Bir zamanların en kudretli harp unsurlarından biri olan tanklar belki de hiç olmadıkları kadar zorlu bir süreçten geçiyor.
Aslına bakarsanız, Rusya-Ukrayna savaşının ilk dönemlerinde tankların oldukça kötü bir sınav verdiğini gördüğümüzde ‘Eski tanklar yeni döneme ayak uyduramadı’ diyorduk ancak İsrail-Filistin savaşından da benzer görüntülerin gelmesi gecikmedi. Orada da dünyanın en iyilerinden biri olarak kabul edilen Merkava tanklarının neredeyse her gün bir şekilde vurulduğunu izledik. Üstelik Merkava’lar gelişmiş ATGM’lerle ya da yüksek teknolojiyle karşı karşıya hiç gelmedi.
Birbirinden farklı coğrafyalarda, kapasiteleri oldukça değişken unsurlara karşı tankların sınıfı geçememesi yeni soruları da beraberinde getirdi. Bu noktada üzerine en çok konuşulan mesele tankların mevcut durumunu ne kadar sürdürebileceği oldu.
Tankların devri bitti mi?
Bu soruya doğrudan ‘evet’ ya da ‘hayır’ demek şimdilik pek mümkün görünmüyor. Ancak özellikle Soğuk Savaş döneminin doktriniyle üretilmiş tanklar yolun sonuna geldi desek pek de yanlış olmaz.
Ukrayna-Rusya savaşı başladığında kilometrelerce uzayan Rus zırhlıları ve tanklarının uydu görüntüleri o günler için oldukça korkutucuydu. Kağıt üzerindeki veriler ve sahadaki ilk görüntüler Rusya’nın son derece güçlü ve kapsamlı bir yığınak yaptığını gösteriyor, ‘72 saatte Kiev’ cümleleri kimi yorumcuların ağzından düşmüyordu.
Ancak evdeki hesap savaş alanının gerçeğine uymadı. Bazı Rus zırhları ve tankları daha ilk 24 saat içinde terkedilmiş, arızalanmış, yakıtı bitmiş ya da başka bir sıkıntı nedeniyle yolda kalmış şekilde kameralara yakalandı. Rusya, son derece kötü bir lojistik hazırlık ile ilk sınavı geçemedi.
Her ne kadar ilk dönemlerde ‘kurmay planı eksikliği’ nedeniyle tankların bu görüntüleri verdiğini düşünsek de ilerleyen günlerde de değişen pek bir şey olmadı. Rus tankları çokça vuruldu ya da yolda kaldı.
Bin dolarlık dronlar milyon dolarlık tanklara karşı
Rus tankları için asıl kabus Ukrayna’nın dronları çok yoğun ve etkin kullanabilmesiyle başladı. Tankların üstüne derme çatma kafes benzeri yapılar inşa ederek önlem almak isteyen Ruslar, uluslararası medyada o dönem sıkça tartışılmıştı. Ancak bu da çare olmadı. Elindeki dron sayısı sürekli artan Ukrayna, neredeyse her gün bir Rus tankını kolayca saf dışı bırakacak bir noktaya erişti.
Bir süre sonra Rusya’nın envanterindeki en modern kimi tankları sahaya sürme hamlesi de dengeyi değiştirmedi. Ukrayna, elindeki çok sayıda antitank füzesi ve dron ile sahadaki her Rus tankını bir şekilde vurmayı, zarar vermeyi, imha etmeyi ya da denklem dışına itmeyi başardı.
Bugün geldiğimiz noktada, savaşın belki de başında atması gereken adımı iki yıllık bir sürecin ardından hayata geçiren Rusya, cephe hattı boyunca çok güçlü bir elektronik harp sistemi kurduğu ve bu hamleden sonra Ukrayna dron saldırılarının yüzde 30-40 oranında azaldığı iddiasında. Ancak yine de sahadan neredeyse gün aşırı yeni bir tank vurulma videosu geliyor.
İsrail tankları nasıl bir sınav verdi?
Ukrayna-Rusya savaşında tankların çoğunlukla eski teknolojilerle donatıldığından ve Soğuk Savaş dönemine göre doktrine edildiklerinden bahsetmiştik. İsrail-Filistin savaşı başladığında önce 7 Ekim’de ele geçirilen ya da doğrudan vurulan Merkava tanklarını görmüştük. O gün için genel kanı İsrail’in böyle bir saldırıya hazır olmadığı ve bu nedenle tankların vurulabildiği yönündeydi.
Günler sonra İsrail’in Gazze içlerine doğru ilerleyişinde başrolde yine Merkava tankları vardı. Bu tanklar dünyanın en iyilerinden olarak kabul ediliyor ve üzerinde de yine İsrail yapımı Trophy Aktif Koruma sistemi bulunuyor.
