Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, "Yeni ekonomi yaklaşımında, tüm piyasa paydaşlarımızla daha etkin iletişim ve güvenin sağlanması prensibimiz olacak." dedi.
Albayrak, "İlk geldiğimiz günden beri para politikasının bağımsızlığı konusunda Merkez Bankası özelinde çok hassasız. Mümkün olduğunca konuşmamaya gayret ettik. Hatta hiç konuşmadık. Özellikle para politikalarının tam bağımsızlığı konusu prensip olarak bundan sonra da devam edecek." diye konuştu.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak: Merkez Bankası'nın tam bağımsızlığı prensip olarak devam etmesi gereken bir husus.https://t.co/kJltmmLfSa pic.twitter.com/zG3zSav4je
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) 10 Ağustos 2018
Albayrak'ın konuşmasının satır başları şöyle;
Yeni bir Türkiye yolculuğu ve bunun emin ve güçlü adımlarla ilerlemesi için yeni bir ekonomik yaklaşımının olacağını paylaşacağımızı birçok ortamda ifade ettik.
Türkiye son 16 yılda ekonomide bir üst lige çıktı. 2002 yılında 36 tane bakan varken 2002 seçimlerinden sonra 26'ya bu yeni sistemle birlikte 16'ya daha aktif bir sisteme kavuşması ile birlikte bir düzeye çıkacağını ifade etmiştik.
Benim için çok heyecan verici bir gün bugün. Bugün bu yeni sistemin genel çerçevesini çizeceğimiz bir toplantı bu.
Detayları Eylül'deki OVP özelinde atacağımız adımlar noktasında ki bugüne kadar yaptığımız toplantıları istişare toplantılarının benzerlerini yol üzerinde sık bir şekilde ortaya koyarak ifade edeceğiz. Esas konu bugünkü bu çerçevede baktığımızda bizim Türkiye olarak bir üst lige ekonomik olarak diyoruz ya, alt gelir grubu, orta gelir grubu bir de üst gelir grubu. Türkiye orta gelir grubundan üst gelir grubuna çıkması için gerekli noktalarda nasıl bir yol haritası çizmesi gerektiği yönünde birçok toplantılar yaptık. Birçok paydaşlarımızın, insanlarımızla sohbet ederek onların fikirlerine başvurarak bugün genel bu yol haritasının çerçevesini çizeceğimiz bir toplantı olacak.
Bu yeni dönem üzerinde Türkiye'nin tüm kurumları ile tüm detaylı stratejileri ile daha hızlı ve daha güçlü politikalar ile hedeflerine ilerlediği süreci yaşayacağız. Burada biz de az önce bahsettiğim gibi kısa, çok kısa, orta ve uzun vadeli ekonomi politikalarını kurgularken nasıl bir yaklaşımla nasıl bir vizyonla hareket edeceğimizi sizlerle paylaştığımız bir toplantı olacak.
“Her adımı ince ince döşeyerek aksiyon alacağız”
Öncelikle şunu ifade ettik, çok kısa bir şekilde özellikle yeni ihdas ettiğimiz bu bakanlık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en etkin uyum ve koordinasyon dönemine şahit olacağımız bir bakanlık olacak. Gerek para, gerek maliye politikalarının tek bir şapkada birleşmesi ile ve bu birleşmeye yapacağımız ahlaklı ve riyakatli şemsiyesini bir arada taşıyan yönetim kademesi ile çok daha güçlü bir bakanlık olacak. Her alanda hem içeriden hem de dışarıdan danışmanlarla, bakan yardımcıları ile ve genel müdürlerle çok daha etkin bir bakanlık olacak. Hele ki icrai fonksiyonlarını yerine getirirken. Bütün bu istişareler sonrasında yeni bir ekonomi yaklaşımı ortaya koyalım dedik. İşte bu noktada baktığımızda ilk günden beri attığımız adımlarla ve bu çerçevede ortaya koyacağımız ekonomik vizyonlarla birlikte izleyeceğimiz politikaları ekonominin tüm alanlarındaki paydaşlarla birlikte hep sizlerle birlikte istişare ederek yolumuza devam edeceğiz. Bir kısmını bizzat benim, bir kısmını da arkadaşlarımızın ekibimizin, danışmanlarımızın gerçekleştirdiği bu süreçte tüm paydaşlar üzerinde ulusal ve uluslararası tüm paydaşların da içinde olduğu bu çerçevedeki geniş yelpazede her bir adımı ince ince döşeyerek aksiyon alacağız.
