MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, parti genel merkezinde düzenlenen Si̇yaset ve Li̇derli̇k Okulu'nun 13. Dönem Serti̇fi̇ka Töreni̇'nde yaptığı konuşmada, ülkenin içinde bulunduğu zorlu şartlara dikkat çekerek, ağır görev ve sorumlulukları bulunduğunu söyledi.
Boşa geçirecek bir saniyelerinin bile olmadığını vurgulayan Bahçeli, "Geleceğini planlamayan milletler, başkalarının elinde oyuncak olacaktır. Yarını okumaktan aciz, gerekli çalışmayı şimdiden yapmaktan mahrum toplumların yaşaması da tesadüflerin lütfuna bağlıdır." dedi.
Bahçeli, 10 Ekim 2009'da açılışını yaptıkları Siyaset ve Liderlik Okulu'nda 7 yılı geride bıraktıklarını belirterek, bugüne kadar okuldan mezun olanların ülkesine, milletine ve gelecek ülkülerine saygın ve önemli katkılarda bulunmak için irade gösterdiklerini kaydetti.
"Türkiye'nin en ciddi sorunu..."
"Siyasette milli bir akıl, engin bir bilgi, etkili bir muhakeme gücü, ahlakla bezenmiş derin bir hissediş, geniş bir kavrayış, büyük bir sabır, gevşemeyecek bir ölçü, samimi bir sorumluluk bilinci, tabii olarak nezaket ve zarafetle süslenmiş ağız birliğini canlı tutan bir yorum gücünün en temel ihtiyaç" olduğunu ifade eden Bahçeli, Türkiye'nin en ciddi sorununun bu alandaki zaaf ve dağınıklığı olduğunu belirtti.
Siyaset ve Liderlik Okulu'ndaki çabalarının başında, siyasetin doğru anlaşılabilmesi, doğru anlatılabilmesi, doğru bir şekilde uygulanabilmesine destek sağlamak olduğunu ifade eden Bahçeli, "Bunda az da olsa başarılı olduysak, emin olunuz son derece mutlu, son derece de müsterih olacağımızı hepinizin bilmesinde yarar görüyorum." dedi.
Siyasetin insan için yapılan, insanı ve üzerinde yaşadığı toplumun parlak bir gelişme kulvarına huzurla girmesini amaçlayan karmaşık bir süreç olduğunu anlatan Bahçeli, siyasetin, klasik tanımında ifade edildiği gibi, insan ve devlet yönetiminden daha fazlasını ihtiva ettiğini söyledi.
"Türkiye'de siyasetin, çalkantılı ve med-cezir haliyle çoraklaştığı doğrudur." ifadesini kullanan Bahçeli, "İsabetle planlanmamış, milli menfaatlere göre ayar ve kurgusu yapılmamış siyaset, hem macera hem de marazidir. İnsandan kopuk, toplumsal talep ve düşüncelere kapalı bir siyaset, bir süre sonra tükenecek, tükendiği kadar da ne var ne yok tüketecektir." değerlendirmesinde bulundu.
"Zincirlerinden boşalmışçasına saldırdı"
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ), PKK, DEAŞ, DHKP-C gibi terör örgütlerinin birbirlerini tamamlar şekilde Türkiye'ye kast etme yarışına girdiklerine işaret eden Bahçeli, "2016 yılı, terörün parantezine alındı. Dost ve müttefik görünümlü ülkeler, teröristlere şeker dağıtır gibi, su ve ekmek verir gibi bomba verdi, silahlanmalarını teşvik etti. Nihayetinde canlı bombalar sinemizde patladı. Haçlıların temin ettiği silahlardan çıkan mermiler, bedenlerimize saplandı. Bombalı araçlar vızır vızır şehirlerimizde gezip, hedef noktalarda infilak ettirildi. 2016 yılında, teröristler zincirlerinden boşalmışçasına saldırdı. Türkiye'nin yıkımı ve esarete düşmesi projelendirildi." ifadelerini kullandı.
Güvenlik güçleri ve sivil vatandaşları hedef alan terör saldırılarını anımsatan Bahçeli, tablonun dehşet ve korkunç boyutta olduğunu belirterek, "Türkiye kan kaybetmektedir. Türk milleti infaz ve ihanet kıskacındadır." dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Hiçbir alçak emel, hiçbir küresel komplo, hiçbir cani kumpas Türkiye'nin teslimini, diz çöküşünü göremeyecektir. Çünkü bu millet, bağımsızlığını koruma, kararan bahtını aydınlatmak için gerekirse hep birlikte şehitliğe hazırdır. Biliyoruz ki, vatanperverlik duygusuna yabancı toplumların yok olması kaçınılmazdır. Unutulmasın ki, Türk milleti, vatanı namus görmektedir. Milli birlik ve beraberliğini kutsal bir nişane gibi sahiplenmektedir." diye konuştu.
