AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu.
Depremlerde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, millete başsağlığı dileyen Çelik, ilk depremin ardından AK Parti MYK ve MKYK üyelerinin, milletvekillerinin, teşkilat mensuplarının bölgede görev aldığını belirtti.
Çelik, MYK'nin, afet illerinde görev yapan parti yöneticilerinin sundukları raporların yanı sıra genel olarak depremle ve afetle ilgili mücadelenin ve vatandaşların taleplerinin değerlendirilmesi konusunda tek bir gündemle toplandığını ifade etti.
Yaraları sarmaya, çadır bölgelerinde misafir edilen vatandaşların ihtiyaçlarını gidermeye gayret ettiklerini dile getiren Çelik, aynı şekilde depremin ortaya çıkardığı bir sürü etkiyle mücadelenin koordine edilmesine de katkı vermeyi sürdürdüklerini söyledi.
Depremlerden etkilenen il sayısına işaret eden Çelik, "Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla Elazığ, depremden etkilenmesi bakımından, 11'inci il olarak, afet bölgesi olarak değerlendirilecektir" diye konuştu.
AK Parti Sözcüsü Çelik: Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla Elazığ, depremden etkilenmesi bakımından 11'inci il olarak afet bölgesi olarak değerlendirilecektir.https://t.co/Q8FHk7GKCM pic.twitter.com/PqMRtDtB3A
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) February 15, 2023
Depremin meydana geldiği andan itibaren devletin ve vatandaşların tüm imkanlarıyla gayret sarf ettiğine dikkati çeken Çelik, "Altı vatandaşımızdan birisi depremden doğrudan etkilendi ve vatandaşlarımızın tamamı bir şekilde bu depremden etkilendi. 35 binin üzerinde vatandaşımız hayatını kaybetti, hepsine Allah'tan rahmet diliyoruz" şeklinde konuştu.
Enkazdan sağ kurtarılan vatandaşlardan her birinin, bir sevinç sebebi olduğunu ancak hayatını kaybedenlerin acısının uzun yıllar yaşanacağını vurgulayan Çelik, "Cumhurbaşkanı'mızın talimatıyla bir hafta milli yas ilan edildi. Kuşkusuz bu yas, yıllar boyunca, sonsuza dek kalbimizde olacak" dedi.
Çelik, dünyadaki önemli kurumların da değerlendirmelerine göre, bölgede son 100 yılda yaşanan en büyük doğal afetle karşı karşıya olunduğuna işaret etti.
Genel afet bölgesi olarak ilan edilen illerde, vatandaşları kurtarma çabası başta olmak üzere yoğun bir faaliyetin icra edildiğini belirten Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dışarıda kalan vatandaşlarımızın ihtiyaçlarının giderilmesi açısından da devletin ve milletin bir seferberlik halinde nasıl bütünleşerek bu yardımlara koştuğunu hep beraber görüyoruz. AFAD, emniyet, jandarma, kahraman silahlı kuvvetlerimiz, UMKE, ambulans ekipleri, gönüllüler, yerel güvenlik, yerel destek ekipleri, her kesimden vatandaşımız, gönüllü sivil toplum kuruluşları bir şekilde bu depremle mücadelenin bir parçası olmaya ve yaraları sarmaya gayret eden birçok vatandaşımız bu mücadeleyi veriyor. Her türlü maddi manevi destek çabası gösteren herkese şükranlarımızı sunuyoruz. Bu büyük bir kuvvetle, büyük bir koordinasyonla afetle mücadele bu şekilde sürdürülmeye çalışılıyor."
"Siyasi tartışmaların çok parçası olmadık, halen de olmayacağız"
Çelik, bu dönemde pek çok tartışmanın da yaşandığını dile getirerek, "Biz afet bölgelerinde vatandaşlarımızla beraber olduğumuz için bu siyasi tartışmaların çok parçası olmadık, halen de olmayacağız. Her ne kadar siyaset yapılmasın diyerekten o bölgeye gidenler neredeyse miting yaparcasına benzer kalıpta sözlerle bir şekilde, bir yıkım siyaseti gerçekleştirseler de bunların hepsine cevap vereceğimiz bir zaman var. Bunları not ediyoruz. Ama şimdi önceliğimiz canlarımızı enkaz altından kurtarmak, yaralarımızı sarmak ve dışarıda olan, evsiz kalmış ya da binalarına giremeyen vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmak." ifadesini kullandı.
