Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Türk coğrafyası ve çevresinde son yıllarda meydana gelen hadiselerin Türk birliğinin ne kadar gerekli ve hayati olduğunu bir kez daha gözler önüne serdiğini bildirdi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ev sahipliğinde Türk Devletleri Teşkilatı Medya ve Enformasyondan Sorumlu Bakanlar ve Üst Düzey Yetkililer 4. Toplantısı İstanbul'da düzenlendi.
Toplantıda konuşan Altun, söz konusu organizasyonun Türk Devletleri Teşkilatı'nın temelleri ve Türk devletleri arasındaki eş güdümü artıracağına inandığını dile getirdi. Toplantının 13 Mayıs Türk Dil Bayramı ile aynı zamana denk gelmesinin de ayrıca anlamlı olduğunu belirten Altun, Türk Dil Bayramı'nı kutladı.
Ortak tarihin ve ebedi kardeşliğin, hem derinleşen ikili ilişkilerde hem de Türk Devletleri çatısı altında sürdürüldüğünü aktaran Altun, 2009 yılında Nahçıvan Antlaşması'yla kurulan Türk Devletleri Teşkilatı'nın 2021'e kadar Türk Keneşi-Türk Konseyi olarak anıldığını, geçen sene İstanbul'da gerçekleştirilen Liderler Zirvesi'nde ise Türk Devletleri Teşkilatı adını aldığını hatırlattı.
Teşkilatın 13 yılda kurumsallaşma ve uluslararasılaşma anlamında çok ciddi mesafeler katettiğini, birlik ve ortak iradeyi temsil eden istikrarlı bir platform haline geldiğini vurgulayan Altun, şöyle devam etti:
"Başta liderlerimiz olmak üzere bu süreçte emeği geçen bu teşkilatın bu hale gelmesine katkı sunan herkese teşekkürü bir borç biliyorum. Teşkilatımızın Türk devletlerini bir tutan, diri tutan, iri tutan bir rolü olmuştur. Her zaman söylüyoruz. Türk Devletleri Teşkilatı bunun örneğidir. Biz birlikte güçlüyüz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'Türk Devletleri Teşkilatı aynı zamanda bir büyük gönül birlikteliğidir.' diye vurguladığı gibi Türk Devletleri Teşkilatı, bir büyük gönül birlikteliğidir. Bu gönül birlikteliğini siyasetten ekonomiye, sanattan iletişime, eğitimden kültüre kadar bütün alanlarda yeni köprülerle biz tahkim etmeliyiz, bu tahkimatı sağladığımızda çok daha güçlü olacağız."
"Türk Devletleri Teşkilatı Medya Forumu'nun sürekli hale getirilmesine karar verdik"
Medya, iletişim ve enformasyon alanının, teşkilatın önemli sütunlarından biri olduğu değerlendirmesinde bulunan Fahrettin Altun, devlet başkanlarının da bu alana özel bir ihtimam göstererek gelişmeleri desteklediklerini, Türk Devletleri Teşkilatı Medya ve Enformasyondan Sorumlu Bakanların ve üst düzey yetkililerin bir arada gerçekleştirdikleri toplantılara büyük önem verdiklerini söyledi.
