"Ergenekon" davasında, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile Dursun Çiçek, Hasan Iğsız ve Nusret Taşdeler'in de aralarında bulunduğu 19 sanık hakkındaki dosyanın Yüce Divan sıfatıyla yetkili ve görevli Anayasa Mahkemesine gönderilmesine karar verildi.
İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği kararda, Ergenekon dava süreci anlatılarak, davaya bakan savcının da duruşmada mahkemenin söz konusu dosyayla ilgili yargılama yetkisinin olmadığına yönelik mütalaasına işaret edildi.
Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları hakkında soruşturma açılmasının 11 Şubat 2014 tarihinde kabul edilen kanun maddesi gereğince Başbakan'ın iznine tabi tutulduğu belirtilen kararda, Başbakan tarafından kamu davasının açılmasına gerek görülürse soruşturma dosyasının Yüce Divan sıfatıyla yargılama yapılmak üzere Anayasa Mahkemesine gönderileceği kuralının getirildiği aktarıldı.
Kararda, bu soruşturma yöntemine ilişkin ise söz konusu düzenleme dava açılmış olsa da hükmün kesinleşmesinden önce yürürlüğe girdiği için usul hukukuna ilişkin olduğunun kabul edilmesi halinde usul hükümlerinin derhal uygulanması prensibi ve usule ilişkin işlemlerin yapıldığı tarihteki mevzuata göre varlıklarını koruyacağı ilkesi gözetildiğinde, sanık hakkında uygulanıp yasanın öngördüğü şekilde izin alınmasının davanın devamı için şart olacağı vurgulandı.
Bu konudaki değerlendirmenin asıl davaya bakacak olan yüksek mahkemenin, Yüce Divan tarafından yapılmasının uygun olduğunun değerlendirildiği belirtilen kararda, şu ifadelere yer verildi:
"Her ne kadar mahkemece sanığa atılı suçların, kapsamında kalmadığı ve eylemlerin göreviyle ilgili bulunmadığı kabul edilerek yargılamaya devamla karar ittihaz olunmuş ise de sanığa isnat olunan suçlara ilişkin iddia edilen eylemlerin (internet andıçları, genelkurmay döneminde yaptığı basın açıklamaları ve sanığın bilgisi haricinde 3. kişilerin kendi aralarında yaptıkları telefon görüşmeleri) yürütmekte olduğu Genelkurmay Başkanlığı görevinin kendisine sağladığı kolaylık ve sağladığı avantajla gerçekleştirildiği, yine atılı eylemlerin görevdeki yetkiyi kötüye kullanma yönünden tartışılması gerektiği nazara alındığında atılı suçlara ilişkin eylemlerin sanığın doğrudan görevi ile ilgili olduğu anlaşılmıştır."
Davanın mahkemede devam etmesi, anayasaya ve yasalara aykırı
Kararda, tüm bu düzenlemeler ışığında, 2010 yılında referandumla yürürlüğe giren "Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divanda yargılanırlar" hükmü ile sanığın yargılama mercisinin Yüce Divan olarak değiştirildiği anımsatıldı.
Bunun usule ilişkin bir düzenleme olması nedeniyle yürürlüğe girmesinden sonra yapılan yargılama işlemlerine uygulanması gerekmesine rağmen Yüce Divan yerine ağır ceza mahkemesinde dava açılması ve yargılamaya bu mahkemede devam edilmesinin anayasaya ve yasalara açıkça aykırılık oluşturduğuna dikkat çekilen kararda, açıklanan nedenlerle eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile bağlantılı suç işledikleri iddia olunan diğer sanıkların durumlarının da Yüce Divan tarafından takdir edilmesinin uygun görüldüğü kaydedildi.
Kararda, Başbuğ ve bazı sanık avukatlarının mahkemeye beraat talebiyle dilekçe verdiklerine vurgu yapılarak, ancak uyma kararı verilen Yargıtay bozma ilamında açıkça vurgulandığı üzere mahkemenin bu konuda görevsiz olduğu belirtildi.
Başbuğ'un 2008-2010 yıllarında Genelkurmay Başkanlığı görevini yaptıktan sonra orgeneral rütbesiyle emekliye ayrıldığı hatırlatılan kararda, sanıklar Mehmet Bülent Sarıkahya ve Meryem Kurşun'un Genelkurmay Başkanlığı emrinde sivil memur olarak görev yaptıkları, diğer sanıkların ise yine Genelkurmay Başkanlığı emrinde subay oldukları bildirildi.
"Başbuğ ve 18 sanık, bir arada yargılanmalı"
Kararda, bu nedenlerle eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ dışındaki 18 sanığın Başbuğ'a bağlı olarak suç işledikleri iddiası sebebiyle bir arada yargılanması gerektiği sonucuna varıldığı anlatıldı.
Kararda, sanık İlker Başbuğ ve bağlantılı suç işledikleri iddia edilen sanıklar Dursun Çiçek, Mustafa Bakıcı, Hasan Iğsız, Mehmet Eröz, Hüseyin Nusret Taşdeler, Fuat Selvi, Ziya İlker Göktaş, Hulusi Gülbahar, Cemal Gökçeoğlu, Sedat Özüer, İsmail Hakkı Pekin, Hıfzı Çubuklu, Mehmet Otuzbiroğlu, Alaettin Sevim, Orhan Güçlü, Murat Uslukılıç, Mehmet Bülent Sarıkahya ile Meryem Kurşun'un iddianamelerindeki sevk maddeleri gereğince yargılanmaları için dosyanın Yüce Divan sıfatıyla yetkili ve görevli Anayasa Mahkemesine gönderilmesine oy birliğiyle hükmedildiği belirtildi.