"Sahaya hakim olan asli şey dayanışmadır, kardeşliktir, koordinasyondur"
Bu kadar büyük bir afet karşısında uluslararası yardım talebinde bulunulduğunu anımsatan Çelik, yaklaşık 100 ülkeden Türkiye'nin uluslararası yardım talebine cevap verildiğini, yaklaşık 10 bin kişilik arama kurtarma ekibinin bölgeye geldiğini kaydetti.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin devletlerin gücü ve kapasitesini aşan bir afet olduğu konusunda herkesin mutabık kaldığını da anımsatan Çelik, şöyle konuştu:
"Burada tabii ki ulaşılmayan yerler, sıkıntılar, aksaklıklar söz konusu olmuştur. Bunlarla ilgili arkadaşlarımız çalışmalarını sürdürüyorlar. Ama sahaya hakim olan asli şey dayanışmadır, kardeşliktir, koordinasyondur, bütün bu saydığım ekiplerin verdiği büyük mücadeledir. Bu bakımdan hem devletimizin organları hem gönüllü vatandaşlarımızın çabalarıyla her yerde her alanda depremle, afetle mücadele etme ve vatandaşımıza sahip çıkma çabası büyük bir gayretle devam etmektedir.
Kuşkusuz içerideki kahramanlarımızın her birine görev yaptığı illerde, ziyaret ettiğimiz deprem bölgelerinde her gün onların gayretlerini, adanmışlıklarını milletimizin yararlarını sarmak için nasıl çırpındıklarını görerek içimizden şükran duygusuyla onları selamladık. Çeşitli ülkelerden gelen ve milletimizle dayanışmayı ortaya koyarak bir insanlık dayanışması gösteren bütün milletlerin arama kurtarma ekiplerine ve diğer ekiplerine de bir kere daha teşekkürlerimizi iletmek isteriz."
Yabancı arama kurtarma ekiplerinden ağzından gerçek olmayan pek çok beyanın da yayıldığını dile getiren Çelik, gerçeğin ne olduğunu anlatmak bakımından İtalyan basınına demeç veren bir arama kurtarma görevlisinin sözlerini aktardı.
Söz konusu arama kurtarma personelinin, "Harap yapılar ve çeşitli ölümler gördük. Ama aynı zamanda yara almış ama parçalanmamış bir halkın gururunu gördük. Hepimiz çok etkilendik. Her şeyini kaybetmiş insanlar merkez üssümüzü kurmak için yer bulmamıza yardım etti. Ellerinde bir lokma yemek olan insanlar bu lokmasını bizimle paylaşmaya hazırdı." dediğini aktaran Çelik, "Ama esası budur. Büyük milletimiz her yaştan mensubuyla birlikte hem yaraların sarılması, afetle mücadele edilmesi için gayret gösterdi hem de bir lokma ekmeğini bize yardıma gelenlerle paylaşacak şekilde asaletini bir kere daha bütün dünyaya göstermiş oldu" dedi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen vatandaşlara yapılacak yardımlara ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarını hatırlatan Çelik, "10 bin liralık yardımlar vatandaşlarımızın hesabına yatırılmaya başlandı. Tespit edildikçe de yatırılıyor. Hesabı olanların direk hesabına, hesabı olmayanlara ise nüfus cüzdanı üzerinden devlet hesap açarak bu yardımlar aktarılmaya başlandı. Bunlar artarak devam edecek" bilgisini paylaştı. Çelik, hiçbir vatandaşın sahipsiz bırakılmayacağını ifade etti.