Bu görüşmelerimiz ve istişarelerimiz bahsettiğim gibi Türkiye'nin bu yolculuğunda önemli bir ışık tutacaktır. Bahsettiğim gibi Eylül ayında açıklayacağımız OVP ki bir çoğunuzla paylaştım ismine de yeni bir isim arıyoruz. Güzel isim önerileri geldi ama inşallah tam belirleyeceğimiz güzel bir isim ile OVP'nin yeni ismi ile birlikte bu programın detayları çok hızlı bir şekilde ortaya çıkacak. Bu çerçeveye baktığımızda yeni ekonomik yaklaşımının en önemli adımınlarından bir tanesi kararlı bir yaklışım olması. Ne demek istiyorum? Bu güne kadar kararsız mıydık? Hayır, işte yeni model olarak ortaya çıkacak olan bu bakanlığın koordinasyonunda çok daha kararlı ve güçlü bir şekilde emin adımların atıldığı çok önemli ve yeni bir dönem başlayacak.
Bir diğer fonksiyonu ne olacak bu yaklaşımın? Değişimi hedefleyen yani Türkiye bir üst lige çıkmak zorunda ise eğer bazı şeyleri değiştirmesi lazım. Bu değişimi ortaya koyacak hakikaten çok somut zemini güçlü bir şekilde ortaya koyması lazım. Peki bunun yanında ne olması lazım? Güçlü bir reflekse ve stratejik altyapıya sahip olması lazım. Küresel anlamda rekabetçi bir dönemde yaşıyoruz. Hızlı reflekslerin verilmesi gerektiği, güçlü bir stratejinizin olması gerektiği bir süreçten geçiyoruz. Çünkü bakıyorsunuz bir tarafta ABD bir tarafta Çin sabahtan öğlene bir açıklama ticaret savaşları. Bariyerlerin kaldırılması, yeni vergi politikaları dolayısıyla bu manada da çok daha sağlam bir temeli olacak.
Bir diğer adım, güçlü temelleri olacak çünkü kısa orta uzun vadede siz yol haritasını ne kadar sağlam kurarsanız temelleriniz o kadar güçlü olur. Esen rüzgarlara karşı ne kadar az sallanır güçlü ortada durursanız o kadar güçlü olacak. Bir diğer ayağa çok da zikrettiğimiz yani Berat Albayrak geldi sonra gitti başkası geldi. Devamı var mı? Yok, öyle değil. Sürdürülebilir olacak. Yani Berat Albayrak bugün var yarın yok. Berat Albayrak bugün olsa da olmasa da dizayn ettiğiniz bu sistemin sürdürülebilir olması gerekecek. Çünkü son günlerde yaşadığımız bütün bu sebepler açısından bakıldığında küresel ekosisteme baktığımızda birçok ülkenin yaşadığı sistemsel problemlerin başında sürdürülebilirlik sorunu geliyor. Kişiye dayalı, bir sektöre dayalı veya farklı konjektürel bölgesel avantajlara ve dezajantajlara dayalı hayır sürdürülebilir olacak. En önemlisi başta da ifade ettiğim gibi sonra tekrardan altını çizeceğim katılımcı olacak. 81 milyon Türkiye ve büyük bir hedefe kitlenmiş bir şekilde ilerlerken ne yapacak 81 milyonun katılımcı oldu. Eğitim, gelir, sektörel düzeyi ne olursa olsun mesele tüm bu çerçeve günlük bir taktiksel mantıkla değil stratejik bir akılla yaklaşmaktan geçecek.
Bu yaklaşımın temel parametrelerini ortaya koyduktan sonra hakikatten şunu çok net ortaya koymamız lazım, peki bunları ortaya koyarken bir prensipleriniz olması lazım. Öyle bir net prensipler belirlemelisiniz ki hakikatten bu süreci bu prensiplerle yola çıkılırsa bu sürece ulaşırsınız diyecek herkes, tüm paydaşlar seven sevmeyen oy veren vermeyen böyle olması lazım.