Tanklar ve koruma sistemiyle ilgili kısma geçmeden önce bir parantez açmak gerekiyor. İsrail, tanklarını piyadelerle ilerletmek yerine yanında herhangi bir askeri güç olmadan doğrudan sahaya yolluyor. Haliyle düşman ateşi ve tank arasında bunu engelleyecek herhangi bir başka güç bulunmuyor.
Trophy Aktif Koruma Sistemi hayal kırıklığı mı?
İsrail’in tanklarının kötü bir sınav verdiğini söylemek belki de pek doğru olmayabilir. Çünkü kaç İsrailli askerin doğrudan ateş altında kalan bu tankların içinde hayatını kaybettiğine dair elimizde bir veri yok. Vurulan tankların görüntüsünden böyle bir çıkarımda bulunmak da pek mümkün değil. Ancak eldeki kısıtlı bilgilere göre İsrail tankları bir şekilde üzerlerine düşeni yapmışa benziyor.
Bu noktada belki de tankın kendisinden ziyade üzerindeki teknolojik sistemlere yoğunlaşmak gerekiyor. Trophy Aktif Koruma, İsraillilere göre dünyanın kendi alanında en gelişmiş sistemi. Kağıt üzerindeki verileri o denli iyi ki ABD’den İngiltere’ye Fransa’dan Almanya’ya çok sayıda ülke tanklarını bu sistemle donattı. Bugün gelinen noktada 17 farklı platforma sistemi satan İsrail, buradan çok ciddi gelir de sağlıyor.
Ancak bölgeden gelen görüntüler sistemin söylendiği kadar iyi olmadığını gözler önüne seriyor. Çok sayıda tankla sahada olan İsrail’in Trophy ile engellediği saldırı anına dair izlediğimiz video sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Bu noktada ‘Hamas çok yakın mesafeden ateş ediyor’ tezi öne sürülüyor. Bunda haklılık payı olmakla birlikte, güneyde Hizbullah’ın çok uzak mesafelerden İsrail tanklarını başarıyla vurduğu ve Trophy sisteminin bunu engelleyemediği anlar da sıkça görülüyor.
Tanklar için bir çıkış yolu mümkün mü?
Bildiğimiz, klasikleşen konseptteki tanklar için yolun sonuna gelindiğini söylemek mümkün. Ancak sahadaki askerlerin de ‘zırh koruması altında güçlü bir ateş gücü’ne ihtiyacı malum.
Belli ki tanklar yeni bir yol haritasıyla yola devam etmek zorunda. Bu yeni yol haritasında en önemli unsur tankları bir şekilde koruyabilmek. Temel meselenin ‘vurulmamak’ olduğu bu yeni dönemde, çok iyi bir aktif koruma ya da çok etkin bir dron savunma sistemi yeni nesil tanklar için olmazsa olmaz.
Ayrıca tüm bunları yaparken maliyeti de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Aksi halde, milyonlarca dolarlık tankların bin dolarlık dron’larla vurulup saha dışına itildiği bu süreç saldıran ile savunan arasındaki asimetrik uçurumun giderek artması anlamına geliyor ki bu da zaten tanklar için başka bir çıkmaz olarak kabul ediliyor.
Türkiye tanklarını nasıl koruyabilir?
Bu noktada hem Altay tankı hem de kimi diğer projeler için aktif koruma sistemleri geliştirildiği biliniyor.
Akla ilk gelen Trophy’nin muadili olan AKKOR. Sistemin testleri devam ediyor. Eldeki görüntüler Türk mühendislerce geliştirilen bu projenin rakiplerinden önde olduğu izlenimi veriyor. AKKOR’un ALTAY tankıyla envantere girmesi bekleniyor. Haliyle gerçek bir harp sahasında rüştünü ispat edemediğini de unutmamak gerekiyor.
Ayrıca, PULAT Aktif Koruma Sistemi de seçenekler arasında. PULAT’ı sahip olduğu yüksek teknoloji radar ile tanksavar füzelerini havada tespit ederek, tanklara çarpmadan önce uygun mesafede imha etmeye yarayan bir sistem olarak tanımlamak mümkün.
Tankların en önemli düşmanlarından birinin dron’lar olduğundan bahsetmiştik. Bu noktada tankların ilerlediği sahalarda dron savar sistemleri kullanmak akla gelen ilk seçeneklerden biri. Türkiye’nin İHTAR, KAPAN ve benzer sistemlerle bu tür saldırıları bertaraf etmeye çalışacağı biliniyor. Ayrıca hedefi lazerle imha eden ALKA da envanterde. Öte yandan hedefini fiziksel olarak imha etmeyi amaçlayan ŞAHİN de halihazırda TSK’nın kullanımında.
Ankara, dünyanın farklı bölgelerindeki harp sahalarından gelen görüntülere göre muhtemel risk ve tehdit kütüphanesini sürekli geliştirip bunlara en uygun çözümlerle kuvvetlerini güçlendirecek bir yol haritası izliyor.