Hakimler ve Savcılar Kurulunca (HSK) yapılan açıklamada, Kurulda dün yapılan görev dağılımının, 6087 sayılı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu'nun ilgili maddeleri uyarınca yapıldığı, HSK Genel Kurulunun, başkanvekili ve daire başkanlarını seçmeye, kaldırılan Üçüncü Dairenin görevlerinin mevcut iki daire arasında nasıl paylaştırılacağı hususundaki uyuşmazlığı karara bağlamaya, ayrıca üyelerin hangi dairede asıl ve tamamlayıcı üye olarak görev yapacağına seçimle karar vermeye Genel Kurulun yetkili olduğu bildirildi.
Kurulun internet sitesinden yapılan açıklamada, bugün bazı basın yayın organlarında yer alan haber başlığında, "HSK'nın henüz uyum yasası çıkarılmadan ve yasal dayanağı olmaksızın kanunsuz bir şekilde Genel Kurul toplantısı yaptığının belirtildiği, haberin içeriğinde ise normalde dairelerin görevlerinin yasa ile belirlenmesi ve daire sayısının ikiye inmesi karşısında daireler arası görev dağılımının uyum yasası çıktıktan sonra yapılmasının gerektiği, bu nedenle yapılan görev dağılımının hukuka aykırı olduğu"nun iddia edildiği belirtildi.
Haberde, ayrıca "itham eden daire ile ceza veren dairenin farklı olması gerekliliğinin de gözetilmediği" yorumlarına yer verildiği aktarılan açıklamada, "Söz konusu haber son derece haksız ve yanıltıcı olup, eksik bilgilere dayanmaktadır." denildi.
Açıklamada, 16 Nisan 2017'de yapılan referandumda kabul edilen değişiklikle Anayasanın 159. maddesinin yeniden düzenlendiği, üç daireden oluşan HSK'nın, iki daire halinde görev yapacak şekilde öngörüldüğü hatırlatıldı.
Anayasanın 159. maddesinin eski hükmü gereği, 6087 sayılı Yasa'da üç daire arasında pay edilen görevlerden Birinci ve İkinci Dairelere ait olanlarda bir değişiklik oluşmazken, Üçüncü Daireye ait olan görevlerin Anayasa değişikliğinin oluşturduğu mevcut yasal durum karşısında askıda kaldığı ifade edildi.
Açıklamada, 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 17. maddesi ile Anayasa'ya eklenen Geçici 21. maddenin (C) fıkrasında, "HSK üyelerinin en geç otuz gün içinde seçilecekleri ve değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki kırkıncı günü takip eden iş günü görevlerine başlayacakları, öte yandan yeni üyelerin ilgili kanunda değişiklik yapılıncaya kadar mevcut kanunun Anayasaya aykırı olmayan hükümleri uyarınca çalışacakları" kuralına yer verildiği aktarıldı.
6087 sayılı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu'nun 7. maddesinin 2.fıkrasının (a) bendinde "Başkanvekilini ve daire başkanlarını seçmek", (c) bendinde "Daireler arasında çıkan görev ve iş bölümü uyuşmazlıklarını kesin olarak karara bağlamak", (ç) bendinde ise "Kurulun görevine giren, fakat Genel Kurul veya dairelerin görevleri arasında gösterilmeyen konularda karar merciini belirleme"nin, Genel Kurulun görevleri arasında sayıldığı belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"6087 sayılı Kanun'un söz konusu değişiklik sonrası haliyle Anayasaya aykırı olmayan hükümleri dikkate alındığında, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu'nun Başkanvekili ve Daire Başkanlarını seçmeye, kaldırılan Üçüncü Dairenin görevlerinin mevcut iki daire arasında nasıl paylaştırılacağı hususundaki uyuşmazlığı karara bağlamaya, ayrıca üyelerin hangi dairede asıl ve tamamlayıcı üye olarak görev yapacağına seçimle karar vermeye Genel Kurulun yetkili olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Buradan hareketle, HSK'nın 7 Haziran 2017'de gerçekleştirdiği ilk Genel Kurul toplantısında Üçüncü Dairenin görevlerinin hangi Daire tarafından yürütüleceğini kararlaştırmış, hangi üyenin hangi dairede çalışacağını seçimle belirlemiş, yine aynı yasa uyarınca Başkan vekili ile daire başkanlarını seçmiştir. Yukarıda sözü edilen mevzuat tartışma gerektirmeyecek kadar anlaşılır ve açıktır.
Ayrıca, Üçüncü Dairenin araştırma, inceleme ve soruşturma işlemlerine ilişkin görevi Birinci Daireye verilerek, bu yetkinin disiplin soruşturma ve kovuşturması hakkında karar vermekle görevli İkinci Dairede birleşmemesi sağlanmış, dolayısıyla haberde belirtilenin aksine itham eden daire ile ceza veren dairenin aynı olmaması hususuna özellikle dikkat edilmiştir.
Sonuç olarak Hakimler ve Savcılar Kurulunun habere konu kararlarının Anayasaya ve ilgili kanuna uygun olduğu, söz konusu haberin gerçeği yansıtmadığı ortadadır."