Toplantılarda medya, iletişim ve enformasyon alanında müşterek yol haritasını, ortak adımları ve yeni iş birliği imkanlarını şekillendirdiklerini anlatan Altun, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu toplantıların dördüncüsüne de bugün burada İstanbul'da ev sahipliği yapıyoruz. Dün başladığımız toplantımıza, bugün de önemli fikir teatileriyle devam ediyoruz. Sabah gerçekleştirdiğimiz üst düzey toplantıyla birlikte önemli konu başlıklarının üzerinden geçtik ve programımız çeşitli tematik panellerle bugün de devam edecek. Tabii önemli başlıklarımız var. Örneğin ilk defa geçen yıl ekim ayında İstanbul'da düzenlediğimiz Türk Devletleri Teşkilatı Medya Forumu'nun sürekli hale getirilmesine karar verdik. İnanıyorum ki bu forum gelenekselleşerek medya ve iletişim alanındaki iş birliklerimizi pekiştirecek güçlü bir zemin olacaktır. Toplantımızın bir diğer başlığını teşkilat üyesi ülkelerin haber ajansları arasındaki iş birliğinin geliştirilmesine yönelik adımlar oluşturuyor. Bu noktada, Türk haber ajansları arasında yeni bir birlik kurulması için biz Anadolu Ajansımız öncülüğünde hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Yine bugün burada yeni çerçevede Türk Haber Ajansları Birliği'nin kuruluşu noktasında bir karar aldık ve ilk toplantının da yine İstanbul'da gerçekleşmesi yönünde bir karar aldık. İnşallah bu birliği önümüzdeki ay itibarıyla hayata geçireceğiz."
"Küresel dezenformasyon problemine en fazla maruz kalan ülkelerin başında geliyoruz"
Sosyal medyadaki dezenformasyonla mücadele konusunun da gündemlerinin önemli başlıklarından biri olduğunu söyleyen Altun, dezenformasyona karşı dayanıklılığı artıracak yöntemleri birlikte konuşup tartıştıklarını belirtti.
Dezenformasyonla mücadele için ortak şekilde işletilecek mekanizmaların neler olacağı, hangi adımların atılacağının müzakeresi ve planlamasını da burada ele aldıklarını anlatan Altun, şöyle konuştu:
"Biz Türkiye olarak maalesef dezenformasyonun ve dijital faşizmin despot uygulamalarına ziyadesiyle maruz kalan bir ülkeyiz. Hatta, küresel dezenformasyon problemine en fazla maruz kalan ülkelerin başında geliyoruz diyebiliriz. Elbette bu aynı zamanda bizim dezenformasyonla mücadele noktasında ulusal ve uluslararası medyanın yanı sıra sosyal medyada da önemli bir müktesebat geliştirmemizi, önemli bir direnç kapasitesi geliştirmemizi, bir anlamda yol haritası ortaya koymamızı da beraberinde getirdi."
Bu bilgi birikimi ve tecrübeleri dost ve kardeş ülkelerle paylaşmaktan geri durmadıklarını ifade eden Altun, Türk Devletleri Teşkilatı üye ve gözlemci ülkelerden katılımcılarla geçen yıl temmuz ayında bir sosyal medya eğitim programı düzenlediklerini, oldukça etkili bir program olduğunu ve verimli sonuçlar aldıklarını vurguladı.
Altun, medya alanında yine daha farklı eğitim ve değişim programlarını hayata geçirmeyi planladıklarını, birlikte etkili sonuçlara varacaklarını söyledi.
Türk dünyasının tarihini ve bugününü hem toplumlara hem dünyaya daha doğru, daha etkin, daha güçlü şekilde anlatacak televizyon ve sinema yapımlarını da hayata geçireceklerini kaydeden Altun, bu noktadaki kararlılıklarını ortaya koyduklarını, somut projeler üzerinde durduklarını, bu konulardaki ortak yapımların çeşitlendirilmesi ve sayılarının artması için de iş birliklerini sürdüreceklerini dile getirdi.
"Türkiye İletişim Modeli'ni, Türk dünyası ölçeğine taşıyabileceğimizi düşünüyoruz"
Konuşmasında Türkiye İletişim Modeli'ne de değinen Altun, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye olarak halkla ilişkilerden kamu diplomasisine, dezenformasyonla mücadeleden kriz yönetimine, medya alanının kamu çıkarı perspektifiyle regülasyonuna kadar geniş bir zeminde inşa ettiğimiz bir iletişim modeline sahibiz. Bu Türkiye İletişim Modeli'ni, Türk dünyası ölçeğine de taşıyabileceğimize inanıyoruz. Bu alanda sahip olduğumuz kurumsal kapasiteyi, mevzuat birikimini ve pratik tecrübeleri kardeş ülkelerle paylaşıyoruz, paylaşmayı da sürdüreceğiz. Bu toplantı da bunun zeminlerinden bir tanesi oldu."
Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı başta olmak üzere, Anadolu Ajansı, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, Basın İlan Kurumu ve Radyo Televizyon Üst Kurulu ile kardeş ülkelerdeki muadil kurumlar arasında eş güdümlü ve iş birliklerini artırma gayreti içerisinde olacaklarını vurguladı.
"Türk coğrafyası ve çevresinde son yıllarda meydana gelen hadiseler Türk birliğinin ne kadar gerekli ve hayati olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir." diyen Altun, şöyle devam etti:
"Bulunduğumuz her yerde Türk varlığına kasteden saldırılara, bizi yok saymaya çalışan küstahça girişimlere maruz kaldık, kalıyoruz. Her birimiz farklı boyut ve ölçekte bu tehditleri yaşadık, yaşıyoruz. İçinden geçtiğimiz hakikat ötesi dönemde post-truth çağda dezenformasyon da bu mütecavizlikler için çok sık kullanılan bir sistematik araç haline gelmiştir. Dezenformasyon bugün ülkelerimizin ve Türk dünyasının bütünlüğünü hedef alan bir sorun haline gelmiştir. Her birimiz için birer milli güvenlik sorunu olduğu gibi, uluslararası evrensel bir sorundur dezenformasyon. Bugün uluslararası alanda Türk devletlerine yönelik enformasyon savaşlarıyla ve dezenformasyon bombardımanı ile karşı karşıyayız. Bu nedenle de bizler dolayısıyla dezenformasyonla mücadele için güç birliği yaparak etkin uygulamaları ve proaktif adımları hayata geçirmek zorundayız."
Dijital faşizm ve dijital sömürgeciliğin de bireylerin, vatandaşların ve toplumların özgürlüğüne, devletlerin bağımsızlığına, egemenliğine ket vurmaya çalışan temel sorun niteliğinde olduğunu vurgulayan Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir avuç medya şirketinin kendini bireylerin hak ve özgürlüklerinden, devletlerin egemenliklerinden üstün görmeleri, bu yönde uygulamalarla karşımıza çıkmaları gerçek anlamda bir uluslararası despotluğu ve tahakküm düzenini karşımıza çıkarmaktadır. Biz bu düzene itiraz etmeliyiz. Bu platform bu itirazın uluslararası anlamda karşılık bulduğu önemli platformlardan bir tanesidir. Biz bunlarla da kalmayıp, özellikle dijital mecralarda tüm insanlığın faydasına hizmet edecek özgün model ve uygulamalar geliştirmek durumundayız. Bunlar neler olabilir, bunları konuştuğumuz bir platform bu. Yeni teknolojiler ve dijitalleşmenin getirdiği imkanlarla yaşanan büyük ve hızlı dönüşüm içinde, elbette sabitemiz her daim hakikat olmak durumundadır. Çünkü esas olan bir gerçek vardır. Değişmeyen tek şey hakikattir. Biz her zaman olduğu gibi, hakikate sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bu hakikat arayışlarını yankı odalarında boğmayı hedefleyenlere de prim vermeyeceğiz."
"Sosyal medyanın itibar suikastı gibi kötücül amaçlar için kullanılmasına müsaade etmeyeceğiz"
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, sosyal medyanın itibar suikastı ve toplumsal mühendislik gibi kötücül amaçlar için kullanılmasına da müsaade etmeyeceklerini söyledi.
Altun, bu anlamda hukukun ve eğitimin imkanlarından, güçlü kültürel birikimden yararlanmayı sürdüreceklerini ifade ederek, "Vatandaşlarımızı ve ülkemizi olduğu kadar, siber vatanımızı da gereken her türlü yöntem ve araçla savunacağız. Sergileyeceğimiz ortak irade, aynı zamanda ülkelerimizdeki beşinci kol faaliyetlerini engellemeye dönük önemli bir imkan teşkil edecektir." diye konuştu.