Siyasi sebepler, süreçler birçok açıdan bakıldığında göstergeler noktasında farklı etkilere sebebiyet verecek neticeler ortaya koyuyor. O zaman biz ne yapacağız? Bu belirlediğimiz yol haritasını güçlü prensipler üzerine inşaa ederek ve bunun kişilere değil oturtulmuş bir sistem üzerine yürüdüğünü ortaya koyduğumuz zaman ama bugün ama yarın ama onun ötesindeki bu yol güzergahında hiçbir şekilde savrulmadan yoluna devam edecek.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak: Yeni ekonomi yaklaşımında, tüm piyasa paydaşlarımızla daha etkin iletişim ve güvenin sağlanması prensibimiz olacak.https://t.co/kJltmmLfSa pic.twitter.com/kgx8LW7rKd
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) 10 Ağustos 2018
Küresel gelişmeler ne olursa olsun ekonomimizi tüm sınamalardan etkilenmeden çıkacak güçlü temeller üzerine inşa edecek bir yapı olması lazım. Burası çok önemli, işte bu manada baktığımızda prensiplerimiz bir; tüm piyasa paydaşları ile ama tüm piyasa paydaşlarıyla tüm bu çerçevede tüm bu paydaşlarda daha etkin bir iletişim ve güvene dayalı bir süreci ortaya koymanız lazım. Çünkü kalıcı ve güçlü bir yapı kurma noktasında bunlar olmazsa olmaz prensiplerden bir tanesi. Çünkü biz gökte yeni bir yıldız keşfetmek için yola çıkmadık. Ekonomi ve finans alanında bu güne kadar defalarca farklı modeller stratejiler politikalar belirlendi sadece Türkiye'de değil dünyada da halen uygulanıyordu işte tüm bu süreçlerde yeniden denenme ihtiyacı ortaya çıkmasındaki en önemli dinamik en önemli etken değişime ayak uyduramamak olmuştur. Ülkeler için kişiler için kurumlar için hep böyle olmuştur. İşte bugün buradaki paylaştığımız yapının sistemin bu yaklaşımın en önemli özelliklerinden bir tanesi tüm süreçlerde bizi toplumu karar alıcıları ve ekonominin tüm paydaşlarını da sadece bizi değil tüm paydaşlarını da değişime zorlayacak olması.
Değişime ayak uydurmak hatta değişimde önce rol üstlenmek bu modelde olmazsa olmaz olacak. Değişmek zorundayız. Hakikatten bu noktada baktığımızda prensipler üzerindeki piyasa ile iletişim ve güvenin sağlanmasından sonra bir diğer maddeye geçiyoruz. Piyasa ve teori çerçevesinde baktığımızda gerçekçi politikaların seçilmesi öncelik olacak. O ülkenin kendi dinamikleri ölçüsünde olması gereken politikalar üzerinde bu sürecin temel prensiplerinden bahsedeceğiz. Tüm burası çok önemli çünkü piyasa iletişimi iki gün peş peşe farklı şeyi yorumlayabilir farklı şeyler söyleyebilir ama sizin bu iletişimle tüm bu uzlaşmacı ve gerçekçi politikaların seçilmesi ve bunun sağlanması ile ilgili adımları attığınızda spekülasyonların ekonomimize etki etmesine izin vermeyip özellikle veri güvenliği çünkü ekonominin temeli veriye dayanıyor.
Burada bakan düzeyinde değil bakan yardımcısı düzeyinde değil genel müdür düzeyinde sadece bakanlık şemsiyesi altında değil çok daha etkin bir süreç ortaya koyacağız. Bunu güçlü iletişim ve işbirliği içinde özellikle Türk liramıza güvenin artırılması içeriden başlayarak yabancı paradolizasyonu önündeki tüm bu etkileri çok daha güçlü ve etkin bir şekilde yöneteceğiz. Yönetmek zorundayız hele ki küresel sınamalardan geçtiğimiz bu günlerde. Türkiye sadece kendisi ve bölgesi özelinde değil küresel anlamda da çok önemli bir rol model olma ihtiva ediyor. Çünkü biz Türkiye olarak hele ki son 15 senede gelişmekte olan piyasalar üzerinde çok daha etkin çok daha önemli bir süreç ortaya koyduk.
