Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, "Milli Eğitim Bakanlığı olarak etik kültürün kökleşmesi, benimsenmesi, içselleştirilmesi için çalışıyoruz. Bu çalışmanın bir kamu hizmeti olduğunun da bilincindeyiz." dedi.
Bakan Yılmaz, Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulunca Sheraton Otel'de düzenlenen "Yolsuzluğun Önlenmesi ve Etiğin Teşviki İçin Teknik Destek Projesi Uluslararası Konferansı"nın kapanışında yaptığı konuşmada, değerler konusunda farkındalık oluşturmak için düzenlenen etkinliğin eğitimin dört duvar arasında olmadığını gösterdiğini ifade etti.
Değerler, inanışlar, tarih, aile, kültür gibi konuların içinde yaşadıkları toplum tarafından şekillendirileceğine işaret eden Yılmaz, değerlerin, neyin önemli veya kabul edilebilir olduğu ile ilgili inanışlar olduğunu anlattı.
Değerlerin eyleme dönüştüklerinde ve ilişkilere yansıdıklarında somutlaşacağının altını çizen Yılmaz, "Değeri somutlaştırarak kalıcı kılan şey de eğitimdir. Öğretim programları ve sosyal davranış modelleriyle okullar, öğrencilerin değerler sisteminin gelişmesinde önemli rol oynar." değerlendirmesini yaptı.
Bakanlık olarak öğrenme-öğretme sürecinin değer odaklı olması için öğretim programlarını güncellediklerini dile getiren Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Değer eğitiminin, eğitimin özü ve ruhu olduğunun altını çizdik. Öğretmenlerin değerleri öğretim programının bütünleyici bir parçası olarak ele alarak uygun yaklaşımlarla öğrencilere kazandırmasını istiyoruz. Öğretim programları ile öğrencilere kazandırmak istediğimiz değerler, evrensel değerler desek yeridir. Nedir bunlar? Adalet, dostluk, dürüstlük, özyönetim, sabır, saygı, sevgi, sorumluluk, vatanseverlik, yardımseverlik... Değer ve değer eğitimi odağında güncellenen öğretim programı, dürüstlük ve tarafsızlık, saygınlık ve güven, nezaket ve saygı, hesap verebilirlik, kamu yararını gözetme olarak sıralanan etik ilkelerini de destekleyici mahiyettedir. Kişinin değerleri, aldığı kararları, yaptığı seçimleri ve davranışlarını da belirler."
"Toplumun genelinde aynı bakış açısının hakim olması gerekiyor"
Bakan Yılmaz, değerler eğitiminin başarılı olması için okulda, ailede, toplumun genelinde aynı bakış açısının hakim olması gerektiğini bildirdi.
Bu açıdan herkese görev düştüğüne işaret eden Yılmaz, "Milli Eğitim Bakanlığı olarak etik kültürün kökleşmesi, benimsenmesi, içselleştirilmesi için çalışıyoruz. Bu çalışmanın bir kamu hizmeti olduğunun da bilincindeyiz." dedi.
Milli Eğitim Bakanlığının kamu kurumları içinde en fazla personele sahip bakanlık olduğunu vurgulayan Yılmaz, 1 milyondan fazla personelin ve ilk, orta, lise kademelerinde 18 milyon, yükseköğretimde 7 milyon olmak üzere 25 milyon öğrencinin bulunduğunu, bunun sorumluluklarını kat ve kat artırdığını söyledi.
Yılmaz, "MEB etik komisyonumuz çalışıyor. Personelimize etik eğitimi veriyoruz. Toplam 300 binin üzerindeki personele etik eğitimi verdik." bilgisini paylaştı.
Etik eğitim materyallerinin hazırlandığını bildiren Yılmaz, şunları kaydetti:
"Etik eğiticileri yetiştiriyoruz. Yapılan etik eğitimi uygulamalarını sürekli olarak değerlendiriyoruz. Değerlendirme sonuçlarını da her yıl Başbakanlığa sunuyoruz. Mesleki etik ilkelerimizi açıkladık. Eğitimcilerimiz için mesleki etik ilkelerimizi hazırlayarak uygulamaya koyduk. Nedir bunlar? Doğruluk, yasallık, yeterlik, güvenilirlik, mesleğe bağlılık. Tüm personelimiz etik sözleşmesi imzalıyor. Seçilen 12 ilimizde ve merkez teşkilatımızda etik algı anketi ve mülakat çalışması devam etmektedir. Etik Platforma üyeyiz. Protokolü imzaladık. Etik konusunda iyi uygulamaların sisteme kazandırılması için gayret ediyoruz. Etik günü ve etik haftası etkinlikleri ile etik konusunda farkındalığı artırıyoruz. Etik konusunda şikayetleri de değerlendiriyoruz."
