üyelik süreci Türkiye aleyhinde siyasi istismar vesilesi olarak kullanıldı"
"Raporda Türkiye’nin katılım müzakereleri sürecinin geleceğini tartışmaya açmaya yönelik ifadeleri vizyonsuzluk ve ahde vefa ilkesinden sapma çabası olarak görüyoruz. Ülkemizin katılım müzakereleri sürecinde yaşanan duraksamanın, Türkiye’nin reform iradesinin eksikliğinden veya AB müktesebatını üstlenme yetersizliğinden değil, bazı çevrelerin en başından bu yana, üyelik sürecini Türkiye aleyhinde siyasi istismar vesilesi olarak kullanmış olmasından kaynaklandığını en iyi AB kurumları ve AP üyeleri bilmektedir."
"AB üyeliği, Türkiye için stratejik bir hedeftir"
"AB üyeliği, Türkiye için stratejik bir hedeftir ve tüm Avrupa ve ötesi için bir kazanç olacaktır. Ülkemiz bu hedef doğrultusunda çalışmalarını kararlılıkla sürdürecektir.
AB tarafı, taahhütlerimizi yerine getirdiğimiz 18 Mart Türkiye-AB Mutabakatı kapsamında, özellikle göç konusunda çabalarımızı söylemde takdir ederken, katılım sürecinden göç işbirliğine kadar 18 Mart Mutabakatındaki kendi taahhütlerini yerine getirme konusunda somut bir adım atamama kısır döngüsünden çıkmalıdır.
AB’ye aday ülke olarak, AP’den beklentimiz, Türkiye aleyhindeki temelsiz iddiaların ve körü körüne suçlamaların zemin bulduğu platform olmak yerine, Türkiye’yle ilişkilerin nasıl geliştirilebileceği ile ülkemizin AB’yle bütünleşme sürecine ne şekilde katkı sağlanabileceğine yönelik yapıcı çalışmalar yürütmesidir."
Dışişleri Sözcüsü Bilgiç: Irkçılık ve faşizm batı siyasi jargonuna ait
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç de yaptığı açıklamada, Avrupa Parlamentosu (AP) 2019-2020 Türkiye Raporu'nda, AP'nin AB ve üye ülkelere Ülkücü Hareketi AB Terör Örgütleri Listesine ekleme olasılığını araştırma, derneklerini yasaklama ve faaliyetlerini yakından izleme çağrısı hakkındaki soruya cevap verdi:
"Sözkonusu yazım, ifade ve fikir özgürlüğünün savunucusu olması gereken Avrupa Parlamentosu'nun (AP) nasıl bir çelişki ve ön yargı içinde olduğunu gözler önüne sermektedir. Bazı AB üye ülkelerinde ifade ve gösteri özgürlüğü altında terör örgütü PKK/PYD/ YPG ve FETÖ uzantısı derneklerin faaliyetlerine müsamaha edilirken, ülkemizdeki köklü siyasi bir partiyle ilişkili olduğu belirtilerek yasal bir hareketin AB terör örgütleri listesine eklenmesi için çağrıda bulunmak ve bulundukları ülkelerde yasal olarak faaliyet gösteren derneklerini yasaklamayı önermek ancak bir akıl tutulması ile açıklanabilir. Irkçılık ve faşizm batı siyasi jargonuna ait olup, Türkiye’deki milliyetçilik anlayışıyla bu siyasi çizgiyi karıştırmamak gerekmektedir.
Özellikle, Türkiye aleyhtarı Ermeni diyasporası, PKK ve FETÖ çevreleri tarafından uydurulan ve Batılı siyasetçiler tarafından da iç siyasette istismar için kullanılan bu tür iftiralar kabul edilemez.
Rapor'da ülkemiz hakkındaki gerçekdışı iddialara yer verilmesinin yanısıra, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına yönelik yapılan bu çağrılar, AP'nin gerçeklikten ve Avrupa değerlerinden ne kadar ayrıldığının bir diğer göstergesidir."