"Merkez Bankası özelinde çok hassasız"
Para politikalarının tam bağımsızlığını sağlamak. Burası çok önemli. İlk geldiğimiz günden beri para politikaları özelinde Merkez Bankası özelinde çok hassas bir dil ve mümkün olduğunca konuşmamaya gayret ettik. Hatta hiç konuşmadık. Buradaki özellikle para politikalarının tam bağımsızlığı konusu prensip olarak bundan sonra devam etmesi gerekendir. Her daim böyle olması gerekiyor. Bu prensip özelinde yola devam etmemiz lazım. Bütün bu çerçeveye baktığınızda Merkez Bankası'nın bağımsızlığı Türkiye açısından, ekonomimiz açısından çok kritik esaslardan bir tanesi. Fiyat istikrarını kalıcı bir şekilde bütün bu hedeflerin ulaşabilmesi noktasında tüm bu adımları Merkez Bankası tarafından koordine edilmesi gereken bir süreçten bahsediyoruz. Bunu ortaya koyacak yasal düzenlemeler, çerçeveler bununla ilgili olabilecek tüm bu hususu önümüzdeki süreçte çok daha etkin bir şekilde yöneteceğiz.
"Sermaye piyasalarını geliştirmeyi hedefliyoruz"
Özellikle bankacılık kesimi başta olmak üzere finansal sektörün güçlü yapısının korunması noktasında da bankalarımız ve diğer finansal kuruluşların güçlü mali bünyeleri ile faaliyetlerini etkin bir şekilde devam etmesi noktasında da finansal istikrarın daha da güçlendirilmesi önceliklerimiz ve amaçlarımızdan bir tanesi olacak. Özellikle bankacılık sektörümüz ülkemiz ekonomimiz açısından en temel sektörlerden bir tanesi olmaya devam edecek. Sermaye piyasaları içerisindeki payını veya finansal sektörü içerisindeki payını azaltacağımız sermaye piyasasının pasta içerisindeki payını da büyüteceğimiz bir dönem olacak. Yani sektörün yüzde 90'ından fazlası bankacılık sektörü olmayacak. Sağlıklı bir finansal sistemden bahsediyorsak. Etkin, şeffaf bir şekilde faaliyetlerine devam etmeleri için tüm bu kurumlarımız açısından bakıldığında her türlü destek verilecek.
Bütçe dengesinin ciddi bir disiplinle kaliteli bir dönüşüm ortaya koymasını sağlayacağız. 15 senede ciddi bir bütçe performansı, mali bir performans ortaya koyan 16 yıllık iktidar döneminde bu süreç yeni dönemde daha somut bir mali plan dairesinde yazılı bir mali plan dairesinde çok daha güçlü bir disipline kavuşacak. Sadece özelleştirme ile tek sefer gelirlerle değil sürdürülebilir başta söylediğim gibi özellikle ekonominin tüm paydaşları ile büyüyen ekonominin üreten bir formata dönmesi ile bu süreci ortaya koyacağız. Bütçe disiplini de en temel dinamiklerden biri olacak. Bütçeniz ne kadar disiplinli olursa bankaların kapısına o kadar az gidersiniz. Sıkı para ve mali politikadan bahsediyoruz. Türkiye'nin bu dönüşümü kırılımlarını anlatacağımız bu resmin içerisinde sıkı para ve mali politika sürecini ortaya koyacağız. Bunların koordinasyon açısından da çok daha etkin yürümesini sağlayacağız. Bunlar koordineli olmadığı zaman neler yaşandığını eski Türkiye'de gördük. İşte bu bakanlığın birleşmesinin en büyük sinerjik avantajı da bu olacak. Para ve mali politika açısından çok daha sıkı ve uyumlu bir süreç olacak.
Bir sonraki prensibimiz ki bugüne kadar çokca konuşulan kimsenin dilinden düşürmediği yapısal reformlar. Yapısal reformlar konusunda ki şu anda bakanlıkta yoğun bir çalışma yürüten sadece buna odaklanmış ekibimiz sadece sahada uygulanması değil Meclis açılır açılmaz mevzuat ve uygulama ile ilgili süreci hızlı bir şekilde teker teker hayata geçireceği bir süreç olacak. Bizim yapısal dönüşümümüz bu reformlarla ortaya koyduğumuz yapısal dönüşüm ile bu ekonomik modelde meydan okumaya karşı ayakta durabileceğiz.
