Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yeşilay Zümrüdüanka Ödül Töreni'nde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
"Yeşilay'ımız dünyanın 41 ülkesindeki kuruluşlara öncülük yapıyor"
Bu yıl 98. Kuruluş yıldönümünü kutlayan Yeşilay’ımızı yürekten tebrik ediyor, çalışmalarınızda rabbimden muvaffakiyet diliyorum. Yeşilay’ımızın tütün alkol, zararlı alışkanlıklar yanında giderek yaygınlaşan teknolojiye bağımlılığa da öncülük etmesini takdir ediyorum. Yeşilay’ımız hamdolsun başarılarıyla sadece ülkemizde adından söz ettirmekle kalmıyor, engin birikim ve tecrübesiyle dünyanın 41 ülkesindeki muadil kuruluşlara öncülük yapıyor.
Türkiye’nin bağımlık ve kötü alışkanlıklarla mücadele alanındaki bir asırlık kurumsal hafızasını dost ve kardeşlerimizle paylaşıyoruz. Yeşilay’ın yurt içinde olduğu gibi yurt dışında da hizmetleri birbirinden önemli projeleri, birbirinden değerli faaliyetleri bulunuyor.
Sizlere uluslararası iş birliklerinizde de özellikle başarılar diliyor, dünyanın dört bir tarafında ülkemizi iftiharla temsil edeceğinize inanıyorum. Bugün tevcih ettiğimiz 5. Zümrüdü Anka Ödülleri’nin ülkemiz, milletimiz ve bağımlılıkla mücadele eden bütün vatandaşlarımız için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
"Bu paye aynı zamanda sorumluluk ve mesuliyet demektir"
Titiz bir çalışma sonucunda ödüle layık görülen sanatçılarımıza, medya mensuplarımıza, akademisyen, sporcu ve siyasetçilerimize tebriklerimi iletiyorum. Yeşilay’ın Zümrüdü Anka Ödülleri takdim edilenler için şüphesiz çok önemli, kıymetli bir payedir. Bu paye aynı zamanda sorumluluk ve mesuliyet demektir. Bu ödül, son nefesine kadar sürecek bir gönül görevine adeta nefer yazmaktır. Ben buradaki her bir kardeşimin bu payeyi iş ve özel hayatında onurla, gururla ama aynı zamanda bir vazife şuuruyla taşıyacağına inanıyorum.
"Bir milletin en büyük hazinesi, sağlıklı nesillere sahip olmasıdır"
İnsan faktörünü nazarı dikkate almayan, insana gerekli özeni göstermeyen her teşebbüs, her politika hakim kalmaya mahkumdur. İnsanı dışlayan veya insanı sadece maddi yönden değerlendiren bir anlayışın başarı şansı da yoktur. Bir ülkenin asıl zenginliği yeraltı ve yerüstü kaynakları değildir. Güçlü ülke, sanayisi, ekonomisi, ticareti, ordusu güçlü devlet manasına gelmez. Elbette bunların tamamı gereklidir, önemlidir, her biri kendi başına bir değerdir ancak bize göre bir milletin en büyük hazinesi, en büyük güç kaynağı, ruhen, zihnen ve bedenen sağlıklı nesillere sahip olmasıdır.
"Gençlerini kaybeden ülkelerin istikbali karanlıktır"
Evlatlarımız ne kadar zinde, ne derece sağlıklı olursa ülkemizin geleceği o kadar parlak, o kadar aydınlık olur. Gençlerini alkol, içki, uyuşturucu, sigara, kumar, terör gibi dehlizlerde kaybeden ülkelerin istikbali karanlıktır. İşte evladını uyuşturucuya kaptırmış bir annenin, bir babanın durumunu düşünün. Evladını bir bağımlılık içerisinde kaybetmiş annenin, babanın durumunu düşünün. Adeta evladını Kandil’e kaçıranlar karşısında Diyarbakır Belediyesi’nin önünde günlerce hüngür hüngür ağlayan annelerin akıbetini düşünün. O neyse o da aynısıdır. Ne ekonomileri, ne sanayileri, ne paraları bu ülkeleri hızla yaklaştıkları karanlık akıbetleri kurtarmaya yetmez.