Etiğin toplumun özünde olan unsur olduğunu belirten Yılmaz, "Kendi geçmişimize bakarsak kendi üzerine örtü serdiğimiz veya biraz küllenmesini gördüğümüz unsurların, biraz külünü kaldırırsak özümüzde olan değerler olduğunu görürüz." değerlendirmesini yaptı.
Neşet Ertaş'ın ve Mehmet Akif'in etik değerlerin ifadesi olan sözlerini dile getiren Yılmaz, "Hakkınız olmayan şeye elinizi uzatmayacaksınız. Kimin ne hakkı varsa eksiksiz kuyumcu terazisi hassasiyeti içerisinde yerine getieceksiniz. Bu bizim kültürümüzde, kodlarımızda var. Yapmamız gereken şey, o halde değerlerimize bir kez de bu açıdan bakarak onların uygulanmasını her açıdan gözetmektir." dedi.
Kurula 2 bin 42 müracaat yapıldı
Kamu Görevlileri Etik Kurulu Başkanı Köksal Toptan ise 2004 yılında kurulan Kamu Görevlileri Etik Kurulunun kamu yönetiminde etik ilkelerin yerleştirilmesi, dolayısıyla daha şeffaf, tarafsız, dürüst, hesap verebilir ve kamu yararını esas alan bir kamu hizmeti anlayışına katkı amacıyla çalıştığını anlattı.
Toptan, kurulun 11 üyeden oluşan başkan ve üyelerinin Bakanlar Kurulu tarafından atandığını hatırlattı.
Kuruluş kanununa göre başkan ve üyelerinin kendi istekleri dışında görevden alınamayacağını ve hiçbir makamdan da talimat almadığını anlatan Toptan, "Kuruluş kanununda dikkat çeken bir nokta, siyasi kamu görevlilerinin, üniversitelerin, yargı mensuplarının ve askeri kamu görevlilerinin kapsam dışında tutulmuş olmasıdır. Bu konudaki eksiklik, söz konusu alanlara ilişkin faaliyette bulunacak kurullar ve düzenlemelerle giderilmelidir. Buna göre siyasi kamu görevlileri için bağımız bir siyasi etik kurulu oluşturulmalıdır. Yargı mensupları için bu görevi HSK üstlenmelidir. Üniversiteler açısından da etik yönetim mekanizmaları mutlaka kurulmalı ve çalıştırılmalıdır." dedi.
Toptan, kurulduğundan bu yana kurula 2 bin 42 müracaat yapıldığını, bunlardan 81'ine etik ihlali kararı verildiğini bildirdi. Bu süre içinde etik eğitimi verilen kamu görevlisi sayısının 37 bin 750 olduğunu aktaran Toptan, kurul tarafından yetiştirilen etik eğitici sayısının ise 396'ya çıktığını söyledi.
Kurulun yürüttüğü projelere ilişkin de bilgiler aktaran Toptan, Milli Eğitim Bakanlığı mensuplarına ve çocuklara hitap eden 75 bin etik hikaye kitabının bastırıldığını bildirdi.
AB Türkiye Delegasyonu Sivil Toplum, Temel Haklar, Yargı ve İç İşleri Bölüm Başkanı Müstaşar Michael Rupp ise reform unsurunun Türkiye'de çok güçlü olduğuna işaret ederek, bu çabaları desteklemek istediklerini ifade etti.
Yolsuzluğun dünya genelinde ortak bir sorun olduğunu belirten Rupp, bunun için büyük ölçekli tedbirler gerektiğini belirtti.
Rupp, "Yolsuzlukla mücadele sınır ötesi savaş gerektiren bir sorundur. Avrupa kurumlarında da yolsuzlukla karşı karşıya kaldık aslında. Her zaman dikkatli olmalıyız ve savaşmaya devam etmeliyiz." dedi.