Eski başbakanlardan Tansu Çiller, TBMM FETÖ'nün Darbe Girişimini Araştırma Komisyonunun yazılı 16 sorusuna 19 sayfalık cevap gönderdi.
Tansu Çiller, cevabında, Refah-Yol Hükümeti'ne yönelik FETÖ’nün yayın organı Zaman gazetesinde yer alan "beceremediniz artık bırakıp gidin" manşetini, o günün şartlarında basın özgürlüğü çerçevesinde değerlendirdiğini, ancak geriye baktığında FETÖ'nün duruşunun basın özgürlüğü dışında bir yanı olduğu kanaatine vardığını söyledi.
Çiller, Fetullah Gülen'in siyasi tercihlerine ilişkin "Fetullah Gülen siyasi tercihlerinde genelde merkez solun daha solunda ve uçta olan partiler ile merkez sağın daha sağında ve uçta olan partilerle işbirliğinden çekinirdi. Nitekim, merkez soldan DSP ve merkez sağdan ANAP ilk dönemlerde Fetullah Gülen'le temas kuran partiler olarak gözlemlenmiştir." değerlendirmesinde bulundu.
Gülen'in merkez sağın daha sağındaki partilerle görüşleri örtüşse bile, bu partilerden uzak durmasının kendi menfaatlerini koruma içgüdüsü ile izah edilebileceğini belirten Çiller, bu gözleminin de Gülen'in, Milli Selamet Partisi, Refah Partisi gibi partilerden bilinçli olarak uzak durması ile somutlaştığını kaydetti.
FETÖ'nün kendisini Necmettin Erbakan'dan uzak tuttuğunu ifade eden Çiller, "Bu uzaklık merhum Erbakan'dan kaynaklanmamakta idi. Zira, merhum Erbakan bütün mütedeyyin kesimleri ve cemaatleri kucaklayan bir tutum içinde idi. Fetullah Gülen'i bunun dışında tutmak gibi özel bir gayretinin olduğunu söylemek doğru olmaz. Bunu merhum Erbakan'ın kendisi de bizzat ifade etmiştir." ifadesini kullandı.
FETÖ'nün yayın organı Zaman gazetesinde Refahyol Hükümeti'ni düşürme yönündeki çağrıları yadırgamadığını belirten Çiller, "Post modern darbe sürecini yönlendiren koalisyon içinde Fetullah Gülen örgütünün de olduğu ve kendi gazeteleri, kendi televizyonu ve toplumun, eğitimin ve belki devletin diğer kurumlarının içine serpiştirilmiş elemanları ile bu koalisyonun katalizörü ve temel unsurlarından birisi olduğu kanaatine varıyorum. 28 Şubat sürecinde Fetullah Gülen'le görüşmem olmamıştır." dedi.
Başbakanlığı döneminde Fetullah Gülen'in kendisini ziyaret ettiğini, bazı sosyal aktivitelerde bir araya geldiklerini ve bu ortamlarda devlet protokolünün farklı mensuplarının da bulunduğunu vurgulayan Çiller, Gülen'in bu görüşmelerde kendisinden Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ilişkin taleplerde bulunmadığını söyledi.
Çiller, Gülen'in din adamı olarak kendisini devletin ve siyasetin dışında tutan, laik bir duruşa özen gösteren bir ifade tarzı bulunduğunu ifade etti.
Tansu Çiller, Gülen'in ABD dahil yurtdışına çeşitli seyahatleri olduğunu medyadan öğrendiğini, ABD'de çeşitli lobilerle çalıştığı duyumlarının mevcut olduğunu ve yapının, ABD'de lobiler Kongre ve Senato ile bağlantıları oluşturmaya muktedir olduğunu kaydetti. Çiller, FETÖ'nün sahip olduğu ileri sürülen maddi gücün, ABD'deki lobileri harekete geçirmede imkan yarattığını, bu konudaki haberlerin Türk ve ABD medyasında yer aldığını belirtti.
Görev süresi içerisinde Fetullah Gülen ve PDY konusunda bir raporun eline ulaşmadığını ifade eden Çiller, "Ancak, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında irticai tehlikeyi iç tehdit olarak gören ve bu kapsamda genel olarak cemaat olgusuna dikkat çekilen bilgiler verilir, sunumlar yapılırdı." dedi.
FETÖ'nün 90'lı yıllarda, kurumsallaştığı, süratle büyüdüğü, himmet paraları ile devasa finansal güç oluşturduğu iddialarının gerçekle örtüşmediğini savunan Çiller, örgütün finans kurumu Bank Asya'nın da 1996 yılında kurulduğunu belirtti.
Üniversitede görevli olduğu dönemde inançları dolayısıyla mağdur edilen gençlerin zaman içinde, cemaatlere ve tarikatlara yöneldiğine şahit olduğunu anlatan Çiller, bu gençlerin bir bölümünün istismara açık olabileceğinin de yadırganacak bir tespit olmadığını söyledi.
Hukuk devletinin işleyişinde zaafiyetler bulunduğunu savunan Çiller, hukuk devletinin yeniden inşa edilmesi, yargıdaki FETÖ/PDY yapılanması nedeniyle yargıya olan güvenin yeniden tesis edilmesi gerektiğini kaydetti.
Çiller, "FETÖ/PDY kalkışması sonrasında halk nezdinde asker ve polisle ilgili istenmeyen bir imaj söz konusu olmuştur. Bu durumun ülkenin geleceği açısından tehlikeli sonuçları vardır. Neticede ülkenin güvenliği bu iki kurum tarafından sağlanmaktadır. Bu nedenle asker ve polisle ilgili olumsuz imajın silinmesi konusunda çalışmalar yapılmalıdır." önerisinde bulundu.