Depremin yıkıcı etkilerinin üzerine yalan haberlerin eklendiğini dile getiren Çelik, şöyle devam etti:
"'Hatay'da baraj yıkıldı' gibisinden bir haber, arama-kurtarma ekiplerinden tutun da güvenlik açısından, vatandaşımızın paniğe kapılması açısından en büyük yalanlardan, en yıkıcı tavırlardan birisi olarak kayıtlara geçti. Örneğin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının bir binası hasarlı olduğu için yıkılacak, birileri hemen açıklama yapıyor 'Kayıtlar yok ediliyor' diye. Halbuki bütün kayıtlar dijital, infial oluşturulmaya çalışılıyor. Birisi çıkıyor bir yalan uyduruyor, daha sonra sorguya çağrıldığında 'Sağdan soldan duydum' diyor, 'Afganlı birisi varmış, ölen bir vatandaşımızın kolunu keserek bileziğini almaya çalışıyormuş' gibisinden. Türkiye'nin içinde, bütün bu acının ortasında iç çatışma çıkarmaya çalışan böylesine vahşi yaklaşımlar da görüldü. Bunların hepsiyle de mücadele ediyoruz. Hepsinin de hukuki açıdan gereğinin yapılması için girişimler ortaya konuluyor."
Çelik, vatandaşların süreç içerisindeki dayanışmasının herkesin göğsünü kabarttığını, bu durumu dünyanın hayranlıkla izlediğini vurguladı.
"Bir tedirginlik yayılıyor"
Bazı vatandaşların, depremde yaralanan ve ailesi henüz bulunamayan çocukların durumunu merak ettiğini aktaran Çelik, bu çocukların hepsinin devletin koruması altında olduğunu bildirdi.
Bu çocukların sahipsiz ya da tek başına bırakılmasının söz konusu olmadığını dile getiren Çelik, "Bu çocuklarımızın güven altında olduğunu ifade etmek isterim." dedi.
Hastanelerdeki çocuklara bazı vatandaşların gönüllü annelik yaptığını anlatan Çelik, güvenlik güçlerinin de çocukların korunması için tüm tedbirleri aldığını ifade etti.
AK Parti Sözcüsü Çelik, "Sık sık, 'Şu bölgede, şu zaman içinde deprem olacak' denilerek vatandaşlarımızın hasarlı olmayan binalara girmesini bile engelleyen bir tedirginlik yayılıyor. Bilim adamlarımız da söylüyor, hiç kimsenin 'Şu saatte, şurada deprem olacak' diye elinde kesin bilgi mevcut değil. O sebeple herhangi bir şekilde hasarlı olmayan, 'sağlam' denilen binalarla ilgili olarak bu kaygının olmaması gerekir. İkide bir ortaya çıkarılan bu söylentilere de itibar edilmemesi gerekir" dedi.
"Kötü niyetlerinin farkındayız"
Devletin bütün kurumlarının, çeşitli partilerden belediyelerin, sivil toplum örgütlerinin AFAD koordinasyonundaki çalışmalara destek verdiği oranda eldeki imkanların verimli şekilde kullanıldığını aktaran Çelik, böylece ulaşılabilecek yerlere doğru şekilde ulaşılabildiğini belirtti.
Devletin afetle mücadele konusundaki uzmanlaşmış kurumların koordinasyonunda çalışmaların yürütülmesinin önemli olduğunu vurgulayan Çelik, çalışmalara katkı verenlere teşekkür etti.