"Aramızda nifak çukuru açmayı başaramayacaklar"
Birlik ve beraberlik vurgusu yapan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Elbette gün, dargınlık günü değildir. Ayrılığa, gayrılığa set çekelim, anlaşmazlığa, ayrımcılığa duvar örelim, doğudan batıya, kuzeyden güneye büyük bir aile olduğumuzla övünelim. Kürt kökenli kardeşlerim, gelin Çanakkale'de olduğu gibi tek yumruk olalım. Gelin, Kurtuluş Savaşı yıllarındaki gibi yana yana, göz göze, aynı gövdenin dalları gibi beraberce ülkeyi müdafaa edelim. İç savaş çıkarmak istiyorlar, oyuna gelmeyelim. Kaybedecek bir tek insanımız olmadığını iyi bilelim. Darbeyi denediler, başaramadılar. Terörist eylemlerle sabrımızı zorluyorlar, hisarlarımıza ateş açıyorlar ama aramızda nifak çukuru açmayı da başaramayacaklar."
"Biriz, beraberiz, Türkiye'yiz" diyen Bahçeli, "Ezelden ebede, Türk milletiyiz. Kökeni, mezhebi, anasının dili ne olursa olsun milletimize ruh veren her kardeşim canımızdır. Aziz milletimiz sapasağlam, mührü sökülmemiş beşeri bir hazinedir, yağmalanamayacak, dağıtılamayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti bütündür, en büyük mevzidir, düşmeyecek, düşürülmeyecektir." şeklinde konuştu.
Bahçeli, şehitlere rahmet dileyerek, "Terörle mücadele, partiler ve ideolojiler üstü bir konudur. Teröristleri nerede iseler arayıp bulup, yok etmeliyiz. Milli akıl ve ahlak bunu gerektirmektedir." dedi.
"El-Bab’dan elimiz boş dönersek, Diyarbakır'ı riske atarız"
Türkiye'nin 24 Ağustos'ta başlattığı Fırat Kalkanı Harekatı'nın kesinlikle zaferle taçlanması gerektiğini vurgulayan Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ülke olarak kimsenin toprağında gözümüz yoktur. Ancak Irak ve Suriye'yi mesken tutmuş terör örgütleri, Türkiye'nin bekasını ileri düzeyde tehdit etmektedir. Bu maksatla El-Bab operasyonundan alnımızın akıyla çıkmalıyız. Önemle ve özellikle ifade etmeliyim ki, El-Bab'dan elimiz boş dönersek, Diyarbakır'ı riske atarız, Ankara'yı tehlikeye sokarız. Tarih bize diyor ki, Yemen'i verdiğimiz gün, Kudüs'ü kaybettik, Halep'ten çekildik. Budapeşte'yi bıraktığımız gün, Sofya'dan olduk, az kalsın Edirne'den oluyorduk. 1821 Mora isyanıyla bağımsızlığının önü açılan Yunanistan'a engel olamadığımızdan bir asır sonra, Polatlı'dan top seslerini duyduk. Jeopolitik gerçekler bize bunları işaret edip uyarıyor.
İstanbul'da bomba patlıyorsa, bu Bosna'nın dramından, Üsküp'ün gözyaşından, Akmescit'in hüznünden, Türkmeneli'nin yıkımındandır. Ankara hedef alınıyorsa, Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu'nun bırakılıp kaçılmasından dolayıdır. Bu itibarla 'Musul' diyoruz, 'Kerkük' diyoruz, 'Halep' diyoruz, Misak-ı Milli'nin onurundan cesaretle bahsediyoruz. Terör örgütlerinin yalnızca ülkemizde değil, doğup palazlandığı yerlerde imhasını şart ve kaçınılmaz görüyoruz. Türkiye terörü kaynağında yok ederken, terörizme destek veren ülkelerle çok yoğun bir diplomasi ve siyasi mücadeleye girmeyi de ihmal etmemelidir."