"Yeni yaklaşımın 3+1 sacayağı var"
Yeni ekonomik yaklaşımımızın genel bir mimarisi var. 4 tane sacayağı var ama ben bunu 3+1 diye tanımlıyorum. Bu noktada baktığımızda birinci adım dediğimiz ekonomik dengelenme dediğimiz bir süreçten bahsediyoruz. Tüketim kaynaklı hakikaten cari harcama kaynaklı büyüme yerine önümüzdeki bir iki yıl içerisinde hakikaten çok daha etkin bir şekilde süreci yöneteceğimiz noktasında 2018 ve 2019 yılı içerisinde gerçekleşecek ekonomide dengelenme dediğimiz birinci fazını ortaya koyacağımız bir süreç yaşayacağız. Bu alandaki adımların atılmasıyla birlikte özellikle bahsettiğim temel prensipler ve güçlü temellerle yola çıktığımız bu süreçle birlikte çok net ifade ediyorum 2018-2019 yılında Türkiye birinci fazını bitirip sürdürülebilir istikrarlı ve sağlıklı büyüme dediğimiz ikinci faza geçecek. Bu süreci 2020 ve 2021 yılında ortaya koyulan bu dönüşümlerle birlikte üçüncü fazı dediğimiz daha adaletli bir paylaşım politikalarıyla üçüncü faza taşıyacağız. Tüm bu süreçler gerçek manası ile başarıya ulaşması ve sağlam kalıcı ve sürdürülebilir bir ekonomi yaklaşımı olarak kurgulamak için artı bir dediğimiz nitelikli insan gücü ve güçlü topluma dönüşüm politikalarımızla taçlanacak.
Ekonomik dengelenme, neyi kastediyoruz? Bu çerçeve hakikaten önemli özetini geçtiğim ekonomik dengelenme bunun güçlü altyapısı oluştuktan sonra takip eden yıl bir sonraki 2020 ve 2021 yıllarında sürdürülebilir sağlıklı büyüme politikası yıllarını takip edip artık daha adaletli bir paylaşım stratejinin belirleneceği ve uygulanarak hayata geçeceği ve nitelikli insan gücü ve güçlü toplum hedefiyle taçlanacak genel çerçeveden bahsediyoruz. Bu takvimlendirme sadece izlenecek strateji başlıklarına ilişkin yoğunlaşmayı temsil etmeyecek. Her başlıkta farklı bazı politikaları farklı dönemlerde de eşgüdüm ve uyum içinde birbirini destekleyebilecek, uygulanabilecek birçok şey ortaya konacak.
"İlk fazda cari açık düşürülecek, tasarruf artırılacak"
Ekonomik dengelemeyi sağlamak için ilk gün açıkladım. Enflasyonla mücadele önemli. İşte bu ekonomik dengelenme noktasındaki birinci sacayağı enflasyonla güçlü mücadele olacak. İkinci adım özellikle mali disiplin üzerinde çok daha sıkı bir Ankara Hazine ve Maliye Bakanlığı göreceğiz. Üçüncüsü cari açığın düşürülmesi. Cari açığın düşürülmesi ile ilgili stratejik temellerin atıldığı çok önemli bir dönem olacak. Sonra güven ortamını iyileştirilmesi için gerekli tüm adımları atacak iş ve yatırım ortamının cazibesini artıracak ve bunlarla birlikte sermaye piyasalarını derinleştirecek çok önemli bir iki yıl olacak. Kamuda borçlanmalardaki kaynak çeşitliliği sağlanacak. Bir dizi yeni uygulananların daha verimli ve etkin şekilde ortaya konulduğu yeni bir süreç olacak. Kamu kaynaklarının verimli kullanılmasını sağlayacak tasarruf ve verimliliği artıracak.
Ekonomik dengelemeyi 2019 içerisinde tamamlayıp ve modelimizin diğer fazı olan ikinci faz dediğimiz istikrarlı büyüme olarak adlandırdığımız politikalarla alakalı buna müteakip düğmeye basacağımız bir süreç başlayacak.