Çelik, şunları kaydetti:
"Hırsızlık ya da yağma gibi olayların, büyük tabloya, büyük afet bölgesine bakıldığında bunların münferit olduğunu ifade etmek gerekiyor. Sanki bütün sahadaki gerçeklik buymuş gibi bir algı üretilmeye çalışılıyor, bu doğru değil. Burada, sahada, büyük alanda, büyük afet alanında görülen şey, herkesin birbirinin yardımına koştuğu bir dayanışma, herkesin yaraları hızlı sarmak için gösterdiği gayret ama yağma söz konusu olduğunda vatandaşlarımızdan istirhamımız şudur, hiç kimse kendisi müdahale etmesin, muhakkak suretle güvenlik güçlerimize haber versinler. Güvenlik güçlerimiz zaten onları adli mercilere teslim edecektir. Türkiye'de bir hukuksuzluk varmış gibisinden bir tablonun oluşması söz konusu değil. Esas olan şey, başı bozukluk değil koordinasyondur. Esas olan şey, herhangi bir şekilde güvensizlik değil güvenliğin her alanda sağlandığı bir ortamdır. Esas olan şey, bir dağınıklık, kaos ya da anarşi değil koordinasyonun her alanda daha da artırılması için gösterilen gayrettir. Bir de şöyle bir şey oluyor, bazı yabancı ekiplerin ağzından, sosyal medya üzerinden 'Türkiye'de bazı grupların birbirine karşı bir saldırı ve şiddet organizasyonu içerisinde olduğu', 'Türkiye'nin içerisinde iç çatışma söz konusuymuş' gibi... Afet bölgesinde olan bütün arkadaşlarımız biliyorlar ki bunların hepsi yalan. Böyle bir şey yok. Orada tam bir kardeşlik, tam bir dayanışma var. Türkiye'de böyle bir tablo varmış gibisinden resim çizmeye çalışanların kötü niyetlerinin de farkındayız. Bununla ilgili tedbirler de alınıyor, biz de kendi takibimizi yapıyoruz."
Büyük yalanlardan bir tanesinin eski bir siyasetçi tarafından ortaya atıldığını, "Sınır kapıları açılmış Hatay'a daha çok Suriyeli geliyormuş." denildiğini aktaran Çelik, "Bu kadar vahşi, sorumsuz, gayriahlaki bir açıklama yapılabilir mi?" dedi. Çelik, böyle bir şeyin söz konusu olmadığını vurguladı.
O tarafa uluslararası örgütlerin yardım götürmesiyle ilgili kapının açık olduğunu, Türkiye'nin yaralarını sararken uluslararası örgütlerin yardımlarını memnuniyetle kabul ettiğini dile getiren Çelik, "Ama tam da bu ortamda 'Daha çok mülteci alınıyor.' ya da 'Sınırlar delik deşik, oraya daha çok Suriyeli geliyor.' gibisinden bir yalanın yayılması son derece vahşi, sorumsuz bir yaklaşım." diye konuştu.
Bu kışkırtıcı beyanların arkasında ne olduğunun iyi düşünülmesini isteyen Çelik, bunların hiç iyi niyetli olmayan, Türkiye'nin içerisinde yeni çatışmalar çıkarmak üzere ırkçılık ya da başka birtakım zararlı yaklaşımları tetiklemek isteyen son derece sorumsuz söz ve davranışlar olduğunu belirtti.
Birlik, beraberlik içerisinde afetle mücadelenin yürütüleceğini belirten Çelik, çok sayıda jandarma, polis ve askerin sahada olduğunu, 7 gün 24 saat esasına göre bütün devlet unsurlarının milletin hizmetinde olduğunu ifade etti. Çelik, milletin arasında gruplar halinde ihtilaf ya da çatışma varmış gibisinden söylenen sözlerin tamamının yalan olduğunu anlattı.
"Daha etkili cezaları verecek şekilde mekanizmalarımızı işletiriz"
Vatandaşların, çeşitli bölgelerde kiralara ve birtakım yiyeceklere, çocuk bezlerine fahiş fiyatlarla zam yapıldığını ifade ettiğini dile getiren Çelik, "Bunların hiçbirine müsaade etmeyiz. Bu bir yerde, bir çorba satışının fahiş olarak yapılması karşısında hangi cezayı vermişsek daha etkili cezaları verecek şekilde mekanizmalarımızı işletiriz. Vatandaşlarımız bu konuda müsterih olsunlar." diye konuştu.
Bu konuda son derece kararlı bir mücadele verileceğini belirten Çelik, her kesimin ortaya koyduğu dayanışmanın milletin asaletini bir kere daha gösterdiğini kaydetti. Çelik, en büyük üzüntünün kaybedilen canlar olduğunu söyledi.
MYK toplantısında tamamen deprem gündemiyle bir araya gelindiğini ifade eden Çelik, AK Parti'de bir kriz merkezi kurulduğunu, bu kriz merkezinde vatandaşların taleplerinin alındığını bildirdi.