"Yeşilay, işgal güçlerinin önünde adeta bir set kuruyor"
Yeşilşay’ın kuruluşuna vesile olan hadisenin bizim için çok büyük bir ibret vesikası olduğuna inanıyorum. Bakınız bizim sorumluluk sahipleri olarak bu hadiseyi tekrar tekrar gündeme getirmemiz, unutulmasına fırsat vermememiz gerekiyor. Sizlerin de bildiği, İstanbul 1920 yılında işgal kuvvetlerinin eline düştü. İngilizler Osmanlı gençliğini ifsat etmek, gençlerin direniş azimlerini kırarak zihnen köleleştirmek için gemilerle getirdikleri binlerce kasa içkiyi bedava dağıttı. Bunu gören millet sevdalısı, sorumluluk ve şuur sahibi bir avuç insan Şeyhülislam İbrahim Haydarizade’nin himayesinde Yeşilay’ı kuruyorlar.
Yeşilay, çalışmalarıyla gençlere milli mücadele bilinci aşılarken işgal güçlerinin önünde de adeta bir set kuruyor. Bundan bir asır önce işgal ve istiklal mücadelesinin gençler üzerinden verilmesi gerçekten çok anlamlıdır. Kurtuluş Savaşı’mızın cephelerinden biri de gençlerimizi ifsat girişimlerine karşı muhafaza ve müdafaa etmek olmuştur.
Merhum Eşref Edip gibi Yeşilay’ı kuran bir ismin Kuvayı Milliye ruhunun Anadolu’da dirilmesine öncülük etmesinin bir sebebi de budur.
Sıhhati şüpheli haberler ve örnekler, formülasyonu sinsi sorular üzerinden gençlerimizin imanını, ahlakını ve akaidini yani itikadını tartışma konusu yapmak kesinlikle art niyetlidir.
“Doğru bildiğimiz yoldan bir an olsun vazgeçmeyeceğiz”
Suni gündemlerle ülkemizi meşgul eden çevrelerin amaçlarını çok iyi biliyoruz. Biz elbette bunlara boyun eğmeyecek, tuzaklarına düşmeyecek, doğru bildiğimiz yolda yürümekten bir an olsun vazgeçmeyeceğiz. Ne kadim değerlerimizden, ne ahlak ve edebimizden, ne demokrasimizden ne de hak ve hürriyetlerden asla taviz vermeyeceğiz. Gençlerimizin özgürlük alanlarını genişletirken, onları en güzel, en donanımlı şekilde yetiştirmeye çalışırken, aynı zamanda evlatlarımızı sürekli form değiştiren zararlı alışkanlıklardan da uzak tutacağız.
"Sağlıklı birisinin bunu yapması mümkün değil"
Ülkemizin en güzide teknik direktörlerinden biri, başına 5 dikiş atılıyor. Buna hakkınız var mı? Yok. Bir kısmı inanın, kişi kimdir bilmiyorum Allah-u alem alkoliktir. İnanın öyle. Çünkü sağlıklı birisinin bunu yapması mümkün değil, olmaz.
“İnternet zorbalarının tuzağına düşebiliyorlar”
Bağımlılık aldı başını gidiyor. İki yaşında, üç yaşında çocuğun elinde telefon. Teknolojinin esiri altına gidiyoruz. Bağlanacak bir dost, bir arkadaş ya da bir aile ferdi bulamayan gençlik çareyi sanal ortamlardaki sahte karakterlerde arıyor. Çocuklar internet zorbalarının tuzağına düşebiliyor.
“Çocuklarımız ihanet şebekelerinin ağına takılabiliyor”
Ruhundaki açlığı giderememiş çocuklarımız DEAŞ gibi FETÖ gibi ihanet şebekelerinin ağına takılabiliyor. Bizim buna sessiz kalmamız mümkün değil. Milletimizi seferberlik ruhuyla mücadeleye davet ediyorum. Bağımlılıkla mücadele bir vatan görevidir.
Kaynak: TRT Haber