"Enflasyon düşürülecek, sağlıklı büyüme sağlanacak"
Göreve geldiğimiz günden beri hep şunu ifade ediyorum ben, yeni dönem sağlıklı ve sürdürülebilir bir büyüme olmasının elzem olduğu bir süreç. Çünkü enflasyonla mücadeleyi büyüme politikalarını birbirinin alternatifi olarak görmediğimi ifade ettim. Enflasyon mu, büyüme mi? Hem enflasyonla mücadele hem de sağlıklı büyüme. Çünkü Türkiye gibi yılda yüzde 1,3 nüfus artışı olan büyümenin iki tane prensibi var diyorlar nüfus, üretim. Türkiye zaten üretim ötesinde nüfusu ile büyüyen bir ülke. Peki üretim odaklı büyümeyi destekleyecek temeli de sağlam bir şekilde dönüştürürse Türkiye'yi kimse tutamaz. Bu noktadaki iki temel unsuru büyümenin temel kaynağı olarak çok güçlü bir şekilde yürüteceğiz. Eşgüdüm içerisende yürüteceğimiz tüm bu yaklaşımı 2019 sonrası hayata geçireceğimiz bu yaklaşım sürecini stratejik büyüme alanlarını tespit ederek ortaya koyacağız. Hem küresel anlamda katma değeri yüksek sektörler hem de katma değerli stratejik ürünlerin yanında teknolojik ürün üretimini ortaya koyacak sektörler.
Bu dönemki OVP eski malum kurumumuzun hazırladığı raftan 61. çıkarıp üzerini çizip 62. yazan OVP olmayacak. Zaten başlanan toplantıdaki paydaşlar bunu görmeye başladı. Reel sektör var, bankacılık sektörü var, TOBB var TÜSİAD, MÜSİAD var. Tüm paydaşların yani herkesin kendine ve kendi alanı ile ilgili yapılması gerekenleri belirlediği ama daha da güzel tarafı anons ettik rafa koyduk hayır anons edip rafa koymayacağız. Aylık ve üç aylık bakanlığımızın koordinasyonunda karneler varya her bir bakanlığın da performansının ve bu dönüşüm için üzerinde sorumluluk ve yük olarak belirlenen hedeflerin takip edildiği çok etkin bir program olacak. İhracatı ve cari açığı önceleyecek tüm bu politikalarla yoğunlaşan süreç olacak.
Sadeleştireceğimiz ve bunun özelinde vergi sistemi noktasında maliyede çok güçlü yeni bir dönüşüm süreci başlayacak. Teşvik sistemi bu amaca hizmet edecek. Yüzlerce teşvik hayır, stratejik, belirlenen bu noktada. Bütün planın tamamı tüm Türkiye'yi 81 milyonu el birliği ile üreten Türkiye'ye dönüştürmekte zaten üreten bir Türkiye var daha da büyük ve güçlü bir şekilde üreten bir Türkiye'ye dönüştürmek en büyük motivasyonumuz olacak.
İşte bu süreçte ekonomik dengelenme sürecinde attığımız adımları bu politikalarla eşgüdümlü şekilde uygulanmaya devam edilecek ve üçüncü faz dediğimiz daha adaletli paylaşım sürecini ortaya koyacağız. İstediğimiz Türkiye'nin mevsimsel değil yıllara sare değil bazı dönemlerde yakalanan o büyüme rakamları değil istikrarlı bir şekilde sağlanan sağlam temellerin üzerine oturuttuğumuz bu büyümeyi işte bu manada toplumsal açıdan milletimiz vatandaşımız açısından çok daha önemli bir faza taşıyacağız. İşte Türkiye 2002'den bugüne kadar ekonomik gelir ve refah düzeyini çok ciddi bir noktaya taşıdı. Ama ne diyoruz bir üst lige çıkmak için çok daha güçlü bir dönüşüm sağlamamız lazım.
"Dolaylı vergiler azaltılacak"
Bu dönüşümün son aşaması toplumun tabanına 81 milyona daha adaletli bir paylaşım ortaya koyacak bir resim olması lazım. Bunun için bahsettiğimiz çerçevede daha adil bir vergi sistemi ortaya çıkacak. Sonra, ifade ettiğim dolaylı vergi, dolaysız vergi OECD ortalaması Türkiye yüzde 5'lerde ortalama yüzde 12-13'lerde. Ne yapalım? Hemen dolaylı vergileri artıralım bütçeyi yakalamak için. Hayır tüm bu çerçevede yeni mücadele edilecek alanların bir diğeri de bu olacak. Bir sonraki kayıt dışı. Kayıt dışı noktasında çok daha etkin çok daha piyasa dinamikleri noktasında performansa dayalı ekiplerle çok yoğun bir mücadele ortaya koyulacak. İşsizliğin azaltılması, gelir dağılımının iyileştirilmesi ve bu sürecin tüm bu noktadaki genel politikalarının ortaya konmasıyla Türkiye bambaşka bir yere gelecek.