Bütün teşkilat üyelerinin sahada olduğuna, gençlerin, kadın kollarının, milletvekillerinin görevlendirildiğine işaret eden Çelik, toplantının ardından da görevli olanların afet bölgelerine döneceğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da gelecek günlerde afet bölgelerine ikinci kez ziyaretlerinin olacağını bildiren Çelik, afetten zarar gören, depremzede olan hiç kimsenin yalnız kalmayacağını vurguladı.
AK Parti Sözcüsü Çelik: Sayın Cumhurbaşkanımızın da önümüzdeki günlerde afet bölgelerine ikinci kez ziyareti söz konusu olacak.https://t.co/Q8FHk7GKCM pic.twitter.com/G2biC7Ah69
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) February 15, 2023
"Sivil toplum örgütlerine yardım yapmak arzusundalarsa buna kimsenin diyecek bir şeyi yok"
AK Parti Sözcüsü Çelik, açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"Sadece AFAD ve Türk Kızılay mı yardım sürecini götürecek? Yoksa sivil toplum örgütleri de sahada yardım toplayıp vatandaşlara yardım eli uzatmaya devam edebilir mi?" şeklindeki soruya Çelik, "Çeşitli sivil toplum örgütlerinde çalışan, onlara gönül vermiş vatandaşlarımız var. Dolayısıyla onlar bu yardımları, bu sivil toplum örgütlerine yapmak arzusundalarsa buna kimsenin diyecek bir şeyi yok. Bu sivil toplum örgütlerinin işte meşrebine göre, mezhebine göre, muhafazakar olup olmamasına göre ayrımcılığa uğradığı şeklinde birtakım haberler yayılıyor. Böyle bir şey söz konusu olmaz." yanıtını verdi.
Büyük afetlerle mücadeledeki en kilit kavramın koordinasyon olduğunun altını çizen Çelik, bunun tek elden ve bu konuda da uzmanlaşmış kurumlar üzerinden yapılmasının önemine dikkati çekti.
Çelik, yardım toplayanların denetlenmesinin söz konusu olacağını, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu ifade etti.
Çelik, belli bir bölgeye çok sayıda yardım giderken başka bir bölgenin ihmal edilebildiği gibi durumların olabildiğine, alanın tümünü gören, bu konuda uzman, AFAD gibi kurumlar vasıtasıyla bu koordinasyonun sağlanması gerektiğine işaret etti.
"Alanda verilen mücadeleyi de zaafa uğratmaya çalışan bir tablo oluyor"
Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kuşkusuz sivil toplum örgütlerinin bu çabaları, gayretleri takdire şayandır. Bunlar arasında ayrımcılık olmaz ama bunların da devlet birimlerinin koordinasyonu içerisinde hareket etmesi, toplanan yardımların ve ortaya koyulan çabaların maksada ulaşması bakımından son derece kıymetlidir. Birincisi bu. İkincisi, bir propagandayla herkes karşı karşıya, bu sahada verilen emeğe karşı bir saygısızlık olduğu gibi alanda verilen mücadeleyi de zaafa uğratmaya çalışan bir tablo oluyor. Yani hiçbir yerde sanki devlet yok ya da devlet kurumlarının olduğu yerde bir başarısızlık var, onun yerine birtakım sivil toplum örgütleri devletten daha büyük, devletten daha koordine, devletten daha çok veriye sahipmiş gibisinden bir ikame faaliyet yürütüldüğüne dair çok sayıda söylem üretiliyor. Biz bunların doğru olmadığını söylüyoruz."
Başta AFAD olmak üzere afetle mücadele konusunda uzman kurumların olduğuna değinen Çelik, "Dolayısıyla bütün sivil toplum örgütlerinin bu koordinasyona katkı sağlayacak şekilde konumlanması hem vatandaşlarımızın gayretlerinin ve yardımlarının heba olmaması bakımından hem de yaraların doğru bir şekilde sarılması bakımından kıymetlidir. Devlet, milletin devletidir. Bütün sivil toplum örgütleri de belli alanlarda vatandaşımıza çeşitli alanlarda hizmet üretmek, çeşitli alanlardaki faaliyetlerin standardını yükseltmek üzere kurulmuşlar." diye konuştu.