ABD'nin PYD-YPG'ye silah yardımının kabul edilemeyecek bir husumet alameti olduğunu söyleyen Bahçeli, "Bu ülkeyle NATO şemsiyesi altında müttefik değil miyiz? ABD'nin YPG'yi silahlandırması ne anlama gelmektedir? Bu ülke, sınırlarımız boyunca bir terör koridoru açma gayesinin neye, kime hizmet olduğunun gerçekten de şuurunda mıdır? Fırat'ın doğusunun ABD tarafından terör gruplarının lojistik merkezi haline getirildiği, nakliye uçaklarıyla taşınan silah ve mühimmatın PYD-YPG'ye gittiği nettir. Bilhassa ABD'nin, Rakka operasyonunu önümüzdeki bahar aylarına erteleyip El-Bab'a yüzlerce IŞİD'li canileri takviye ettiğine dönük iddiaların, yenilir yutulur bir tarafı olamayacaktır. Bu IŞİD'li alçaklar, kahramanlarımıza ölüm yağdırmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti'nin anayasa değişikliği teklifi
Partisinin 11 Ekim'deki TBMM Grup Toplantısı'nda, Türkiye'nin sıcak siyasi gündemini meşgul eden bir konuya ilişkin, "AKP'nin anayasal bir hazırlığı varsa TBMM'ye getirsin" şeklindeki sözlerini hatırlatan Bahçeli, AK Parti'nin, 10 Aralık'ta 21 maddelik anayasa değişikliği teklifini TBMM Başkanlığına sunduğunu, geçen salı günü de söz konusu teklifin, TBMM Anayasa Komisyonunda görüşülmeye başlandığını dile getirdi.
MHP'nin sözünün arkasında, fikri çizgisinin yanında olduğunu vurgulayan Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Maalesef Türkiye, devasa tehditlerin hedefindedir. Ülkemizi Suriye ve Irak yapıp, etnik ve mezhep temelli bölme planları dolaşımdadır. Bizim yapmamız gereken ve Türk milliyetçilerinin muazzam, ihmale kurban edilemez bir sorumluluğu vardır. O da Türkiye Cumhuriyeti devletini hukuk sınırlarına ne pahasına olursa olsun tekrar çekmektir. Bu maksatla cumhurbaşkanının dayanılmaz fiili soruna neden olan uygulamalarını bir anayasal düzenlemeyle sonlandırarak, kararı milletin vermesini sağlamaktır. Yeni krizleri önlemek, gittikçe kabaran kaos dalgasını durdurabilmek için devlet yönetiminde hukuk ve sistemik kuralları hakim kılmak tarihi bir görevimizdir."
"CHP bundan niye korkuyor?"
Bahçeli, tartışılan konunun rejim olmadığını, üzerinde tahribat yapılan, tartışmalara ve uzlaşmaz fikir ayrılıklarına neden olan hükümet etme sisteminin niteliği olduğunu vurguladı.
Türk milletinin, nasıl ve hangi sistemle yönetileceğine kendisinin karar vermesi gerektiğine işaret eden Bahçeli, "CHP, bundan niye korkuyor, neden kaçıyor? Yalan, düzmece ve asılsız isnatlarla ilk dört maddenin kaldırılacağını, yürürlükteki rejimin son bulacağını hangi hakla hangi bilgiyle hangi izanla iddia edebiliyor? İlk dört maddenin değiştirilebileceğini geçmişte fütursuzca söyleyen Kılıçdaroğlu bize ne anlatmaya çalışıyor?" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin etrafının ateş çemberine alındığını söyleyen Bahçeli, terör örgütlerinin, kanlı vardiyalarına peşi sıra girdiklerini, canlı bombaların, bomba yüklü ölüm araçlarının dolaştırıldığını savundu.
Kendileri için önceliğin, Türkiye ve Türk milleti olduğunu ifade eden Bahçeli, "Bu aziz millete, hazırlığı yapılan anayasal düzenlemeyle ilgili fikrini sormanın, lehte veya aleyhte kararını almanın neresi hatalıdır?" diye sordu.
"Kılıçdaroğlu sabah başka, akşam başka"
Bahçeli, anayasa değişikliği teklifine ilişkin şunları kaydetti:
"2007'de, TBMM'de cumhurbaşkanı seçilmiş olsaydı, çözümü için müdahil olmak durumunda kaldığımız sertleşen filli bir bunalımın bugün hiçbir şekilde ortasında bulunmayacaktık. Hakkari'ye gidip özerklik vaadinde bulunan Sayın Kılıçdaroğlu, hazırlanan anayasa teklifinin eyalet sistemini getireceğini yüzsüzce söyleyebiliyor. Derlerdi de inanmazdık, meğer doğruymuş; Sayın Kılıçdaroğlu sabah başka, akşam başkadır. Pot üstüne pot kırarken, çarkçıbaşı unvanını kimseye vermeye niyetli de görünmemektedir.
Bazı CHP milletvekilleri ismimi utanmadan, sıkılmadan İmralı canisiyle yan yana anmaktadır. Bu şuursuzlara şimdilik tavsiyem şudur; gitsinler, damarlarında PKK-HDP kanı akan, bölücülüğü göklere çıkartıp teröristlere övgüler düzen kendi vekil ve parti yöneticilerinin yakalarından tutsunlar." AA