Hafif Sağanak Yağışlı 13.6ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
TRT Haber 13.05.2022 22:05

İklim krizinin tetikçisi: Karbon emisyonları

Dünya, küresel ısınma nedeniyle zor durumda. Araştırmalar, dünyanın 3 dereceye kadar ısınma yolunda ilerlediğini gösteriyor. Bu durum, dünyanın sera gazı emisyonlarını kesme taahhütlerini en kısa zamanda yerine getirmesi için büyük bir uyarı.

okuma süresi
Okuma süresi

Aşırı yağışlar, artan kuraklık, eriyen buzullar… Dünya her geçen yıl biraz daha ısınıyor. İklim krizi derinleşiyor. Bununla mücadele etmek, ancak karbon emisyonlarının azaltılmasıyla mümkün.

İklim değişikliğinin etkileri her geçen gün daha da sık görülüyor. Karbondioksit ve diğer sera gazları emisyonlarındaki artış iklim krizinin en büyük tetikçisi. Bu emisyonların düşürülmesi yönünde atılacak adımlar da oldukça kritik. Çünkü karbondioksit salınımı hızla azaltılmazsa iklim değişikliği yeni krizleri tetikleyecek.

Uluslararası Hava Kirliliği Önleme Birliği Başkanı Prof. Dr. Selahattin İncecik, “Karbondioksit emisyonlarının bu derece artışı çok büyük tehlikeler ortaya koyuyor. Aslında ıpcc yani hükümetlerarası iklim değişikliği panelinin raporlarında ortaya çıkan çok çarpıcı bir sonuç var. O da şu iklim değişikliğiyle beraber ortaya çıkan en çarpıcı en önemli sonuçlardan biri ekstrem veya aşırı hava olaylarının artışı. Yani fırtınaların şiddetinin ve sıklığının artışı, sellerin artışı, beklenmeyen zamanlarda beklenmeyen şiddetlerde yağışların oluşu. Örneğin bir ayda meydana gelmesi gereken yağışın bir günde 24 saatte meydana gelmesiyle ne alt yapı kalabiliyor ne insan hayatı kalabiliyor” diye konuştu.

Karbondioksit salınımında Türkiye ise 15’inci sıralarda

Endüstri devriminden itibaren kömür kullanımı hızlandı. Bununla birlikte atmosferdeki sera gazı salınımında ciddi artış oldu. Sanayileşmenin artması, artan enerji talebi gibi faktörler de karbon emisyonlarının artışında oldukça etkili.
Karbondioksit salınımında en fazla payı olan ilk 5 ülke Çin, Amerika Birleşik Devletleri, Hindistan, Rusya ve Japonya. Türkiye ise 15’inci sıralarda yer alıyor.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Adil Tek de, şu ifadelere yer verdi:

“Biz ülke olarak baktığımızda dünya genelinde çok fazla kirleten yani atmosferik salınımları o konsantrasyonları artıran bir ülke değiliz. Bununla ilgili de kirleten ülkelere karşı bir baskı mekanizmasının oluşturulması gerekiyor, Avrupa, Amerika, Çin’in bazı yoğun bölgeleri ama mesela örneğin bir afrika’nın ortalarına baktığımızda bir Sibirya’ya baktığımızda bu emisyonların çok yoğun olmadığını görüyoruz. Aslında dünyayı bu yönden kirletenler konfor şartları iyi olarak yaşayanlar kirletenler.”

Türkiye’nin 2053 hedefi: Net sıfır emisyon

Ülkeler, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için çeşitli tedbirleri de hayata geçiriyor. Türkiye’nin de taraf olduğu Paris İklim Anlaşması ve Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat Anlaşması ile ülkeler, karbon emisyonlarını azaltmayı hedefliyor. Ancak salgınla başlayan ve Rusya-Ukrayna savaşıyla derinleşen enerji krizi, özellikle batılı devletlerin yeşil enerji takvimlerini sekteye uğratıyor. Türkiye ise yenilenebilir enerji alanındaki avantajları sayesinde kendi takvimine uyabilecek.

Türkiye’nin de bu kapsamda hedefi, 2053 yılında net sıfır emisyona erişmek. Bu hedefine ulaşmak içinse potansiyel büyük. Öyle ki Türkiye'de yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payının 2030'da yüzde 70'e kadar çıkabileceği öngörülüyor.

"Enerji üretiminde Türkiye, Avrupa Birliği’nin gerisinde değil"

Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi Başkanı Tespam Başkanı Oğuzhan Akyener ise, "Türkiye aslına bakarsanız Avrupa Birliği’nin hemen hemen ortalaması seviyelerinde yenilenebilir enerji yatırımlarına sahip. Özellikle 2000 yılı başında 2001 yılında geçirilen elektrik piyasası kanunu akabinde yenilenebilir enerji noktasında yapılan atılımlarla Türkiye zaten bu bağlamda önemli yol kat etmişti. Yani kurulu güç enerji üretimi noktasında Türkiye, Avrupa Birliği’nin gerisinde değil" diye konuştu.

Türkiye'nin karbon emisyonlarının azaltılması için attığı adımlar var

Türkiye'nin elinden geleni yaptığını hatırlatan Akyener, Dünya ortalamasının çok üstünde temiz enerji klasmanında, avrupa birliği’nin de ortalaması seviyelerinde. Ki yani yeni yenilenebilir yatırımlar ve nükleerle bu biraz daha da gelişecek. Yavaş yavaş ithal kömürü azaltacağımızı düşünüyorum. Zaten kömür fiyatları da bir hayli yükseldi. Yaşanan krizi de bu bağlamda hani lehimize çevirmemiz gerekiyor ama hani haliyle bu yaşanan kriz sürecindeki finansal sıkıntılar, ticaretin etkilenmesi, cari dengeleri bozulması da haliyle negatif etki oluşturuyor” dedi.

Özellikle enerji sektöründen kaynaklanan karbon emisyonları 2021'de tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktı. Ancak karbon emisyonla mücadele eden ülkelerin enerji kriziyle de boğuşması planları değiştirdi. Özellikle Yeşil Mutabakat Anlaşması'yla karbon salımını azaltmayı hedefleyen batılı ülkeler, takvimlerini değiştirdi.

Uzmanlar, Avrupa’nın Yeşil Mutabakat hedeflerinin Rusya-Ukrayna savaşından önce de sorunlu bir süreçte olduğuna da dikkati çekiyor.

"Gezegenimiz pamuk ipliğine bağlı"

Prof. Dr. Selahattin İncecik, "Dünya, aslında gezegenimiz pamuk ipliğine bağlı. Yani o yüzden biz bunu çok ciddiye almalıyız. Bu konuda özellikle sanayileşmiş ülkelerin ellerini taşın altına koymaları, artık şart haline geldi. Çünkü herkesin katkısını beklerken, onların katkılarının çok daha yüksek ve etkin olması gerekiyor. Dolayısıyla bu yeşil mutabakatta da ortaya çıkan ihtilafların temel kaynağı buradan ortaya çıkıyor" şeklinde konuştu.

Üretimde kullanılan enerjinin temiz kaynaklardan elde edilmesi karbon salınımı önemli ölçüde azaltacak. Yeşil dönüşüm, ülkelerin birlikte çalışmasıyla başarılabilecek bir hedef.

Kamera: Mustafa Oğuz
Kurgu: Kaan Alp Atasoy

Sıradaki Haber
Geçici gelir ve kurum vergi beyannameleri için süre uzatıldı
Yükleniyor lütfen bekleyiniz