Koordinasyon şemasına uyulmasının, bu koordinasyonun bir parçası olarak hareket edilmesinin en doğru yaklaşım olduğunu vurgulayan Çelik, orada "Ben işin ucundan tutayım" diyen hiçbir siyasi partinin, sivil toplum örgütünün engellenmediğini bildirdi.
Çelik, "Ama çıkıp da bir faaliyet yürütüp hemen arkasından faaliyetimizin on katı propagandaya başlayıp da 'Burada devlet yok, devlet buraya hiçbir şey getirmemiş diyerek başka bir amaç güttüğünüzde, bu tabii ki yaraların sarılmasından, afetle mücadele dışında başka bir amaç güdüldüğünü gösteriyor. Hassas olunmasını rica ettiğimiz, hassas olunması konusunda altını çizdiğimiz konu budur." diye konuştu.
AK Parti Sözcüsü Çelik, devlet kurumlarının milletin emrinde olduğunu, yaraların sarılması için doğru pozisyon üreten bütün sivil toplum örgütlerinin de milletin kazanımı olarak var olacağını kaydetti.
Sosyal medyada arama kurtarma faaliyetlerini olumsuz etkileyen paylaşımlar anımsatılarak, kamuoyunda "dezenformasyon yasası" olarak bilinen düzenleme kapsamında bu konuda bir adım atılıp atılmayacağı sorulan Çelik, depremlerin ardından büyük bir toplumsal dayanışma yaşandığını ama az da olsa sosyal medyada zarar üreten, vahşi yaklaşımlarla da karşı karşıya kalındığını vurguladı.
Çelik, yurt dışında oturan birinin "enkaz altında kaldım" paylaşımı yaptığını, infial yaratacak paylaşımların yayıldığını belirterek, "Twitter en başta bununla ilgili bir tedbir almadı, daha sonra kısıtlanmanın üzerine tam bir işbirliği yapacağını söyledi ve netice itibarıyla bunun engellenmesi yönünde daha büyük bir zemine kavuşulmuş oldu" ifadesini kullandı.
Dezenformasyonla ilgili tedbirlerin bu açıdan önemine işaret eden Çelik, arama kurtarma ekiplerinin sosyal medya paylaşımlarıyla yanlış yerlere yönlendirilmesi, "baraj yıkıldı" gibi insanları paniğe sevk eden asılsız söylentilerin yayılması gibi durumların söz konusu olduğuna dikkati çekti.
"Sözlerimizi eleştirenlerin kendileri, bizden önce bir ittifak adına açıklama yaptı"
Çelik, bu durumlarla devletin mücadele edeceğinin altını çizerek, "Eleştiri tabii ki olur, sahadan aktarılan, çeşitli yerlerden bize iletilen duyumlar, bütün bunları birimlerimizle değerlendiriyoruz, ilgili birimlere biz de aktarıyoruz. Ama tabii ki yıkıcı faaliyetlere ve birtakım yalanlara da müsaade etmeyeceğiz" dedi.
Depremlerin ardından "Cumhur İttifakı olarak sahadayız" ifadeleri ve bu konuda muhalefetten yapılan eleştirilere ilişkin soru üzerine Çelik, Adana'da depremle ilgili süreçle ilgilendiği için bu eleştirilerden 4-5 gün sonra haberdar olduğunu aktardı.
Çelik, her bir siyasi partinin, sivil toplum örgütünün deprem olduğu andan itibaren sahada ve bu afetle mücadele kapsamında ne yapacaklarına ilişkin beyanlarının olduğuna işaret ederek, "Bizim de Cumhur İttifakı olarak sahada olduğumuzu, bütün bu faaliyetlere kendi partilerimizin katkı vereceğini, partilerimizde kriz koordinasyon merkezleri kurulduğunu, bizim bütün teşkilatlarımızın da bunlara katkı vermek üzere sahada olacağını ifade ettim. Bütün siyasi partiler bu açıklamayı yaptığı gibi bizim de bunu yapmamız gayet doğaldır" değerlendirmesinde bulundu.