Artı bir son, bu üçünü tamamladıktan sonra Türkiye'nin yeni bir başarı hikayesi bir üst levele bir büyük sıçramayla ortaya koyduğu süreçle bu yaklaşımla tüm bu süreçleri destek mekanizmalarıyla bir katalizör bir motivasyon unsurunu ortaya koyarak kurgulayacağımız işte bu nitelikli insan gücü ve güçlü toplum politikası ile taçlandıracağız. Bu alandaki politikaların tamamı dünyanın en gelişmiş ülkelerdeki göstergelere Türkiye'nin adım adım ulaşmasını sağlayacak. Ciddi bir disiplinle hayata geçirilecek. Nitelikli nüfusun işgücüne katılımı, insani gelişmişlik düzeyinin artırılması, üreten ve ekonominin her alanına katkı sağlayan sivil toplum kuruluşları, kaynak verimliliği kültürünün oluşturulması gibi çok stratejik adımlarla bu süreci daha üst bir noktaya taşıyarak ortaya koyacağız.
Harcamaları bu modele göre yönlendireceğimizi söyledik. Hangi kamu harcaması olursa olsun yatırımı bu modelin öngördüğü kriterlere göre belirleyeceğiz. Özellikle yapılacak yatırım ya da harcamanın tüm bu çerçevede bahsettiğimiz teknolojik ürün üretimini önceliyor mu buna bakacağız. Katma değer açısından burası çok önemli. İhracatı artırıyor mu? Bu yatırım ihracatı artırıyor mu? Buna bakacağız. Cari açığın düşmesine bir katkısı var mı? İşte bu yeni dönemin en anahtar cümlelerinden bir tanesi de özellikle yatırım ve harcamaları bu üç belirlenen kriterler açısından çok daha etkin bir şekilde yöneteceğiz. Harcamalar dönüyor dönüyor Hazine Maliye bakanlığına geliyor. Şimdi prensipleri belirledik bakacağız bu kriterlere uymayanlar sarı ışık kırmızı ışık öyle mi yapacağız? Özellikle bunun dışındaki alanlarda bugüne kadarki tüketim yatırım ve harcama kültüründe daha tasarruf mekanizmasını etkin kılacağımız bir sürece gireceğiz.
Bir tarafta manipilasyon algı, bir tarafta reel politika çerçevesi içerisinde her ikisine karşı da Türkiye hazır bir strateji ile yoluna devam edecek. Elini açanlarla el sıkışacak, yumruğunu sıkanlara kusura bakma diyecek. Bu yolculuğunda Türkiye'nin dostları Türkiye ile kazanmaya varım diyen herkesle daha ileriye gidecek. Şunun altını da çizmemiz gerekiyor. Türkiye özellikle bütün bu saydıklarım noktasında üç unsuru en güçlü kılan noktalardan bir tanesi Türkiye. Bugün buradan birinci ağızdan çok net ifade ediyorum. Türkiye'nin çok güçlü bir bankacılık sektörü var. Sermaye yapısıyla bütün bu senaryolara çok hazırlıklı sağlıklı bir bilanço yapısı var. Bunu görmemiz lazım. Üçüncüsü yinede şunu ifade etmek istiyorum, bu süreçler günlük, anlık Türkiye'yi ulaşmak istediği bu hedefe alıkoymak için hiçbir şekilde ama hiçbir şekilde başarılı olamaycak. Bunun altını çok net çiziyorum. Çünkü biz hakikaten temelleri sağlam bir reel altyapıya sahip çok güçlü bir ülkeyiz. İnşallah bu çerçevede ve bu yolculukla ben bugün bunu ifade ediyorum tüm yerel ve yabancı paydaşlarımız şunu görecek ki Türkiye söylediğini ortaya koyan tüm bu çerçevede ifade ettiği planladığı tüm bu hedefleri güçlü bir şekilde ortaya koyan bir ülke olmaya bundan sonra da devam edecek.
Kaynak: TRT Haber