Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hakimleri kura töreninde konuşuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;
Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları adayları ile İdari Yargı Hakim adaylarının kura töreni münasebetiyle sizleri Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ağırlamanın bahtiyarlığı içindeyim. Milletin evine bu gazi mekana hepiniz hoşgeldiniz. Kura törenimizin ülkemiz, milletimiz ve adalet teşkilatımız için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Hakim ve savcı adaylarımız fakültelerinden mezun olduktan sonra zorlu bir adaylık dönemini başarıyla tamamladılar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Şu an Türkiye sathında toplam 22 bin 821 hakim ve savcı görev yapıyor. Bugünkü kura töreni ile birlikte bu sayıyı 23 bin 923’e çıkarmış oluyoruz.https://t.co/u0FbrcOYbX pic.twitter.com/C1lOBPL9ee
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) July 25, 2023
Kadınların geçen dönem olduğu gibi yine başarılarıyla en ön sıralarda yer almasından duyduğum mutluluğu ayrıca belirtmek istiyorum. Bugün kura çekerek görevlerine başlayacak olan toplam 1102 adli yargı hakimi ve cumhuriyet savcısı ile idari yargı hakimini tebrik ediyorum. Şu an Türkiye sathında 15 bin 412'si cumhuriyet savcısı, 7 bin 409'u hakim olmak üzere toplam 22 bin 821 hakim ve savcı görev yapıyor. Bugünkü kura törenimizle birlikte bu sayıyı 23 bin 923'e çıkarmış oluyoruz.
Buradaki her bir hakim ve savcı adayımızı, şehit Cumhuriyet Savcımız Mehmet Selim Kiraz'ın misyonunu taşımaya namzet bir kardeşimiz olarak görüyorum. Şehit savcımızın devrettiği adalet sancağını sizler yücelteceksiniz. Bununla kalmayacak, inşallah gelecek nesillere kutlu bir emanet gibi sizler teslim edeceksiniz. Bu vesileyle teröristler tarafından makamında alçakça şehit edilen Mehmet Selim Kiraz başta olmak üzere, adaletin tecellisi uğrunda çalışırken vefat eden, şehit düşen tüm yargı mensuplarımızı rahmetle yad ediyorum. Rabb'im tüm şehitlerimizin makamını ali, mekanını cennet eylesin. Türkiye'nin dört bir yanında fedakarca görev yapan adalet teşkilatımızın tüm fertlerine, ülkem ve milletim adına teşekkürlerimi iletiyorum.
"Ülkenin hukuk devleti standartlarını daha da yükselttik"
Adalet hizmetlerinin hızlı ve etkin bir şekilde yürütülmesi için bugüne kadar omuz omuza mücadele verdik. Milletimizin gözünde adliye kapısını adaletin kapısı haline getirmek için hep beraber çaba harcadık, ter döktük. Hayata geçirdiğimiz her değişiklikle ülkemizin demokrasi ve hukuk devleti standartlarını daha da yükselttik. Göreve geldiğimizde ülkemizi 4 ana sütun üzerinde inşa edeceğimizi vaat etmiştik. Bunların da eğitim, sağlık, adalet, emniyet demiştik. Aradan geçen 21 yılda ülkemizin içinde bulunduğu şartlar ve karşılaştığı sıkıntılar ne olursa olsun bu sözümüze sadakatle bağla kaldık. Saymaya kalksak saatler sürecek reformları ve projeleri yürürlüğe geçirdik.
Adalet teşkilatımızın eski günlerini bilenler, Türkiye'nin nereden nereye geldiğinin taktirini daha net yapabiliyor. O dönemde görev yapan hakim ve savcılarımız hangi şartlar altında adalet dağıtmaya çalıştıklarını gayet iyi hatırlıyor. Ancak insanoğlu unutur. Buradan atılan adımları milletimize kısaca hatırlatmakta fayda görüyorum.
