Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Kale Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve üst yöneticisi (CEO) Zeynep Bodur Okyay'a, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) tarafından fahri doktora unvanı tevcih törenine katıldı.
Ayazağa Kampüsü'ndeki törende konuşan Kurtulmuş, sanayi-üniversite iş birliğine verdikleri önemi göstermek ve bundan sonraki dönemde Türkiye'nin daha ileriye gidebilmesiyle ilgili hiç olmazsa karınca kararınca bir destek verebilmek için etkinliğe katıldığını anlattı.
Zeynep Bodur Okyay'ı tebrik eden, Türkiye sanayisine katkıda bulunan bir grubun liderini fahri doktora ile ödüllendirdiği için İTÜ yönetimi, senatosu ve rektörünü de kutlayan Kurtulmuş, grubun kurucusu İbrahim Bodur'a da Allah'tan rahmet diledi.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, dünyanın önemli bir süreçten geçtiğini dile getirerek, dünyada hem ekonomik hem siyasi anlamda yeniden oluşların, eski alışkanlıkların terk edilişlerinin çok hızlı bir şekilde yaşandığını söyledi.
Ciddi bir dengesizlik dönemi yaşayan dünya siyasetinin denge arayışı içinde olduğunu, belki on yıllar boyunca siyasi türbülansların sürecek gibi göründüğünü kaydeden Kurtulmuş, Soğuk Savaş sonrası ortaya çıkan tabloda dünyanın eski düzenini kaybettiğini, yeni bir siyasal yapı, denge ve düzeni kuramamış olmanın verdiği sıkıntıları yaşadığını anlattı.
Kurtulmuş, Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar ve Ön Asya coğrafyasının da bu sıkıntılardan büyük oranda nasibini aldığını ifade ederek, "Türkiye bu yeni siyasal sistemin önemli aktörlerinden birisi olmaya aday bir ülkedir. Türkiye bu anlamda dünyadaki siyesi gelişmeleri yakinen takip ediyor ve değişen yeni denklemin içerisine güçlü bir değişken olarak girebilmenin mücadelesini veriyor." diye konuştu.
"4. sanayi devrimi dediğimiz süreci yakalayabilme fırsatı önümüzdedir"
Aynı şekilde dünya ekonomisinin de önemli bir türbülanstan geçtiğine dikkati çeken Kurtulmuş, dünya ekonomisinin, 1950'ler, 1960'lar, hatta 1970'lerin ortasına kadar çok yalın ve anlaşılabilir bir yapıda olduğunu, sanayi toplumlarının ortaya koyduğu refah dalgasının özellikle gelişmiş ülkelerde büyük refah sağladığını ve bunu topluma yaydığını aktardı.
Kurtulmuş, 1970'lerin ortalarından itibaren dünya ekonomisinin yeni bir döneme girdiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Bir tarafta yüksek teknolojilerin çok hızlı şekilde üretilmesi, diğer tarafta küreselleşme çabalarının bütün dünya ekonomik sistemini etkisi altına almasıyla çok hızlı değişen ekonomik döngünün içerisine girdik. Bu süre içinde teknoloji alanında büyük gelişmeler oldu ama sanayi toplumlarının ortaya çıkardığı o bolluk, refah toplumu geride kaldı. Dünya ekonomisinde teknoloji ve bilgi üretenler diğer ülkelere fark atmaya başladı. Ayrıca 1990'lara geldiğimizde dünya ekonomisi yeni bir safhaya girdi. O da finans kapitalizmi diyeceğimiz yeni bir dönemdir. Bu dönemde de finansal gücü elinde bulunduranlar, para kaynaklarına hükmedenler ve bu para kaynaklarını küresel üretimin aracı haline döndürebilenler de ciddi bir şekilde sistemi domine etmeye başladı. Bilgi ekonomileri, sanayi ötesi ekonomiler dediğimiz bu ekonomiler, halen özelliklerini devam ettiriyor ve nereye doğru evrileceğini bilmediğimiz bir şekilde süratle gelişiyor. Bütün bunları şunun için ifade ediyorum. Türkiye olarak bu yeni ekonomik serüvende önümüze çok önemli imkanlar çıkıyor. Ne yazık ki 1, 2. ve 3. sanayi devriminin arkasında kalmış Türkiye'nin şimdi 4. sanayi devrimi dediğimiz bu süreci yakalayabilme fırsatı önümüzdedir. Artık eskisi gibi doğal kaynakları sadece birtakım araç ve gereçlere sahip olanlar ya da 1990 ve 2000'lerde olduğu gibi finansal güce sahip olanlar değil, bilgiye stratejik bir güç olarak sahip olanlar çok daha avantajlı bir noktaya gelecektir. Bunun için bilgiyi iyi üretebilen, bilginin üzerinde yenilik yaparak, teknolojik buluşları ortaya koyarak, bilgiyi ekonomik bir değer haline getirerek rekabet edebilenler, bunları ürün şekline, teknoloji ve marka haline dönüştürebilenler önümüzdeki dönemde ciddi anlamda avantajlı hale gelecektir."
"İş, siyaset ve bilim dünyası el ele çalışmalı"
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, bunun için sadece iş dünyası, üniversiteler ve siyasetin çabalarının yeterli olamayacağını belirterek, iş, siyaset ve bilim dünyasının el ele, kol kola çalışması gerektiğini vurguladı.
