İletişim Başkanı Fahrettin Altun, 104 emekli amiralin darbe imalı bildirisini TRT Haber’de değerlendirdi.
Altun'un açıklamalarının satır başları şöyle
"İfade özgürlüğü kapsamında değerlendirilecek bir yaklaşım yok"
Tarihimiz bu anlamda pek çok olumsuz örnekle dolu. Milletimizin hafızası bu anlamda çok canlı ve diri. Siyasi hafızamız da öyle. Biz bu anlamda gerçekten bu darbeci zihniyetleri iyi tanıyoruz. Bunların nasıl yönlendirildiklerini de biliyoruz. Dün sayın Cumhurbaşkanımız net ifade ettiler. Burada herhangi bir şekilde muhalefetin iddia ettiği gibi bir ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilecek bir yaklaşım yok. Biz bunu böyle görmüyoruz. Dünyanın neresine giderseniz gidin, bu bildiriyi o ülkenin diline çevirin, altına o ülkenin emekli amirallerinin isimlerini yazıp gece yarısı yayınlayın bakalım o ülke eğer demokratik bir ülke ise nasıl bir tepki ile karşı karşıya kalınıyor.
"Bu vesayet bildirisini reddettik ve bunu suç olarak değerlendirdiğimizi ifade ettik"
Biz eğer demokrasimizi korumak istiyorsak, siyaset mekanizmasını korumak istiyorsak en ufak bir darbe imasını bile güçlü bir şekilde reddetmeliyiz. Cümlelerimize fakatlı şekilde başlıyorsak burada hiç bir şekilde demokratik bir tavır sergilemiş olmayız. Burada bir vesayet bildirisi vardır ve bu vesayet bildirisini reddettik ve bunu suç olarak değerlendirdiğimizi ifade ettik. Demokrasiye karşı bir hamle olarak değerlendirdik ve bu çerçevede bununla yüzleştik. Siyaseten yüzleşiyoruz, hukuk bu anlamda devreye girdi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı burada adım attı. Yürüttüğü bir soruşturma var bu soruşturma ilerledikçe bu organizasyonun arkasında kimlerin olduğu ve neye hizmet ettiği ortaya çıkacak.
[Darbe imalı bildiri tepkisi]
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) April 6, 2021
İletişim Başkanı Fahrettin Altun: Ben açık ve net bir şekilde ifade edeyim. Bu vesayet bildirisinin amacı Türkiye’yi yolundan döndürmektir.https://t.co/q2DEwEqkIp pic.twitter.com/yfKPQKo7YZ
Herşeyden önce 104 tane emekli amiralin bir araya gelip böyle tehditvari bir metin kaleme alması ve ülkenin siyasetine dizayn vermeye çalışması asla ve asla kabul edilemez. Bu adım bizim şerefli ordumuzu silahlı kuvvetlerimizi zan altında bırakmaya yönelik bir girişimdir. Bunu asla kabul etmiyoruz. Bugün itibarıyla baktığımızda emekli amiral olarak imza atan kişilerin bunu en başta görmeleri gerekirdi. Deniz Kuvvetleri'miz Cumhuriyet tarihimizde hiç olmadığı kadar büyük başarılara imza attı. Gururlanmaları gereken bir dönemde süreci tersine döndürme çabası var. Bu vesayet bildirisinin amacı Türkiye'yi yolundan döndürmektir.
"27 Mayıs'tan bu yana her darbede yeni bir teknolojinin devreye sokulduğunu görüyoruz"
Türkiye'yi yolundan döndürmek isteyen ulusal ve uluslararası vesayet odakları bir şekilde yeni bir teknoloji kullanarak siyasetimize, meşru yönetimimize, hükümetimize müdahalede bulunmaya çalışmıştır. Darbeler tarihine bakacak olursak her seferinde yeni bir teknolojinin kullanıldığını görürsünüz. Türkiye siyasi tarihi bunun açık ve net örneğidir. 27 Mayıs'tan bu yana her darbede yeni bir teknolojinin devreye sokulduğunu görüyoruz.