21 yılda adalet hizmetlerinin kalitesinde alınan mesafe
Rakamlar Türkiye'nin son 21 yılda adalet hizmetlerinin kalitesinde aldığı mesafeyi inkarı mümkün olmayan bir şekilde ortaya koymaktadır. 2002 yılında 9 bin 349 olan hakim, savcı sayısını 2,5 kat artışla yaklaşık 24 bine çıkardık. Adalet teşkilatımızın toplam personel sayısı ise 61 binden 190 bine yükseldi. Merdiven altlarında adeta mahseni andıran yerlerde adalet dağıtılan kötü manzaralara son verdik. İnşa ettiğimiz 280 modern adalet sarayı ile bu alandaki en önemli alt yapı eksikliklerini giderdik. Yüksek yargı organlarımızı, mimarisi, teknolojik donanımı, imkanları ve diğer müştemilatı ile göz dolduran hizmet binalarına kavuşturduk. Mahkeme salonlarımızı adli yargıda yüzde 95, idari yargıda yüzde 45 oranında artırdık. Hataları asgariye indirecek ve temyiz mahkemelerindeki yığılmayı önleyecek şekilde bölge adliye ve idare mahkemelerini devreye aldık.
İstinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle birlikte yargıtay hukuk ve ceza mahkemelerinin iş yükü yüzde 68 oranında azalmıştır. Yargı süreçlerini hem basitleştirdik, hem kolaylaştırdık, hem de hızlandırdık. UYAP bünyesinde sesli ve görüntülü bilişim sistemi yani SEPSİS'i kurduk. Hukuk yargılamalarına elektronik duruşma sistemini kazandırdık. Vatandaşlarımıza Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yapabilme imkanı getirdik. Yıllardır demokratikleşme adına dillendirilen ama bir türlü yapılamayan askeri yargıyı kaldırarak askeri suçların sivil mahkemelerde görülmesini yine biz sağladık. Vatandaşlarımızın mesnetsiz ihbar ve şikayetler nedeniyle soruşturmaya uğramaması için lekelenmeme hakkını güçlendirdik.
Yargı Reformu Stratejisi ve İnsan Hakları Eylem Planı ile yargıda ihtisaslaşmayı sağladık. Vergi suçları, bilişim suçları, finansal suçlar, sendikal uyuşmazlıklar ve kamulaştırma davaları gibi birçok alanda yeni ihtisas mahkemeleri kurduk. Uyuşmazlıkların, arabuluculuk ve uzlaştırma yöntemleriyle mahkeme süreci öncesinde kısa sürede ve daha az masrafla çözülmesini temin ettik. Hafta sonu nöbetçi noterlik uygulamasını başlatarak, vatandaşlarımıza 7 gün hizmet verilmesini sağladık. Yargıda hedef süre uygulamasıyla öngörülebilirliği artırdık, yargılamaların uzamasına sebebiyet veren durumları asgariye indirdik. Adalet teşkilatımızın mali ve özlük haklarıyla ilgili beklentilerini karşıladık. İnfaz koruma memurlarının yıpranma paylarından mübaşirlerimizin genel idare hizmetine alınmasına kadar nice soruna çözüm bulduk. Görevini mesai mefhumu olmadan yürüten adalet personeline nöbet ücreti imkanı sunduk. Gelen talepler doğrultusunda, farklı dönemlerde, hakim ve savcılarımızın özlük haklarında kayda değer iyileştirmeler yaptık.
Geçen yıl ihdas ettiğimiz hakim ve savcı yardımcılığı müessesesiyle adalet teşkilatının insan kaynağının daha nitelikli yetişmesini sağladık. Bir sonraki dönemden itibaren bu açılımı fiilen uygulamaya başlayacağız.
Adalet hizmetleriyle ilgili memnuniyet oranının yükselmesi
Attığımız tüm bu adımların yansımalarını farklı alanlarda gördük. Adalet hizmetleriyle ilgili memnuniyet oranının 2002 yılına göre yükselmesini, 21 yıllık emeklerimizin boşa gitmediğinin bir delili olarak değerlendiriyoruz.
6 Şubat'ta yaşanan deprem felaketi sonrasında, adalet teşkilatı süratle organize oldu. Vatandaşların mağdur olmaması ve hak kaybına uğramaması için mevzuat çalışmaları gerçekleştirildi.