Herkesin eski döneme ait olan alışkanlıklarını bir tarafa bırakarak, çok daha güçlü şekilde hareket etmek durumunda olduğunun altını çizen Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Artık üniversite sadece amfi ve dersliklerden ibaret değildir. Artık üniversite sadece akademik kariyerlerin verildiği bir yer de değildir. Şehir, sanayi, üretimle alakası olmayan üniversitelerin dünyadaki gelişime katkı sunabilmesi ve Türkiye'nin gelecek hedeflerine destek olabilmesi artık mümkün değildir. Aynı şekilde sanayinin de sadece birtakım avantajlar ve çok yüksek karlar üzerinden hareket etmesi ya da iş dünyasının da yüksek karlılığı ana hedef haline getirmesi bu da yeterli değildir. Bu alanda üniversite, sanayi iş birliğinin zorunlu olduğunu, bu anlamda kuluçka merkezlerinin, teknoparkların hatta sosyoparkların üniversitelerin ve sanayinin gelişmesi için zaruri olduğunu ifade etmek isterim. Artık şehrin, hayatın içinde olmayan üniversitenin ciddi şekilde varlığını sürdürmesi mümkün değildir. Bu anlamda siyasetin yapması gereken de üniversitelerin gücünü artırmak, üniversitelerde özgür ve bağımsız bilim ortamını sağlamak, iş dünyasında katılımcılık, rekabet ve yeniliği artırmak, Türkiye'nin hem siyaset hem ekonomi alanında uluslararası rekabet edebilirliğini ve imkanlarını artırabilmektir. Tabiri caizse ön almaktır, ön açmaktır ve hedef göstermektir. Bu çerçevede Türkiye'nin 2023 ve 2053 hedefleri de fevkalade önemlidir."
Kurtulmuş, son yıllarda Türkiye'de her alanda önemli gelişmeler olduğuna dikkati çekerek, "Henüz Türkiye istediğimiz yerde değildir. Futbol tabiriyle konuşmak gerekirse play off'ta oynuyoruz ama henüz dünyanın birinci, süper ligine çıkmış değiliz. Dünyanın süper ligine çıkmak için herkes kendi ödevini en iyi şekilde yapmak, milli sorumluluk içinde sorumluluklarımızı yerine getirerek, en ileri düzeyde görevlerimizi yapmak mecburiyetindeyiz." dedi.
"Bizim bilimde güçlü olmamız lazım"
Türkiye'nin sanayileşme ve ekonomi tarihinin aynı zamanda "Türkiye'nin bir ihanet tarihi" olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, "Türkiye uzun yıllar boyunca milli bir ekonomiye sahip olmak için çabaladı durdu. Ne zaman Türkiye ileriye gitse, birileri Türkiye'nin ayaklarından çekip geri atmaya çalıştı. Ya siyasetinde ortaya çıkarılan birtakım türbülanslarla ya terör vasıtasıyla Türkiye'nin kaynakları elinden alınarak maalesef ilerlemeden, kalkınmadan uzaklaştırılmaya çalışıldı." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin sanayileşme tarihi üzerindeki bazı "karanlık noktaları" örnek vererek bu konulara da dikkati çeken Kurtulmuş, İTÜ'nün bu konularda çalışma yapmasını istedi.
Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin o dönemde sadece umutlarını gömmediğini, operasyonlar yapılırken aynı zamanda bağımsız, yerli, milli, güçlü bir sanayi hamlesi bakımından da on yıllarını kaybettiğini söyledi.
Türkiye'nin son zamanlarda kendi insansız hava araçlarını yapabildiğini belirten Kurtulmuş, şunları anlattı:
"Terörle mücadelede bu İHA'larımıza bir de silahlı İHA'ları yanlarına katalım diye birkaç sene dost ve müttefik bildiği ülkelerin kapısını aşındırdı. Bugün sınırlarımızın güneyinde PYD/PKK'ya açık bir şekilde silah verenler, Türkiye'nin bu meşru silah talebini karşılamadılar, Türkiye, silahlı İHA'lara sahip olamadı. Derler ya, 'Kötü komşu adamı ev sahibi yapar.' Bunun sonucu olarak da çok şükür şimdi Türkiye İHA'larına da silahlarını koyarak terörle mücadelede de son derece aktif bir şekilde kullanabilir noktaya geldi. Bizim bilimde güçlü olmamız lazım. Bilgi ekonomilerinde ileri geçebilmemiz lazım. Bu, yeni ekonomik düzenin bize sunduğu imkanları inşallah en güzel şekilde kullanacağız. Türkiye'de, ikinci, üçüncü sanayi devriminde geri kaldığımız zamanları da telefi edeceğiz. Güçlü teknolojimizle, Türkiye'nin yenilik yaptığı alanlardaki başarılarıyla dünya ekonomisinde rekabet edebileceğiz. Bileceğiz ki, içinde yaşadığımız coğrafya, milli, bağımsız bir sanayi ve ekonomi karakterine sahip olmaktan başka Türkiye'ye başka hiçbir şans tanımıyor."
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin yarınlarının bugünkünden çok daha aydınlık olacağını ifade ederek, "Üniversite-sanayi iş birliği bakımından bugünkü fahri doktora töreninin çok anlamlı olduğunu görüyorum." dedi.