AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Yasin Aktay, "O kadar terör saldırısına ve Türkiye üzerinde yaratılmak istenen olumsuz havaya karşın aslında toplama baktığınızda kalkınma anlamında bir hayli mesafe kat ettiğimiz, bir hayli ilerleme kaydettiğimiz bir yılı da geride bırakmış oluyoruz." dedi.
Aktay, parti genel merkezinde, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım başkanlığındaki AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından, gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Aktay, yılın son MYK toplantısını yaptıklarını, 2016 yılını her yönüyle değerlendirdiklerini belirtti. Yeni yılın Türkiye'ye ve dünyaya hayırlar getirmesini dileyen Aktay, 2016'da Türkiye'de, bölgede ve dünyada önemli gelişmelerin olduğunu söyledi. Bu dönemde Türkiye'de talihsiz hadiselerin yaşandığını, ülkenin terör saldırılarına maruz kaldığını anımsatan Aktay, bu yıl terör örgütlerinin bütün çeşitleriyle Türkiye'ye gelerek, çullanmaya çalıştıklarını bildirdi.
"Kalkınma açısından çığır açıcı yatırımlar ve gelişmeler yaşandı"
2016'ya 1 Kasım seçimlerinin akabinde kurulan yeni bir hükümetle girildiğini vurgulayan Aktay, yaşanan iki seçime rağmen büyümenin yüzde 4'ün üstünde gerçekleşmiş olduğu bir yılın geride bırakıldığını ifade etti.
"Terör saldırılarının çeşitlenerek, ülke gündemini kuşatmaya çalıştığı bir ortamda, ülkemiz terör gündemine asla teslim olmadı." diyen Aktay, bütün terör saldırılarına rağmen Türkiye'de kalkınma açısından çığır açıcı yatırımlar ve gelişmeler yaşandığına değindi.
Aktay, 2016'da arka arkaya bir çok dev yatırımın hayata geçirildiğini belirterek, bu yatırımlar arasında Osman Gazi Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli, Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tüneli, Ankara'da Yüksek Hızlı Tren Garı, bir çok stadyumların yer aldığına işaret etti. Aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde de arka arkaya yapılan yatırımların açılışlarının gerçekleştirildiğine dikkati çeken Aktay, bu dev yatırımların açılışlarının bir gün içerisinde, toplu bir şekilde yapıldığını bildirdi.
"Türkiye halkı demokrasiyi ne kadar fazla hak etmiş olduğunu ele güne gösterdi"
Aktay, 2016'nın en önemli olayının 15 Temmuz günü Türkiye'nin maruz kaldığı "kapsamlı terör, darbe ve işgal girişimi" olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Bu bir darbe girişimiydi ama bu darbe girişiminin çok daha vahim bir boyutu aynı zamanda kapsamlı bir terör örgütüydü, kendi halkını katleden, halkına acımayan, sivil insanları katleden bir terör saldırısıydı. Aynı zamanda da bir işgal girişimiydi, çünkü kendi ülkesine karşı en ufak bir sadakat duygusuna sahip olan insanların yapamayacağı bir hadiseydi. Ülkemizin yabancı müdahalelere sonuna kadar kapılarını açan bir ihanet girişimiydi bu girişim. Allah muhafaza gerçekleşmiş olsaydı şu anda neler olabileceğini tahmin bile edemiyoruz."
Aktay, 15 Temmuz'da Türk milletinin darbelere karşı demokrasiye olan tutkusu ve demokrasiye gerekirse bir bedel ödeme pahasına sahip çıkma konusunda ortaya koyduğu güçlü iradenin tezahür ettiğini belirterek, şu görüşlere yer verdi:
"Türkiye halkı bu vesileyle demokrasiyi ne kadar fazla hak etmiş olduğunu ele güne göstermiş oldu. Türkiye halkından daha fazla demokrasiyi, kendi kendini yönetmeyi, kendi iradesine sahip çıkmayı, bu kadar hak etmeyi gösterebilmiş belki de başka bir halk daha yoktur. Türü içerisinde bu anlamda belki de ilktir. Bir halkın var olan bir hükümeti, meşru bir hükümeti, demokrasiyi, korumak uğruna, bir yönetimi korumak uğruna, tankların karşısına, silahların karşısına çıkarak ortaya koymuş olduğu bu direniş belki de dünya siyaset tarihinde ilkler arasında yerini almayı hak etmiş bir olay."