İttifak adına yapılan ilk açıklamanın kendilerinden önce Millet İttifakı adına yapıldığını aktaran Çelik, "6 siyasi parti kendi logolarını koyarak ortak bir açıklama yaptılar, Millet İttifakı'ndan kamuoyuna duyuru diye ifade ettiler. Bizim sözlerimizi eleştirenlerin kendileri, bizden önce bir ittifak adına açıklama yaptılar" diye konuştu.
"'Millet İttifakı nerede' diye bir eleştirim olmadı"
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, aslında söylemediği bir ifadeyi kullanarak kendisine gönderme yaptığını dile getiren Çelik, "Ben 'Cumhur İttifakı olarak sahadayız' dedikten sonra güya 'Biz buradayız, Millet İttifakı nerede' demişim. Benim 'Millet İttifakı nerede' diye bir eleştirim yok. Tam tersine yaptıkları açıklama, içerdiği cümleler itibarıyla pozitif, iyi bir açıklamaydı ama maalesef kağıt üzerinde kaldı. Daha sonraki faaliyetleri ve söylemleriyle bunun tam tersi bir şekilde hareket ettiler." dedi.
Çelik, açıklamalarına kullanmadığı bir ifadenin nasıl eklendiğini incelettiğini belirterek, "Twitter'da yaklaşık 3-4 bin hesap, o cümleme benim söylemediğim bir şeyi sanki söylemişim gibi ekleyerek ifade etmişler. Bunların da neredeyse çoğu yurt dışı bağlantılı FETÖ hesapları. Dolayısıyla Sayın Akşener'e benim böyle bir şey söylediğim kim tarafından iletildiyse ona dikkat etmesinde fayda var." ifadelerini kullandı.
Çelik, Adana'da CHP'li belediye başkanıyla deprem sonrası bazı sorunların çözülmesi için beraber mücadele ettiklerini, yaklaşım ve pratik açısından herhangi bir şekilde sorun olmasının söz konusu olamayacağını vurguladı.
Sahada vatandaşları hiçbir şekilde yalnız bırakmayacaklarının altını çizen Çelik, yaptığı açıklamanın "ayrımcılık" yönünde olmadığını söyledi.
"Arınç'ın kendi kişisel açıklamalarıdır"
AK Parti Sözcüsü Çelik, seçim tarihine ilişkin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları ile Bülent Arınç'ın "seçimin ertelenmesi" yönündeki ifadelerine ilişkin soruya karşılık, şu an depremlerden etkilenen canları kurtarmaya, yaraları sarmaya, enkazları kaldırmaya çalıştıklarına dikkati çekti.
Asıl odağın afetle mücadele olmasına gayret ettiklerini vurgulayan Çelik, şunları söyledi:
"Sayın Kılıçdaroğlu, afet bölgesine her gittiğinde afetle uğraşmaktan çok Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı yıkıcı söylemler kullanıyor, bir de seçimi gündeme getiriyor. Sayın Arınç da kendisi kişisel bir açıklama yaparak seçim tarihinin nasıl olması gerektiğine dair birtakım görüşler paylaşmış. Bunun üzerine muhalefettekiler, bunun bizim adımıza ortamı yoklamakla ilgili bir davranış olduğunu söylüyorlar.
Birincisi Sayın Arınç'ın açıklamaları, kendi kişisel açıklamalarıdır, partimizin herhangi bir yönetim organını ya da kurumsal görüşünü bağlamamaktadır. Bu bakımdan AK Parti'yle bir ilgisi yoktur. AK Parti'nin bu tip konuları değerlendireceği yetkili kurulları MYK, MKYK'sıdır ve genel başkanlık makamıdır."
