Doğu Akdeniz'in (Eastern Mediterannean) kısaltması EastMed olarak isimlendirilen doğal gaz boru hattı anlaşması Yunanistan'ın başkenti Atina'da imzalandı. İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın imza attığı proje, İsrail’den çıkarılacak doğal gazın Avrupa’ya taşınması için ‘Türkiye’siz bir rota’ üzerinden ilerliyor.
Projeye göre İsrail’den çıkarılacak doğal gaz, su altı borularıyla önce Güney Kıbrıs’a gelecek, oradan Girit adasına devam edecek. Ardından Yunanistan ve İtalya üzerinden Avrupa’ya ulaşacak. Projenin temel çıkış noktası, Türk kara sularını kullanmadan ve herhangi bir şekilde Türkiye’yi projeye dahil etmeden İsrail doğal gazını Avrupa’ya taşıyabilmek.
İmzalar var ama ortada para yok
Enerji Ekonomisi Derneği Başkanı, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, TRT Haber’e yaptığı açıklamada atılan imzaların çok büyük önem taşımadığına işaret etti.
“Toplantılar yapılıyor, imzalar atılıyor ancak kimse para konusundan bahsetmiyor” diyen Prof. Dr. Kumbaroğlu, şöyle devam etti:
“Bu proje yaklaşık bin 900 kilometrelik bir doğal gaz boru hattı üzerinden gazı taşımayı hedefliyor. Söz konusu hattın bin 300 kilometresini denizin altından götürmeyi hedefliyorlar.
Türk kara sularına girmemek için de açık denizlerde derin sularda bunu yapmak zorundalar ve bu da maliyeti ciddi artıran unsur. Dünyanın en uzun ve en derin açık deniz doğal gaz boru hattı projesi başından beri teknik ve ekonomik olarak büyük zorluklara gebe. Ayrıca Türkiye-Libya mutabakatı sonrası artık bir de hukuki zorluklar söz konusu olacak. Çünkü proje Türkiye’nin deniz yetki alanından geçiyor.
Projenin hemen her şeyi ortada ancak halen yatırımcısı yok. Çünkü ticari yapılabilirliği yok. Eğer siz 3 liralık bir malı daha pahalıya mal edip, 5 liraya satmaya çalışırsanız sizden kimse alışveriş yapmaz. Enerji şirketleri bu projeyle ilgili henüz adım atmadı, kimse finansal destek vermedi.”
Türkiye inadını kendi vatandaşlarına dahi anlatamazlar
Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, ülkelerin atacakları adımlarda kişisel husumetlerin ya da inadın söz konusu olamayacağına işaret ederek, şunları söyledi:
“Türkiye gibi doğal bir köprüyü yok saymakla, oyun dışı bırakmaya çalışmakla ilerlemiyor bu tür büyük projeler. Yatırımcı yok ortada. İmza var, yatırımcı yoksa enerji çevrelerindeki herkes bu tür adımların ‘blöf’ olduğunu bilir.
Ama derlerse ki ‘Biz devletler olarak bu projeyi finanse edeceğiz’ o zaman ayrı. Ama unutmayın ki bu durumda da vatandaşınızın parasını çok ciddi zarar edeceğiniz bir projeye yatırmış oluyorsunuz. Herkesin kaybedeceği bir kaybet-kaybet projesi niteliğinde.”
Ekonomik açıdan tek yol Türkiye’den geçmesi
“Peki proje hangi rotayla ekonomik olur?” sorusuna da yanıt veren Kumbaroğlu, “Ekonomik açıdan tek yol Türkiye. Başka bir rota yok. Finansman bulunabilmesi, İsrail gazının Avrupa’ya taşınması ancak Türkiye üzerinden ekonomik olarak gerçekleştirilebilecek durumda. Yani şu an imza atan herkesin kaybettiği bu proje öncelikle Türkiye-İsrail iş birliği ile herkesin kazanabileceği bir hal alabilir ve hayata geçirilebilir” şeklinde konuştu.