İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Yurt içindeki toplam terörist sayısı 445’e indi” açıklaması Türkiye’nin terör mücadelede geldiği başarılı noktayı bir kez daha gözler önüne serdi.
Bugünkü noktaya kısa sürede ve kolaylıkla değil, planlı-programlı bir şekilde ve dişe diş mücadeleyle ulaşıldığını belirten uzmanlar, özellikle son yıllarda Türkiye’nin terörle mücadeledeki taktik değişiminin ana etmen olduğu görüşünde.
Örgüte yeni katılım da en düşük seviyede
Güvenlik güçlerinin geçtiğimiz yıllarda yayımladığı raporlar, terörle mücadeledeki başarının daha net görülebilmesine de vesile oluyor. Örneğin bu raporlardaki verilere göre 1 Temmuz 2016’da yurt içinde 2 bin 475 ile 2 bin 780 arasında terörist bulunduğu öngörülüyordu.
O dönemde terörist sayısının yüksek olmasının yanı sıra PKK’ya katılımın hangi noktada olduğu bilgisi de yine bu raporlarda yer alıyordu. Güvenlik güçleri, PKK’ya 2014’te 5 bin 558, 2015’te 3 bin 884 kişinin katıldığını değerlendiriyordu.
Türkiye’nin terörle mücadelede attığı kararlı adımlarla örgüt içi katılım 2016’da 703’e, 2017’de 161’e, 2018’de 136 kişiye 2019’da 108’e, nihayetinde 2020’nin ilk 5 ayında 13’e indi ve bu sayı ‘tarihin en düşük seviyesi’ olarak kayıtlara geçti.
Devlet ve halk bütünleşti
Terör ve güvenlik uzmanı Coşkun Başbuğ, sayılardaki düşünün tesadüfi olmadığını, aksine Türk güvenlik kurumlarının son derece titiz ve uzun soluklu çalışmalarının bir sonucu olduğunu belirtti.
Terörle mücadelenin başarıya ulaşmasında birbirinden farklı etmenlere dikkat çeken Başbuğ, “Eğer mücadele ettiğiniz bir bölgede halk ile bütünleşirseniz çok daha hızlı sonuca ulaşırsınız. Bölge halkını devletten soğutacak adımları atan FETÖ’cüler başta olmak üzere mücadeleye zarar verenlerin tasfiye edilmesi yeni bir süreç başlattı. Halk, hem devletiyle bütünleşti hem de güvenlik güçlerinin terörle mücadelesine inandı. Böyle olunca, güvenlik güçlerimize sahadan anlık istihbari bilgiler çok daha fazla gelmeye başladı” dedi.
Ortak güvenlik şemsiyesi süreci lehimize çevirdi
Terörle mücadele kapsamında değişikliğe gidilen noktalardan birinin de ‘güvenlik kurumları arasındaki koordinasyon eksikliklerinin giderilmesi’ olduğunu anlatan Coşkun Başbuğ, şöyle devam etti:
“Özellikle 1990’lı yıllardan itibaren her güvenlik kurumu başarıyı kendine mail etmek, bu nedenle de diğer kurumdan bilgi saklayıp, gereken desteği vermemek gibi hatalara düşüyordu. Bu devir kapandı. MİT, TSK, Jandarma ve Emniyet güçleri tek bir amaç uğruna hareket etmeye, birbirlerine güvenmeye başladılar. Bu kurumların yaptığı ortak operasyonlar terör örgütüne çok ciddi zarar verdi.
Burada MİT’e ayrı bir parantez açmak gerekiyor. MİT’in terörle mücadelede bizzat sahaya inmesi süreci çok olumlu etkiledi.
Örgüt psikolojik çöküntüye girdi
Terörle mücadele bir diğer etken ise örgütün içinde yaşananlar oldu. Yerli ve milli silahların etkinliği, SİHA ve İHA’ların adeta destan yazması ile darbe üzerine darbe yiyen örgüt bir türlü toparlanamadı. Toparlanamadığı gibi tabandan yeni bir katılım da sağlayamadı. Burada güvenlik güçlerinin kimi zaman çağrılarla, kimi zaman dağlara bırakılan bildirilerle teslim olma çağrısı yapması öne çıktı.
Örgüt, bünyesindeki herkese ‘Teslim olursanız sizi öldürürler’ yalanını anlatıp durur. Bunun gerçek olmadığı ortaya çıktı. Özellikle Diyarbakır Anneleri ile başlayan yeni dönemde teröristler teslim olmanın ölmekten çok daha iyi bir seçenek olduğunu idrak etti ve çözülme başladı. Teslim olanların samimi itirafları da eklenince süreç örgüt için daha sancılı bir hal aldı.”
Türkiye konsept değiştirdi
Başbuğ, “Geçmiş dönemde, ‘terörist saldırırsa karşılık ver. Ses çıkmıyorsa emniyeti al ve bekle’ anlayışı hakimdi. Şimdi bu da değişti” bilgisini paylaşarak şunları söyledi:
“Gelinen noktada konsept değişti ve ‘Terör neredeyse git bul ve yerinde kurut’ modeline geçildi. Bunun çok ciddi faydası oldu. Suriye ve Irak’ta düzenlenen sınır ötesi operasyonlarla örgütün lojistiği de kesildi, adeta boğazına çöküldü.
Böylece yurt içinden başlayan ve Kuzey Suriye ile Irak’ın kuzeyini kapsayan bölgeleri de kapsayan bir çember oluşturuldu. Şimdi teröristlerin karar vermesi gereken şu; ya teslim olup canlarını kurtaracaklar ya da bu çemberde yok olacaklar.”
Yakında 10’lu sayıları konuşacağız
Türkiye’nin bu dönemde yurt dışından teröristlere gelen yardımın kesilmesi konusunda da önemli adımlar attığına işaret eden Coşkun Başbuğ, “Binlerce terörist sayısı 445’e düştü. Bu sayı daha da aşağılara inecek. Yakında 10’lu rakamları konuşacağız. Teröristlerin oldukça geniş bir coğrafyada bulunduğundan yola çıkarsanız alında bu 445 sayısının ne denli düşük olduğunu daha iyi anlıyorsunuz. Bunlar kendi aralarında da iyice parçalandılar. Emin olun bu 445 teröristin tamamına yakını şu an kendi can derdinde. Çünkü teslim olmak dışında en ufak bir şansları, başka bir seçenekleri yok.” dedi.