Türkiye yeni güne deprem haberiyle uyandı. Sabaha karşı saat 04.08’de Düzce’nin Gölyaka ilçesinde 5,9 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.
Depremin merkez üssü Düzce olsa da İstanbul’dan İzmir’e kadar pek çok şehirde sarsıntı hissedildi. Artçılar ise halen devam ediyor.
Düzce depremi akıllara beklenen Marmara depremini getirdi. Peki, bu deprem ne anlama geliyor? Marmara depreminin öncüsü olabilir mi? Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy Düzce depremini TRT Haber’e değerlendirdi.
Kuzey Anadolu Fay Zonu’nda meydana geldi
Sabaha karşı Düzce’de yaşanan depremin Kuzey Anadolu Fay Zonu üzerinde meydana geldiğini belirten Prof. Dr. Ersoy şu yorumda bulunuyor:
“Aslında 1999’da bu bölgede 7,2 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiş ve bu bölge rahatlamıştı. Böyle orta büyüklükte bir depremin meydana gelmesi ilginç oldu. Demek ki kırılmayan bir fay parçası vardı. Onun kırıldığını düşünüyoruz ki böyle bir deprem oluşturdu.”
Deprem İstanbul, Bolu, Sakarya, Ankara, Kocaeli, Kütahya, Bilecik, Bursa ve İzmir’de de hissedildi. Prof. Dr. Ersoy, bu kadar geniş bir alanda hissedilmesinin hem zeminsel koşullar hem de yapıların yükseklikleriyle ilgili olduğunu düşünüyor.
"Beklenen Marmara depremiyle ilgisi yok"
Düzce’de yaşanan deprem sonrası akıllara beklenen Marmara depremiyle ilgisi olup olmadığı sorusu geldi. Prof. Dr. Ersoy, “Bu depremin Marmara’da gelecekte beklediğimiz büyük depremle herhangi bir ilgisi yok” diyor.
Prof. Dr. Ersoy, Düzce depreminin ve beklenen Marmara depreminin birbirinden bağımsız olarak düşünülmesi gerektiğini söyleyerek, “Düzce depreminin Marmara’da beklenen depremin enerjisini alması da tetiklemesi de mümkün değil. Bir bağlantı kurmak doğru olmaz” vurgusu yapıyor.
Artçılar 5 büyüklüğüne varabilir
Prof. Dr. Ersoy, önümüzdeki günlerde artçıların devam edeceğini de hatırlatıyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Artçı depremler bir hafta 10 gün kadar sürebilir. Hatta bunların bazıları 5 büyüklüğüne varan depremler oluşturabilir. Bu, beklenebilecek bir durum.”
“Hasar beklenenden daha az”
Prof. Dr. Ersoy, orta büyüklükte bir depremin aslında hasar verebilecek bir düzeyde olduğunu ifade ederek sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Bazı hasarlar var ama Düzce, 1999 depremini yaşadığı için hazırlıklı. Bu bölgede yıkımlar yaşanmış, hatta can kayıpları olmuştu. Sonra epey iyileştirmeler oldu. Yapılar gözden geçirildi. Biraz yatay mimariye önem verildi. İnsanlar daha hazırlıklıydı. Dolayısıyla bir hasar varsa bile beklenenden daha az.”