AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, anayasa değişikliğine ilişkin halk oylaması çalışmaları kapsamında, partisince Zübeyde Hanım Bulvarı'nda düzenlenen mitingde halka hitap etti.
Miting alanındaki vatandaşları selamlayarak, konuşmasına başlayan Yıldırım, Türk dünyasının Nevruz Bayramı'nı kutladı.
Binlerce yıldır coşkuyla, umutla kutlanan nevruzun Iğdır için de kutlu olması dileğinde bulunan Başbakan Yıldırım, "Soğuk kış günlerini geride bırakıyoruz. En doğudan, Iğdır'dan başlayarak bütün Türkiye'ye artık o baharın güzel kokusu yayılmaya başladı. Güneş, en önce buradan, Iğdır'dan doğar, 16 Nisan'ın güneşi de Iğdır'dan doğacak. Güneş en önce Iğdır'dan yükselir, diriliş en önce Iğdır'da başlar, tabiat en önce burada uyanır, bahar da Türkiye'ye ilk önce Iğdır'dan selam verir. Nevruz Bayramını kutladık ama asıl bahar bayramını 16 Nisan'da kutlayacağız." diye konuştu.
"Türkiye'nin bütün renkleri burada"
Başbakan Binali Yıldırım, Iğdır'da Türk ve Kürt'ün kardeş olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Türkiye'deki kardeşliği bozmaya hiçbir terör örgütünün gücü yetmeyecek, ne FETÖ'cülerin ne PKK'lıların ne de bazı Avrupalı ülkelerin... Bizi birbirimize hasım etmeye asla ve asla kimsenin gücü yetmeyecek. Bugüne kadar bütün zorluklara birlikte göğüs gerdik. İnşallah bugün de yarın da bir olacağız, beraber olacağız, iri olacağız ve biz birlikte Türkiye olacağız. İşte Türkiye'nin bütün renkleri burada, Iğdır'da."
"Avrupa'nınki ikiyüzlülük"
Dost bildikleri Avrupa'nın, çok yoğun şekilde sandıktan hayır çıkması için aktif kampanya yaptığını dile getiren Yıldırım, "Bölücü örgüt paçavralarıyla Avrupa sokaklarında rahat rahat gezerken, kampanya yaparken, mitingler yapılırken, Kandil'e canlı bağlantılarla bağlanırken Avrupa'da evet kampanyası yapmak kısıtlanıyor." dedi.
Yıldırım, memleket sevdalılarıyla buluşmalarına, binbir mazeret çıkarılıp engeller konulduğuna işaret ederek şöyle devam etti:
"Iğdır'daki ülkücü ve milliyetçi kardeşlerime, Türk-Kürt kardeşlerime sesleniyorum: Bu terör örgütlerinin nasıl bir tuzak içinde olduğunu görün. Terör örgütlerinin ne yapmaya çalıştığını görün. Terör örgütlerinin, Türkiye düşmanlarının nasıl bir araya geldiğini görün lütfen. Bizim hayır diyene de tabii ki saygımız var. Hayır da evet de başımız gözümüz üstündedir. Hayır diyen katiyen terörist değildir ancak teröristlerin, Türkiye düşmanlarının hep birlikte hayır dediklerini görelim, ona göre kararımızı verelim. Dediğim budur. "
"Evet dediğinizde Kandil'in mumu sönecek"
Başbakan Yıldırım, bölücü terör örgütünün Kürtlerin asla temsilcisi olmayacağını vurgulayarak şunları söyledi:
"PKK bizi temsil edemez. FETÖ'nün oyuncağı olmuş bazı siyasi hizipler, milliyetçi kardeşlerimizin asla temsilcisi değildir. Milliyetçi, ülkücü kardeşlerimiz için vatanın birliği, beraberliği, ay yıldızlı bayrak her şeyin önünde gelir. Bunlar Kürt maskesi takmışlar, bunlar milliyetçi maskesi takmışlar ama bunlar teröre, PKK'ya, FETÖ'ye destek veriyorlar. Evet dediğinizde Kandil'in mumu sönecek, evet dediğinizde Pensilvanya'nın ışığı sönecek, evet dediğinizde teröristler korkacak, millet sevinecek."
"Ana muhalefet de değişecek"
CHP'nin referandum sürecinde kötü, kalitesiz ve çirkin bir kampanya yürüttüğünü, gerçekleri anlatmadığını söyleyen Yıldırım, "Erzurumlu Teyyo Pehlivan bunu görse pataklar. Artık yalanda ölçüyü kaçırdı." ifadesini kullandı.
CHP'nin ortaya attığı iddiaların hiçbirinin geçerli olmadığını vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Ey Kılıçdaroğlu, sen CHP'nin Genel Başkanısın. Sen Büyük Atatürk'ün kurduğu partinin başındasın. Sen ana muhalefet partisinin başkanısın. Arka arkaya bu kadar yalanı nereye sığdırıyorsun? Hiç mahçup olmuyor musun? Yalanları yüzüne çarpsanız bile yalana devam ediyor. Allah CHP'ye gönül veren seçmene sabır versin. CHP hiç bu kadar kötü bir dönem yaşamadı. 16 Nisan Türkiye'yi değiştireceği gibi ana muhalefeti de değiştirecek. Artık öyle korkutarak, endişe yayarak oy toplamak yok. Gerginlik çıkararak işi idare etmek yok. Toplumu kutuplaştırarak yol yürümek yok. İktidar nasıl 14 yıldır çalışıyorsa 16 Nisan'dan sonra artık muhalefet de çalışmak zorunda kalacak. Yoksa siyasetten yok olup gidecekler. Çalışmaktan korktukları için, ömürleri boyunca laf üstüne laf koydukları için bu değişim onların işine gelmez. Onun için karşı çıkıyorlar."