"Türkiye'yi yolundan döndürme gayreti var"
Biz özellikle 2013'ten itibaren Türkiye'de bir yıpratma savaşı ile karşı karşıyayız. Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı bir dizi ulusal ve uluslararası komplo ile karşı karşıya kaldık. Her seferinde yeni bir darbe tekniği kullanıldı. Gezi ayaklanmasında bir başka teknik gördük. 17-25 Aralık'ta bir başka teknik gördük. Sonra 15 Temmuz bir başka teknik gördük. Bu vesayet bildirisinde bir başka teknikle karşı karşıyayız. Bunun neresi darbe neresi vesayet diye adımı yumuşatmaya çalışanlar bu gerçeği görmek zorundalar. Burada bir istikrarsızlaştırma ve bununla birlikte hükümeti zorda bırakma anayasal düzeni zorda bırakma ve Türkiye'yi yolundan döndürme gayreti var. İstedikleri kadar meseleyi çarpıtsınlar gerçeğin ne olduğu açık ve nettir.
"Darbelere karşı vesayete karşı her zaman durduğumuz yerdeyiz"
Burada bir vesayet bildirisi var. Biz de sayın Cumhurbaşkanımızdan aldığımız güçle sayın Cumhurbaşkanımızın koyduğu perspektifle diyoruz ki, 15 Temmuz'da durduğumuz yerdeyiz. Darbelere karşı vesayete karşı her zaman durduğumuz yerdeyiz. Biz bu anlamda baktığımızda gerçekten çok ilginç bir durumla karşı karşıyayız. Burada siyasetçilerin ülkeyi yönetmeye talip olanların bu darbe bildirilerine karşı yumuşatıcı tavır sergilemeleri her şeyden önce kendilerini inkar anlamına gelir. Darbeciler varsa darbecilerden medet umuyorsanız size ne gerek var bunu sormazlar mı? Evet milletimiz bunu soruyor. Fakat üzülerek söylüyorum darbeciliğin genlerine işlediği siyasi oluşumların sivil bir yaklaşıma sahip olmalarını, darbe iması yapan bir bildiriyi eleştirmelerini beklemek bile çok gerçekçi değil.
"15 Temmuz'da da benzer bir yaklaşım gördük"
Burada bir manipülasyon çabası var. Okuduğunu anlamıyorlar diyerek bunu geçiştirmek istemem. Bakın bu girişim bu yeni teknik tutmuş olsaydı bu takdirde bu bildiriyi yücelteceklerdi. 15 Temmuz'da da benzer bir yaklaşım gördük. Bakın 15 Temmuz'da açık ve net bir şekilde önce darbeyi alkışladılar. Tankları alkışladılar. Darbenin başarılı olması için gayret sarfettiler. Sosyal medyanın bu anlamda bir olumlu yanı var. İlk anda 15 Temmuz darbe girişimi ayan olduğu ilk saatlerde biz de aslında 15 Temmuz'a karşıydık diyenlerin sosyal medya mesajları var. Orada açık bir şekilde "gördünüz mü bak bu noktaya geldi, daha iyi olacak, sonuçta bu yönetimdense böyle bir müdahale iyidir" tarzında mesajlar paylaşıldı.
Fakat ne oldu başarılı olamadı. Milletimiz bu darbeyi destansı bir direnişle boşa çıkardı. Bunun üzerine aynı kişiler aynı aktörler tuttular dediler ki bu gerçek darbe girişimi değildi. Fakat siz buna alkış tutmuştunuz, medet ummuştunuz. Fakat sonra buna tiyatro dediler. İlk FETÖ elebaşı dedi. Sonra siyasette temsilciler tuttular benzer şekilde söylemeye başladılar. Bakıyorsunuz normal şartlar altında önce alkışladılar ki bunların sosyal medya mesajları da duruyor. "Altına imzamı atarım, helal olsun" dediler. Askerlere "bravo" dediler alkış tuttular. Sonra üst düzeyde en sert ve net şekilde buraya tepki koyunca, Cumhuriyet Başsavcısı soruşturma başlatınca, Milli Savunma Bakanlığı çok sert ve net bir açıklama yapınca bu sefer dediler ki bir dakika burada böyle bir girişim yok hatta ve hatta siz suni gündem oluşturuyorsunuz.
