Hafif Sağanak Yağışlı 10.8ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
04.04.2018 09:44

Dünden bugüne Türkiye ve NATO ilişkisi

1952 yılında NATO’ya katılan Türkiye, üyeliğin getirdiği her türlü sorumluluğu yerine getirse de; aynı karşılığı her zaman bulamadı.

Dünden bugüne Türkiye ve NATO ilişkisi

Kuzey Atlantik Paktı (NATO); Belçika, Kanada, Danimarka, Fransa, İngiltere, İzlanda, İtalya, Lüxemburg, Hollanda, Norveç, Portekiz ve ABD’nin bir araya gelmesiyle 4 Nisan 1949’da Washington’da imzalanan anlaşmayla kuruldu. NATO’nun kurulmasındaki amaç; barış ve güvenliği korumak, Kuzey Atlantik bölgesinde denge ve huzuru geliştirmekti. 

Türkiye 1952 yılında NATO’ya girdi

İttifakı uzun yıllar boyunca sağladığı savunma ve güvenlik teminatlarının yanı sıra “Batılı” kimliğini de pekiştiren bir örgüt olarak gören Türkiye, NATO’ya girmek için yoğun temaslarda bulundu. Bunun en önemli sebebi SSCB’nin Türkiye’den toprak ve Boğazların yönetiminde hak talep etmesiydi. Şüphesiz bu da Türkiye’yi NATO’yla ittifak arayışına itti. Nihayet 18 Şubat 1952’de Yunanistan’la birlikte ittifaka dahil oldu. Türkiye’nin NATO’ya kabul edilmesinde Kore Savaşı’na katılması da önemli bir rol oynadı.

Dünden bugüne Türkiye ve NATO ilişkisi

Türkiye NATO’ya katıldığı günden bu yana kolektif savunmaya vermiş olduğu destekle, Doğu-Batı çatışmasının barışçı bir şekilde sona ermesine katkıda bulundu. Yine Soğuk Savaş’ın ardından uluslararası güvenlik ortamı değişse de NATO, Türkiye’nin dış ve güvenlik politikasının değişmez bir olgusu olarak önemini korudu. Türkiye, ittifak üyeliğinin tüm sorumluluklarını yerine getirdi. Ancak söz konusu kendi güvenliği olunca her zaman aynı muameleyle karşılaşmadı. NATO’ya kabul edildiği günden bu yana zaman zaman krizler de yaşandı. İşte bunlardan önemli sayılabilecek birkaçı…

İlk kriz; Kıbrıs

Bunun en belirgin örneklerinden biri de şüphesiz Kıbrıs konusunda yaşanmıştır. Sene 1964… Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahale etme ihtimali beliriyor. NATO’nun neredeyse en önemli üyesi sayılan ABD’den gelen bir mektupla kriz patlak veriyor. ABD Başkanı Lydon B. Johnson’ın yazdığı ve tarihe de “Johnson Mektubu” olarak geçen mektupta olası bir savaşta SSCB’nin de Türkiye’ye müdahale ihtimalini doğuracağı ve NATO’nun böyle bir durumda Türkiye’yi savunma konusunda isteksiz olacağı ima edilmiştir. Böylece Kıbrıs çıkarması engellenmiştir.

Takvimler 1974’ü gösterdiğinde ise Türk Silahlı Kuvvetleri’nin adaya barışı getirmek için harekete geçmesi kaçınılmaz oldu. Aradan 10 yıl geçmesine rağmen ABD’nin bu konudaki tavrı değişmedi; 1975’de Amerikan Kongresi tarafından alınan kararla Türkiye’ye silah ambargosu uygulandı.

Terörle mücadele yılları

Türkiye’nin uzun yıllardır gündemini işgal eden en önemli sorunlardan biri şüphesiz terördür. Ne var ki Türkiye bu konuda NATO’dan beklediği desteği bir türlü göremedi. Hatta zaman zaman zor durumda bırakıldığı da oldu. Buna en somut örnek, Almanya’nın Türkiye’nin terörle en yoğun mücadeleyi verdiği 1990’lı yılların ikinci yarısında yaşandı. Almanya, “Sivil halka karşı kullanılıyor” iddiasıyla silah ambargosu uyguladı. Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarına NATO üyesi devletlerin gösterdiği tepkiler de yine buna örnek gösterilebilir.

Dünden bugüne Türkiye ve NATO ilişkisi

Suriye ve Patriotlar

Suriye’deki iç savaş Türkiye için de büyük tehditler doğuruyordu. 22 Haziran 2012’de askeri uçağımız düşürülmüş, iki pilotumuz şehit olmuştu. Rejime bağlı unsurların muhalif gruplarla çatışması sırasında topraklarımıza sık sık havan mermileri isabet ediyordu. 3 Ekim 2012’de Akçakale’ye düşen top mermisi 5 kişinin ölümüne neden olmuştu. Üstelik Suriye’den gelen tehdit giderek büyüyordu. Türkiye’nin NATO’ya “ortak savunma prensibi”ni hatırlatması kaçınılmazdı.

Üst üste gelen olaylar üzerine Türkiye 21 Kasım 2012’de NATO’ya başvurarak Patriot savunma sistemi talep etti… Beklenti, Patriotların, Suriye’deki tehdit sona erene kadar görev yapmasıydı. Ama öyle olmadı… O talep doğrultusunda Türkiye’ye konuşlandırılan ABD ve Hollanda füzeleri bir süre sonra geri çekildi. Almanya’ya ait Patriotlar ise 23 Aralık 2015’te İskenderun Limanı’ndan ayrıldı. Böylece Türkiye, Suriye’den gelen hava tehdidine karşı yalnız bırakıldı.

Norveç Krizi

NATO ve Türkiye arasında yaşanan son ciddi kriz ise Norveç’te yaşandı. Norveç’teki Müşterek Harp Merkezi’nde 8-17 Kasım tarihleri arasında Trident Javelin adlı NATO tatbikatı düzenlendi. Tatbikatın son safhasında “Karşıt Kuvvet” ülke lideri fotoğrafları arasına Mustafa Kemal Atatürk’ün resmi, tatbikat içerikli sosyal medya çevrimi içinde ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan adına sahte hesap açılarak Karşı Kuvvet liderini destekleyici ifadelere yer verilmiş. Durumun Türk Silahlı Kuvvetleri personeli tarafından tespit edilmesi üzerine NATO, askeri makamlar nezdinde yazılı ve sözlü olarak protesto edilmişti. Hatta Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin tatbikattan geri çekilmeleri emredilmişti.

Konuyla ilgili olarak NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Türkiye’den özür diledi. Norveçli bir subay ve bir teknisyenin işine son verildi.

Kaynak: TRT Haber 

Sıradaki Haber
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde üçlü 'Suriye' zirvesi
Yükleniyor lütfen bekleyiniz