Bugüne kadar Ukrayna SİDA’ları ile Rus güçler arasında gelişen benzer olaylara sıkça şahit olduk. Ancak geçtiğimiz günlerde kamuoyuna yansıyan bir video diğerlerinden farklıydı. Rus KA-29 helikopteri Kırım açıklarında Ukrayna’ya ait bir insansız deniz aracını hedef aldı ve o anlara ait görüntüler kamuoyuyla paylaşıldı.
Ukrayna’ya ait insansız deniz aracında kısa menzilli hava-hava füzesi takılıydı ve bu ezber bozan yaklaşım belki de yeni bir dönemin ilk işaret fişeğiydi. Çünkü genelde Ukrayna SİDA’ları bir şekilde hedefin üzerine varmaya çalışıyor ve kamikaze görevi üstlenip Rus platforma çarparak sonuca gitmek istiyordu.
Ancak işin içine hava-hava füzelerinin girmesi denklemi doğrudan etkileyebilecek bir değişim. Savunma ve Denizcilik Uzmanı Kozan Selçuk Erkan ile insansız deniz aracına eklenmiş hava-hava füzesinin ne anlama geldiğini, sahaya nasıl yansıyacağını ve Türkiye’nin tüm bu süreçte nasıl konumlandığını konuştuk…
Füze kısmı ön plana çıksa da önce Ukrayna’nın insansız deniz aracıyla ilgili görüşünü paylaşıyor Erkan. Savaşın başından beri S/İDA konusunda Ukrayna’nın gözle görülür bir şekilde gelişim sağladığından bahsediyor. Son dönemlerdeki SİDA saldırılarında verilen hasarın giderek artmasının arka planında bu gelişimin yattığına işaret ediyor.
Hava-hava füzesi eklenmiş SİDA için de bir parantez açıp, boyutlarının ortalama Kamikaze İDA’lara oranla daha büyük ve farklı yapıda olduğu bilgisini paylaşıyor.
Bugüne kadar Ukrayna İDA’larının en basit haliyle ‘gemiye çarpınca patla ve hedefi imha et’ mantığında ilerlediğini anımsatıyor Erkan ve “Ancak bu son gördüğümüz İDA’da amaç bu değil. Ukrayna bir şekilde hava unsurlarına karşı da etki üretebilmeyi istiyor” diyor.
Platform üstündeki füzenin eski nesil bir sistem olduğunu söylüyor Erkan ve devam ediyor:
“Çok basit bir füze eklenmiş deniz aracına. Doğrudan ısı kaynağına kilitleniyor. Menzili kısa. Ancak uçaktan değil de denizden atılacak olması bu menzili daha da kısaltacak. Çünkü havada süzülme imkanı olmayacak. Kuvvetle muhtemel ellerindeki eski uçaklardan çıkan füze atıcılarını monte etmişlerdir. Frankenstein gibi toplama bir sistem olmuş.
Burada sorun füzeyi ısı kaynağına güdümlemek. Füzenin hava hedefine doğru aynı yönde gitmesi gerek. Bu nedenle de doğru açıdan atılması şart. Eğer bunları başaramazsanız füzenin ısıyı takip edip hedefe kilitlenmesi mümkün değil. Bu nedenle kendi içinde ciddi zorluklar barındıran bir kullanım.”
Bahsettiğimiz Ukrayna İDA’sı Rus helikopteri tarafından etkisiz hale getirildi. Kozan Selçuk Erkan, bunun bizi yanıltabileceği görüşünde. “Ukrayna’nın ilk dönemlerdeki SİDA saldırıları da düşük profille başlamış ama sonra Rus Donanması’nın en değerli gemilerinden bazılarını etkisiz hale getirmeyi başarmışlardı” diyor.
Hava-hava füzesi eklenen ilk Ukrayna İDA’sı için de benzer bir sürecin çok muhtemel olduğunu, yakın gelecekte kendini bir hayli geliştirmiş sistemler görebileceğimizi vurguluyor.
Bu durumun Rusya için yeni bir çıkmaza işaret edebileceği üzerinde durup, “Eskiden sadece yüzer platformlarını korumaya çalışıyorlardı. Şimdi kimi hava unsurları için de aynı zorunluluk doğabilir ve nihayetinde Rus kurmayları yeni bir savunma planına geçmek zorunda kalabilir” görüşünü paylaşıyor.
Her ne kadar Ukrayna’ya ait bir platformdan bahsetsek de Batılı ülkelerin desteğini göz ardı etmek mümkün değil. Bu tür yeniliklerin kısa zamanda başka ülkeler tarafından da kullanılabileceğine işaret ediyor Erkan. “Yakında uzaktan kumandalı benzer araçlarla uçak vururlarsa şaşırmam” cümlesini kullanıyor.
İnsansız deniz araçları konusunda Türkiye’nin etkinliği malum. Çok yeni ve son derece gelişmiş sistemler üretiyor, bunları diğer platformlarla entegre edebiliyor ve testlerden müthiş sonuçlar elde edebiliyoruz.
Ukrayna’nın hava-hava füzesi ekli İDA’sının Türkiye için ne anlama geldiğini de soruyoruz Kozan Selçuk Erkan’a:
“Bu tip araçlar ülkemiz için hem tehdit hem de fırsat… Türkiye benzer platformları rahatlıkla üretebilir ve çok ciddi satış rakamlarına ulaşabilir. Daha gelişmiş, başarı oranı çok yüksek ürünlerle piyasada en sık kapısı çalınan ülke olabilir.
Ayrıca, dünyada deniz kuvvetlerine S/İDA ekleyen ilk ülkelerden biriyiz. Basit de olsa hava savunma kabiliyetine sahip bir İDA’yı kendi envanterimize eklememiz ciddi güç çarpanı olur.
Tabii her fırsat kimi tehditleri de beraberinde getiriyor. Bu tür platformların ülkemize karşı kullanılması ihtimalini de kesinlikle göz ardı etmemek gerek. Libya ve Suriye’de asimetrik grupların eline geçen sofistike sistemler aklımızın bir köşesinde daima bulunmalı.
Hava-hava füzesi ekli deniz platformları da benzer şekilde terörist grupların eline geçebilir ve onlar da asker-sivil fark etmeksizin eylem yapabilir. Tüm dünya için aslında yeni bir tehdit unsurundan bahsediyoruz. Bu nedenle karşı önlem için de çalışmalara bir an önce başlamak şart.”