Yerli ve milli imkanlarla üretilen insansız hava araçlarının yine Türk mühendislerce geliştirilen mühimmatlarla kritik işlere imza atmasına yabancı değiliz. Ancak bu alanda her ne kadar iyi olsak da hem alandan gelen geri bildirimler hem de harp sahasının değişen dinamikleri sürekli yenilenmeyi de mecbur kılıyor.
Geçtiğimiz günlerde AKINCI üzerinden atılan ROKETSAN imzalı mühimmatların test görüntüleri arka planda değerli detaylar taşıyor. Bu detayların ne olduğunu ve dünyada bu sınıfta benzerini duymadığımız TV arayıcı başlıklı İHA-122 füzesinin kazandıracağı imkan/kabiliyetleri Savunma Sanayii Araştırmacısı Anıl Şahin’le konuştuk.
Konunun detaylarına geçmeden önce kritik bir bilgi paylaşıyor Şahin ve sözü geçtiğimiz gün gerçekleşen İHA-230 havadan atılan süpersonik balistik füzesinin testine getiriyor. İHA-122 meselesi öncesinde bu konuya parantez açması önemli. Çünkü Şahin’e göre son test videosunda izlediğimiz İHA-230 daha önce ateşlenenlerden farklı.
“Son ateşlenen füzenin arka kanatçık sayısı daha fazla. Ayrıca kanard olarak adlandırılan öndeki bölümler de daha keskin hale getirildi. Böylelikle füzenin stabilizasyonunda ciddi miktarda iyileşme yaşandı” diyen Şahin her ürün için ayrı bir geliştirme süreci yaşandığının altını çiziyor.
Anıl Şahin, İHA-230’a dair bu önemli detayı paylaştıktan sonra İHA-122 testine getiriyor konuyu. Bilindiği üzere o gün aynı füzenin hem lazer arayıcı başlıklı hem de TV arayıcı başlıklı versiyonları denenmişti.
Konuya uzak olanlar için çok temel bazı bilgilerle devam ediyor Şahin… Hassas güdümlü mühimmatların çeşitli arayıcı başlıklara sahip olduğunu belirtiyor. Türk savunma sanayii tarafından geliştirilen mühimmatlar, ağırlıklı olarak lazer aracı başlık kullanıyor. Bu başlığın en önemli avantajı, diğer tarayıcı başlıklara göre çok daha ucuz olması. Mühimmatı atan platform veya harici bir dost unsur, hedefi lazerle işaretliyor. Mühimmatın baş kısmında bulunan yarı aktif lazer aracı ise bu lazer ışınını takip ederek hedefe yöneliyor. Genellikle hedefler yaklaşık 3 metre sapma ile vuruluyor.
TV arayıcı başlıklı mühimmatlarda ise operatörün mühimmatı attıktan sonra hedefe varıncaya kadar kontrol edebildiğine dikkat çekiyor Anıl Şahin. Böylece özellikle yüksek hızlı dinamik hedeflerin vurulması sağlanıyor. Ayrıca mühimmat, operatör tarafından sürekli olarak kontrol edildiği için ani hedef değişikliklerine çok daha iyi cevap verebiliyor.
“İnsan döngüsündeki bu mühimmat tipinde, mühimmatın infilak etmeden önce hedefe yaklaştığı son ana ilişkin bir görüntü de harekat merkezine hasar kıymetlendirmesi açısından iletiliyor” ifadesini kullanıyor Şahin.
Tabii böylesine hassas takibin sonucu da cerrah hassasiyetinde oluyor. “Lazer arayıcı başlıklı mühimmat 3 metre hassasiyete sahipken, TV arayıcı başlıklı mühimmat ise santimetre hassasiyete sahip. Bu arayıcı başlıkla donatılan İHA-122 bilindiği kadarıyla kendi sınıfında dünyada ilk ve tek olma özelliğini taşıyor” bilgisini paylaşan Şahin, haliyle yüksek öneme sahip hedeflerin çok daha hassas bir şekilde vurulabileceğine işaret ediyor.
Türk SİHA’ları dünyanın en gelişmiş ülkelerinin dahi radarında. Yeni bir ihracat haberi duyduğumuzda artık pek de şaşırmıyoruz. Yapılan son testlerin muhtemel platform satışlarına ne yönde etki edeceğini de merak ediyoruz.
Bu ürünlerin çok yüksek hıza sahip olmaları nedeniyle düşman hava savunma sistemleri için ‘baş belası’ konumunda yer aldığını anlatıyor Şahin ve şöyle devam ediyor:
“Gece-gündüz operasyon yapabilme kabiliyeti, yüksek hassas vuruş kabiliyeti, menzilleri ve maliyet etkin olmaları öne çıkan diğer özellikleri. Zaten bu nedenle kısa sürede ilk ihracat başarılarını da elde ettiler.
Türkiye’nin havadan atılan süpersonik füze ailesi giderek gelişiyor ve genişliyor. Haliyle satılan her yeni bir Türk SİHA’sı bu füzelerin yeni ihracat haberlerine konu olmasının önünü açıyor. Ürünlerin kalitesi ve kullanım konseptleri her orduyu bu tip füzeleri tedarik etmeye mecbur kılıyor.
Tam da burada savunma sanayiinde sahip olduğumuz ekosisteme bir parantez açmak şart. Kurumlar arası koordinasyon oldukça artmış durumda. Sahadan elde edilen tecrübeler ışığında yeni ürünler geliştiriliyor, güncel tehditlere yönelik yeni tedbirler için çok kritik adımlar atılıyor. Haliyle, TSK'nın caydırıcılığı katbekat artıyor. Ki bu da doğal olarak Ankara’nın elini dış politika başta olmak üzere pek çok alanda güçlendiriyor.”