"Keşke o belgedeki duyarlılığa uygun hareket etmiş olsalardı"
Çelik, "Sayın Kılıçdaroğlu ise neredeyse bütün bu acıları, yaşananları belli bir siyasi motivasyon için altlık yapmak üzere konuşuyor. Keşke Millet İttifakı olarak açıkladıkları o belgedeki duyarlılığa, ilkelere uygun olarak hareket etmiş olsalardı ama en az 4-5 kere son derece yıkıcı konuşma yaptı ve bütün derdinin, bütün bu tablo içerisinden nasıl bir siyasal ortam üretirim şeklindeki bir motivasyonla yapıldığı görülüyor. Şurada 10 dakikada hepsine cevap verir ve hepsini 10 dakikada layık oldukları yere gönderirim ama bunu yapmayacağım. Çünkü şu an tek odağımız afetle mücadeledir, onun ileride yapılacağı zamanlar söz konusu olur" açıklamasında bulundu.
Ömer Çelik, "En başta bizim herkes gibi sahada olmamızı bir siyasi cümle, siyasi ayrımcılık gibi sunmaya çalışanların her gün nasıl bir siyasi yıkıcılık peşinde koştuklarını hem de bu cümleleri gidip deprem bölgelerinde kurduklarını görüyoruz." dedi.
"Ülkelerin gösterdikleri desteği hiçbir zaman unutmayacağız"
Depremler sonrası birçok ülkeden uluslararası yardımlar yapıldığı, bu ülkelerin içinde Yunanistan, Ermenistan gibi ülkelerin de bulunduğu anımsatılarak, "Bu ülkelerin sergilediği dayanışma, Türkiye'nin bu ülkelerle ilişkilerini hangi yönde etkiler?" sorusuna karşılık Çelik, yaşanan afet sonrası dünyanın birçok ülkesinin Türkiye'yle dayanışma içinde olduğuna işaret etti.
Çelik, yardım açıklamasında bulunan, başsağlığı dileyen, insanlık dayanışması gösteren bütün milletlere, devlet yetkililerine teşekkürlerini ileterek, "Gösterdikleri desteği hiçbir zaman unutmayacağız. Umarız ki dayanışma ve birlikte hareket etme duygusu sadece afetlere, krizlere ve zor zamanlara kalmaz. Normal zamanlarda da bu hassasiyeti sürdürmek gerekir" değerlendirmesinde bulundu.
"Afet bölgelerindeki her işlem hukuka uygun yapılmaktadır"
AK Parti Sözcüsü Çelik, depremin yaşandığı illerde yıkılan binalarla ilgili kusur ve ihmallerin olduğuna ilişkin tartışmaların yaşandığı, ayrıca defin süreçlerinin kayıt altında olup olmamasıyla ilgili çeşitli paylaşımların da yapıldığına yönelik değerlendirmelerinin sorulması üzerine, Adalet ve İçişleri Bakanlıklarının yıkılan binalarla ilgili yürüttüğü soruşturmaları anımsattı.
Çelik, "Afet bölgelerindeki her işlem hukuka uygun, hukuki kayıt söz konusu olarak yapılmaktadır. Enkaza dönüşmüş binalardan bütün deliller toplanmaktadır, gereken örnekler savcıların kurduğu, savcıların gözetimindeki uzman ekiplerce alınmaktadır. Devamında bütün defin işlemleri hem savcıların gözetiminde, hukuki kayıt altında hem de dini usullere uygun olarak yapılmaktadır. Bu konuda da dezenformasyon oluyor. Bu konuda çok büyük bir hassasiyetimizin olduğunu ifade etmek isterim, her şey hukuki bir çerçevede sürmektedir" diye konuştu.
Arama kurtarma ekiplerinin bir canı kurtardığında tekbir getirmesine ilişkin eleştirilerin yapıldığını da anımsatan Çelik, "O enkazdan her can kurtulduğunda yüce Allah'ın adını zikretmeye devam edeceğiz. Her büyüğümüz dua ettiğinde 'Allahu ekber' demeye devam edeceğiz, her çocuğun yaralı olarak kurtulduktan sonra gülmeye başladığında 'Allahu ekber' demeye devam edeceğiz. Bu konudaki kara propagandaları kınadığımızı da ifade etmek isterim" açıklamasında bulundu.