Büyük çoğunluğu ASALA ve JCAG gibi Ermeni terör örgütlerinin saldırılarında, bugüne kadar 58'i Türk vatandaşı olmak üzere (31'i diplomat ve aile mensubu) 77 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı.
Türkiye'ye karşı terör yoluyla savaşma amacını taşıyan ilk Ermeni terör örgütü ASALA, 1975'te kuruldu. Örgütün, aşırı sol eğilimli yapısı itibarıyla geleneksel Ermeni partilerinden Sosyal Demokrat Hınçak Partisine daha yakın olduğu biliniyor.
Türkiye'nin yanı sıra diğer bazı ülkelerin çıkarlarını da hedef alan ASALA, ilk kez 20 Ocak 1975'te Dünya Kiliseler Konseyinin Beyrut bürosuna yaptığı bombalı saldırıyla adını duyurdu.
Diğer bir Ermeni terör örgütü JCAG ise 1975'te Beyrut'ta Taşnaklar tarafından kuruldu. Örgütün kuruluşu, Taşnakların 1972'de 20. kongresinde kararlaştırıldı. Ancak JCAG'ın, ASALA gibi Marksist-Leninist değil, milliyetçi çizgiye sahip olduğu biliniyor.
Yabancı ortaklar yerine sadece Ermeni diasporasından destek aldığını iddia eden JCAG, sadece Türkiye ve Türklerin çıkarlarını hedef alırken, diğer ülkelerin çıkarlarına yapılacak saldırıların sözde "Ermeni davası"na zarar vereceği görüşünü savundu.
Türkiye'nin Viyana Büyükelçisi Daniş Tunalıgil'in 22 Ekim 1975’te şehit edildiği saldırıyı ASALA ile üstlenen JCAG, adını ilk kez bu vesileyle dünyaya duyurdu.
İki örgüt arasındaki ülkü farkı, ASALA'nın geçmişte Ermenilerin çoğunlukta olduğu iddia edilen Türkiye'nin doğu bölgelerini Sovyet Ermenistanı'na bağlama amacı taşımış olması, JCAG'ın ise bu topraklarda bağımsız bir Ermenistan kurulmasını hedeflemesinden kaynaklanıyor.
Ermeni terör örgütlerinin saldırılarında 77 kişi hayatını kaybetti
Ermeni terör örgütlerinin eylemleri neticesinde 1970'ler ve sonrasında 58'i Türk vatandaşı olmak üzere 77 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı.
Öte yandan, Ermeni teröristlerin suikastlarına ilave olarak, 1991 ve 1994'te Türkiye'nin Atina Büyükelçiliği Basın Ataşe Yardımcısı Çetin Görgü ve Büyükelçilik Müsteşarı Ömer Haluk Sipahioğlu, 1993'te Türkiye'nin Bağdat Büyükelçiliği İdari Ataşesi Çağlar Yücel, 2004'te Musul'da Güvenlik Ataşeleri Nihat Akbaş, Bilal Urgen, Adem Çiçek, Bülent Kıranşal ve Süleyman Karahasanoğlu, 2013'te Türkiye'nin Mogadişu Büyükelçiliğinde görevli polis memuru Sinan Yılmaz ve bu yıl ise Türkiye'nin Erbil Başkonsolosluğu mensubu Osman Köse şehit edildi.
ABD'nin Santa Barbara kentinde 27 Ocak 1973'te Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ile Konsolos Bahadır Demir'in Ermeni asıllı Amerikalı Gurgen Mıgırdiç Yanıkyan tarafından şehit edilmeleri, Türk diplomatlara yönelik yapılan ilk saldırı oldu.
Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde Doğu Anadolu'da faaliyet gösteren Ermeni komitacılarından Yanıkyan'ın bireysel terörizm olarak nitelendirilebilecek söz konusu saldırısı, Türk diplomatlarına karşı suikastlar zincirini başlattı ve örgütlü Ermeni terörizmini tetikledi.
Türkiye'nin Paris Büyükelçisi İsmail Erez 1975'te, Vatikan Büyükelçisi Taha Carım 1977'de, Sydney Başkonsolosu Şarık Aynak 1980'de, Los Angeles Başkonsolosu Kemal Arıkan ve Boston Fahri Başkonsolosu Orhan Gündüz 1982'de ve Belgrad Büyükelçisi Galip Balkar 1983'te bu örgütlerin eylemlerinde şehit oldu.
Türk diplomatlara yönelik eylemlerde 1985 sonrası azalma gözlense de saldırılar sürdü. Atina Basın Müşavir Yardımcısı Çetin Görgü 1991'de ve Büyükelçilik Müsteşarı Ömer Haluk Sipahioğlu 1994'teki terör eylemlerinde şehit edildi.
Terör örgütlerinin saldırılarında diplomatların yanı sıra aileleri ve şoförleri de hedef alındı. Türkiye'nin Madrid Büyükelçisi Zeki Kuneralp'ın eşi Necla Kuneralp ve emekli Büyükelçi Beşir Balcıoğlu 1978'de büyükelçilik aracına düzenlenen silahlı saldırıda hayatını kaybetti. Lizbon İdari Ataşesi Erkut Akbay'ın eşi Nadide Akbay da araçta uğradığı silahlı saldırıda öldü. Türkiye'nin Lizbon Büyükelçiliğinde görevli Müsteşarı Yurtsev Mıhçıoğlu ve eşi Cahide Mıhçıoğlu da büyükelçiliğe düzenlenen saldırıda yaşamını yitirdi.
