İngiliz İstihbaratı geçtiğimiz günlerde ülke kamuoyunu bilgilendiren bir mesaj yayınladı. İngiliz Savunma Bakanlığı siber korsanların hedefi olmuştu ve Londra’ya göre Çin tüm yaşananlardan devlet düzeyinde sorumluydu.
Bir devlet kurumunun siber casusluk saldırısına maruz kalması alışıldık, ancak bir devletin doğrudan başka bir devleti somut olarak suçlaması sık görünen bir durum değil. Sadece tek bir örnek de yok. Alman üst düzey komutanların ses kaydının sızdırılması, Volkswagen’in kritik bilgilerinin yıllardır takip edildiğinin ortaya çıkması, Avrupalı siyasilerin dinlenmesi son dönemlerde akla ilk gelen olaylar.
ADEO Siber Güvenlik Uzmanı Ersin Çahmutoğlu ile son haftalarda giderek artan siber saldırıları, ABD, Rusya, Çin başta olmak üzere kimi ülkelerin mevcut durumunu ve nihayetinde tüm bunların Türkiye için ne anlama geldiğini konuştuk…
Avrupa’daki olaylarda Rusya ve Çin gölgesi
Çahmutoğlu, Çin'in İngilizlere yönelik siber casusluk faaliyetlerinin yeni bir şey olmadığını ancak son zamanlarda artış gösteren bir siber operasyon silsilesinin dikkat çektiğini söylüyor.
Çin’in daha önce İngiltere’de sızdığı kritik bir kurumun iki yıl boyunca fark edilemediği gibi örneklerden bahsedip, Almanya’da da gerek Başbakan Olaf Schloz’un gerek askeri üst düzey isimlerin Ruslar tarafından hedef alındığını hatırlatıyor.
Tabii burada detaylardan biri de saldırıların yeni mi fark edildiği yoksa uzun zaman önce fark edilip, kamuoyuna henüz duyurulduğu mu? Çahmutoğlu’na göre bu sorunun yanıtı önemli ancak elimizde net bir cevap henüz yok.
Siber alan giderek büyüyor, çeşitleniyor ve aktörler de güçleniyor. Ersin Çahmutoğlu, özellikle devlet destekli siber tehdit grupları ve istihbarat servislerinin yönettiği siber casusluk gruplarının giderek daha aktif hale geldiğinin altını çiziyor.
“Rusya ve Çin, ulusal çıkarları gereği siber alanda Batılı devletlere yönelik siber casusluk faaliyetlerine büyük önem veriyorlar” diyor ve “Siber casusluk sayesinde, başka yöntemlerle ele geçirmelerinin neredeyse mümkün olmadığı bilgi ve verileri elde ediyorlar. Aynı zamanda altyapı ve sistemlere saldırarak çalışmalarını sabote edip tamamen durdurabiliyorlar. Diğer yandan ülkelerdeki vatandaşlara yönelik bilgi operasyonları da söz konusu” ifadesini kullanıyor.
“Siber dünya Rusya ve Çin için harp sahası”
Çahmutoğlu’na göre tüm bunlar Rusya ve Çin'in siber alanı bir harp sahası olarak belirlediğini gösteriyor. Ruslar’ın hibrit savaş mantığında siber alanı mümkün olduğunca operasyonel anlamda kullandığını anlatıyor. “Kullandıkları araçlar ve yetenekleri sayesinde yıllarca fark edilmeden istihbarat toplayabiliyorlar. Çinliler de aynı şekilde” dedikten sonra devam ediyor:
“Geçtiğimiz şubat ayında FBI ve NSA, Çin'in 5 sene önce ABD'deki iletişim, enerji ve ulaştırma sistemleri altyapılarını hackleyip bugüne kadar fark edilmeden ‘içeride’ kaldıklarını tespit etmişti. Amacın sadece istihbarat toplamak değil, olası büyük savaşa hazırlık yapma olduğunu söylediler.
Çin'e benzer şekilde Rusya da NATO ve ABD-İngiltere ikilisine sürekli siber operasyon yürütüyor. Geçtiğimiz günlerde NATO, AB, ABD, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerden Rus askeri istihbaratını suçlayan açıklamalar geldi. Üstelik Dışişleri, İçişleri, Enerji Bakanlığı'nın yanında istihbarat servislerinin de hedef alındığını söylediler. Bunların her birinin peş peşe yaşanması oldukça manidar.”
Çin ve Rusya’nın olaylara yaklaşma biçimi farklı
Çin’in en temel hedefinin teknolojik ürünler konusunda rekabet ettiği ABD’den kopmamak olduğu sır değil. Pekin, ABD ve Batılı ülkelerdeki teknolojileri kopyalamakla suçlanıyor. Çin’in siber operasyonlar konusunda Ruslar kadar etkili olmadığı görüşünde Çahmutoğlu. “Rus siber casuslar çok daha stratejik yerleri hedef alırlar” diyor.
Rusya’nın NATO’yu sıkça hedef aldığını duyuyoruz. Çin’in böyle bir niyetinin pek olmadığının altını çiziyor ve ABD ile NATO’nun siber dünyada Rusya’ya karşı pek güvende olmadığını kaydediyor.
“Türkiye karmaşık ve tehditlerle dolu bir siber alanda”
Tüm bunları alt alta koyduğumuzda Türkiye’nin fotoğrafın neresinde olduğunu da merak ediyoruz. Ülkemizin çok karmaşık ve tehdit dolu bir siber alanda yer aldığının altını çiziyor Ersin Çahmutoğlu.
“Henüz çok büyük veya yıkıcı etkisi olan bir siber saldırı yaşamadık” diyen Çahmutoğlu, sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Ancak bu ileride yaşamayacağımız anlamına gelmez. Şimdilik saldırıların etkisi sınırlı kalsa da en küçük zafiyet ciddi sonuçlar getirir. Siber savunma ve operasyonel siber alanda yeterli güce sahip olduktan sonra bu saldırıları etkisiz hale getirebiliyoruz. Aktörler sürekli güçlerini pekiştiriyor ve yeni teknikler kullanıyor.
Devletin pek çok yerinde kullanılan teknoloji ürünlerinde de zafiyetler ister istemez oluyor. Bu zafiyetleri kullanan istihbarat servisleri ülkemize yönelik ulusal güvenlik tehdidi teşkil ediyor. Dolayısıyla siber savunmaya bir de bu teknolojik ürünler noktasında bakmak gerek. Bu gerçekler yerli çözümlerin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor.”