Gaziantep'te akademisyenlere yönelik soruşturma kapsamında, 18'i tutuklu 88 sanık hakkında hazırlanan iddianamede, örgütün sözde yöneticilerinin aylık toplantılarında Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'den gelen, not alınan talimatları zaman zaman "polis baskını var" diyerek yaptıkları tatbikatlarla örgüt mensuplarına yedirdikleri ortaya çıktı.
Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığınca "terör örgütüne üye olmak" suçundan, aralarında profesörlerin de bulunduğu 18'i tutuklu 88 sanık hakkında hazırlanan iddianame, 7. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
FETÖ elebaşı Gülen'in 1970'li yıllarda, özellikle 13-18 yaşlarındaki gruplardan, dini istismar ederek çekirdek kadrosunu oluşturduğu, 1990'ların başında da yurt dışına açılmaya başladığı belirtilen iddianamede, örgütün zaman içerisinde hayatın doğal akışına aykırı şekilde dünya genelinde 160 ülkede faaliyet gösterir hale geldiği aktarıldı.
Örgütün amaç ve ilkeleri doğrultusunda yetiştirdiği öğrencileri örgütsel menfaat ve ideolojisi çerçevesinde kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ve anayasal kurumlarını ele geçirmeyi amaçladığı kaydedilen iddianamede, örgütün etkisi altına aldığı, üniversite sınavında hukuk, tıp, mühendislik fakülteleri gibi yüksek puan alan öğrencileri bu bölümler yerine eğitim fakültelerine yönlendirdiği belirtildi.
Bu durumun öğrencilerin yakın çevreleri tarafından eleştirildiği bilgilerine yer verilen iddianamede, öğrencilerin eğitim fakültelerine yönlendirilmesinin örgütün uzun vadeli planlarının bir parçası olduğuna işaret edildi.
FETÖ'nün sosyo-kültürel ve zihinsel yapısı, yönetim modeli, istihbarat ağı, hiyerarşik yapısı, baskı oluşturma teknikleri gibi bilgilerin bulunduğu iddianamede, tanık, müşteki ve zanlıların ifadelerine de yer verildi.
İddianameye yansıyan bir tanık/şüpheli ifadesinde, talimatların örgüt içerisinde silsile yoluyla iletildiğini belirtti.
'Kağıtlar 'polis baskını var' şeklinde tatbik ettirilerek yedirilirdi'
Kendisinin de sorumlu olarak her ay talimat aldığını aktaran şüpheli, ifadesinde şu bilgilere yer verdi:
"Bu hareketin sivil/resmi/gayri resmi hiçbir adımı örgüt elebaşı Gülen onaylamadan atılamaz. Aylık toplantılarımızda her bölge kendi gündemini getirir. Gülen, gündemle ilgili gerekli talimatlarını verir. Bu hususlar tarafımızdan arşivlenmiyordu. Bu talimatları her dönemde küçük not kağıtlara yazardık. Hatta yenilebilen kağıtlar vardır. Bize bu kağıtlar 'polis baskını var' şeklinde tatbik ettirilerek yedirilirdi. Bunları ezberlerdik. Fakat, bu görüşmeler esnasında sekretarya görevi yapan bizim databank olarak adlandırdığımız birimde görevli gençler vardı. Bu gençler, bilgisayar ve yazılım konularından iyi anlardı. Gülen'in talimatları, görevlendirdiği şahıslar yani istatistiki bilgiler tamamen bu şahıslar tarafından yapılırdı."
Bir başka şüpheli de örgütün memurlardan göreve başladığı andan itibaren maaşının en az yüzde 10'u kadar "himmet" adı altında para toplandığını aktararak, "Tabii bu alt sınırdır. İsteyenler daha yüksek verebilir. Zaman zaman ekstralar da oluyor. Yani cemaat evi açılırken para toplanabiliyor. Cemaat içerisinde yer alan emniyet müdürlerine taltif parası adı altında para veriliyor. Taltifler yatırılmadan önce cemaat içerisinden yetkili bir kişi müdürlerle görüşüyor ve kendisine şu kadar miktar taltif yatıracaklarını, bu paranın yarısını himmet olarak örgüte vermesi yönünde talimat veriliyor. Müdür seviyesine gelmiş arkadaşlar çeşitli nedenlerden dolayı buna itiraz edemiyorlar. Esnaf ve iş adamlarının da gücüne göre himmet uygulaması vardır." şeklinde beyanda bulundu.
Bir diğer tanık da örgüt mensubu kamu personeli tarafından usulsüz bir şekilde yapılan işlem sonucu alınan rüşvetten elde edilen gelirlerin, genel kanı olarak, "haram olduğundan" el sürmeden direkt örgüte aktarıldığını, bunun Allah rızası için yapıldığını kaydetti.
Gizli tanık ifadesi
İddianamede, gizli tanık "dünya"nın da ifadelerine yer verildi.
Bir ilaç firmasında çalıştığını ve Güneydoğu sorumlusu olduğunu belirten gizli tanık dünya, eczane ziyareti sırasında bir şahsın Adana'da örgüte ait dershaneye gittiğini öğrenmesi üzerine Gaziantep'te örgütle yakınlaşmasının başladığını aktardı.
Gaziantep kaldığı 5,5 yıl boyunca örgüt mensubu E.E. ile temas halinde olduğunu anlatan gizli tanık, "E.E'nin eşi A.E, Gaziantep'teki doktor sohbet gruplarından sorumludur. Sohbete biri çağrılacaksa ondan izin alınırdı. Hatta kendisi benden evimin anahtarını talep ederek, evimde toplantı yapılacağını söylemiştir. Akşam evin arka bahçesinde bulunmamı, anahtarı oradan teslim alacağını söyledi. Buluştuk, ben anahtarı teslim ettim. Geldiğinde elinde 7-8 cep telefonu vardı. Bana 'Şu an evde askeri personel var. Bu da onların telefonu. Bir saat boyunca telefonlarla araçla gezmeni istiyorum.' dedi. Ben de telefonları araca koyarak 1 saat boyunca il merkezinde dolaştım. Daha sonra ben kendisine telefonları o da bana anahtarı verdi. Ayrılırken bana, 'Hiçbir şey duymadın, görmedin' dedi." ifadelerini kullandı.