Bölgede yaklaşık bine yakın hakim ve cumhuriyet savcısı ile yaklaşık 7 bin 500 personel görevlendirildi. Deprem bölgesinde fedakarca görev yapan hakim ve cumhuriyet savcılarımız ile personelimizi buradan canıgönülden tebrik ediyorum. Bu vesileyle depremde vefat eden 231 yargı çalışanımıza Allah'tan rahmet, adalet camiamıza başsağlığı diliyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye’nin hedeflerine ulaşmasının önündeki en büyük engel, darbe ürünü mevcut anayasadır. 28. yasama döneminde önceliklerimizin en başında Türkiye’yi darbe anayasasından kurtarmak vardır.https://t.co/u0FbrcOYbX pic.twitter.com/kWAl3mmdpO
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) July 25, 2023
Türkiye'nin hedeflerine ulaşmasının önündeki en büyük engel darbe ürünü mevcut anayasadır. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılını darbe anayasasıyla karşılamış olmayı, açıkçası içimize sindiremiyoruz. Yargı alanında 2002'den beri yürüttüğümüz zorlu mücadeleyi, inşallah sivil, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasayla taçlandırmak istiyoruz. 28. Yasama Dönemi'nde, önceliklerimizin en başında, Meclisimizin de takdiriyle, Türkiye'yi darbe anayasasından kurtarmak vardır. Milletimize verdiğimiz ve tuttuğumuz diğer tüm sözler gibi, Allah'ın izniyle, bu idealimizi de hayata geçireceğimize yürekten inanıyorum.
Adaletin tecellisinde insan faktöründe sıkıntı varsa, verilen mücadelenin, gösterilen çabanın hedefine varması mümkün olamaz. Bu acı hakikate, önce 17-25 Aralık girişiminde, ardından 15 Temmuz ihanetinde şahit olundu. 17-25 Aralık teşebbüsü, meşru hükümeti, yargı-emniyet darbesiyle alaşağı etmeyi amaçladı. Bu amaçla yargı ve emniyet birimlerimize sızdırdıkları militanlarını, üzerimize saldılar. Montaj olduğu seçim döneminde bizzat itiraf edilen kasetlerle devletimizin en hassas kurumlarını hedef aldılar. Akla, vicdana, ahlaka ve hukuka asla sığmayan, uyduruk dosyalarla yargımızı, emellerine ulaşmak için bir araç olarak kullandılar.
17-25 Aralık girişiminin, yargı ve emniyet birimlerimize verdiği zarar, 15 Temmuz ihanetinin ordumuza verdiği zararla aynı mesafededir. Benim iki korumamı şehit ettiler. Acımasızca... Eğer bizi de yakalayabilselerdi, bizi de şehit edeceklerdi. Ama bizleri, Rabb'im fırsat vermedi, yakalayamadılar. Ve on binler, Yeşilköy Havalimanı'nda bizleri karşıladı. Bay bay Kemal de tankların arasından FETÖ'cülerin koordinesinde Bakırköy Belediyesi'ne gidip, orada kahvesini içerek bizi seyretti. 'Haberim olsa, ben de orada olurdum' diyor. Hayatı yalan. Böyle bir derdi yok. Halbuki orada FETÖ'cüler bizi yakalayıp şehitlerimizin izine bizi de koyuverseydiler, o zaman herhalde kendisi de zil takıp oynardı. Bunların hayatı bu. Ama Rabb'im fırsat vermedikten sonra, hüküm değişmiyor. Bütün tuzakların üstünde en büyük tuzak Allah'a aittir. Her iki menfur hadisede de milletin güzide kurumları yıpranıp, yara aldı, ciddi travmalar yaşadı.
"FETÖ yargılanmaları genel hatlarıyla başarılı bir şekilde yürütülmüştür"
Darbe teşebbüsünün ilk anlarından itibaren yargı camiası hemen harekete geçerek millete karşı sorumluluğunu yerine getirmiştir. Darbeye karışanların ve FETÖ mensuplarının hak ettikleri cezaları almasında, yargımız görevini yapmanın gayretinde olmuştur. Her ne kadar zaman zaman içeriden çeşitli sabotajlara maruz kalsa da FETÖ yargılanmaları genel hatlarıyla başarılı bir şekilde yürütülmüştür. Burada tavrımız gayet nettir, bir Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz. Su uyur ama FETÖ'vari terör örgütleri uyumaz. Kökü dışarıda bu yapıların en küçük bir rehaveti tekrar palazlanmak için fırsata çevireceğini aklımızdan asla çıkarmıyoruz. Son FETÖ'cü hain de işlediği cürümlerin hesabını yargımıza vermeden ne biz ne de devletimiz güvende olacaktır.