"Emekli amiraller darbe imalı bildiri yayınladılar yine muhalefet bizi hedef aldı"
Hatta ve hatta bundan bir mağduriyet türetmeye çalıştılar. Eğer başarılı olsaydı bunun devamı gelecekti ve bu yönüyle de bakınca da sahiplenilecekti. Şu anda bir manipülasyon çabasıyla olayı geçiştirmeye çalışıyorlar. Hayır, biz bunun çok kritik bir hamle olduğunu biliyoruz. Burada bu bildiriyi, bu vesayet bildirisini eleştirmek yerine dönüp siyaseti, meşru hükümeti bizleri eleştirenleri biz kınıyoruz. Bakın, bir başka ülkenin bir siyasetçisi muhalefetle birlikte biz Türkiye'de iktidarı devireceğiz açıklaması yapmıştı. Muhalefet bizi hedef aldı niye bu konuyu gündeme getirdiniz diye. Bu emekli amiraller darbe imalı bildiri yayınladılar yine muhalefet bizi hedef aldı. Niye bunu gündeme getirdiniz diye. Bunu kendi medya grupları gündeme getirdi dönüp baksınlar kendi medya grupları malesef beşinci kol faaliyeti yapan gayri milli medya unsurları gündeme getirdiler. Gündem yapmak istediler siyaseti vesayet altına almak istediler olmadı.
"Hangi parametreye bakarsanız bakın biz 20 yıl önce olduğumuz yerde değiliz"
Bizi hedef yapmalarına alıştık fakat size oy veren vatandaşlarımız hürmetine biraz demokrat olun. Biraz ülkenizi sevin, biraz milli olun, milletin iradesine sahip çıkın. Belki çok şey istiyoruz fakat yine de bu çağrıyı yapıyoruz. Bizim üzüldüğümüz bir nokta. Fakat şunu söylüyorum, biz büyük bir ülkeyiz. Hangi parametreye bakarsanız bakın biz 20 yıl önce olduğumuz yerde değiliz. Bugün çevresinde düzen kuran bir bölgesel gücüz. Bu gerçeği karartmaya çalışanlara rağmen söylüyorum. Biz bugün küresel meselelerde sözü dinlenen, yaklaşımı esas alınan bir ülke konumuna gelmiş durumdayız. Elbette rekabet içerisindeyiz elbette Türkiye bir adım geri gitsin diye uğraşan uluslararası aktörler var. Fakat biz buna rağmen bu uluslararası rekabette hiç olmadığımız kadar varız.
"Bunların esas sorunu milletin oyuyla iktidar olamayacaklarına mutlak anlamda inanmış olmaları"
Bakın, bu insanlar emekli amiral diye imza atan insanlar Deniz Kuvvetlerimizde çalışmış insanlar Allah aşkına bugün Doğu Akdeniz'deki egemenlik mücadelesinde Türkiye'nin geldiği noktayı, elde ettiği kazanımları gördüklerinde nasıl iftihar etmezler. Bununla iftihar etmeleri gerekirken bunun önünü almaya çalışıyorlar. Türkiye, ordusuyla çok önemli başarılara imza atmış bir ülke. Çok ciddi anlamda mesafe kattettik ve devam edeceğiz. Burada elbette darbeyi birileri kurtuluş olarak görebilir. Bunların esas sorunu milletin oyuyla iktidar olamayacaklarına mutlak anlamda inanmış olmaları. Yani biz bu ülkede her darbe sonrası hangi siyasi zihniyetin iktidara getirildiğini biliyoruz. Darbeciler tarafından kollandığını da biliyoruz. 15 Temmuz gecesi tankların yolunu açtığı siyasilerin darbeleri gelenek olarak görmelerine şaşırmıyoruz fakat üzülüyoruz.
Darbelerle, darbecilerle hukuk mücadelemizi sürdüreceğiz. Milletimiz bunu emrediyor bize. Milletimizin bu anlamda baktığımızda sayın Cumhurbaşkanımızın vesayetle mücadelesine verdiği destek açık ve net şekilde ortadadır. Biz milletin iradesinin böylesine güçlü bir şekilde tecelli ettiği siyasi iradeye karşı hiçbir bu tür meşru girişimlerin sonuç alamayacağına inanıyoruz. Ne olursa olsun bakın biz her daim her dakika devlet millet birlikteliği ile teyakkuzdayız. En ufak bir gevşeme en ufak bir yumuşamamız yok.
