Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, "Hafta sonu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımıza ve yurttaşlarımıza Hollanda'da yapılan muameleyi hep beraber gördük. Uluslararası teamüllere aykırı bu tavır, Avrupa değerlerinin hem insani hem de diplomatik açıdan intiharı olarak değerlendirilebilir." dedi.
Emine Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde iş kadınları, kadın sanatçı ve sporcular için verilen yemekte konuştu.
Ülkenin medarı iftiharı çok değerli iş kadınlarının, bu toprakların ruhunu yücelten sanatçıların, Türk bayrağını uluslararası arenada dalgalandıran başarı sporcuların Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde olduğunu belirten Emine Erdoğan, salondakilere, "Her biriniz farklı kulvarlarda gücümüze güç katıyorsunuz. Bu kadar başarılı kadını bir arada görmek gelecek adına umudumuzu artırıyor." şeklinde seslendi.
Emine Erdoğan, geçen hafta 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle kadınların sorunları ve potansiyelleri üzerine birçok toplantı yapıldığını hatırlattı.
Siyasi yaşamı boyunca kadınların tüm alanlarda varlık göstermesini teşvik edip destekleyen bir liderin eşi ve aynı zamanda kız çocuklarının eğitimi, kadınların toplumsal hayata katılımı konusunda gayret gösteren bir sivil toplum gönüllüsü olarak safların daha da sıklaştırılması gerektiğini vurgulayan Emine Erdoğan, kadınların hak ettikleri yeri almasının önündeki engelleri hep birlikte kaldırılması gerektiğini söyledi.
Emine Erdoğan, dünyadaki değişimin en önemli dinamiklerinden birisinin kadın potansiyelini değerlendirebilmek olduğuna işaret etti.
Kadınların gücünü devreye sokabilen toplumların ilerleyeceğini, diğer toplumların ise gelecek liginden düşeceğine değinen Emine Erdoğan, "Ülkemizde sivil toplum kuruluşlarının da katkısıyla bu alanda büyük mesafeler katettik ama elbette daha çok alacak yolumuz var." dedi.
Türkiye'nin bulunduğu coğrafyanın ne kadar büyük bir potansiyele sahip olduğunu herkesin bildiğini belirten Emine Erdoğan, Türkiye'nin 21. yüzyılın en parlak yıldızlarından birisi olacağının kehanet olmadığını vurguladı.
Emine Erdoğan, içinde bulunulan yoğun küresel kuşatmanın mahiyetinin de bunu gösterdiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Tüm dünya ekonomik krizlerle boğuşurken üretimini, ihracatını, yatırımlarını, istihdamını artıran bir Türkiye bu rekabet ortamında elbette tehdit olarak algılanmaktadır. Korku ve terörle özdeşleştirilen din algısını reddederek Mevlana'nın, Yunus Emre'nin, Hacı Bektaşi Veli'nin ruhuyla şekillenmiş rafine din anlayışıyla kendi yolunu çizen bir Türkiye kabullenilemiyor. Kimyasal silahların kullanılmasına, çocukların denizlerde boğulmasına ses çıkarmayan dünya karşısında, yer kürenin 'en cömert' ülkesi sıfatıyla mazlumların sesi olan bir Türkiye hazmedilemiyor.
Demokrasimize kast eden darbecilerin, akla hayale gelmez hainlikleri karşısında 'ev kira ama vatan bizim' diyen, vatanına aşık yürekli gençlerin varlığı hesaplarını bozuyor. Hakim güçlerin şablonlarına uymayan, tanımlayamadıkları ve yönetemedikleri bir Türkiye hoş karşılanmıyor."
"Türkiye'ye her fırsatta karne verme küstahlığı gösterebiliyorlar"
Dünyada olup bitenleri, değer yargılarla yorumlama öz güvenine sahip olunduğu sürece Türkiye'nin aleyhindeki tüm arzuların boşa çıkacağına dikkati çeken Emine Erdoğan, "Hafta sonu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımıza ve yurttaşlarımıza Hollanda'da yapılan muameleyi hep beraber gördük. Uluslararası teamüllere aykırı bu tavır, Avrupa değerlerinin hem insani hem de diplomatik açıdan intiharı olarak değerlendirilebilir. Hal böyleyken Türkiye'ye her fırsatta karne verme küstahlığı gösterebiliyorlar. Böyle bir vasatta Türkiye'ye öz güven ve cesaret gücünü, haklılığından alan asil duruş çok yakışmakta." diye konuştu.
Emine Erdoğan, İslamofobi'nin bu derece yükseldiği, Orta Doğu'da şiddetin dinle özdeşleştirildiği bir ortamda Türkiye'ye büyük sorumluluklar düştüğünü vurguladı.
Geçen günlerde gerçekleştirilen 3. Milli Kültür Şurası'nın mottosu "dünyanın iyiliği için Türkiye" vecizesini bu çerçevede anlamlı bulduğunu belirten Emine Erdoğan, iş kadınları, sanatçı ve sporcuların küresel reçeteler üretecek kadar zengin birikime sahip olduğunun bildiğini, bu güce de inandığını dile getirdi.
Emine Erdoğan, gerçekten de bu toprakların potansiyelinin iyi kullanıldığı takdirde insanlık için iyiliği ve umudu temsil edebileceklerini, bunun için Türkiye olarak güçlü olunması, dayanışma içinde geleceğe koşulması gerektiğini ifade etti.
"Ben, milletimizin en doğru kararı vereceğine inanıyorum"
16 Nisan'da halk oylamasının yapılacağına değinen Emine Erdoğan, Türkiye'yi vesayetlerden arındıracak sivil bir sistem teklifiyle karşı karşıya kalındığını söyledi.
Emine Erdoğan, 93 yılda 65 hükümetin kurulduğu bu sistemin yapısal sorunlarının tamirinin herkesin arzusu olduğunu belirterek, şu görüşlere yer verdi:
"Son 15 yılda Türkiye, bu sistem içinde her daim tehdit altında biraz olsun ilerlemiş ve gelişmişse bu güçlü bir liderlikle mümkün olmuştur. Şimdi bu yeni sistem teklifi, istikrarı liderlerin gücüne değil, denetim mekanizmaları olan bir sisteme bağlamaktadır. Fakat ne yazık ki toplumda yeni sistemin, düşük ihtimalli kötü senaryolarına yoğunlaşmaktan sunduğu fırsatlar gözardı ediliyor. Oysa bu teklif, mevcut sistemde fazlasıyla olan riskleri bertaraf etmek için bir fırsat olarak karşımızda duruyor. Ben, milletimizin en doğru kararı vereceğine inanıyorum. Cumhuriyetimizin 100. yılına güçlü bir Türkiye olarak erişeceğimizden asla kuşku duymuyorum."