"AB, Türkiye'nin bütünleşmeye çalıştığı bir süreç "
Aktay, 2016'da dünyada da birçok olayın gerçekleştiğine dikkati çekerek, bunlardan birisinin de Avrupa Birliği'ndeki (AB) gelişmeler olduğunu bildirdi. AB'nin, Türkiye'nin entegre olmaya, bütünleşmeye çalıştığı bir süreç olduğuna değinen Aktay, şunları ifade etti:
"Bu süreç böyle olmaya devam edecektir. Türkiye Avrupa Birliği sürecinden hiçbir şekilde vazgeçmiş ve vazgeçecek de değildir. Ancak AB içerisindeki gelişmeleri de yakından ilgiyle izlemeye devam ettik, edeceğiz. AB içerisinde ne yazık ki 2016 yılı içerisinde gerek Türkiye'ye karşı tutulan raporlarda ortaya konulan söylemler gerekse Türkiye'nin maruz kaldığı terör örgütleriyle mücadele konusunda Türkiye'ye hiç bir şekilde bir destek verilmiyor olması, Türkiye açısından bir hayal kırıklığı nedeni olmuştur."
"Vebal bütün insanlığın üzerindedir"
Aktay, "Doğrusu Türkiye'nin bu çabaları dünyanın her tarafından takdirle de karşılanmaktadır. Kimse Türkiye'nin bu yaptıklarını görmezden de gelmiyor ancak biz istiyoruz ki, gönül arzu ediyor ki böyle bir hayırlı işte dünya bir dayanışma içerisinde olsun, salt, kuru takdirlerle bu vebal geçiştirilmesin. Bu yük bütün insanlığın yüküdür. Eğer bir yerde insanlar katliama maruz kalıyorsa, çoluk çocuk öldürülüyorsa, başlangıç yaşlarındaki çocuklar öldürülüyorsa bunun sorumluluğu, bunun vebali bütün insanların üzerindedir." diye konuştu.
Halep'teki ateşkesin bütün Suriye genelinde yaygınlaştırılması konusunda Türkiye'nin gerek Rusya Federasyonu ve gerekse İran'la diplomatik çabalarının sürdüğüne değinen Aktay, 2017 yılına Suriye'de kanın durduğu bir ortamda girmesini temenni etti.
"Ciddi bir toplumsal diyalog içinde anayasa değişikliği için çalışmalar hızla devam ediyor "
Aktay, şu değerlendirmelerde bulundu:
"2017 çok daha umutlu, geleceğimizi daha iyi planlayan ve el birliği ile ortaya koyduğumuz geleceği inşa projesi ile giriyoruz. Bahsettiğim şey, anayasa değişikliği. Anayasa değişikliği için belli bir mutabakat ve uzlaşma seviyesi yakalanmış ve bu hat üzerinden ciddi bir toplumsal diyalog içinde anayasa değişikliği için çalışmalar hızla devam etmektedir. MYK gündemimizde bu konularda da ele alındı. Konu halen Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Komisyonunda görüşülmeye devam etmektedir, oraya aktarılmıştır. Orada yapılan tartışmaları, çalışmaları yakından izliyorsunuzdur. İktidarıyla muhalefetiyle bu konuda çok örnek bir çalışmanın yürütülüyor olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu çalışmalar zaman zaman bir takım gerginliklere, gergin tartışmalara da sahne olmuyor değil ancak bunlar demokrasinin tabiatından olan şeylerdir."