Açık 5.1ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
17.02.2020 10:30

FETÖ'nün terörle mücadeleyi zayıflatma planı

Hendek sürecinde ve Suriye’deki harekat planlamalarında kasıtlı olarak Türkiye’nin hamlelerini zaafa uğratan FETÖ, İstanbul başta olmak üzere kimi büyük kentlerde de terörle mücadeleyi kasıtlı olarak zayıflatmış.

okuma süresi
Okuma süresi
FETÖ'nün terörle mücadeleyi zayıflatma planı

Türkiye’nin anayasal düzenine doğrudan kast eden ve seçimle iktidara gelen hükümeti devirmek için birden fazla girişimde bulunan FETÖ’nün bu doğrultudaki en önemli adımlarından biri hiç şüphesiz '7 Şubat MİT krizi' olarak bilinen olaydı.

Hatırlanacağı üzere dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve teşkilatın 4 önemli ismi 7 Şubat 2012 tarihinde telefonla aranmış ve görevli savcının kendilerini ‘ifade vermek üzere’ makamına beklediği bilgisi iletilmişti. Sonrasında o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın devreye girmesiyle kumpas boşa çıkarılmış, Fidan ve diğer MİT yöneticileri ifadeye gitmemişti.

Türkiye’de ciddi bir krize neden olan kumpas soruşturmasıyla ilgili iddianame tamamlandı. FETÖ’nün emniyet ve yargı yapılanmasına dair önemli detayların paylaşıldığı iddianamede, örgütün MİT mensuplarının ve kimi dönemlerde vatandaşların hayatlarını nasıl tehlikeye attığı da görüldü.

Hendek olayları sürecinde, polis ve askeriyedeki FETÖ'cülerin kasıtlı olarak yanlış adımlar atılmasına neden olduğu ortaya çıkmıştı. [Hendek olayları sürecinde, polis ve askeriyedeki FETÖ'cülerin kasıtlı olarak yanlış adımlar atılmasına neden olduğu ortaya çıkmıştı. ]

Terörle mücadele kasıtlı olarak zayıflatılmış

İddianamede ifadelerine yer verilen isimlerden biri de o dönemde İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünde Güvenlik Şube Müdürü olan Yunus Dolar.

Dolar, o dönemde PKK ile mücadelede İstanbul İstihbarat Şube biriminin çok isteksiz davrandığının altını çizerek, o dönemde yapılan operasyonlarda da alt düzey örgütçülerin gözaltına alındığını söyledi.

Dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan’a bu konuyu açtığını ifade eden Dolar’ın şu görüşleri iddianamede yer aldı:

“Erol Demirhan bana ‘Biz mücadele edeceğiz onlar görüşecek yok böyle bir şey’ mealinde bir şeyler söyledi. O dönem Oslo görüşmelerinin kamuoyuna yansımadığı için Demirhan’ın ne demek istediğini anlamadım. Ancak o görüşmelerin kamuoyuna yansımasından sonra konuyu anladım ve söz konusu görüşmelerin FETÖ/PDY tarafından hükümeti ve MİT’i sıkıntıya sokmak maksadıyla sızdırıldığını anladım.”

FETÖ'cü Emniyet Şube Müdürü Erol Demirhan, kumpasın önemli aktörlerindedi.[FETÖ'cü Emniyet Şube Müdürü Erol Demirhan, kumpasın önemli aktörlerindedi.]

MİT’e FETÖ’cüler gelince bilgi paylaşımı yapılmış

İddianameye göre; yine aynı süreçte İstanbul Emniyet Müdürlüğünde konuşlanan FETÖ’cü müdür ve amirler, söz konusu dönemde kendi personelini sıklıkla ‘MİT ile bilgi paylaşılmaması ve teşkilattan kimseyle temas kurulmaması’ yönünde uyarmış.

Uzun bir süre terörle mücadele başta olmak üzere suçu ve suçluyu önleme konusunda MİT ile herhangi bir paylaşımda bulunmayan FETÖ’cüler, MİT’e de kendilerine yakın isimler gelince istihbarat ve bilgi paylaşımına başlamış.

İddianamede yer alan ifadelerde o dönem şöyle anlatılıyor:

“Vatan Caddesi’nde Güvenlik Şube Müdürü olarak çalışırken İstihbarat Müdürü Erol Demirhan’ın tüm operasyonel birimlerdeki cemaat mensubu müdürlere MİT’ten hiç kimseyle muhatap olunmaması konusunda devamlı telkinde bulunurdu. 7 Şubat olayından birkaç ay sonra odamda otururken Organize Şubeden sorumlu müdür yardımcısı Mahir Çakallı beni aradı. MİT’ten şube müdürü arkadaşların yanında olduğunu, bu kişilerle görüşmemi istedi.

Akabinde İstanbul MİT Bölge Başkanlığında Şube Müdürü olarak kısa bir süre önce atandıklarını söyleyen Bölücü (Faaliyetler) Şube Müdürü Aykut (Akbulut) isimli soyadını bilmediğim şahıslar geldi. İstanbul’a yeni atandıklarını belirterek kentteki toplumsal olaylar ile ilgili genel bir görüşme yaptıklarını anlattılar.

Zaman içerisinde bu müdürlerin operasyonel birimlere sık sık gelip gittiklerini gördüm. Hatta Beyoğlu’nda HDP taraftarlarının yaptığı bir toplumsal olayda İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü cemaatçi Ömer Köse ve MİT’teki bölücü şube müdürü Aykut ile samimi bir şekilde toplumsal olayın olduğu yere geldiler.
Daha sonra Ömer Köse’ye ‘MİT’çilerle görüşmeme’ telkinini hatırlatınca, ‘Bunlar iyi arkadaşlar’ diyerek şüphelinin örgüt mensubu olduğunu beyan etti.”

MİT; 7 Şubat krizinde FETÖ tarafından doğrudan hedef alınmıştı. [MİT; 7 Şubat krizinde FETÖ tarafından doğrudan hedef alınmıştı. ]

Ankara’da ihanet toplantısı

İddianamede 7 Şubat MİT krizinin nasıl meydana geldiği konusunda süreç adım adım anlatılırken, olayın hemen öncesindeki görüşme trafiği de detaylı şekilde yer alıyor.

Buna göre; örgüt yöneticileri 7 Şubat’ta alacakları gözaltı kararı öncesinde 2-3-4 Şubat 2012 tarihlerinde Ankara Kızılcahamam’da bulunan bir otelde toplandı. Toplantıya katılan mahrem imamların sadece İstanbul ve Ankara değil, süreçten doğrudan etkilenecek bazı Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinin sorumluları da olduğu kaydedildi. 

Sıradaki Haber
Ankara'dan üst düzey heyet İdlib için Rusya'ya gidecek
Yükleniyor lütfen bekleyiniz