Türk diplomatlara yönelik saldırıların büyük çoğunluğu, ASALA ve JCAG tarafından düzenlendi.
Avrupa durumun vahametini çok geç anladı
Ermeni terörü, ASALA'nın 15 Temmuz 1983'te Paris Orly Havalimanı'ndaki Türk Hava Yolları (THY) bürosu önüne yerleştirdiği bombanın patlaması sonucu ikisi Türk, dördü Fransız, biri Amerikalı ve biri İsveçli sekiz kişinin hayatını kaybetmesi ve 28'i Türk 55 kişinin yaralanması üzerine Batı ülkelerinden gelen tepkilerin artmasıyla tedricen ivme kaybetti. Bunun yanı sıra örgüt içi hesaplaşmalar vuku buldu ve örgüt 1986'dan sonra kendinden söz ettirmedi.
Öte yandan, o tarihe kadar zımni veya açık şekilde Ermeni terörüne müsamaha gösteren ülkeler, saldırılar kendi vatandaşlarına zarar vermeye başladığında durumun vahametini anladı ve bu terörün sona ermesi gereğini hissetti.
Terör tehdidi farklı şekillerde canlı tutuluyor
Ermeni soykırımı iddialarının savunucusu olan Ermenistan yönetimi ve Ermeni diasporası, bir yandan Ermeni terörünü unutturmaya çalışırken, diğer yandan da terör örgütleri ve teröristleri anmak ve yüceltmek amacıyla çeşitli faaliyetlerde bulunuyor.
Ermenistan'ın başkenti Erivan'daki "Yerablur" devlet askeri mezarlığında ASALA mensupları anısına dikilmiş büyük bir anıt bulunurken, öte yandan ASALA'nın önde gelen mensuplarından olan, 1993'te Yukarı Karabağ'daki çatışmalarda ölen ve Ermeni makamlarınca milli kahraman ilan edilen Monte Melkonyan isimli teröristin ölüm yıl dönümlerinde anma törenleri düzenleniyor.
Ayrıca ASALA teröristlerini sözde "kahraman" olarak yansıtan bazı kitaplar Ermenistan resmi makamlarının desteğiyle yayımlanıyor.
Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Kemal Arıkan'ı 1982'de şehit eden ve ABD'de müebbet hapse mahkum olan JCAG mensubu terörist Hampig Sasunyan'a Ermeni makamları tarafından Ermenistan vatandaşlığı verilmesi, 1973’te Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ve Muavin Konsolos Bahadır Demir'i şehit eden Gurgen Yanıkyan'ın cenazesinin bu yılın mayıs ayında Yerablur askeri mezarlığına düzenlenen törenle yeniden defni, 1982'de Ankara Esenboğa Havalimanındaki terörist saldırısının faillerinden Zohrab Sarkisyan'ın bu yılın ağustos ayında askeri mezarlıkta yapılan törenle anılması ve 1983'te Türkiye'nin Lizbon Büyükelçiliğine düzenlenen bombalı saldırının "Lizbon Beşlisi" olarak adlandırılan faillerinin, diaspora Ermenileri tarafından çeşitli ülkelerde düzenlenen törenlerle anılmaları teröristleri kahramanlaştıran ve eylemlerini yücelten yaklaşımın yakın tarihli diğer örnekleri arasında yer alıyor.
Türkiye'nin Beyrut Büyükelçiliğine bu yıl gönderilen tehdit mesajı ve 24 Nisan günü Türk bayrağının yakılması gibi hadiseler de Türkiye'ye yönelik saldırgan tutumun ulaştığı boyutu gösteriyor.
Şehit diplomatlar ve aile mensuplarının hatıraları yaşatılıyor
Terör saldırıları sonucunda çeşitli ülkelerde hayatlarını kaybeden Türk şehitler, her yıl 18 Mart Şehitler Günü münasebetiyle Ankara ve Türkiye'nin dış temsilciliklerinde düzenlenen törenlerle anılıyor, şehadet tarihlerinde de ilgili temsilciliklerde anma törenleri düzenleniyor.
Öte yandan, Türkiye'nin, henüz yakalanamayan faillerin bulunması ve şehit edilen kişilere ilişkin soruşturma dosyalarının yeniden açılması yönünde ilgili ülke makamları nezdinde girişimleri sürüyor.
Yurt dışında Türkiye'yi büyük onur ve özveriyle temsil ederken şehit edilen Türk Dışişleri Bakanlığı mensupları ile diğer kamu görevlileri ve aile fertlerinin hatıralarının yaşatılması amacıyla ilgili dış temsilciliklerde şehitler için anı köşeleri oluşturuldu ve şehadet mekanlarında anıt/kitabe dikilmesi yönündeki çalışmalara hız verildi.
Bu kapsamda, son olarak Ermeni terörizmi sonucu 9 Mart 1983'te Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da şehit olan Büyükelçi Galip Balkar'ın anısına hazırlanan plaket, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Sırp mevkidaşının hazır bulunduğu törenle 8 Ekim'de şehadet mekanına yerleştirildi.