Afrika siyasi tarihinin belki de en kritik süreçlerinden birini yaşıyor… Tabii konu Afrika olunca haliyle Fransa da başrol oynuyor. Orta Afrika Cumhuriyeti, Burkina Faso, Mali ve son olarak da Nijer’de askeri darbe ile karşı karşıya kalan Paris yönetimi halen tam bir çözüm bulabilmiş değil.
Sahra altı Afrika’nın önemli ülkelerinden olan Nijer’deki darbenin Afrika’dan Fransa’ya Avrupa’dan Rusya’ya kadar üretebileceği etkiler siyasi ve ekonomik açıdan sıkça anlatıldı.
Ancak ortada üzerinde durulması gereken çok kritik bir başlık daha var…Fransa istihbaratı görevini başarıyla yapıp darbe bilgisine ulaştı mı? Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron başta olmak üzere konuyu bilmesi gerekenlerle bu süreci paylaştı mı? Ya da Fransa’nın bölgedeki tüm gücüne rağmen istihbarat örgütleri bu darbe girişimine dair bir bilgi edinemedi ve sınıfta mı kaldı?
Fransız istihbaratı Rusya-Ukrayna savaşında da çuvalladı
Özellikle istihbarat ve kamu güvenliği konularında çok değerli çalışmalara imza atan Tolga Ökten bu sorulara yanıt verirken önce yakın döneme ait bazı hatırlatmalar yapıyor…
Macron hükümeti ile istihbarat teşkilatları arasındaki gerilimin kaldığı yerden devam ettiğini söyleyen Ökten, “Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmeyeceği yönünde analiz yapması nedeniyle hükümeti yanıltmakla suçlanan askeri istihbarat teşkilatı DRM’den sonra şimdi de Nijer’deki darbeyi öngörememekle ve hükümeti bir sürprizle karşı karşıya bırakmakla suçlanan dış istihbarat teşkilatı DGSE Macron’la karşı karşıya geldi” diyerek süreci özetliyor.
Hatırlanacağı üzere, DRM başkanı o dönemde "Bizim işimiz operasyonları desteklemek, siyasi niyetleri öngörmek değil" diyerek kendini savunmuş ancak görevinden ayrılmak zorunda kalmıştı. Ökten’e göre DGSE ise bu kadar kolay pes etmeyecek gibi gözüküyor ve kurum olarak aylar öncesinden gerekli uyarıları yaptıklarını belirterek topu tekrardan siyasetçilere atıyor.
Rusya için yeni bir koz
Darbenin hemen ardından Wagner üyelerinin bölgedeki varlığı ve Rusya’nın yaşananları yüksek perdeden kınamaması dikkate değer. Ökten, darbecilerin Rusya’nın askeri ve diplomatik desteğini almak istediğini belirtiyor. Rusya ise Afrika’yı Avrupa ile arasındaki örtülü savaşın yeni bir perdesi olarak görüyor.
“Bu nedenle Birleşik Krallık’taki siyasi suikastlar ve Almanya’ya yönelik doğal gaz şantajı gibi Mali ve Nijer'deki darbeler de Avrupa ülkelerine karşı güçlü bir mesaj olarak görülüyor” diyor Ökten.
Cunta iktidarının ilk icraatının Fransa’ya yönelik uranyum ihracatını durdurmak, Fransız askerlerinden ülkeyi terk etmelerini istemek ve Wagner’i dış müdahalelere karşı önlem olarak ülkeye davet etmek olmasını da bu görüşün yansımaları olarak yorumluyor.
Ökten’e göre, gelişmelerin Fransa açısından önemli sonuçlar doğurması nedeniyle de bir günah keçisi bulunması gerekiyor.
Nijer’deki darbe siyasi başarısızlık mı istihbarat zaafiyeti mi?
Tolga Ökten’e yaşananları istihbari açıdan nasıl değerlendirdiğini de soruyoruz… Eldeki az sayıdaki bilgiyle yorum yapmak gerekirse konunun siyaset ve istihbarat olmak üzere iki boyutu bulunduğunu söylüyor.
Fransa Dış Güvenlik Genel Müdürlüğü olarak bilinen DGSE’nin insan ve teknik olmak üzere iki temel kaynağı mevcut olduğuna işaret eden Ökten, şunları söylüyor:
“Anlaşıldığı kadarıyla teşkilatın bu faaliyeti yürüten grup içerisinde ya da çevresinde nitelikli bir kaynağı yok. Bunun nedeni cunta faaliyetinin doğası gereği küçük bir hücre tarafından yürütülmesi ve yabancı bir ülkenin bu tarz bir oluşuma sızmasının çok zor olması. Bu noktada yerel istihbarat kurumları ile olan iş birliği önem kazanıyor.
Diğer taraftan Nijer tarafından da bu tarz bir bilgi gelmediği görülüyor. Her ne kadar Cumhurbaşkanı Bazoum ile Muhafız Birliği Komutanı Darbeci Tchiani arasında bir gerilimin olduğu bilinse de Nijer güvenlik birimlerinin cunta faaliyetinden şüphelenmedikleri anlaşılıyor. İkinci kaynak ise sinyal istihbaratı üzerinden yapılan teknik dinleme faaliyeti. Bu senaryoda da Nijer’in iletişim altyapısının zayıflığı nedeniyle herhangi bir tespitte bulunulamamış gibi.”
Siyasiler de topu istihbarata atıyor
Karar alıcıların, önemli gelişmelerin istihbarat teşkilatlarınca doğru bir şekilde zamanında önlerine getirilmesini beklediği bir sır değil... DGSE’nin taktik istihbarat konusunda yeterli imkan ve kabiliyeti olmadığı net görülse de siyasiler için bunun bağlayıcı olmayacağının altını çiziyor Ökten. Bu durumu, “Sonuçta müşteri mutfakta yaşanan sorunlarla değil önüne gelen yemekle ilgilenir” cümlesiyle anlatıyor.
Fransız istihbarat kurumu ise Ocak 2023’de bir rapor hazırlayıp yönetime sunduğu konusunda ısrarcı… “Anlaşıldığı kadarıyla kurum hükümete ülkedeki siyasi durum ve olası gelişmeler ile ilgili genel bir çerçeve çizmiş ve gerisini hükümetin atacağı adımlara bırakılmış” diyor Ökten.
Macron elindeki diğer imkanları doğru kullandı mı?
Bu noktada Fransa Lideri Macron’un eksikleri dengeleyecek şekilde gerekli askeri/diplomatik adımları atamamakla ve darbeye giden süreci engelleyememekle suçlandığını hatırlatan Ökten, sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Sonuç olarak istihbarat boyutundaki sorunun toplama aşamasında yaşandığı görülüyor. Ortada sadece olasılıklar mevcuttur ve boşlukların diğer araçlarla desteklenmesi gerekli. Bu nedenle yaşanan sürprizin hesabı istihbarat zafiyeti adı altında tek bir kuruma ödetilmemeli.
Hükümet yaklaştığı görülen bir tehdide karşı doğru araçları zamanında neden kullanmadığını sorgulamalı. İstihbarat açısından yapılması gereken ise toplama alanındaki eksikliklerin doğru analiz edilerek gerekli adımların atılabilmesi. Bu adımlar teşkilat içerisinde Afrika odaklı yeni bir yapılanma ya da kaynak temini amacıyla yürütülecek yeni ofansif operasyonel planlamalar üzerinden kendini gösterebilir.”