Geride bıraktığımız seçimlerde, zafiyet gördükleri anda neler yapabildiklerine hep birlikte şahit olduk. Milletimize bir daha ne 17-25 Aralık tarzı girişimleri ne de 15 Temmuz ihaneti gibi acıları tekrar yaşatmamakta kararlıyız. FETÖ'yle mücadelemizin artarak devam edeceğini, altını çizerek ifade etmek istiyorum. Sizlerden de görev yerlerinizde ve meslek hayatınızda bu konuda gereken hassasiyeti göstermenizi özellikle bekliyorum.
Milletin akıl ve gönül dünyasında her meslek erbabı, maharetiyle ahlakı, aynı terazide tartılıp öyle kıymetlendirilir. Fakat bazı meslekler, hem kamu düzenini hem de toplumsal barışı doğrudan etkilemesi sebebiyle çok daha özel bir konuma sahiptir. Tarihimize baktığımızda, bu mesleklerin, hakim, hekim, hakem olduğunu görürsünüz. Bu üç meslek grubunun mesuliyetlerini yerine getirmemesi, toplumda infiale, devletin işleyişinde ise ciddi aksamalara sebebiyet verir. Burada yaşanacak sıkıntılar dalga dalga yayılır. Bu meslekleri deruhte edenlerin kariyeri vicdanlarıdır. Kazançları itibarlarındadır. Hizmetleri, milletin birliği, dirliği ve saadetindedir. Hedefleri, hak ile hakikatin zedelenmesine mani olmaktır. Bizi biz yapan, insanı insan yapan, medeniyetimizi değerli ve ayrıcalıklı kılan asıl hasletler işte buradadır.
"Adalet hizmetlerinde yapılan hatanın bedeli ağır olur"
"Türk milleti adına karar verecek kadar yüce bir makamın ağırlığını yükleniyorsunuz. Şunu lütfen hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın, hakimin, savcının lisanı, makul sürede vereceği adil ve hakkaniyetli kararlardır. Adalet hizmetlerinde yapılan hatanın bedeli, sadece bu dünyada değil, ahirette de çok ağır olacaktır. Vazifenizi icra ederken, hukukun üstünlüğü ilkesine ve masumiyet karinesine ne pahasına olursa olsun bağlı kalmaya itina gösterin. Sizlerden sadece aklınızı, ahlakınızı ve vicdanınızı değil, devlet, millet adına müessesenizi de korumanızı bekliyorum.
İletişim araçlarının günlük hayatımızda giderek daha fazla yer işgal ettiği günümüzde şu gerçeğin altını tekrar çizmek istiyorum, sosyal medyada cübbe giyip ahkam kesenler, asla bizim referansımız olamaz. Adaletin ölçüsü, sosyal medyadaki tepkiler değil, kanundur, nizamdır, maşeri vicdandır. Daha ileri gidiyorum, hukuktur, hukuk, kanunun çok ötesindedir. O hakkı ne yapıyor, koruma altına alıyor. Kanun dediğin, insanoğlunun yazdıklarıdır. Ama hukuk bunun ötesindedir.
"Hiç kimsenin yönlendirmesine müsaade etmeyin"
Parayı, pulu her zaman bulursunuz. Ama unutmayın, hak ve hukuk bulunmaz. Ben, sizlere güveniyorum. Sizlere inanıyorum. İdealistliği gözlerine yansımış buradaki her bir kardeşimin, hukuk ve adalet çizgisinden sapmadan, görevini en güzel şekilde ifa edeceğine inanıyorum. Malum Hazreti Ömer 'mülkün esası adalettir' diyor. Onu birileri başka yerlere çekiyor, o ayrı mesele... Sözün asıl sahibi Hazreti Ömer'dir. Ve işte sizin, bu mülkü adalete bina ederek, adımları atacağınıza inanıyorum. O zaman işte bu devleti kimse yıkamaz, bu ülkeyi kimse bitiremez.
Sizleri, bize emanet eden tüm ailelerinize, şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum. Anneler, babalar, evlatlarınızla övünebilirsiniz. Unutmayın, onlar da sizin ebedi alemdeki en önemli referanslarınız olacaktır.