"Darbe heveslileri hayal kırıklığına uğradı"
Bakınız şimdi bir kere devletimiz milletimiz net bir şekilde bir ortak irade ortaya koydu. Biraz önce ifade ettim Cumhuriyet Başsavcımız soruşturma başlattı ve bu soruşturma sürüyor. Hukuk çerçevesinde tüm adımlar atılacak. Bu yönüyle verilecek mücadele ortadadır. Diğer taraftan bakıldığında idare anlamında atılacak adımlar var. Bunların bir kısmı atıldı. Diğer taraftan baktığımızda toplumumuzun bu sözde bildiriye bu vesayet bildirisine net tepki verdiğini de gördük. Darbe heveslileri hayal kırıklığına uğradı. Bine yakın dernek, 500'e yakın vakıf, üniversitelerimizin neredeyse tamamı 100'ün üzerinde oda, 550'in üzerinde sendika, 46 federasyon bunlar suç duyurusunda bulundular.
Bu anlamda yapılan açıklamalar bunlar ülkemizde demokrasimiz için ümit vesilesidir. Bu onurlu duruşu bu vakıflarımız, derneklerimiz, üniversitelerimiz, odalarımız, sendikalarımız göstermiştir. Fakat bu duruşu gösteremeyen siyasi partilerimiz var. Bunlar beşinci kol faaliyeti yürüten medya ile beraber uluslararası yönlendirmelerle Türkiye'de siyaseti istikrarsızlaştırmaya gayret ediyorlar. Bunu yaparken de ekonomiyi ağızlarına alıyorlar. Bir kere bu adımlarla ekonomimize zarar vermeye çalışanlar bunlar. Dönelim bakalım bu siyasi partilerin sadece 2013'ten sonra Türkiye'ye yönelik yıpratma savaşına verdikleri destek ve bu yıpratma savaşlarıyla ekonomimize açtıkları yara ortadadır. Gezi kalkışması buna kimler destek verdi ve ekonomimize zararı neydi, sonrasında 17-25 Aralık, 15 Temmuz bakın bu vesayet bildirisi dahil olmak üzere başarısız olan bu vesayet bildirisi dönün bakın 27 Nisan bunlar bu girişimlere destek verenler ülkenin milli servetini hiçe sayan unsurlardır.
Bu anlamda şu an itibarıyla böylesine hareket eden bu unsurların vatandaşın servetini dert etmesi kesinlikle söz konusu değildir. Böyle bir durum olsa en başta öne çıkıp bir dakika bu bizim bekamıza olduğu kadar ekonomimize de zarar verir, milletin cebine de zarar verir. Biz buna asla destek vermiyoruz karşı çıkıyoruz, bununla da mücadele edeceğiz derlerdi. Dediler mi hayır. Burada kendilerine göre bir takım şeyler söylüyorlar. Burada sayın Cumhurbaşkanımızın kararlılığı nettir. Burada seçilmiş bir siyasi hükümet bunun başındaki lider biz bu projeyi milli bir proje olarak görüyoruz. Bu Türkiye'nin geleceğine yapılacak büyük bir yatırımdır. Bunu yapacağız diyorsa ve milletten destek almışsa bu konuda kimsenin birşey demeye hakkı yok. Hele bunu vesayet bildirisine konu edilmesi asla söz konusu olamaz.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun: Kanal İstanbul ülkemizin milli egemenlik haklarını tahkim edecek bir projedir. pic.twitter.com/JwjLNm7abA
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) April 6, 2021
"Kendilerini anti emperyalist olarak adlandıranların emperyalistlerin maşası olduklarını da görüyoruz"
Açık ve net şekilde ifade ediyoruz, Kanal İstanbul ülkemizin milli egemenlik haklarını tahkim edecek bir projedir. Gerçek anlamda Atatürkçü olanlar bunu görür. Bu yönüyle baktığımızda biz sözüm ona kendilerini anti emperyalist olarak adlandıranların emperyalistlerin maşası olduklarını da görüyoruz. Dolayısıyla gerek içerik gerek örgütlenme tarzı ile gerekse de destekçileri ile bu vesayet bildirisi tam anlamıyla bir başarısızlığa uğramıştır. Başarısızlığa uğramış işin sahipleneni olmaz ancak bunu ancak hafifletebiliriz, geçiştirebiliriz diye düşünürler aynen 15 Temmuz'da olduğu gibi. Kusura bakmasınlar hafızamız çok diri darbe tekniklerine, yeni yöntemlere karşı uyanık olan bir devletimiz ve milletimiz var. O nedenle biz bu yönüyle milletimizden aldığımız güçle, milletimizin emriyle burada milli iradeye sahip çıkmaya bunun gereklerini yerine getirmeye Cumhurbaşkanımız liderliğinde devam edeceğiz.