Türk devletleri olarak medya ve iletişimin her alanında etkin olduklarını aktararak Altun, "Etkin olmaya çalışıyoruz, bu anlamda bir iş birliği, güç birliği içindeyiz. Teknolojiden içeriğe, iletişimin ve medyanın bütün alanlarında kurumsal iş birliklerimizi derinleştiriyoruz, güçlendiriyoruz. Pozitif iletişim kampanyalarıyla ülkelerimizin ve Türk dünyasının atılımlarının, zenginliklerinin daha etkili bir şekilde anlatılması için gayret sarf ediyoruz. Uluslararası arenada Türk dünyasının sesini duyurmak için tüm iletişim imkanlarımızla omuz omuza meydanda olmaya gayret sarf ediyoruz. Bu adımlarımızın meyvelerini de inşallah çok daha bereketli bir şekilde alacağız." dedi.
Altun, aradaki dayanışma ve iş birliğinin ne denli olumlu olduğunun yakın zamanda hep birlikte tecrübe edildiğine değinerek, şunları söyledi:
"Covid-19 küresel salgını sürecinde devletlerimiz arasında gerçekleşen dayanışma bunun bir örneğidir. Yine şanlı bir zaferle taçlanmasıyla gurur duyduğumuz Karabağ Savaşı sırasında gösterdiğimiz dayanışma bunun bir örneğidir. Karabağ Zaferine giden yolda aynı zamanda enformasyon cephesinde de can Azerbaycan ile birlikte büyük bir mücadele verdik, birliktelik sergiledik. Biz muhtemel sınamaların, imtihanların üstesinden de başarıyla gelebilecek imkanlara hamdolsun sahibiz. Bulunduğumuz coğrafya ve yaşadığımız zaman itibarıyla bölgesel ve küresel dayanışmalar önem kazanmıştır. Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında ortak dil ve ortak tarih yanında ortak gelecek paydasında buluşmamızın önemini net bir şekilde idrak ediyoruz. Liderlerimizin ortaya koyduğu iradenin medya ve iletişim alanında da kendisini göstermesi için her birimizin büyük bir sorumluluğu var. Biz bu çatıyı, ortak medya ve ortak iletişim sütunlarıyla güçlendiriyoruz. Bütün bu çalışmalarımızın bölgelerimiz ve dünya için hayırlı sonuçlara vesile olacağına inanıyorum. Ben bu sorumluluk bilinciyle kıymetli bir gayret ortaya koyan sizlere canıgönülden teşekkür ediyorum."
Konuşmaların ardından aile fotoğrafı çekildi.
Toplantının ardından Altun, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Dışişlerinden Sorumlu Yardımcısı Hikmet Hacıyev ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.
Altun ayrıca Kazakistan Enformasyon ve Toplumsal Kalkınma Bakanı Askar Umarov ve beraberindeki heyetle de görüştü.
Toplantı için yeni amblem tasarlandı
Öte yandan, Türk Devletleri Teşkilatı "Medya ve Enformasyondan Sorumlu Bakanlar ve Üst Düzey Yetkililer Dördüncü Toplantısı" için yeni amblem tasarlandı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, toplantının kapalı oturumunda söz konusu amblemi heyet başkanlarına tanıttı.
Amblemin ortasındaki yıldız, ata yurdu sembolize ediyor. Amblemin etrafındaki dalgalar ise Oğuz Kağan Destanı'nda da anlatıldığı gibi dünyanın dört bir yanına dağılan Türk kavimlerini ifade ediyor.
Amblemin renkleri ise Türk Devletleri Teşkilatı'nın üye ve gözlemci ülkelerinin bayraklarındaki ortak renklerle belirlendi.